Victoria Dönemi, henüz on sekiz yaşındaki bir genç kızın tahta geçmesiyle başlamış ve varlığını altmış dört yıl boyunca sürdürmüştür. Kraliçe Victoria’nın hüküm sürdüğü bu dönem boyunca Britanya, sanayileşmenin sağladığı avantajla beş kıtaya yayılmış ve elinde barındırdığı bu güç sayesinde üzerinde güneş batmayan imparatorluk olarak adlandırılmıştır.

Yapılan siyasi hamleleri, sanayi atılımları, yeniliklerin topluma yansıtılma şekli, apayrı modası ve hatta yasaklarıyla günümüzde bile konuşulmaya devam eden Victoria Döneminde sanayi çarkları döndükçe zenginler daha da zenginleşiyor; yalnızca çalışma gücü olarak görülen ve makineleşmeyle beraber daha da göz ardı edilen yoksul kesimin insanları ise açlıktan ölüyordu. Charles Dickens’ın kalemi böyle bir dönemde bu insanların sesi olmuştu.

Victorian Dönem olarak da anılan bu yıllarda zenginler, saygınlıklarını tutucu gelenek ve inanış biçiminin arkasına saklanarak yoksul kesime empoze etmeye çalışıyor; fabrikaları için kolay iş gücü olarak gördükleri bu insanları kendi oluşturdukları kurallar doğrultusunda yönlendiriyorlardı. Sosyal baskının bu kadar ciddi olarak görüldüğü bu yıllarda, en iyi romancı olarak anılan Charles Dickens’ın hayatını, Victorian Dönemin etkisini göz önüne alarak inceliyoruz.

Charles Dickens Erken Dönemleri
7 Şubat 1812 tarihinde Portsmouth’da dünyaya gelen Charles Dickens, tam adıyla Charles John Huffam Dickens, ailenin sekiz çocuğundan ikincisiydi. Dickens henüz üç yaşındayken Londra’ya taşınan aile geçimini memurluktan sağlamaktaydı. Babasının memur olduğu bu yılların en mutlu günleri olduğunu söyleyen Dickens, çocukluk döneminde yalnızca iki yıl okula gidebildi çünkü babası, o on iki yaşındayken sorumsuz harcamalarından dolayı aileyi ekonomik olarak zora sokmuş ve ödeyemediği borçlardan dolayı hapse atıldı.
Dickens, yaşadıkları bu ekonomik çöküşten sonra bir fabrikada çalışmak zorunda kaldı. Dönemin getirdiği güçlükler bir yana, küçük bir çocuk olarak tek başına mücadele veriyor olmak da onu fazlasıyla zorluyordu. Refah bir hayattan işçi sınıfına yaptığı inişten nefret etmiş olsa da ilerleyen zamanlarda yazacağı romanların karakterleri olacak insanlarla bu dönemde tanışmış, romanları konu olarak besleyecek en ağır deneyimleri yine bu dönemde edinmişti.

Fabrikada çalışarak geçirdiği üç yıldan sonra Dickens’ın babası, aileye kalan miras sayesinde borçlarını ödeyebildi ve serbest bırakıldı. Durumları yeniden toparlamaya başlamışlardı; ama annesi Charles’ın fabrikada çalışmaya devam etmesini istiyordu. Annesine şiddetli bir öfke duyan Charles, babası sayesinde okula geri döndü. On yedi yaşındayken bir hukuk bürosunda çalışarak yeniden para kazandı; sırasıyla zabıt katipliği ve parlamento muhabirliği yaptı. Charles Dickens, edindiği deneyimleri bir araya getirmeye başlayarak ilk öykülerini bu dönemde kaleme aldı.
1830’lu yılların başlarında The Morning Chronicle isimli gazetede yazmaya başlayan Charles Dickens, sabit bir okuyucu kitlesi edinmeye de başlamıştı. Toplumun duyulmayan insanlarının sesi olmuş ve yazdıklarıyla bu insanların görülmelerini sağlamıştı.

Yazıları her hafta heyecanla bekleniyordu ve Dickens, okuru tarafından seviliyordu. Aynı dönemlerde tanıştığı Maria Beadnell ile evlenmek isteyen Charles Dickens, ailesinin durumunun uygunsuzluğu nedeniyle Beadnell’in ailesi tarafından onaylanmayınca başarılı olmak için daha da hırslandı. Kendi hayatından izler taşıyan David Copperfield adlı romanında Maria Beadnell’i Dora olarak yazdı.
Charles Dickens Kariyeri Hakkında
Tiyatro ile yakından ilgilenen Dickens, hem metinler yazıyor hem de oyunlarda rol alıyordu. Gazeteler için yazdığı ve kuvvetli betimlemeler içeren denemeleri Boz lakabıyla yayımlanıyordu. Bu yazıların dikkatleri üzerine çektiği dönemde yazara, tanınmış bir sanatçının gravürlerine eşlik edecek metinler yazması için teklif geldi ve bu teklifle birlikte The Pickwick Papers (Bay Pikvik’in Maceraları)’ın ilk bölümü doğdu. İlk romanını oluşturan bu eser sayesinde birkaç ayda ciddi bir popülerlik yakalayan Dickens, döneminin en ünlü yazarlarından biri haline geliyordu.

Güncel bir sorun olan işçilerin Şabat’ın keyfini çıkarmasına müsaade edilmesi hakkında iki oyun ve bir broşür yazan Charles Dickens, gazete işinden istifa etti ve aylık bir dergi olan Bentley’s Miscellany’de editörlük görevini üstlendi. Yazar, Oliver Twist’i bu dergide tefrika etti. Ünü arttıkça verimliliği de artan ve okulunu çeşitli eserlerle buluşturan Dickens’ın A Tale Of Two Cities (İki Şehrin Hikayesi) adlı romanı, tüm dünyada en çok okunan roman olmayı başardı.
Oliver Twist’in arkasından gelen The Life and Adventures Of Nicholas Nickleby (Nicholas Nickleby’nin Hayatı ve Maceraları), The Old Curiosity Shop (Antikacı Dükkanı), Barnaby Rudge: A Tale of the Riots of Eighty eserleri yazarın ününü daha da pekiştirdi ve dillerden düşmeyen bir isim haline gelmesini sağladı. Maddi durumunu iyiden iyiye toparlayan yazar, eşi Catherine Dickens ile Amerika’ya gitti. Burada bir yandan kendisine telif ödemeden eserlerini yayımlayanlarla mücadele ederken diğer yandan da dönemin ileri gelenleri ile görüşüyor ve kölelik karşıtı düşüncelerini onlarla paylaşıyordu.

Amerika’da büyük bir ilgiyle karşılanan Charles Dickens, sık sık davetlere katılıyor, konferanslar veriyor ve yazmayı asla sekteye uğratmıyordu. Sık sık farklı ülkelere seyahatler gerçekleştiren yazar, on çocuğunun annesi olan Catherine’den ayrılarak bir tiyatroda beraber rol aldığı Ellen Ternan ile ilişkiye başladı ve seyahatlerine o ve annesi eşliğinde devam etti. Evlerine doğru yaptıkları tren yolculuğunda geçirdikleri kaza sonrası, Dickens büyük bir buhrana girerek yazmaya uzun süre ara verdi.

Charles Dickens Özel Hayatı ve Ölümü
Catherine Thomson Dickens’dan ayrılarak o dönem on dokuz yaşında olan Ellen Ternan ile bir ilişkiye başlaması ve seyahatlerine Ternan’ı da dahil etmesi Charles Dickens’a karşı tepkilere yol açmıştı. Kariyeri sayesinde duyurduğu adı, özel hayatına ilişkin dedikodular ile de yan yana gelmekteydi. Dickens, yakın arkadaşlarının verdiği tavsiye ile kendini savunmak adına bir mektup yazdı ve bu mektup New York ve Londra’da yayımlanan gazetelere gönderildi.
Yaşamının son on yılını çocuklarına yabancılaşmış şekilde geçiren Charles Dickens, arkadaşlık ilişkilerinde de sıkıntılar yaşadı. Gerçekleştirdiği son Amerika seyahatinden keyif almayınca evine geri döndü; özel hayatına dair yayılan tüm dedikodulara rağmen görüntülendiği yerlerde insanlar tarafından sıcak karşılanmaya devam ediyordu. Dickens, yoğun geçen hayatın bir getirisi olarak fazlasıyla yorgundu ama çalışmaya devam etmek adına kendini zorluyordu.
Charles Dickens, seri halinde yayımlamayı planladığı The Mystery Of Edwin Drood (Edwin Drood’un Gizemi) adını taşıyan romanını tamamlayamadan, 9 Haziran 1970 tarihinde geçirdiği felç sonucu hayatını kaybetti. Ölümü sonrasında İngiltere sokaklarında uzun bir süre boyunca konuşulan Dickens, yaşadığı dönem şartları içinde görmezden gelinemeyecek kadar büyük bir hayran kitlesi yaratmayı başarmıştı.

Victorian Dönem ve Charles Dickens Üzerindeki Etkisine Kısa Bir Bakış
“Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü. Hem akıl çağıydı, hem aptallık. Hem inanç devriydi, hem de kuşku. Aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi. Hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı. Hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu.”
(İki Şehrin Hikayesi)
19. yüzyıl Britanya İmparatorluğu’nun dünyaya ve aslında kendi içine de damga vurduğu bir dönemdi. Sahip olduğu topraklar ve gelirler bakımından altın bir çağ olan Victoria Döneminde Sanayi Devriminin yankıları sert bir biçimde görülürken sömürge devletlerindeki kaynaklar ve işçi sınıfının gücü ciddi anlamda tüketilmekteydi.
İş bulabilmek için sahip oldukları köy arazilerini bırakarak kentlere göç eden insanlar yoksulluk ve hastalıktan kırılıyor; kadınlar ve çocuklar ucuz işgücü olarak görülüyor ve türlü haksızlığa maruz bırakılarak çalıştırılıyordu. Zenginler daha da zenginleşme yolunda ilerliyordu. Baskıcı ahlak kuralları her kesimden çocuğa daha okul yaşlarındayken aşılanıyordu.

Victorian Dönemin en önemli roman yazarı olarak kabul edilen Charles Dickens, tecrübe ettiği işçi sınıfı hayatını etkileyici biçimde kaleme alarak gerçekçi eserler ortaya koydu. Dickens’ın kaleminden çıkanları okuyan zengin insanlar, okudukları karşısında hayrete düşüyor ve çoğu zaman yazılanların gerçekliğine inanamaz hale geliyorlardı. Dickens, eserlerindeki karakterleri çocukluğunda tanıştığı kişilerden seçiyor ve olayları gözlemleri doğrultusunda kurguyla birleştirerek ustaca işliyordu.
Oliver Twist’te, çocukluk yıllarında çalıştığı fabrika sayesinde gördüğü arka sokakları ve oradaki yaşamları kendi anılarıyla harmanlayarak anlatmış; The Pickwick Papers’da Londra’nın yoksul kesimini daha da gözler önüne sermiştir. Sahip olduğu yeteneği çalıştığı farklı alanlarda öğrendikleriyle pekiştiren Charles Dickens, çoğu burjuvaya kıyasla yaşadığı dönemde yükselen seslere kulağını tıkamadan yazdığından hem halkın sevgisini kazanmış hem de döneme adeta ayna tutmuştur. Popülerliğini günümüzde de korumaya devam eden Dickens, Victorian Dönemdeki yaşamlar hakkında fikir edinmek isteyenler için okunması gereken bir yazardır.
Kaynakça
- Kaplan, Fred. “Dickens: A Biography.” Johns Hopkins University Press. 1998. 20 Aralık 2022 tarihinde erişildi.
- Collins, Philip. “Charles Dickens British Novelist”. 4 Aralık 2022. https://www.britannica.com/biography/Charles-Dickens-British-novelist/Last-years. 20 Aralık 2022 tarihinde erişildi.
- Tomalin, Claire. “Charles Dickens: a Life.” Penguin Press, 2012. 20 Aralık 2022 tarihinde erişildi.
- Evans, Jordan. “10 Surprising Facts About Charles Dickens!”. 5 Temmuz 2022. https://dickensmuseum.com/blogs/charles-dickens-museum/10-surprising-facts-about-charles-dickens. 20 Aralık 2022 tarihinde erişildi.
- Campbell, Janice. “Charles Dickens Biography”. 1 Mart 2021. https://www.excellence-in-literature.com/charles-dickens-biography/. 20 Aralık 2022 tarihinde erişildi.