Erotik ve çarpıcı tablolarıyla bilinen, birçok insana çalışmaları ile ilham kaynağı olan sembolist ressam Gustav Klimt 14 Temmuz 1862 yılında Avusturya/Viyana yakınlarında ki Baumgarten adında bir kasabada dünyaya geldi. Toplam yedi çocuktan ikincisi olan Klimt, zor bir çocukluk geçirmişti. Annesi pek başarı sağlayamamış müzikal sanatçı, babası ise altın oymacısıydı(kuyumcu). O dönemlerde yoksullukla baş eden Klimt ailesi, birçok farklı yere taşınmak zorunda kalmış, kız kardeşlerinden birisi hastalıktan ölürken, bir diğer kardeşi Klara, aşırı dindar davranışlarından sonra zihinsel bunalıma girip, büyük bir çöküş yaşamıştır. Gustav Klimt’in genç yaşında yaşadığı bu olaylar ve babasının yaptığı meslek ise onun gelecekte resmedeceği eserlerini büyük ölçüde etkileyecekti.

Ailesindeki sanatçı genler Gustav Klimt’in kendisine ve diğer erkek kardeşlerini de geçmişti. Klimt 14 yaşında Viyana Uygulamalı Sanatlar Okulu olarak da bilinen Kunstgewerbeschule’e katıldı. Kardeşi Ernst de aynı okula girdikten sonra, orada Franz Matsch ile yakın arkadaş olarak birçok resim tekniği üzerinde çalıştılar. Ferdinand Laufberger’in önderliği ile yedi sene boyunca çizim teknikleri konusunda ustalaştılar. Bu sırada da Laufberger onlara tasarım işleri bularak yardımcı oluyordu.
Mezun olduktan sonra, 1883 yılında “Sanatçılar Kumpanyası” (Künstlercompagnie) adında, kendi şirketlerini kurdular. 1886 yılında Viyana Yeni Kent Tiyatrosu’nda önemli bir dekorasyon işi aldılar ve Gustav Klimt’in ortaya koyduğu marjinal ve sıra dışı çalışmasından dolayı 1888 yılında Avusturya-Macaristan İmparatoru tarafından “Golden order of Merit”(altın madalya) ile ödüllendirildiler.

1890 yılında, Makart’ın ölmesi ile Kunsthistorisches Museum da yarım kalan iç dekorasyonun tamamlaması için tutulan Sanatçılar Kumpanyası, Gustav Klimt ve arkadaşlarının daha da ünlenmesine olanak sağlamıştı. Klimt’in kullandığı çağdaş kadın figürü, ileride kullanacağı yeni tarzının başlangıcı oldu.
1892 yılında kardeşi Ernst ve babasını aynı sene kaybettikten sonra Gustav, kendi ailesine ve kardeşinin ailesine bakmak zorunda kaldı. Yaşadığı bunalım çalışmalarını da etkiledi ve onu bu zamana kadar ölümsüzleştiren sembolist-erotik tarzda eserlerini yapmaya başladı. Bu sırada hayat arkadaşı olarak kalıp açık bir ilişki içinde olacağı Emilie Flöge ile yakınlaştılar.

1897 yılında sanat camiasında çeşitli ayrılıklar yaşanmaya başladı ve Klimt’in de arasında bulunduğu, zamanın ilerisinde, yenilikçi ve yetenekli birçok ressam, mimar ve heykeltıraş “Secession”(Ayrılıkçılar) adında bir grup kurdu.


İlerleyen yıllarda, daha çok kadın bedeni üzerine bir çok erotik ve sembolist türde eser veren Klimt, aynı zamanda “art nouveau” akımının da önemli temsilcilerinden olmuştur. 6 Şubat 1918 yılında hayata veda edene kadar da birçok ünlü eser vermiştir.

1900 yılında Klimt, Viyana Üniversitesi için yaptığı çalışmaların “pornografik ve uygunsuz” olduğu gerekçesi ile sansüre uğramış ve üniversite yönetimi tarafından reddedilmiştir. Daha sonra bu çalışmalarından biri, altın madalya kazanmıştır. Klimt ilerleyen zamanlarda Berlin’de sergiye sunduğu 15 eseri ile Villa Romana ödülünü kazandı. Klimt’in sanatında doruk noktası sayılabilecek ve onu dünyaca ünlü bir ressam haline getiren en ünlü eserlerinden birini, yani “Öpücük” (The Kiss) tablosunu 1908 yılında tamamladı.

Klimt’in eserlerinde erkek vücudunu pek fazla kullanmaması, eğer erkek bedeni var ise tıpkı “The Kiss” tablosunda görebileceğimiz gibi yüzünü saklaması, resimleri hakkındaki ilginç detaylardan biri olmuştur.

“Benim hakkımda bir şey bilmek isteyen, resimlerime dikkatlice bakmalı ve ne olduğumu ve ne istediğimi anlamaya çalışmalı.”
Klimt eserleri hakkında neredeyse hiçbir açıklama yapmamıştır. Aynı şekilde kendi özel hayatı da, o öldükten sonra yavaş yavaş açığa çıkmaya başlamıştır.Bilinene göre, Klimt öldükten sonra 14 farklı kadından çocuğu olduğuna dair miras davaları açılmıştır.

Klimt, yunan mitolojisinden de oldukça etkileniyordu. Zekayı, stratejiyi ve gücü temsil eden Athena’yı resmettiği bu eserde, Klimit’in resimlerinde genellikle kullandığı altın varak tekniğini de görmüş oluruz. Bu teknikte Klimt, saf altın kullanmıştır. “The Kiss” ve “Portrait of Adele Bloch-Bauer” tablosunda kullandığı saf altın ayrıntılarını ise gözden kaçırmak pek mümkün değildir.

Peki Art Nouveau nedir? Sanat veya edebiyat akımları, genellikle bir önceki akıma veya o dönemde yaşanan sosyo-kültürel olaylara tepki olarak ortaya çıkar. Art Nouveau ise Endüstri Devrimi’ne karşı olarak çıkmıştır. Bu akımda genellikle görülen imgeler ise kadın bedenleri,mozaikler, asimetrik ayrıntılardır. Art Nouveau akımının amacı, dekoratif sanatları güzel sanatlar seviyesine çıkarmaktır.

Klimt’in resmettiği kadın bedenlerindeki farklılık ise onları, alışılagelmiş ve sıradan olan mitolojik temadan kurtarması olmuştur.

Peki sembolizm nedir? Sembolist sanat akımı, realizmi reddedip, insanın iç dünyasına ve duygusallığa yönelmiştir. Romantik sanata daha yakın bir anlayış içinde olmuşlardır.

Kaynakça:
1-https://www.tarihlisanat.com/art-nouveau-sezesyonizm-sanat-akimi/
2-https://www.klimtgallery.org/biography.html
3-https://edebiyatvesanatakademisi.com/resim-sanati/resimde-sembolizm/19217
4-https://www.biyografi.info/kisi/gustav-klimt
5-https://2ladd.com/2018/11/gustav-klimt-kimdir/