Sislerin ardında kaybolmuş suretler, ağaçlar, insanlar… doğanın kucağında yeniden şekillenir insan oğlu. Büyük kayalardan korkar kimi zaman. Ne kadar küçük olduğunu gördükçe kaçar kendi hayatından. Derin bir yalnızlık içerisinde bulur kendini. Hayatın akışından alıkoyar seni yalnızlık, tenhalaşırsın. Kendin gibi olamamak korkusu sarar benliğini. Gerinde iz bırakmadan gitmek istersin. Uzakların, sana sevdiklerinden daha iyi geleceğine inanırsın. Olmak istediğin gibi olduğunda da elindeki bir avuç insanı da kaybetmeye başlarsın. Uçsuz bucaksız manzaralar, gökle yeryüzünün bir olduğu yerlere bakarken bulursun kendini. Sırtını dönersin seni izleyenlere. Korkma! Bu yalnızlık, bu his sensin.
Caspar David Friedrich
(5 Eylül 1774 – 7 Mayıs 1840) 19. yüzyılda yaşamış alman ressamdır. Özellikle peyzaj resimleri üzerinde çalışmıştır. Eserlerinde romantizm akımının etkisi görülmektedir. Kariyerinin orta dönemlerindeki alegori peyzajları ile ünlüdür. Bu çalışmalarında karanlık silüetler, sabah sisi ve kıraç ağaçlar önemli derecede yer tutmaktadır.
”Bulutların Üzerinde Yolculuk” Tablo İncelemesi
Ön planda genç bir adam kayalık bir uçurumun kenarında, sırtı izleyiciye dönük bir biçimde dikilmektedir. Koyu yeşil bir palto giymiştir ve sağ elinde bir baston tutmaktadır. Saçları rüzgarda dalgalanmakta olan adam, kalın bir sis örtüsüyle kaplı olan göz alıcı manzarayı izlemektedir. Resmin orta bölümünde, adamın üzerinde durduğuna benzer başka kayalıklar, sisten fışkırır gibi görülmektedir. Sis halkalarının arasındaki bu tepeliklerde ormanlar bulunmaktadır. Uzakta görülen dağlar, batıdan doğudaki düzlüklere doğru alçalmaktadır. Bunun ötesinde, her yeri kaplayan sis sonsuzluğa doğru uzamaktadır, ufukla birleşerek bulutlu gökyüzüne karışmaktadır.
Ressamın hayatı göz önüne alındığında resimdeki kayalıklar; hayatında yaşadığı zorlukları temsil ediyor olabilir. Yoruma açık bir eserdir. Siz değerli okurları, yalnızlığın bir güç gibi işlendiği bu tabloyla ve birbirinden kıymetli müziklerle baş başa bırakıyorum.
1) Remembrance – Balmorhea
Balmorhea, 2006 yılında Rob Lowe ve Michael Muller tarafından kurulan, altı kişilik minimalist bir enstrümantel topluluktur. Sonbahar bir şarkı olmuş olsaydı kesinlikle hüzün ve burukluğun en yalın halini ortaya koyan “Remembrance” olurdu. Parçanın melodisi tıpkı bu tablodaki sislerle benzerlik göstermektedir.
2) Gnossienne: No. 1 – Erik Satie, Alexandre Tharaud
20. yüzyılda yaşamış Fransız besteci ve piyanist Erik Satie‘nin bu parçası insanın tek başınalığını, hayatının içinde sürekli tekrarladığı adımları en duru şekilde anlatır. Tablodaki ağaçlar, bulunduğu koşullara uyum sağlamış olmayı temsil edebilir. Tıpkı bu şarkının içinde yer alan tekrarlar gibi.
3) Dawn of Faith – Eternal Eclipse
Eternal Eclipse, 2017 yılında Nitish Raina tarafından kurulan orkestradır. İçimizde kopan parçaların farkına vardığımızda, maskelerimizden kurtulmak isteriz. Zamanın her geçen gün giderek daha da kısaldığını, “Dawn of Faith”in içerisindeki tik taklar çok güzel ifade etmiştir. Tablodaki gökyüzünün her an değişebileceğini gösterebilen bir şarkıdır bana göre.
4) Light Through the Clouds – Etienne Roussel
Bir karar vermemeye başlarız kendi yolculuğumuz için. Bu karar, bizim için ne kadar doğruysa o kadar huzur dolarız. Etiene Roussel tarafından 2011 yılında piyasaya sürülen bu şarkı, tablodaki kişinin bulutların üzerine yolculuğa çıkmadan önce verdiği karar gibi.
5) The Ensemble of Silence – Empyrium
The Ensemble of Silence, 1994 yılında Markus Stock (Ulf Theodor Schwadorf) ve Andreas Bach tarafından kurulan Alman senfonik folk/doom metal ve neofolk/dark folk grubudur.
Kendi içimizde verdiğimiz savaş, hayatın bize sunduklarından daha yorucu olabilir. Seçtiğimiz yollar için bocalamaya gireriz. “Empyrium”, yapılan seçim acıtsa bile sonuçları göze aldığını bütün çıplaklıkla ortaya seriyor. Tıpkı, tablodaki kişi gibi.
6) The Silence – Manchester Orchestra
Manchester Orchestra, 2004 yılında kurulan bir indie rock grubudur. Grubun “The Silence” parçası ise kendimize yaslanmayı ve hayata izin vermemizi aşılar, tıpkı tablodaki baston gibi. Yaşadıklarımızı bizden başka kimse daha iyi bilemez. Hayatı göze aldıklarımıza göre yaşayabilmeliyiz. Yarının ne getireceğini yola çıkmadan bilemeyiz.
7) Adagio in G Minor – Tomaso Albinoni, Chamber Orchestra of Miemo
Yolculuk tamamlanmış, verilen kararlar doğrultusunda seçimlerimizi yapmışızdır. Erişilen noktada bütün hayatımız gözümüzün önünde uzanmaktadır. Engeller, üzüntüler, sevinçler hepsi bizim içindir. Klasik batı müziği bestecisi Tomaso Albinoni‘nin bu parçası ise bulutların üzerine yolculuğun tamamlandığını anlatan en iyi şarkılardan biridir.
Kaynakça
Wanderer Above The Sea of Fog painting by Caspar David Friedrich, Britannica, Web, Erişim Tarihi: 31.10.2024
Sis Denizinin Üzerindeki Gezgin “Wanderer Above The Sea of Fog”-Friedrich, Sanata Başla, Web, Erişim Tarihi: 31.10.2024
