Bridgerton 2. Sezon İncelemesi: Dans Eden Ruhlar

Feyza Bolat
Feyza Bolat
"yaşamak debelenir içimde kıvrak ve küheylan"
spot_img

2020 Aralık ayında Netflix’te yayınlanan Bridgerton, dönem dizisi sevenler tarafından fazlasıyla beğenilmişti. Dizide kullanılan kostümler, renk tonlamaları, müzikler sadece dönem dizisi sevenleri değil sinematografiye ilgisi olanları da kendine çekebilmeyi başarmıştı. Dizi genel konusu olarak İngiltere’deki Bridgerton ailesine odaklanmış ve ilk sezon hikayesini Daphne Bridgerton etrafında işlemişti. Final bölümü ile izleyicilerine ikinci sezonun habercisini veren dizi, 25 Mart tarihinde izleyicisiyle buluştu. Diziye ikinci  sezonunda yeni isimler katıldı ve hikaye bu karakterlere de önemli roller vererek bu kez Anthony Bridgerton‘ın etrafında işlendi.

İkinci sezonunda ailenin en büyük oğlu Anthony Bridgerton’ın kendisine bir eş araması işlenmiştir. Ancak gerçek aşkı aramayan Anthony, müstakbel eşinde güzellik, sadakat ve biraz da akıl aradığını daha dizinin ilk bölümünde dile getirdi. Bunun yanı sıra yeni sezonda görücüye çıkan aynı aileden bir de leydimiz var: Eloise Bridgerton. Dizide asi karakteriyle bilinen, erkeklerden ve balodan kaçan Eloise maalesef bu sezon görevini yerine getirmeyi üstlenmiş ancak Leydi Whistledown’ın kimlik  arayışını hala sürdürmekte. Bu arada Leydi Whistledown, tüm cemiyet tarafından merakla beklenen dedikodularına ise tam gaz devam etmekte ve hatta ortalığı kızıştırmakta kararlı durumda.

Diziye yeni katılan isimler; Leydi Mary ve kızları Kate Sharma ile Edwina Sharma. Hindistan’dan Edwina Sharma için eş bulmaya gelen bu aile, cemiyetin odak noktası haline gelir ve Edwina Kraliçe tarafından sezonun Elmas’ı olarak seçilir. Anthony ise bu fırsatı kaçırmamak ve oldukça mantıklı bulduğu için Edwina Sharma’ya kur yapmaya başlar, ancak hesaba katmadığı engelleri karşısında bulur.

Bridgerton ikinci sezonunda izleyiciye gerçek aşkın varlığını fazlasıyla sorgulattı. Anthony’nin neden ‘Sevgiden’ sürekli kaçtığını ve mantık ilişkisi istediğini ise Bridgerton ailesinin babası Edmund Bridgerton‘un ölümüyle bağlantılı olduğunun ortaya çıkışını izledik. Annesinin aşkını kaybetmesi üzerine, böyle bir acıdan kaçma çabasına girmiştir Anthony. Ancak Edwina ile evlenebilmesi için ablası Kate’in rızasını alma çabası ona yıllardır kaçtığı şeyi verdi: Gerçek Aşk.

Ancak ortada bir aşk söz konusu ise mutlaka engeller bulunur. Anthony ve Kate’in karşılıklı yoğun sevgilerini baskılamak zorunda kalmaları, işin sonunda o aşkın esiri olmalarına dönüştü. Yalan dolan ile kurulmaya çalışılan bir evlilik nikah anında Edwina’nın her şeyi anlaması sonucu fiyaskoyla sonuçlandı. Ancak gözden kaçırılan bir şey vardı: Anthony ile Kate arasındaki yoğun arzu. Ne kadar kaçmaya çalışsalar da, ne kadar baskılasalar da bir kere ruhu saran bu duygu elbet kendine bir çıkış yolu buluyor. Buldu da. Bütün o zorluklara rağmen gerçek sevgi kazandı ve yüreğin sesinin dinlenilmesi gerektiği bir kez daha anlaşıldı. Aşk uğruna savaşılmalıydı.

Bu esnada tüm bunların yanı sıra Leydi Whistledown, yaptığı bir iş birliği ile cemiyet hayatına daha da yakınlaştı ve cemiyet haberlerini skandala dönüştürdü. Haberlerinin birinde Eloise’in alt tabakadan arkadaşı Theo ile arasındakileri tüm cemiyete yayarak skandal yarattı. Whisteldown’un Eloise’in yakın arkadaşı olması ve bunu dizinin sonunda öğrenmesi aradaki tüm dostluk bağını kopardı. Eloise’in hayatında nadiren gerçekleşen iyi şeylerden birini elinden alarak büyük bir yıkıma neden oldu.

Bridgerton, ikinci sezonunda kullanılan kostümler ve soft renkler ile göz doldurdu, izleyiş açısından bir zevk yarattı. Müziklerin tatlı tınısı eşliğinde edilen danslar bolca kıskandırdı ve o zamanlarda yaşama isteği uyandırdı. Bütün bu evrenin bütünlüğü göz doldursa da yaşanan ihtiraslar, aşklar, gizlenmiş tutkular ve büyük skandallar bu renklerin ardına gizlenmeyi başaramadı.

Dizinin bu sezonunda ele alınan genel konuyu şu alıntı ile özetleyebiliriz: ”Gerçek aşkta dünyanın geri kalanı sessizleşir. Buluşan gözler değil, dans eden ruhlardır.

Bridgerton ailesinin bize öğrettiği şey bu; yüreğinin sesini dinlemek ve sevgin için savaşmak.

Final bölümünde Whistledown’ın artık bu işi bıraktığı söylense de son dakika da Whistledown’ın tekrar yazmaya başlaması 3.sezonun habercisi oldu. Şimdiden heyecanla yeni sezonu beklenen dizi, umarız bizi tekrar şaşırtmayı başarır.

Keyifli izlemeler!

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Love Bombing Kavramının Chuck Bass ile Eşleştirilmesi

Chuck Bass'in Blair'e yaptığı aşk bombardımanının gerçek aşk değil de manipülasyon olması.

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Editor Picks