Asıl adı Cemalettin Seber olan Cemal Süreya, 1931’de Erzincan’da doğmuştur. Şair her seferinde kendine yeni bir doğum günü belirlemektedir. Bu nedenle doğum tarihi net değildir. Ortaokulda Cemallettin ismi yerine Cemal adını kullanmaya başlamıştır. “Ülker Takımyıldızı” anlamına gelen Süreya‘yı da ismine eklemiş ve Seber’i kullanmayı bırakmıştır. Annesini küçük yaşta kaybeden Süreya, üvey anne baskısından kurtulmak için İstanbul’da Haydarpaşa Lisesi‘ni parasız yatılı olarak kazanmıştır. Üniversite eğitimi için Ankara’ya giden şair, esas şiirlerini bu dönemde yayımlamaya başlamıştır.
Erken yaşlardan itibaren edebiyatla ilgilenen Süreya; şiir için şiir anlayışı benimsemiş, aynı zamanda İkinci Yeni‘nin öncülerinden olmuştur. Şiirlerinde anlam bütünlüğü, olay ve konu bulunmamaktadır. Ayrıca mizah ve ironiyi sıkça kullanmıştır. Şiir dışında aynı zamanda düz yazıyla da ilgilenmiş ve yabancı eserlerin çevirisini yapmıştır. Edebiyatla ilgilenmesinde dönüm noktası Dostoyevski‘yle tanışmasıyla olmuştur. Hatta bu durumu ikinci bir doğum günü olarak gördüğünü söyleyen şair, bunu tam olarak şu sözlerle ifade etmiştir:
“Benim edebiyatla ilgili olarak ikinci bir doğum tarihim var: 1943. Dostoveyski’yi okudum ve ondan sonra hiç huzur kalmadı bende.”
Özel hayatı ve kişiliyle de oldukça merak konusu olan ve günümüze sayısız aşk şiirleri bırakan Süreya, 6 Ocak 1990 tarihinde kalp krizi nedeniyle hastaneye kaldırılmış, 9 Ocak 1990 günü şeker koması sebebiyle hayatını kaybetmiştir.
İddia Sonucu Kaybedilen Harf
Cemal Süreya ile Sezai Karakoç üniversitede aynı sınıfta okumaktadırlar. Cemal Süreya, henüz Cemal Süreyya iken ikisi aynı kızdan hoşlanırlar. Bu kız Sezai Karakoç’un kıtaların baş harfleri bir araya getirildiğinde ”Muazzez Akkayam” akrostişi ortaya çıkan ”Mona Roza” şiirini yazdığı Muazzez Akkaya’dan başkası değildir. İki genç şair sürekli Muazzez Akkaya’ya yazdıkları aşk şiirlerini okurlar birbirlerine. Bir gün ”Kim Muazzez’le çıkacak?” diye iddiaya girerler. İddia sonucunda kaybedenin adından bir harf eksilecektir. İddiayı Sezai Karakoç kaybederse, Sezai Karakoç olacak Cemal Süreyya kaybederse, Cemal Süreya olacaktır.
İddiayı Sezai Karakoç kazanmış ve Cemal Süreyya’nın soyadında iki tane bulunan “y” harfinden biri atılarak artık soyadı Süreya olmuştur. Yıllar sonra öğrenildiği üzere olayın aslı anlatılan gibi değildir. Muazzez Akkaya, ceplerinde arada aşk şiirleri bulduğunu söylese de aslında o sıralarda Sezai Karakoç’la Cemal Süreyya’nın aşkından haberdar bile değildir. Sezai Karakoç’la Muazzez Akkaya’yı bir ortamda aynı masada otururken gören Cemal Süreya’nın bir harf sildirmesi, yanlış anlaşılma sonucu olmuştur.
Muazzez Akkaya’nın anlattığına göre arkadaşlarıyla otururken Sezai Karakoç masalarına gelmiş ve Muazzez Akkaya’nın arkadaşları daha sonra yanlarından ayrılmıştır. Böylece Muazzez Akkaya’yı ve Sezai Karakoç’u beraber otururken gören Cemal Süreya, soyadından bir harfi sildirmiştir.
Sezai Koç’un Mona Roza’sı
Uğruna iki yakın dostun iddiaya girip isimlerin harf eksilmesine razı oldukları kadın Muazzez Akkaya, şimdilerde 94 yaşındadır. Farklı asılsız şehir hikayeleri anlatılsa da Muazzez Akkaya, yine Mülkiye Mektebi‘nden mezun olan fakat okul sonrası seçtiği eşi Orhan Giray’la aşk evliliği yaparak, çocukları ve torunlarıyla mutlu bir yaşam sürdüğünü söylemiştir. Ayrıca eşinin de kendisi için bir şiir yazmaya uğraştığını söylemiştir. ”İsterim ömrümce, buldum ben gönlümce/ Gözlerimde yaş, arzuyla demlenince” dizelerinden oluşan şiirin kendisi için çok kıymetli olduğunu vurgulamıştır.
Kız çocuklarının mutlaka okuması gerektiğini vurgulayan Akkaya, aynı zamanda Mülkiye Mektebi’nin yatılı sınavını kazanan ilk kız öğrencidir. Harf sildirme iddiasından çok sonra haberi olduğunu söyleyen Akkaya, özellikle Sezai Karakoç daha ısrarcı davransa da iki şaire de hiçbir zaman umut vermemiş, eşini çok sevdiğini ve ona saygısızlık yapmamak için kendisine yazılan şiirleri saklamadığını dahi belirtmiştir.
Bir Diğer ”İddia”
Cemal Süreya’nın soyadından harf eksilmesinin aslında bambaşka bir sebebi olduğu söylenmektedir. Hafızasına çok güvendiğinden numaraları kayıt etmeyen Cemal Süreya, bir gün arkadaşıyla bir telefon numarası üzerine iddiaya girmiştir. Bu numaranın sahibi, güvercin kanadı tamlamasından yaptığı bir kısaltma olan ”Üvercinka’‘ adını verdiği kişinin numarasıdır. Cemal Süreya eğer bu numarayı doğru söylemezse adından bir harf atacağını söylemiştir. Ve anlayacağımız üzere numarayı yanlış söylemiştir. İddiayı kaybeden Cemal Süreya, soyadında iki tane olan y harfinden bir tanesini atmıştır ve bunu “Elma” şiirinin son satırında ilan etmiştir:
…”Adımın bir harfini atıyorum”
Anlatılan iki hikaye arasında 5 yıl fark vardır. Sezai Karakoç, kazandığı iddia sonucu yazdığı bilinen Mona Roza isimli şiirini 1950 yılında yazmıştır. Cemal Süreya, Elma adlı şiirini 1956’da yazmıştır. Farklı hikayelerle anlatılsa da Cemal Süreya’nın iddia uğruna soyadından bir harfi gözden çıkarabildiği gerçektir.
Kaynakça:
Salt10.com. Web. 17.02.2024
Akasyam.com. Web. 17.02.2024
10haber.net. Web. 22.02.2024
aa.com.tr. Web. 22.02.2024