Çalışma Hayatında Kadın Güçlenmesi: Adım Adım Neler Yapılabilir?

Editör:
Berfin Dağaslan

İş hayatında kadın ve kadın+ların rolleri uzun bir süredir kafa karıştırmaya devam ediyor. Cinsiyet eşitsizliğinin, eşit işe eşit ücret alamamaktan başlayıp çoğu işi de zaten kadın olma temelli sebepler yüzünden alamamaya uzanan uzun bir yolda, feminist mücadele daha da önem kazanıyor.

unsplash home

TÜİK‘in yayınladığı 2024 nüfus verilerine göre kadınlar, nüfusun %49,98’ini oluşturmaktadır. Bu verilere göre kadın nüfusunun büyük bir kısmı sektörde aktif olarak iş yapmayan bir konumda.

Günümüzde iş bulmada yaşanan zorluklarla birlikte gelen eşitsizlik yalnızca kadın ve erkek arasında eşitsizliğe değil de aynı alandaki herkes arasında görülüyor. Ancak bu eşitsizliğin yükünü neredeyse her şeyde olduğu gibi kadınlar ve kadın+ bireyler çekiyor.

Kadın Güçlenmesi ve Bu Yoldaki Temel Engel

pexels

Artan nüfus yoğunluğu ve azalan iş fırsatlarının yanı sıra sektörlerdeki eşitsizlik ve erkek egemen düzen neredeyse yalnızca bir kesim insanın faydalanabilmesi için tasarlanmış durumda. Bu kesim insanların sınıfından olmamanın sonuçları da yine erkek egemen düzenin üstünlük sırasında aşağılarda kalan grupların yavaşça toplumun elit ve üst sınıf kesimlerinden uzaklaştırılması ve sektörlerin kocaman bir aile işine dönüşmesi gibi durumlar doğurmuştur.

Kadınların da bu kesimlerden uzaklaştırılma payını alması kaçınılabilir. Erkek egemen piramide bakıldığında piramidin en üstünü beyaz, heteroseksüel erkekler oluştururken bu piramidin aşağılarına inildiğinde kadınlar ve kadın+ların da kendi aralarında ayrıştırıldığı ve yalnızca kadın olmanın da hem yeterli olmayıp hem de direkt olarak statü düşüklüğü oluşturduğu görülüyor. Aynı şekilde bu piramide uygun bir çalışma hayatı olan yerlerde iş bulma olasılıkları da aşağı inildikçe imkansızlaşmaya başlıyor.

Feminizm bu piramidi yıkma yolunda ilerlerken gündelik yaşamda kadınların dahiliyetinin iş dünyası için kaçınılmaz olduğu göz ardı edilmemelidir. Bir başka etken de kadınların belli sektörler için fazla duygusal olduklarının düşünülmesi. Ne kadar doğru olmasa da sektörlerin başını çeken insanlar da bu şekilde düşünmeye devam ettiğinde, kadın görünürlüğü de bir o kadar arka plana atılıyor.

Kadın Güçlenmesinin Sektörler İçin Önemi

kadın
Pexels

Kadınların iş dünyasında yer edinmesinin zorluğu yalnızca yükselmek için gerekli olan basamakları bir şekilde geçmesi ile aşılamıyor. Bu zorluk her sektörü farklı şekillerde etkiliyor. Özellikle son dönemde büyük bir hızla büyüyen girişimcilik dünyası erkek egemen sektörlerin başını çekiyor. Mühendislik, tıp, hukuk gibi alanlarda kadın çalışanlığının azlığı da bu erkek egemenliğinin en büyük sebeplerinden biri. Ancak gelişen yıllarda bu bölümlerin kadın öğrenci alımları, sektörlerin medya baskısı ve yönetim farklılıkları gibi sebepler yüzünden daha birleştirici ve insan çeşitliliğine önem vermeye zorlandığı görülüyor.

Değişimler yeterince insanın, özellikle kadınların hayatlarında bir değişime yol açamıyor. Kadınların bu sektörlerdeki katılımının ve rollerinin önemi azımsanacak gibi değil. Bu katılımın önemi kadın özgürleşmesi ve feminizm temelinde büyük önem taşıyor. Kadınların toplumsal cinsiyet rollerini kırması için çok büyük bir adım olan çalışma fırsatları daha demokrat ve özgürlükçü bir gelecek için büyük önem arz ediyor.

Kadının Aile İçindeki Konumu ve Değişimin Önemi

pinterest

Doğumundan itibaren yalnızca birkaç rol benimsemesine alan tanınan kadınlar için hayatın sadece naif ve narin kız çocukları, itaatkar ve hizmetçi ergenler, anne adayları ve sonuç olarak anneler olarak şekillenmesi bekleniyor. Bu beklenti toplumun neredeyse her kesiminde o kadar kesin bir hal almış durumda ki kadınların bu beklentilerin dışına çıkması normal sayılmamakla birlikte engellenmeye bile çalışılabiliyor.

Bir kadının özgürlüğü yalnızca ailevi ve toplumsal beklentileri kırmakla kalmıyor aynı zamanda bir başkaldırı durumunda oluyor. Bu başkaldırı yalnızca tek bir kadının hayatını değil de bu başarıya ulaşamayacağını düşünen her kadını etkiliyor. Bu etki de dolaylı olarak kadınların birleşmesine ve güçlenmesine önayak oluyor.

Kadının onayı dahilinde aile kurmasıyla yine özgürlüğü toplumsal olarak kısıtlanıyor. Bu kısıtlama erkeğin çalışıp para kazanırken kadının onu evde oturup beklemesi, ev işleri yapması ve eğer varsa çocuk bakma beklentisi ile oluyor. Kadın, doğum yapma baskıları altında bir aile yaşantısına sürükleniyor. Ailenin kurulumundan sonra kadının çalışması aileyi kötü etkileyen bir şey gibi görülüyor. Bu düşünce de çoğu kadını çalışma hayatından uzaklaştırıyor. Ancak kadınların ekonomik özgürlükten uzaklaştıktan sonra içinde olmak istemedikleri ilişkilere veya evliliklere devam etmeleri gerektiği düşünülüyor. Bu noktada da ‘baba parası’ yemenin utancı devreye giriyor.

Bakıldığında ‘baba parası’ düşüncesinin oluşması da aynı düzlem üzerine kurulmuş bir şekilde. Kadınların iş hayatından uzaklaşması yalnızca istenen değil beklenen de bir karar haline geliyor. Bunun gibi düşüncelerin önüne geçilmesi de toplumsal gelişim ve değişim için büyük önem arz ediyor. Kadının özgür olmadığı toplumların geride kalmışlığı gözler önündeyken ahlaki kurallar çevresinde kurulmuş ataerkil düzen de ancak barış içerisinde bir dünya vaat etmemektedir.


Kaynakça

TÜİK. Veri Portalı, Accessed. 14 May 2025 Web

Demirel, Zümrüt Hatun, and Hülya Bakırtaş. “İş hayatında kadınların güçlendirilmesi ve aile ilişkisine etkisi.” Alanya Akademik Bakış 6.3 (2022): 3129-3158.

Yıldırımalp, Sinem. “Ayrımcılık temelli dışlanma: Türkiye’de çalışma hayatında kadınlar.” Sosyal Güvenlik Dergisi 11.2 (2021): 321-346.
Özkaplan, Nurcan. “Duygusal emek ve kadın işi/erkek işi.” Çalışma ve Toplum 2.21 (2009): 15-24.
Öne Çıkan Görsel: Pexels

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Oidipus Sendromu ile Psikoseksüel Bir Yolculuk: Kader mi Arzu mu?

Oidipus sendromu, yasak arzular ile kimlik oluşumu arasındaki ilişkiyi Freud’dan Lacan’a uzanan bilinçdışı bir yolculukla açıklar.

Single White Female(1992) Film İncelemesi: Kadın Kimliği ve Psikolojik Gerilim

Schroeder'in filmi; kadın kimliğinin inşası, ideal benlik, aitlik kavramı, bastırılmış duygulaların saldırganlığı ve en sonunda gölgeyle yüzleşme gibi temalar üzerinden ilerleyen çarpıcı bir psikolojik portre sunar.

İstanbul Mimarisi: Frej Apartmanı

Art Nouveau mimarisi, zengin tarihi ve trajik hikayesiyle Pera’nın çok kültürlü dokusunu yansıtan ve yaşatan Frej Apartmanı’nı keşfe çıkıyoruz.

Kültürlerden Esintiler: Peru’nun Dokuma Mirası

And Dağları’nın etekleri Peru’da sürdürülen dokumacılık geleneği ve yıllar içinde gelişimi.

Wings of Desire: Tarihin Nabzının Attığı Yer Berlin

Wings of Desire filminde Berlin, sahnelerin yaşandığı bir ortam olmaktan ziyade hareket eden, neredeyse ekranlardan izleyiciye fısıldayan bir baş karakterdir.

Kültürlerden Esintiler: Hindistan’dan Sari Kültürü

Sari, geçmişten günümüze Hint kadınların kimliğini, zevkini ve zarafetini tek bir kumaşta buluşturan kültürün canlı bir temsilidir.

Sosyal Medyada Cinsiyetçi Stereotiplerin Yayılması: Paylaştıkça Büyüyen Kalıplar

Sosyal medya, cinsiyetçi kalıpları yaygınlaştırıyor; kullanıcılar bu normları sorgulamak yerine yeniden üretiyor.

Bitki Yetiştirmek, Mekânı Canlandırmaktan Fazlası mıdır?

Bitki yetiştirmek; estetik bir eylemden öte, politik, etik ve varoluşsal anlamlar taşıyabilir.

Ostrogot Krallığı: Roma Kartalı’nın Küllerinden Doğan İtalya

Hunların gölgesinden çıkarak Roma tahtına oturdular… Ostrogotların yükseliş ve düşüş hikayesini birlikte keşfedelim.

The Notebook Hangi Albümle Eşleşir?

Romantik filmlerin kilometre taşlarından The Notebook ve Jeff Buckley'den Grace albümünü ortak noktada buluşturuyoruz.

Editor Picks