Haftalık Film Keşfi #6

Soylenti
Soylenti
Söylenti Dergi'deki kurumsal, sponsorlu ve ortak yazarlı yazıların yayınlandığı profil.
Editör:
Aleyna Kavak
spot_img

1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı, dünya genelinde işçi sınıfının mücadelesini anmak ve haklarını savunmak amacıyla her yıl kutlanan anlamlı bir gündür. Bu yıl da bir kez daha, tüm dünyada işçilerin emeği ve özverisi için saygıyla eğiliyoruz. Sinema editörleri olarak bu hafta işçi sınıfının tarihi boyunca verdiği mücadeleye ışık tutan, onların günlük hayatlarını, zorluklarını ve umutlarını anlatan filmleri bir araya getirdik. Bu filmler, sadece işçilerin yaşamlarına dair hikayeler anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda emek ve adalet mücadelesine dair de önemli mesajlar veriyor. Sizleri de işçi bayramına özel olarak hazırladığımız bu film önerilerimizi keşfetmeye davet ediyoruz.

9 to 5 (1980)

Still Working 9 to 5' Review: SXSW Doc Looks at Legacy of '9 to 5' – The  Hollywood Reporter

“9 to 5”, 1980 yılında Colin Higgins tarafından yönetilen bir komedi filmidir. Film, Violet, Doralee ve Judy adlı üç kadının ofiste çalışırken karşılaştığı zorlukları ve erkek patronlarının baskısını konu alır. Bu üç kadın, patronlarından intikam almak için bir araya gelirler ve ofis hiyerarşisinde yükselerek güçlerini kullanırlar.Kadınların iş hayatındaki mücadelesine, cinsiyetçilik ve adaletsizliğe yer veren film, aynı zamanda mizah ve absürd bir üslupla sunulur.

Dolly Parton, Lily Tomlin ve Jane Fonda’nın başrolde yer aldığı filmin öyküsü, cinsiyetçiliğin, tacizin ve patronların güç kullanımının konu alınmasıyla bugüne kadar da hala güncelliğini korumaktadır. Bu nedenle, “9 to 5” sadece bir komedi filmi olarak değil, aynı zamanda kadınların eşitlik mücadelesine dair önemli bir kaynak olarak da görülebilir. Film, erkek egemen iş dünyasındaki kadınların karşısına çıkan engelleri ve erkekler tarafından baskı altına alınmalarını gözler önüne sererken, kadınların dayanışmasının önemine de vurgu yapmaktadır.

Aleyna Kavak önerdi.

 

Shadows in Paradise (1986)

Shadows in Paradise, çöpçülük yaparak geçimini sağlayan yalnız ve asosyal Nikander (Matti Pellonpää) ile süpermarket kasiyeri olan Ilona (Kati Outinen) arasında sınıfsal engellere çarpa çarpa yeşeren romantik ilişkiyi işler.

Fin yönetmen Aki Kaurismäki’nin proletarya üçlemesinin ilk filmi olan Shadows in Paradise, işçi sınıfına has bir romantik komedi olarak tanımlanabilir. Fakat romantizmi de komedisi de tamamen Kaurismäki’ye özgü bir havadadır. Kaurismäki sinemasındaki işçi temsilinde; sınıfsal ve politik bilinci yüksek, sistemi eleştiren ve değiştiren işçi karakterler yoktur. Bilinçli olarak oldukça sıradan karakterler yaratılmıştır. İşçileri kendi iş ortamlarında ya da gündelik hayatlarında olabilecek en doğal ve sıradan halleriyle izleriz. Shadows in Paradise’da da işçilerin mekanikleşmesi ve yaptıkları işe yabancılaşması belli başlı sahnelerle vurgulanmıştır. Fakat her şeyin ötesinde Kaurismäski’nin karakterleri, ne kadar perişan olsalar da çözümü aşk ve dayanışmada bulurlar. Hayatın anlamını sessiz ve telaşsızca kurdukları ilişkilerle yaratırlar.

Ayçe Cansu Yaşar önerdi.

 

Sorry We Missed You

İngiliz yönetmen Ken Loach, Sorry We Missed You ile yalnızca İngiltere’de değil tüm dünyada insanların günlük yaşamlarında neler olup bittiğine dair samimi ve güçlü bir hikâye sunuyor. Film, artık bir norm haline gelen, hizmet sektöründe emeğin nasıl köleleştirildiği konusuna odaklanıyor.

İşini kaybetmiş eski bir inşaat işçisi olan Ricky ve sözleşmeli bir hemşire olan Abby, 2008 mali krizinin bir sonucu olarak her şeylerini kaybediyorlar ve gittikçe daha fazla borca giriyorlar. Aileyi tekrar ayağa kaldırabilmek için Ricky, karısının hasta bakım işini yapmak için kullandığı arabayı satıyor. Satın aldığı yeni minibüsü ile bir teslimat şirketinde işe başlıyor. Ricky ile temel insan etkileşimlerinin tamamen yok olduğu, Abby ile iyi niyetin sömürüldüğü bir düzene yakından bakma fırsatı yakalıyoruz. Film, modern toplumun başarısızlıkları hakkında çok fazla şey anlatıyor. Ancak Loach, hikâyenin sorunlarla değil karakterlerle ilgili olduğundan emin oluyor.

Berfin Sayarsoy önerdi.

 

Property (Propriedade) (2023)

Tarım işçilerinin isyanını konu alan Property, Brezilya’daki sınıfsal ayrımlarını mercek altına yatırıyor. Filmin başkahramanı Teresa, yaşadığı sarsıcı olaylardan biraz uzaklaşmak adına ailesinin taşradaki malikanesine çekilmeye gidiyor. Kısa süre sonra yerel çiftlik işçilerinin sömürücü patronlarına karşı ayaklanmasıyla Teresa alelacele zırhlı arabasına sığınıyor. Burada kapana kısılan Teresa, ne olursa olsun pazarlığa yanaşmama çalışıyor.

Dünya prömiyerini 2023 Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünde yapan Propery, iki zıt dünyanın çatıştığı bir “hayatta kalma gerilimi” olarak tanımlanıyor. Brezilyalı yönetmen Daniel Bandeira, işgücü, ırk ve sınıf ilişkilerimizi belirli birtakım kadim kuralların belirlemesinin altını çizerek, toplumda şiddet ve korkunun hükümranlığını gözler önüne seriyor.

Günsu Akçatepe önerdi.

 

Bisiklet Hırsızları (1948)

Bisiklet Hırsızları, orijinal ismiyle Ladri di Biciclette, 1948 yılında Yeni Gerçekçi İtalyan yönetmen Vittorio De Sica tarafından çekilen ve İkinci Dünya Savaşı sonrası Roma’da boğuştuğu yoksulluk sonrası nihayet bir iş bulan Antonio isimli adamın hikayesini anlatan kült bir film. İşe gidebilmek için bir bisiklete ihtiyacı olan Antonio’nun, binbir zorlukla aldığı bisikletinin çalınmasının sonucunda Antonio ve minik oğlu Bruno, bisikleti bulmak için hummalı bir arayışa giriyorlar.  

Film, İtalyan sinemasının bir klasiği olmaktan öte, sinema tarihindeki işçi sınıfının mücadelelerini anlatan en önemli filmlerden biri. Öyle ki film, ailesi için eve ekmek getirmeye çalışan sıradan bir insanın hikayesini oldukça gerçekçi, dürüst ve empatik bir noktadan yakalıyor. Hem sosyal meselelere yaptığı vurgu, hem de duygusal olarak son derece etkili anlatımıyla Bisiklet Hırsızları, topluluğunun ve insan ilişkilerinin öneminin de altını çizmeyi ihmal etmiyor. Bu film, sinema için olan öneminin yanı sıra, işçi sınıfının çok güçlü bir tasviri olduğu ve zorluklar karşısında verdiği ümit verici mesajları dolayısıyla da mutlaka izlenmesi gereken bir film. Bisiklet Hırsızları, çekildiği 1948 senesinden bu yana; sinemanın başkalarını anlamamıza ve onlarla empati kurmamıza nasıl yardımcı olabileceğini keşfetmekle ilgilenen herkes için ilham olmaya devam ediyor.

Sedef Hızlan önerdi.

Keyifli seyirler!

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Editor Picks