Çocuk edebiyatı yeni bir alan. Bundan altmış yıl öncesine kadar böyle bir edebiyat alanı yoktu. İnsanlar macera dolu heyecanlı kitapları çocukların da seveceğini düşünerek evlatlarına okutuyordu. Ya da çocuklar için yazılmış yapıtlar daha çok yetişkin gözüyle yazılıyor ve öğüt veren didaktik yapıtlar oluyordu.
Ancak özellikle ikinci dünya savaşından sonra sosyal bilimlerin ve psikolojinin hatırı sayılır gelişmesi, çocukların okudukları kitaplara bakış açısını değiştirdi ve pedagojik gerçekleri işe dahil etti.
Ancak burada şöyle bir sorun meydana geldi. Sanatçılar, çocuk edebiyatının kuramsal gelişimine eserleri inceleyip bu uygun bu değil biçiminde eleme yapacak bir gözlük oluşturacağı kaygısıyla şüpheyle yaklaştılar. Halbuki çocuk edebiyatı edebi yapıtları üzerine bir turnusol kağıdı koyup bu okutulabilir bu okutulamaz diyen bir kavram alanı değildi. Yalnızca çocukların düşünen duyarlı bireyler haline gelmesine yardımcı olmak ve onları gelecekte olumsuz etkileyecek yapıtlarla karşılaşmamasını sağlamaya çalışıyordu.

Sık tartışılıyor söyleyelim: Çocuk edebiyatında bir konu sınırlaması yok. Yaşam gerçekliğine dahil olan her şey aynen yetişkin edebiyatında olduğu gibi çocuk edebiyatı yapıtının da konusu olabilir. Dolayısıyla ölüm ya da şiddet gibi zor konulara da çocuk edebiyatı yapıtlarında yer verilebilir. Burada önemli olan şiddetin meşrulaştırılmaması ve ölüm gibi çocuğu yaşama hazırlayan çarpıcı durumların yaşa ve seviyeye uygun verilmesidir.
Çocuk edebiyatı yapıtlarının taşıması gereken bir diğer önemli nitelik de karaterlerin çocuk gerçekliğine uygun tasarlanmasıdır. Hiç hata yapmayan mükemmel ve akıllı karakterler çocuğun karakterle özdeşim kurmasını engelleyebilir. Bu nedenle çocuk edebiyatındaki karakterlerin hatalar yapan bunların sonuçlarıyla yüzleşen bireylerle kurgulanması gerekir.
Türkiye’de çocuk edebiyatı adam akıllı konuşulmaya son on beş yirmi yılda başladı. Kalın selefon kapaklı bebek kitapları, üç boyutlu anlatılar üretilmeye başlandı. Çizerler ve yazarlar artık yaşamlarını idame ettirecek paralar kazanabiliyorlar.
Tabi bunun son yıllarda gelişen sosyal medya ve ebeveyn deneyimlerinin bu alanlarda paylaşılmasının da büyük etkisi var. Söz gelimi bu alanda içerik üreten akademisyenanne adıyla tanınan Saniye Bencik Kangal Hacettepe üniversitesinde bir akademisyen ve hem çocuk eğitimine hem de alana özgü önerileriyle takibe değer bir görünüm sergiliyor.
Şermin Yaşar, gene sosyal medya kanallarıyla tanınan ve kitapları yazmaya başlamış bir insan. Ancak Şermin Yaşar Kimdir? sorusunu yanıtlamaya kalktığımız zaman onun kitaplarından söz etmek gerekiyor. Söz gelimi Dedemin Bakkalı yazarın kendi çocukluğundan da anıştırmalarla dolu bir anlatı.
Dedemin Bakkalı özetle, yazları dedesinin bakkalında çalışan bir torunun birbirine bağlı kısa maceralarını konu alıyor. İçinde taşıdığı gülmecenin dozu ve kararında devinen merak duygusu çocuklara okuma alışkanlığı kazandırması açısından olumlu. Ana karakter kusurları olan ancak bunları oyunlaştırarak çözmeye gayret eden bir birey.
Kitap, kimi zaman ana karakterin verdiği yanlış kararların sonuçlarıyla gerçekçi bir biçimde yüzleşmesi konusunda yeterli bir görünüm sergilemese de çocuğunuzla sonradan üzerine sohbet ederek okuyabileceğiniz eğlenceli bir kitap.
Kitabı özellikle 5. ve 6. sınıf öğrencilerinin keyifle okuyacağını düşünüyoruz.


