Ortaçağ’da Almanlar, kendilerini üstün ırk olarak görmelerinden dolayı ilk başlarda dışarıda yaşanan müzik gelişmelerine kulak vermemiştir. 19. yy.da Almanlar, kendi kültürlerine ait müzik türleri oluşturmaya başlamışlardı. 19. yy.da ortaya çıkan gelişimlerin yanında 20. yy.da damgasını vuran Adolf Hitler ve Nazi Almanyası, Almanya’da müziğin ilerlemesinde büyük rol oynamıştır. Nazi Almanyası’na tepki olarak ortaya çıkan ve kısa sürede geniş bir kitleye ulaşan Caz müziğini ve Nazi Almanya’sının Caz müziğine tepkili yaklaşımının yanında bu müzik türünü kendi çıkarlarına uygun olarak nasıl kullandıklarını detaylıca inceleyeceğiz.
Alman Müzik Türünde İlk Örnek: Kabare
Caz müziğine geçiş yapmadan önce Almanların pop müziği alanındaki ilk denemelerine değinelim. Alman pop müziğindeki ilk örneklere Kabare verilebilir. Kabare, Fransızcada meyhane anlamına gelen cabaret kelimesinden türetilmiştir. İlk olarak 1920’li yıllarda gece kulüplerinde, kulüplerin doğasına ters bir şekilde duygusal müziklerle ortaya çıkmış, kısa sürede yayılmıştır. Kabare örneğine ise dönemin ünlü müzisyenleri Marlene Dietrich ve Margo Lion gösterilebilir.
Marlene Dietrich‘ten örnek olarak yer verdiğimiz bu beste, eşcinsel temalı bestelerin ilk örneklerindendir.
Swing Hareketi
Adolf Hitler‘in yönetimde olduğu Nazi Almanyası döneminde, kültür içerisinde sınırları keskin ayrımlar mevcuttu. Bu keskinlik, protest merkezli müziklerin ortaya çıkmasını da beraberinde getirdi. Nazi Almanyası’na baş kaldırmak ve seslerini duyurmak isteyen muhalif kesimler, protest müziğin yayılmasında büyük rol oynadılar. Seslerini çıkaranlar bu dönemde, kendi kültürlerini yansıtan halk müziğini reddetmiş; 1900’lerin başlarında popüler olmaya başlayan Caz müziğini tercih etmişlerdir. Caz müziği geniş bir yelpazeye sahip olduğu için de 1930’lu yıllarda ortaya çıkan bir caz akımı olan “Swing” tercih edilmiştir.
Swing Nedir?
Ağırlıklı olarak 1920-1940 yılları arasında etkisini hissettiren Swing, 20. yy.ın en önemli caz hareketlerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Bu dönemde müzisyenler, yaptıkları müziklerine rahatlık hissi ve bunun yanında nispeten daha rahat bir ritim anlayışı katmışlardır. Ayrıca bu caz akımında sekizlik nota kalıbı kullanılmıştır. Caz orkestralarının “altın çağı” olarak adlandırılan bu dönemde saydığımız özellikler, müzikte swing hissini yaratan detaylardır diyebiliriz.

Muhalif kesimler tarafından tercih edilen Caz müziği, o dönemde Nazi Almanyası’nda yoğun bir şekilde hissedilen cinsiyet eşitsizliğine ve Nazi hiyerarşisine karşı bir duruş anlamı taşımaktaydı. Tarih boyunca müzik, içerisinde bulunduğu kültürlerden etkilenmiş, bu etkileşime bağlı olarak birçok alt türe ayrılmıştır. Aynı şekilde içerisinde barındırdığı kültürden izlerle de başka kültürleri etkilemiştir. Bu karşılıklı etkileşim, Nazi Almanyası’nda da kendisini belirgin bir şekilde hissettirmiştir.
II. Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen Normandiya Çıkarması‘nda Almanya’ya deyim yerindeyse çelme takan ABD, her an düşman olarak etiketlenecek bir unsur olarak görülüyordu. Bu gizli gerginlik, ABD müziklerine de yansımış, Amerika müziklerine karşı bir ön yargı geliştirmiştir Nazi Almanyası’nda. Var olan gergin ilişkilerin yanında Caz müziğinin ABD’de Afrika ırkından ortaya çıkmasından dolayı “zenci müziği” olarak adlandırılmıştır. Çünkü Nazi Almanyası o dönemde kendilerini en üstün ırk olarak görmekteydi ve Afrikalılar ile aynı seviyede görülmeleri kabul bile edilemezdi.
Toplum Ahlakını Bozan Müzik: Caz
Üstün ırk olmalarından dolayı Caz müziğini kabul etmeyen Naziler, bu dönemde sıkı önlemler almaya başladı. Amerikan tarzına özenen gençler, swing müziğini gece kulüplerine taşıyarak Nazilerin deyimiyle “genel ahlaka” aykırı davranmaya başladılar. Bu aykırı davranışlar üzerine bir önlem alınmasının gerekliliğini hisseden ajanlar, yaptıkları gözlemler sonucu birçok rapor yazmışlardır. Hitler Gençliği’nin raporunda bir Gestapo ajanı, Caz müziği için şu ifadeleri kullanmıştır:
“Dans müziği tamamen İngiliz ve Amerikan. Dansçılar dehşet verici bir manzara oluşturuyor. Çiftler hiç normal dans etmiyor. Bazen iki oğlan, bir kızla dans ediyor. Herkes adeta vahşi hayvanlar gibi davranıyor.”
Joseph Goebbels de bu dönemde Caz müziğini “yozlaşmış müzik” olarak adlandırarak radyolarda Caz müziğinin çalınmasını yasaklamıştır. Kısacası 1935 yılında Alman radyolarında Caz müziği kayıtlarının çalınması yasadışı bir eylem haline gelmiştir.

Caz Müziğinin Fırsata Çevrilmesi
Joseph Goebbels, düşmanı olarak gördükleri Caz müziğini, silah olarak kullanmıştır. Nazi Almanyası, Caz müziğinin kendi kültürlerine uygun olmadığını bilseler de yönetimin içindeki bazı kişiler gizli gizli Caz müziğini dinlemekteydiler. Goebbels de elbette bunun farkındaydı. O dönemde herhangi bir yerde çalmayan, işsiz müzisyenleri bir araya getirerek bir grup kurulmasını sağladı. Charlie ve Orkestrası adındaki bu grup, “swing” hareketinin bir temsilcisi olarak kullanıldı ve bu sayede Almanya dışındaki ülkeler fethedildi.
Swingjugend: Yasağa Başkaldırı
Joseph Goebbels müziği yasaklasa da bu hareket, tepkilerin katlanarak artmasını sağladı. Gençler arasında Caz müziği, özellikle Nazi Almanyası’nda kendisini hissettiren swing daha da yaygınlaştı ve Swingjugend yani swing gençliği adında bir grup ortaya çıktı. Nazi Almanyası’nın alışılmış tarzının dışına çıkan ve ağırlıklı olarak Amerikan tarzına özenen gençlerden oluşan swing gençliği, saklamaya ihtiyaç duymadan açıkça Nazi yönetimine meydan okumaktaydılar. Bu başkaldırı ise bir Nazi subayının gerçekleştirdiği baskınla geri çekildi diyebiliriz. Baskın sonucu yüzlerce genç tutuklanmış, birçoğu serbest bırakılsa da bir kısmı toplama kamplarına veya savaş cephelerine sürülerek açıkça gözdağı verilmiştir. Toplama kamplarında veya savaş cephelerinde hayatta kalmaya çalışan swing gençleri ise benimsedikleri yaşam tarzını yaşatmaya devam etmişlerdir. Hatta kendi aralarında müzik grupları oluşturarak müzik yapmaya da devam etmişlerdir.
Charlie ve Okestrası
Charlie ve Orkestrası grubu, haftanın beş günü çalışmış; sabahları propaganda ağırlıklı swing şarkılar, öğleden sonraları ise Nazi yönetiminin onayladığı müzikleri çalmışlardır. Savaş boyunca gerek İngiltere’ye gerekse Avrupa’da bulunan müttefiklerine yüzlerce yayın yapmışlardır. Hatta çalınan bu kayıtlar toplama kamplarındaki esirlere de dağıtılmıştır. Savaş bittiğinde ise Charlie ve Orkestrası, müzik tarihinde tüm dünyaya bir iz bırakmışlardır. Bu izi de Nazi Almanyası’ndan beslenmiş Caz olarak nitelendirebiliriz.