Clean Girl akımı, TikTok’ta başlayıp sosyal medyanın her köşesine yayılan, ilk bakışta masum ve ilham verici görünen trendlerden biridir. Ancak etkisi yalnızca ekrana sığmıyor; zamanla güzellik algımızı, tüketim alışkanlıklarımızı ve kendimize bakışımızı da şekillendiriyor. Peki, nedir bu Clean Girl akımı ve bize neler vaat ediyor?

Clean Girl Akımı’nın Özellikleri
Clean Girl akımıyla birlikte abartılı dolgun dudaklara, elmacık kemiklerine, yapay ifadelere ve dramatik değişimlere veda ediyoruz. Yerine sade ve abartısız bir görünüm ön plana çıkıyor. Hatta çevrenizdekiler sizi gördüklerinde şaşkınlıkla “Cildine ne yaptırdın?” “Nasıl böyle ışıl ışıl parlıyorsun?” gibi sorular sormaya başlıyor. Bu akım ufak dokunuşlarla cildin daha aydınlık, temiz ve sağlıklı görüneceğini vaat ediyor.

Aslında Clean Girl akımı için bir yaşam tarzı desek yanlış söylemiş olmayız. Çünkü onun nasıl makyaj yapmamız gerektiğinden nasıl giyineceğimize nasıl besleneceğimize kadar her konuda bir fikri var. Örneğin makyaj; Clean Girl akımıyla birlikte aslında yokmuş gibi makyaj yapma trend haline geldi. Genellikle doğal görünümlü, cilt tonuna yakın ürünler kullanılıyor. Işıltılı ve sağlıklı cilt vurgusu yapılıyor. Bunun içinde cilt bakımı ön planda tutulurken; aydınlatıcı, nemlendirici ve doğal ışıltılı ürünler tercih ediliyor. Kaşlar her zaman taranmış ve doğal şekline sadık kalınarak belirginleştiriliyor. Dudaklarda ise genellikle şeffaf veya nude tonlarda parlatıcılar kullanılıyor.
Ama bu akım sadece kadınların nasıl makyaj yapmaları gerektiğine odaklanmıyor. Saç stili de Clean Girl akımından nasibini alıyor. Bu akım, dağınıklığı kabul etmiyor. Saçlar her zaman temiz, düzgün ve toplu. Özellikle sıkıca geriye taranmış topuzlar veya atkuyruğu yaygın.
Peki ne giymeliyiz? Beyaz tişörtler, bej tonlarında oversized blazerlar, sade crop toplar. Nötr renkler ağırlıktayken küçük altın halka küpeler, zarif kolyeler gibi minimal takılar tercih ediliyor.
Clean Girl akımı, yaşam tarzımızı da iyileştirme garantisi veriyor. Bu akımla beraber temizlik, düzen ve sağlıklı alışkanlıklar ön planda. Sabah rutinleri, spor yapmak, sağlıklı beslenmek de Clean Girl akımının olmazsa olmazlarından.
İşin Aslı Gerçekten O Kadar “Doğal” Mı?

İşin aslı maalesef o kadar “doğal” değil. Çünkü bu sade görünüm, çoğu zaman bir dizi estetik operasyon, düzenli kuaför mesaisi ve pahalı makyaj ürünleri gerektiriyor. Aslında yapılan maksimum çabayla minimum özenilmiş görüntü yaratmak. Kadınlara, güzellikleri için yoğun emek harcarken bunu belli etmeme, “kendiliğinden güzelmiş” izlenimi verme baskısı yüklüyor. Böylece hem sürekli tüketmeye yönlendiriyor, hem de yetmiyormuş hissiyle içten içe yetersizlik duygusu yaratıyor.
Aslında kadınların beden ve davranışları üzerinde yeni bir kontrol biçimi yaratılıyor. “Öz bakım” ve “minimalizm” kavramları çevresinde şekillenen bu akım kadınlara kendilerini sevdiklerini ispatlamak için sürekli bir “temizlik” ve “düzen” içinde olmaları gerektiğini fısıldıyor. Ancak bu süreç, kadınların zamanını, enerjisini ve maddi kaynaklarını tüketen görünmeyen bir emek döngüsü haline geliyor.

Durumu daha iyi anlamak için Michel Foucault’nun “beden politikaları” yaklaşımını inceleyebiliriz. Bu yaklaşıma göre toplumlar bireyleri bedenleri üzerinden kontrol eder. Foucault’nun beden politikası yaklaşımı, Clean Girl akımının nasıl işlediğini açıklamada yardımcı olabilir. Kadın bedeninin dolaylı ve masum bir şekilde kontrol edildiğini görüyoruz. Ama bu cezayla değil, ışıltılı ambalajla yapılıyor. “Temiz görün, sade ol, sağlıklı yaşa” gibi önerilerle kadın bedeni görünürde doğal, sade, sağlıklı bir kalıba sokuluyor. Ancak bu doğallık, dışarıdan gelen bir normun içselleştirilmesi. Kadınlar, “özgürce” bu görünüme kavuşmak istiyor; ama aslında toplumun güzellik ve sağlık normlarına uymaya çalışıyorlar. Başka bir deyişle kadınlar tüm bunları özgür iradeleriyle yaptıklarını sanarak yapıyorlar. Ancak gerçekte yaşanan Foucault’nun bahsettiği bedenin disipline edilmesi ve biyopolitikanın* güncel bir örneği.
Ataerkil Güzellik Normlarının Devamı

Clean Girl akımı, ataerkil düzenin mükemmel bir aracı olarak da görünebilir. Çünkü akım kadına sürekli nasıl görünmesi, nasıl beslenmesi kısacası nasıl bir hayat yaşaması gerektiğini dikte ediyor. Bu da kadın bedeninin hâlâ erkek bakışına (male gaze) hitap eden bir estetik içinde şekillendiğini gösteriyor. Feminist kuram da uzun zamandır kadın bedeninin, erkek egemen toplumlar tarafından denetim altına alındığını savunuyor. Kadınlar; güçlü, sağlıklı ve her zaman güzel ama erkek egemen ekonominin ve toplumun şekillendirdiği ölçüde.
Estetik Tercihler Sınıfsal Mı?
İstenen temiz görüntüye ulaşmak için geçirilen estetik operasyonlar, kullanılan pahalı bakım ve makyaj ürünleri aynı zamanda sağlıklı yaşam için önerilen beslenme ve spor rutinleri oldukça fazla emek, zaman ve ürün kullanımı gerektiriyor. Az makyaj gibi görünüyor ama aslında pahalı serumlar, cilt bakımları, masajlar ve detokslar içeriyor. Yani bu trend kadının zamanını, parasını ve emeğini tüketiyor. Böylece sade görünmek bile bir sınıf göstergesi haline geliyor.

En başta da belirtildiği gibi bu akım doğal ve sade olmak adı altında büyük emek, zaman ve parayla erişilebilen bir görünümü norm haline getiriyor. “Doğal olan, çoğu zaman en çok çalışılmış, en çok emek verilmiş olandır.” diyen Bourdieu da bunu destekliyor. Clean Girl akımının vaat ettiği sade, temiz ve doğal görünüm herkesin ulaşabileceği bir sadelik değil, belli bir sınıfın doğal zarafeti olarak kodlanıyor. Pierre Bourdieu ise estetik zevklerin “kişisel seçim” değil, sınıfsal konumun bir yansıması olduğunu söyler. Üst sınıf sade, rafine ve “gösterişsiz şıklığı” tercih ederken alt sınıf daha gösterişli ve görünür olmayı tercih eder. Clean Girl estetiği ise sade ama sofistike bir zevki temsil ediyor. Yani bu akım, aslında orta-üst sınıfın bir sosyal ayrışma biçimi olarak kabul edilebilir.
Sonuç olarak, ilk bakışta masum ve hayranlık uyandıran bir akım olarak hayatımıza giren ve çoğunluğu etkisi altına alan Clean Girl akımı kadın bedeni üzerindeki yeni denetim biçimlerini, tüketim kültürünü ve sınıfsal ayrışmaları yeniden üretiyor. Hatta özgürlük ve öz bakım söylemleriyle kamufle edilmiş, derinlemesine politik ve toplumsal normlar sistemini temsil ediyor.
Kaynakça:
- Mclaughlan, S. (2024, August 18). What is Pierre Bourdieu’s theory of taste? TheCollector. https://www.thecollector.com/what-is-pierre-bourdieus-theory-of-taste/
- Bingöl, O. (2017). Bedenin sosyolojisi: Nasıl? Niçin? Mavi Atlas, 5/1, 86-96.
- Arslan, Umut Tümay. “Eril Bakış.” FeministBellek, 27 Nov. 2023, feministbellek.org/eril-bakis.
*Bedenin siyasal hedeflerin nesnesi hâline gelmesini ifade etmektedir.