Ceset Sanatı ile Ölümün Aşamalı Tasvirlerine Yolculuk

Editör:
Mehmet Samet Acar
spot_img

Ölüm, çok uzun zamandır sanat dünyasına ilham olmuş sosyal bir olgu olsa da her dönemde aynı ilgiyi gör(e)memiştir. 17. yüzyılda kiliselerde ölümle ilgisi olan tablolar yasaklanırken Japonya’da Kusōzu adı verilen bir sanat türü ortaya çıkmıştır. 14 ve 18. yüzyıllarda görülen bu resim türü, insan bedeninin ölümden sonra dokuz aşamada çürüyüşünü işlemektedir. Kökleri Budizm öğretilerine dayanan bu resim türü, bedenin çürüyüşünün zihinde canlandırılmasına dayanan bir meditasyon çeşididir aslında. Kulağa oldukça ilginç gelen bu resim sanatı, ilerleyen yıllarda Budizm sanatının popüler ögesi hâline gelmiştir. Dokuz aşamada çürüme, açık havada gerçekleşmesiyle kulağa daha da ilginç gelmeyi başarıyor. İşte, bir bedenin çürüme sırasında izlediği o dokuz aşama:

  1. Genişleme
  2. Kopma
  3. Kan sızıntısı
  4. Çürüme
  5. Renk değişikliği ve kuruma
  6. Hayvan ve kuşlar tarafından tüketilme
  7. Parçalanma
  8. Kemiklerin küçülmesi ve
  9. Toza karışma

500 yıllık bir geçmişe sahip olan Kusōzu, popüler olduğu dönemlerde sıklıkla resmedilmiştir. Ölüm, kimi dönemlerde kimi toplumları titretircesine korkuturken kimilerince de uğruna yaşanacak bir amaç olarak görülmüştür. Ölümün sanatta özellikle de resim sanatında kendisine incelikle yer bulması, yıllar geçtikçe insanların ölüme karşı daha dik durmasını sağlamıştır. Korkunun pelerinini üzerinden atan insanlık, ölümün karşısında daha dik ve korkusuzca duruyor; yetinmeyerek bunu cesurca tuvale ilmek ilmek işliyor.

Kusōzu: The Body of the Noble Lady as a Skeleton | Art UK
https://artuk.org/discover/artworks/kuszu-the-body-of-the-noble-lady-as-a-skeleton-239726

Kusōzu

Resim sanatında ölüm, çoğunlukla bir güzellemenin kurbanı olmaktadır. Fakat söz konusu Kusōzu tekniğinde böyle bir durum görülmez. İnsanın ölümünden sonra bedeninin geçirdiği çürümeye, yani daha çok gözle görülebilen değişikliğe odaklanan bu Japon resim türünün en bilindik eseri; Kobayashi Eitaku‘ya ait olan Ayrışmanın Dokuz Aşamasında Bir Fahişenin Bedeni adlı eserdir. 1870 yılına dayanan bu eserde, yukarıda bahsettiğimiz dokuz aşamaya adım adım ve özenli bir şekilde yer verilmiştir.

Toplamda dokuz aşamadan oluşan resmi sizler için tek tek açıklamak istiyoruz. Birinci aşama fahişeyi, elinde yelpazesi, üzerinde güzel elbisesi ile uzanırken görüyoruz. İkinci aşamada ise aynı fahişe fakat artık ölü ve üzeri yarı örtülü bir vaziyette yatmakta. Üçüncü aşamaya geldiğimizde ise estetik olarak artık hoş olmayan aşamalara geldiğimizi görüyoruz. Bu aşamada bedenin rengi oldukça solmuş ve şişmiş bir şekilde karşımıza çıkıyor. İnsan bedeni esnek bir cilde sahiptir. Sahip olduğu o sınıra kadar şişse de ciltte bir bozulma olmaz. Fakat cildimizin sınırını aştığımız zaman -aynı üçüncü aşamada da olduğu gibi- cilt artık gerilmeye ve yavaş yavaş yırtılmaya başlar. Dördüncü aşamada vücutta yaşanan bu yırtılmayı daha net görmeniz mümkün.

Beş ve altıncı aşamalarda ise sırasıyla bedenin kan sızdırdığını ve sonrasında içten dışa tamamen böcekler tarafından kaplandığını görüyoruz. Çürümenin oldukça ilerlediği bu aşamalardan sonra yedinci aşamada; bedenden akan kanların kuruduğunu, et yığınının etçil hayvanlar tarafından yenildiğini görüyoruz. Bir bedenin dokuz aşamada çürümesinin açık havada gerçekleşmesinin, belki de en can sıkıcı yönü yedinci aşama olsa gerek. Sekizinci aşamada artık fahişenin bedeninden geriye sadece kemikleri kalmıştır ve bu kemikler küçülerek dokuzuncu ve son aşamada doğaya karışarak bedenin çürümesi tamamlanmıştır.

Kobayashi Eitaku’nun eseriyle biraz daha net kavradığımız Kusōzu için kökünün Budist öğretilerine dayandığından bahsetmiştik. Ölümü ve insanın bu dünyadaki varlığının geçiciliğini kabullenmek, Budizm’in temel ilkeleri arasında yer alır. İnsan bedeninin dokuz aşamada çürümesi, Budizm öğretilerinde yer alan metinlerde, insan bedeninin geçiciliğini desteklemek amacıyla kullanıldı. Bu öğretiler sınırları aştı ve Asya‘yı dolaşarak Japonya‘ya ulaştı. Resimdeki izlerinden sonra, kendisini kusōkan adının verildiği şiirlerde gösterdi.

Ölümden sonra ceset yakmak henüz yaygınlaşan bir gelenek değildi, bundan dolayı toprağın altı birçok çürüyen cesetlerle dolup taşmaya başlamıştı. Bu problem, ölüm ve ardından gelen bedenin çürümesi gibi doğal gelişmelerin birer sorun ve endişe hâline dönüşmesine neden oldu. Dönemin insanlarını şekillendiren ve Budizm öğretilerinin temelini oluşturan ceset sorunu zamanla kendisine sanat dünyasında da yer buldu. Görüyoruz ki hangi dönemde hangi millette olursak olalım sanat daima ait olduğu toplumla iç içedir, ondan bağımsız düşünülemez.

Kendi ceset sanatınızı yapmak ister misiniz?

Ceset sanatında kendi eserinizi oluşturabileceğinizi söylesek, tepkiniz ne olurdu acaba? Hevesle kâğıt kalemleri alıp masa başına mı geçerdiniz, yoksa denemeyi bile düşünmez miydiniz?

Exquisite Corpse aslında bir çeşit resim oyunu. Sürrealistlerce ortaya çıkarılan bu oyunda katılımcılar, esere, bir öncekinin ne yaptığı görmeden sırayla katkıda bulunurlar. Zarif veya nefis cesetler şeklinde dilimize çevrilen bu oyunun ismi ise resmin yapım aşamasında, katılımcılar yine birbirlerinin ne yaptıklarını göremedikleri sırada birer kelime yazmaları sonucu oluşan “The exquisite corpse will drink the new wine. / Enfes ceset yeni şarabı içecek.” cümlesinden ortaya çıkmıştır. Sonucu tahmin edilememesiyle ilgiyi üstüne çeken bu resim oyunu, sürrealist çalışmayı sevenler için oldukça eğlenceli olacaktır.

Bu eğlenceli resim oyununu oynayanlar arasında tanıdık bir isim görüyoruz: Frida Kahlo. Genelde Frida Kahlo resimlerinde mizacını kullanmaktan ziyade trajik yaşamıyla ön plana çıkmaktadır. 1932 yılında Exquisite Corpse sanatı dahilinde bir resim yaptı. Kocasını resmettiği bu küçük resim oyununda Kahlo, kocasını sarkık göğüslü, yüksek topuklu ayakkabılar üzerinde durmakta zorlanan bacaklarla tasvir etmiştir. Karikatürize tarza sahip bu eğlenceli resim oyununu, sanatçı arkadaşı Lucienne Bloch ile birlikte hazırlamıştır. Ayrıca, ikilinin 1932 yılındaki New York gezilerinde birkaç resim oyununa daha imza attıkları bilinmektedir. Exquisite Corpse resim oyununu ortaya çıkaran ve katkıda bulunan sürrealist sanatçılara kıyasla Frida Kahlo, hiçbir çekincesi olmadan oyuna açık bir şekilde erotik çizimleriyle dahil olmuştur. Frida Kahlo‘nun eşi Diego Rivera‘yı karikatürize ettiği işe o resim:

Frida Kahlo | Exquisite corpse (Diego) | The Metropolitan Museum of Art
Görsel: https://www.metmuseum.org/art/collection/search/838686

İlgisini çekenler için kendi ceset sanatınızı nasıl yapabileceğinizi aşama aşama anlattık:

  1. İlk olarak bir parça kâğıt alın ve dört eşit parçaya katlayın. (Kâğıdınızın boyutu tamamen sizin tercihinize kalmış)
  2. Kâğıdın üst kısmına, hayalinizde canlandırdığınız bir karakterin baş kısmını çizin veya kolaj yapın. Söz konusu yaratıcılıksa bunu nasıl yapacağınız tamamen hayal gücünüze kalmış.
  3. Çalışmanızı tamamladıktan sonra, eşinizin çalışmanızı görmemesi için kâğıdı geriye doğru katlayın. Bu katlama aşamasında boyun çizgilerinin görünmesine dikkat edin, bu şekilde eşiniz, kendi çalışmasını yaparken sizin çiziminize uyumlu bir geçiş yapabilecektir.
  4. Ardından en eğlenceli kısma geldik! Çalışmanızı çevrenizden bir kişiye verin -arkadaş, aile üyesi veya tamamen yabancı birisi-. Kafa ve boyun kısmını gizledikten sonra bu kişiden bir gövde eklemesini isteyin.
  5. Resim tamamlanana kadar bu şekilde devam ediyoruz. Gövde tamamlandıktan sonra kâğıdınızı tamamlayarak bir başka kişiye daha verin ve bu kişiden de bacakları eklemesini isteyin. Ardından ayaklar ve hayalinizdeki karakterin yapısına göre diğer uzuvlar da eklenip resim tamamlanana kadar kâğıdınızı çevrenizdekilerle paylaşmaya devam edin.
  6. Son aşamada, biten resmimizin katlanmış tüm kısımlarını açıyor ve ortaya çıkan eserimize bakıyoruz.

Sizler bu eğlenceli resim oyununu arkadaşlarınızla oynarken, kendi aranızda bir konsept belirlerseniz “ne çizsem acaba?” karmaşasından bir nebze de olsa sıyrılabilirsiniz. Aşamaları görselleştirmek adına bir örnek çalışma yapmak istedik. Konseptimizi hayvanlar olarak belirledik ve oldukça keyif alarak gerçekleştirdik. Sizler de sonuçları bizimle paylaşmayı unutmayın!

Çizim yazı sahibine aittir. İzinsiz almayınız.

Kaynakça:

  • History Today. “Art of the Corpse”. Erişim: 14.11.2023. Web
  • MoMA. “Make Your Own Exquisite Corpse”. Erişim: 14.11.2023. Web
  • Artsy. “Explaining Exquisite Corpse, the Sureealist Drawing Game That Just Won’t Die”. Erişim: 14.11.2023. Web
  • Kobayashi Eitaku‘nun Ayrışmanın Dokuz Aşamasında Bir Fahişenin Bedeni adlı eserine ait görseller metalonmetalblog.blogspot.com‘dan alınmıştır. (Erişim: 14.11.2023)
  • Öne çıkan görsel
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.