Yasama, yürütme ve yargı görevlerinin jeopolitik konumlarına göre üç ayrı başkente verildiği Güney Afrika, tarih boyunca dünyanın en önemli noktalarından biri olmuştur. Bu üç görevden yasamayı üstlenen başkent ise Cape Town‘dır.
Cape Town’un Hazinesi: Ümit Burnu

Cape Town’un, dünya tarihinde jeopolitik olarak önemli olmasının sebebi ev sahipliği yaptığı ve keşfiyle beraber büyük değişimleri getiren Ümit Burnu‘dur. 1488 yılında Ümit Burnu’nu keşfederek bu büyük değişimlerin fitilini ateşleyen kişi ise Bartolomeu Dias‘tır. Portekizli denizci, dönemin kralı II. Joao tarafından Afrika’nın sınırlarıyla en uç noktasını belirleyebilmek ve doğuya açılan yeni bir yol bulabilmek için görevlendirilmiş ve bu görevinde başarılı olmuştur. Bu başarının Afrika kıtasına büyük bir aydınlık getirdiğini söyleyemeyiz ancak bulunan bu yeni yol, Avrupa ve Asya arasındaki yeni bir geçit görevini görmüştür.
Ümit Burnu, Hint Okyanusu‘ndan gelen sıcak suların ve Antarktika‘dan gelen soğuk suların kesiştiği bir nokta olduğu için bolca fırtınaya maruz kalıyordu. Bundan dolayı Bartolomeu Dias, Ümit Burnu’nu ilk keşfettiği zaman, buraya Cape of Storms (Fırtınalar Burnu) adını vermiştir. Ancak bir kıtadan başka bir kıtaya geçiş noktası olduğu ve buraya gelecek olan denizcilerin morallerini yüksek tutmak için bu isim sonradan II. Joao tarafından Cape of Good Hope (Ümit Burnu) olarak değiştirilmiştir.
Bu keşiften sonra Ümit Burnu, Avrupalı denizcilerin sık sık uğradığı bir yer olmuştur. Cape Town’da bulunan Ümit Burnu, Avrupalılar için sahiden de umudun bir temsili olmuştu. Ama aynı ışıltılı ve coşkulu umudun, Afrika’da yaşayan insanlar için geçerli olduğu söylenemez.
Cape Town İçin Önemli Bir Yıl: 1652

Ümit Burnu keşfedildikten sonra bulunduğu bölgede, artık Avrupa devletleri için bir kolonileştirme rekabeti başlamıştı. Başlarda bu rekabetin önde gelen ismi ise Hollanda- Doğu Hindistan Şirketiydi.
1600’lü yılların başında kurulan Hollanda-Doğu Hindistan Şirketi, ticari yönden kolonileşme faaliyetlerini yürütebilmek için denizaşırı seyahatlerde bulunuyordu. Bu şirket için Ümit Burnu, half-way house (yarı-yol evi) ve gerekli araç gereçleri sağlayan bir depo görevi görüyordu. Dolayısıyla Cape Town, Asya kıtasında bulunan Malezya, Endonezya gibi yerlere de adım atmak isteyen şirke için lojistik olarak faydalanılabilecek kıymetli bir noktaydı. Bu sebeple, Hollanda-Doğu Hindistan Şirketi için çalışan Jan Van Riebeeck isimli bir cerrah, 1652 yılında Cape Kolonisi‘nin kurucusu olmuştur.
Cape Town’a vali olarak atanan Jan Van Riebeeck, burada başta Hollanda’dan olmak üzere, İngiltere’den ve diğer Avrupa ülkelerinden gelen nüfusu yönetmek, koloninin sosyal yaşamını düzenlemek ve imar planları yapmakla görevlendirilmiştir. Akabinde burada yaşamaya başlayan Avrupalı insanlar, Afrikaner (Boerler) şeklinde adlandırılarak bölgede yeni bir ulusun doğmasına sebep olmuşlardır. Aynı zamanda Cape Town’un batısında yer alan ve bölgeye yakın olan Robben Island (Robben Adası) kolonileştirilmeye baş kaldıran sömürge halklarının, politik sürgünlerin ve köleleştirilmiş insanların mahkum edildiği uluslararası bir hapishane olmuştur.
Cape Town’a Salgın Gibi Yayılan Bir Süreç: Köleleştirme

Hollanda- Doğu Hindistan Şirketi ve akabinde gelen Avrupalı kolonicilerden önce, Cape Town’da yaşayan Boşimanlar, Hotantolar ve Khoisanlar adlarında üç kabile vardı. Bu üç kabileninbirbirleriyle uzlaşamaması yüzünden bölgede bir güç çatışması hakimdi. Cape Kolonisinin ilk yöneticisi olan Jan Van Riebeeck ise böyle bir krizi kendi fırsatına dönüştürmeyi başarmıştı.
İzlediği politikalarla üç kabilenin arasını iyice açan Riebeeck, Khoisan kabilesiyle bir işbirliği yaptı ve diğer iki kabileyi kıyı kesimlerinden ayırarak iç kesimlere doğru sürdü. Daha sonra Cape Town’da yaşamaya başlayan Avrupalılar ile başlangıçta ortak olunan Khoisan kabilesi birtakım anlaşmazlıklar yaşamaya başladı. Zamanla bölgede yaşayan yerli kabile ve göçmen konumunda olan Avrupalılar arasında sınıf ayrılıkları ve en başından beri saklanan ırkçı düşünceler ortaya çıkmaya başladı. Ortaya çıkan bu sınıf ayrılıkları ve ırkçı düşünceler ise başka bir güç çatışmasını ve devamında köleliği getirdi.
Güç çatışmasında kazanan Avrupalılar, bölgedeki merkezi yönetimi ele aldı. Bölgedeki yerliler ve başka yerlerden gelen sürgünler ise kontrolü elinde tutan Avrupalıların köleliğini yapmaya başladı. Bu kölelik sistemiyle de 1948 yılından 1994 yılına kadar sürecek ırkçı bir anlayışı benimsemiş olan ve beyazlara ayrıcalık gösteren Apartheid rejiminin temelleri atılmıştı. Kolonileştirilmeyle birlikte gelen kölelik sistemiyle karanlık zamanlarının başlangıcını yapan Cape Town, 1795’te İngiliz işgaline kadar Hollanda-Doğu Hindistan Şirketi’nin kontrolü altında kalmıştır.
Cape Town’u Paylaşamayan Devletler: Hollanda ve İngiltere

İngilizlerin 1795 yılında Cape Town’u resmen işgal etmesiyle Hollanda ile aralarında 1802 yılına kadar sürecek bir iktidarlık savaşı başladı. İngilizler, 1802 yılında imzalanan Amiens Antlaşması ile Cape Town’u geçici bir süreliğine Hollanda’ya bırakmıştır. Ancak 1806’da başlayan Napolyon Savaşları ile, İngilizler istediği sömürge topraklarından vazgeçmek istemediği için Cape Town’u yeniden işgal etmiştir ve bu sefer kalıcı olarak Cape Town’a hükmetmeye başlamıştır.
Cape Town’da Britanya İmparatorluğu Hakimiyeti

Uzun uğraşlar sonucu Cape Town’un yöneticiliğini Hollanda’dan alan Britanya, 19. yüzyılın ortalarına doğru Hollanda kökenli olan Boer halkını Afrika’nın iç kesimlerine sürdü; tıpkı Hollanda’nın Cape Town’da yaşayan yerel kabilelere yaptığı gibi.
Boerler ırkçı politikalarını göç ettikleri yeni Afrika topraklarına da götürdüler; burada Orange Free State ve Transvaal adında iki devlet kurdular. Bu topraklarda elmas ve altın yatakları bulununca Britanya da Afrika’nın iç kesimlerine doğru yayılmaya başladı. Bunu yaparken de Zulu ve Xhosa kabileleri işgal edildi.
İşin içine sömürge politikaları girdiği zaman, iki taraf da orta noktayı bulamıyordu. Bu sebeple Afrika toprakları yeterince sınıfsal ayrımcılığa, kölelik sistemine, ırkçılığa, insan ticaretine maruz kalmamış gibi bir de Britanya ile Boer savaşına ev sahipliği yaptı. Bu savaşa dönüşen sömürge rekabetinin kazananı Britanya oldu.
Sömürgecilik yaptığı toprakların ekonomisini de kendi ekonomisine katan Britanya, Cape Town’da üretilen şarapları öncelikli olarak kendi ülkesinde pazarladı. Kendi topraklarında bulunan İngiliz tekstil fabrikalarına yün tedarik etmek için de Cape Town’a koyun yetiştiriciliğini getirdi. Altın ve elmaslarla yetinmeyen Britanya, fildişi ve kauçuk gibi maddeleri de kendi ekonomisine kattı. Ayrıca Cape Town’un Britanya için bu kadar önemli olmasının bir diğer sebebi de Britanya’nın Mısır‘dan başlayıp, Cape Town‘a kadar uzanan karakollar kurma isteğiydi.
Bağımsızlığını Kazanma Yolunda Güney Afrika ve Cape Town

Güney Afrika Birliği, 31 Mayıs 1961 tarihinde yapılan ve sadece beyazlara açık olan bir referandumla bir cumhuriyet oldu. Cumhuriyet olmasına rağmen ırkçılığı savunan Apartheid rejimle yönetilen Afrika yerlileri, tam manasıyla demokratik bir şekilde yönetilmek için çok mücadele etti. Ardından 1994 yılında, mücadelelerini kazandılar. 1994 yılında tüm halkın ilk defa katıldığı demokratik bir seçimle birlikte Nelson Mandela Güney Afrika’nın ilk siyahi cumhurbaşkanı oldu.
Kaynakça
- Britannica. “British occupation of the Cape”. Web. Erişim Tarihi: 26.03.2023
- History State. “A Guide to the United States’ History Recognnition, Diplomatic,and Consular Relations, by Country, since 1776: Souht Africa . Web. Erişim Tarihi: 26.03.2023
- Rosenberg, Matt. “Why Does South Africa Have Three Capital Cities?”.ThoughtCo. 02.06.2021. Web. Erişim Tarihi:26.03.2023
- Gençoğlu, Halim. “Afrika’da İngiliz Talanı”. Independent Türkçe. 22.09.2021. Web. Erişim Tarihi: 25.03.2023
- Şahin, Musa. “Güney Afrika’da Cape Koloni Topluluğunun Oluşumu ve Osmanlı-Türk Varlığı”. Istanbul Journal of Sociological Studies. 13.09.2011. Web. Erişim Tarihi: 25.03.2023
- İnsamer. “Güney Afrika”. Web. Erişim Tarihi: 25.03.2023
- Turgut, Doğa. “Cape of Good Hope: Ümit Burnu” . İyi Ki Görmüşüm. Web. Erişim Tarihi: 24.03.2023
- Bayram, Aziz. “Afrika’da Kölelik Gerçeği Üzerinden Sömürgecilik ve Yeni Sömürgecilik Değerlendirmesi” . Afrika Araştırmacıları Derneği. 02.08.21021. Web. Erişim Tarihi: 24.03.2023