Konserler, partiler, festivaller ve daha birçok etkinlik, insanların bir araya gelerek eğlenmesi, kafa dağıtması, çevre edinmesi, anı kazanması ve sosyalleşmesi için adeta biçilmiş kaftanlardır. Burning Man festivali de gerçekleştiği mekân, ortaya çıkma sebebi ve kendine ait kültürüyle bu etkinlikler arasında yerini alır. Katılımcılarına benzersiz bir deneyim sunar.
Müziğin ve Sanatın Ortak Noktası

Burning Man ABD’nin Nevada eyaletinin Black Rock Çölü’nde, her yıl Ağustos-Eylül aylarında gerçekleşen bir festivaldir. Çölde gerçekleşmesi sebebiyle zaman zaman bir kum fırtınasının içinde kalmak maalesef mümkün olsa da bu olay kimine göre festivale dair eksi bir yön kimine göreyse farklı bir deneyim olarak değerlendirilir.
Burning Man, bir festivalden beklenecek şekilde çeşitli müzik etkinliklerini içinde barındırır ama organizatörleri tarafından bir “toplum ve sanat deneyimi” olarak ele alınmakta ve tanıtılmaktadır. Her ağustos ayının son pazarı ve eylül ayının ilk pazartesisi arasında çöle adeta bir yaşam kurulur ve büyüklü küçüklü sanat eserleri inşa edilir.
“Yanan Adam” Nasıl Ortaya Çıktı?

Festival ilk olarak 1986‘da Larry Harvey ve arkadaşı Jerry James’in San Francisco’da doğaçlama bir şekilde üç metrelik bir tahta adam figürü yaparak onu yakmasıyla ve meraklı bir kalabalığın onları izlemek için toplanmasıyla başlar. Bu durum festivale adını verir, onlara ilham olur ve günümüzde halen devam eden bir etkinliğe evrilir.
Festival, bireyin özgünlüğünü ve benliğini korkusuzca ortaya çıkarması ve kendini toplumun “standart” kalıplarına uymak zorunda hissetmeyerek özgürce ifade etmesini amaçlar. Bir çölde her şeyden ve herkesten uzakta boyu şimdilerde on iki metreyi bulan tahtadan bir adamı yakarak içte hissedilen tüm zorunluluklar ve sığınmaya çalışılan kalıplar geride bırakılır. Uçsuz bucaksız bir bölgeye özgür zihninizden çıkan ve kendinizi yansıtan sanat eserleri yapılır. En önemlisi kimsenin bununla ilgili ne düşüneceği umursanmaz. İstenildiği gibi giyinilir ve eğlenilir. Tüm olumsuzlukların geride bırakıldığı, içinde olmak zorunda olduğunuz değil, olmak istediğiniz gösterinin devam ettiği kısıtlamasız bir alan. Bu, hepimizin arayıp da bulamadığı bir distopya değil de nedir?
Çölün Modası ve Kuralları

Burning Man kendine ait bir moda perspektifi yaratmayı da başarmıştır. Katılımcılar her yıl çeşitli temalar ve dress code’lara uygun giyinmektedir. En az içinde barındırdığı etkinlikler kadar moda yönüyle de dikkat çeken bir etkinliktir. Gece her yer ışıl ışıl bir hal alırken şehir hayatında kendine yer bulmakta zorlanan kombinlerle fotoğraf çekinmek, zaman geçirmek eminim ki eşsiz bir deneyim olur.
Bilet sistemiyle kendinize bir yer bulabileceğiniz Burning Man’de, alana ulaştığınız andan itibaren para kullanılmamaktadır. İmece ve değiş tokuş usulüyle ihtiyaçlar karşılanır. Bu da en dikkat çekici ve yine iki ayrı görüşe sahip olabileceğiniz özelliklerinden biridir.
Tüm bu özellikleriyle Burning Man, en başta ortaya çıkış amacının hissettirdiği özgürlük hissi ve ardından gelen kendine has bir kültür-sanat ortamı oluşturmasıyla ıssız bir çölden, gittiğiniz bir festivalden alabileceğiniz en yüksek verime sahip.
Kaynakça
https://burningman.org/


