Cadıların Uçuşu Tablosunu Anımsatan Şarkılar

Editör:
Seval Hacoğlu, Berrak Akson
spot_img

Tam adı Francisco José de Goya y Lrucientes olan İspanyol ressam 1746 yılında dünyaya geldi. Özellikle İspanyol sanatında romantik akımın öncüsü oldu. Eserlerinde kendini ifade ediş biçimiyle yeni bir dönemi açarak modern sanatın öncülüğünü yaptı.

“3 Mayıs 1808” tablosuyla ün kazanan Goya, hayatının son dönemlerinde karanlık temalar, mitler, delilik korkusu ve cadılara dair eserler de üretmiştir. Bu eserlerinden biri de “Cadıların Uçuşu” tablosu. 1797 tarihli yağlıboya tablo, Goya tarafından cadılığa olan merakıyla bilinen aristokrat Osuna ailesinin siparişi üzerine yapılan 6 eserden yalnızca biridir.

Hiciv ve korkunun bir araya getirildiği bu grotesk tabloyu müzikle buluşturacak, bu eserin insan zihninde ve bedeninde hissettirdiği tınıları yakalamaya çalışacağız. Cadıların Uçuşu tablosunu incelediğimizde hangi melodilere hangi sözlere kendimizi bırakıyoruz. Gelin birlikte bakalım.

Goya, Flying Witches, 1798, Museo del Prado, Madrid

R.E.M. – Losing My Religion

Kaygı ve inancın sorgulanması üzerine kurulu bu şarkı, bir anlamda bilinmeyenle yüzleşmenin getirdiği korkuyu işlerken; “Cadıların Uçuşu” tablosu da ürkütücü ve doğaüstü bir atmosfere sahiptir. Her iki eserde de mistik bir hava ve gizem hakimdir.

“O köşedeki benim, spot ışıklarının altındaki benim, inancımı kaybediyorum’” kısmı şarkının can alıcı yeridir diyebilirim. Cadıların Uçuşu’nda sol köşede yerde uzanan insan figürü, başını elleriyle kapatmış ve olup bitenleri görmemeye çalışmakta. O sahip olduğu inanca ters bir manzara karşısında inkâr halinde olan bir insan. “Losing My Religion” şarkısı, adeta bu insanın hissettiklerini söze döküyor.

                                                                         What if all these fantasies come Flailing around
(Tüm bu hayaller etrafında uçuşsaydı ne olurdu?)

Marianne Faithfull – Witches’ Song

“Witches’ Song”, cadılık temasını bir metafor olarak kullanarak özgürlük ve dayanıklılığı ifade eden güçlü bir şarkıdır. Faithfull’un sözlerinde, cadılık yalnızca bir gizem ya da korku öğesi değil aynı zamanda kadının gücünü ve direncini simgeler. Ayrıca, Goya’nın Cadıların Uçuşu” tablosu da cadılık kavramını işlerken toplumsal korkuları ve mistik güçleri vurgular.

Faithfull’un şarkısı, toplumun kadına dayattığı rollerden sıyrılma ve özgürlüğü bulma temasını işlerken Goya’nın tablosu da aynı şekilde toplumun cadılara karşı duyduğu korkuyu sembolize eder. Bu figürler toplumun sınırlarının dışındadır ve dışlanmışlardır. Her iki eserde gerçeği doğaüstü bir düzlemde ele alır. Faithfull’un müziğindeki hüzünlü ve tedirginlik verici ton, Goya’nın kasvetli ve rahatsız edici görsel tarzıyla örtüşür.Witches’ Song, cadılıkla ilgili imgeleri, kadınların dayanışması ve direnci metaforu üzerinden kullanırken “Cadıların Uçuşu” tablosunda toplumun korkularını ve tabularını sembolize eden bir metafor olarak görmek mümkündür.

Tabloda, şarkının “Paniği hissediyor musun, korkuyu görebiliyor musun?” sözlerine cevap niteliğinde, başını beyaz bir örtüyle örtüp kaçmaya çalışan bir figür görüyoruz. Kötülükleri uzaklaştırmak maksadıyla yapılan figa işaretini de yapıyor. Gerçekten de tabloda korku ve paniği hissedebiliyoruz.

Fly fast through the airwaves, meet with pride and truth
(Hava dalgaları arasında hızla uç, gurur ve gerçekle buluş)
Danger is great joy, dark is bright as fire
(Tehlike büyük bir coşkudur, karanlık ateş kadar parlaktır)

Florence + The Machine – Seven Devils

Oldukça güçlü bir şarkı olan “Seven Devils”, işlediği karanlık ve güç temalarıyla bize hem ürkütücü hem de büyüleyici bir atmosfer sunuyor. Tabloyu incelerken bu şarkıya adeta çekiliyorum. Müziği açıp incelemeye başladığımda bambaşka bir atmosfere giriş fırsatı yakalıyorum. Bu benim için müziğin ve sanatın yarattığı ahenge keyifli bir örnek. Tabloda havada asılı kalarak kurbanının kanını emen cadılar ve onlardan korku içinde saklanmaya çalışan kurbanlar… Tablo bize şu sözleri fısıldıyor:

Holy water cannot help you down
(Kutsal su artık sana yardım edemez)
Hours and armies couldn’t keep me out
(Binlerce ordu bile beni uzak tutamaz)
Seven devils all around you
(Yedi şeytan etrafını kuşatmış)
Seven devils in your house
(Yedi şeytan evinde)

Trooper – Raise a Little Hell

“Raise a Little Hell” ifadesi; “biraz ortalığı karıştırmak”, “kural tanımadan başkaldırmak” anlamında kullanılan bir deyimdir. Şarkının isyankâr ve enerjik yapısı, risk almayı ve tehlikeli bir özgürlük arayışını yansıtıyor. Francisco Goya, “Cadıların Uçuşu” dahil birçok eseriyle sıradan düzeni sarsmış cesur bir ressamdır. Bu nedenle Goya, bir şarkı olacak olsaydı Trooper’dan “Raise Litte Hell” olurdu.

If you don’t like what you see
(Eğer gördüğünden memnun değilsen)
Why don’t you fight it?
(Neden mücadele etmiyorsun?)
If you know there’s something wrong
(Bir şeylerin yanlış olduğunu biliyorsan)
Why don’t you right it?
(Neden onu düzeltmiyorsun)

Eurythmics – Sweet Dreams

Goya, korku ve fantezi öğelerini öyle bir ustalıkla işliyor ki her bir tablosu rüyalarımıza konu olacak büyüleyicilik kazanıyor. Cadıların Uçuşu’ndaki karanlık ve gizemli atmosfer, insanı karanlık düşüncelere sürüklerken “Sweet Dreams” ise bizleri bu karanlık anların ardından gelen bir aydınlanma ve umut arayışına yönlendiriyor. Tabii, korku dozunu biraz daha artırmak isterseniz tabloyu, bir de Marilyn Manson’un “Sweet Dreams” versiyonu ile dinleyebilirsiniz.

Sweet dreams are made of this
(Tatlı rüyalar bundan yapılır)
Who am I to disagree?
(Ben kimim ki karşı çıkayım)
I’ve traveled the world and the seven seas
(Dünyayı ve yedi denizi dolaştım)
Everybody’s looking for something
(Herkes bir şeyler arıyor)

Louis Armstrong – Ezekiel saw the wheel

Birçok farklı sanatçının seslendirdiği bu folk şarkının en sevdiğim yorumu Louis Armstrong’a ait. Bu şarkı, Ezekiel’in Tanrı’nın büyüklüğünü ve ilahi vizyonunu gördüğü anı anlatıyor. Şarkı, ruhsal bir yolculuk ve uyanış temalarını işlerken Cadıların Uçuşu ise özgürlük ve kaos temalarıyla bir tür huzursuzluk hissi yaratıyor. Armstrong’un güçlü caz ritmi eşliğinde, bu ürkütücü tabloyu incelerken bu iki eserin oluşturduğu kaosa bayılacaksınız.

Well old ‘Zekial tried his best to do, the thing the Lord had told him to
(Ezekiel, Rab’bin ona söylediklerini yapmaya çalıştı)
He did his best that’s all he can
(Elinden gelenin en iyisini yaptı)
After all Ezekiel was a natural man
(Nihayetinde Zekiel, sıradan bir insandı)

Akelarre – Aránzazu Calleja ve Maite Arroitajauregi

Yönetmenliğini Pedro Agustin’in üstlendiği 2020 yapımı Akelarre filmi, Goya’nın iç dünyasını ve tablosunu bize en iyi şekilde yansıtan filmlerden biri. 17. yüzyılda, İspanya’nın Bask bölgesinde geçen gerçek olaylardan esinlenilen film, baskı ve korkunun hâkim olduğu bir dönemde, cadılık suçlamalarıyla karşılaşan bir grup genç kadının hikâyesini anlatır. Bu kadınların hayatları, toplumdaki erkek egemen yapının ve cadı avlarının acımasızlığı tarafından derinden etkilenir.

Goya, 18. yüzyıl İspanyol sanatının en önemli ressamlarından biri olarak İspanyol toplumundaki önyargıları, batıl inançları ve toplumsal eleştirileri sanatında derin bir şekilde yansıtmıştır. Goya’nın cadılıkla ilgili yaptığı tablolar, özellikle İspanyol Engizisyonu dönemi ve cadı avlarının zalim yüzünü gösterir. “Akelarre” filmini, cadılık ve toplumsal baskıyı konu alarak Goya’nın ele aldığı karanlık temaların sinematik bir yansıması olarak değerlendirmek mümkün.

Film müziğini besteleyen İspanyol sanatçılar Aránzazu Calleja ve Maite Arroıtajauregi bu temaları Baskça sözlerle harmanlayarak başarılı bir iş çıkarmışlar. Bu bağlamda, Goya’nın eserlerinin sanatsal mirası, filmin müziğine de ilham kaynağı olmuştur. Tüm bunlar Goya’nın estetiğiyle paralel bir biçimde, karanlık atmosferi ve derin toplumsal eleştirisiyle unutulmaz bir deneyim sunmaktadır. 

Ez dugu nahi beste berorik, Zure muxuen sua baino
 (Öpücüklerinin ateşinden başka bir sıcaklık istemiyoruz)
Ternuatik gure portura
(Newfoundlan’dan limanımıza)
Basotik labarretaraino
(Ormandan kayalıklara)

AWOLNATION – Run

Listemizi korku ve gerilim temalı eserlerde akla ilk gelen şarkılardan biriyle kapatabiliriz. Şarkının gerilim dolu sert ritmi, Goya’nın tablosundaki gerilim dolu atmosferle oldukça uyumlu. Öyle ki tabloda, bedenini beyaz bir örtüyle kapatan figürün, alacakaranlıkta kulağında kulaklıkla yürüyüşteyken cadılara denk geldiğini hayal edebiliriz. Figürün, cadılardan kaçarken kulağında ona eşlik eden şarkı adeta onu uyarıyor. RUN…”

I am a human being, capable of doing terrible things
(Korkunç şeyler yapabilecek bir insanım)


Kaynakça

  • “Demonic Possession in the Enlightenment:Goya’s Flying Witches.”, Academia.edu, 28 Aralık 2016, Web.
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.