Captain America: Civil War ile Marvel Sinematik Evrenine giriş yapan Black Panther karakteri yeni çağın kahramanıydı. Siyahi bir süper kahraman boşluğunu; oldukça havalı, komik ve dünyada eşi benzeri olmayan bir güce sahip Kral T’Challa ile doldurmuşlardı. Karaktere hayat veren Chadwick Boseman ise kendine düşen payı sırtlanarak sinema tarihinin en iyi karakter uyarlamalarından birini bizlere izletmişti. Ta ki 2020 Ağustos’a kadar. Boseman’ın henüz 43 yaşında kanserle uzun ve özel bir mücadeleden sonra şok edici ölümü, yalnızca sinematik evrene değil dünya çapında kendilerini temsil eden bir kişiliği ve kültürü sonunda ekranda gören milyonlarca hayrana da bir darbe olmuştu. Bu ani kaybın ardından 2019’da vizyona girmesi planlanan Black Panther 2’nin tamamen rafa kaldırılması bekleniyordu ancak Marvel Stüdyolarının başkanı Kevin Feige dördüncü fazın duyurusu sırasında ikinci filmin geleceğini onaylamıştı.
Sonunda tarih geldi ve Marvel Sinematik Evreninin (MCU) dördüncü fazının son filmi Black Panther 2: Wakanda Forever beyaz perde ile buluştu. Akıllarda tonlarca cevapsız soruya ve oluşan önyargıya rağmen Chadwick Boseman’ın anısını adanan bu film, çalkantılı ve olaylı faz dörde olabilecek en iyi noktayı koymuş gibi duruyor.
Dikkat yazımız bu noktadan sonra spoiler içermektedir!
FİLMİN KONUSU

Film, Kral T’Challa’nın ani ve beklenmedik ölümüyle başlıyor. Chadwick Boseman’ın ölümünün ardından ikinci filminde T’Challa’yı oynaması için yeni bir oyuncu gelip gelmeyeceği en büyük soru işaretiydi ancak film Boseman’ın anısına saygı göstererek bir cenaze sahnesiyle açılışı yapıyor. İlk filmin sonunda T’Challa, Wakanda’nın varlığını ve ellerindeki en büyük güç olan Vibraniumu dünyaya duyurmuştu. Şimdi ise hem varlıklarının ortaya çıkışı hem de krallarını kaybetmelerinin ardından Wakanda’ya saldırmaya hazır dünya güçleri ile karşı karşıyayız. Kraliçe Ramonda oğlunun ardından tahta geçmiş ve bu tehditlere karşı hazırlıklı olsa da halkın kahramanının ve koruyucusunun olmayışı herkesi tedirgin etmektedir.
Black Panther bizler için başka bir süper kahramanı temsil ediyor olsa da Wakanda halkı için birleştirici bir lider ve koruyucu gibi anlamlar ifade etmekte. Yönetmen Ryan Coogler da bunların üstüne düşmeyi tercih etmiş gibi duruyor. Filmin genelinde aileden birinin kaybı ve toplu yasın kasvetli atmosferi hakim.

T’Challa’nın ölümünün ardından abisinin anısını onurlandırmak isteyen teknoloji dâhisi Shuri’nin film boyunca Black Panther olmayı reddettiğini görüyoruz. Okoye önderliğinde Wakanda’nın güçlü savaşçıları ülkelerini ve sahip oldukları gücü korumaya çalışıyor ancak yine de krallık savunmasız görünüyor çünkü dış dünya ürkütücü askeri ve endüstriyel kullanımları için gerekli olan nadir mineral vibranyum rezervlerine erişim sağlamak için komplolar kuruyor. Birleştirici bir liderin yokluğu bu noktada Wakanda’da düzensizliğe sebep oluyor.
Film duygu yoğunluğu dışında oldukça fazla yan karaktere de sahip. Okoye, Nakia, M’Baku ve Ajan Everett Ross gibi serinin ilk filminde gördüğümüz karakterlerin yanı sıra; yapımın ana kötüsü Namor, muhtemel yeni genç yenilmezimiz Riri Williams ve Valentina Allegra de Fontaine gibi yeni yüzler de bu filmde bizlere eşlik ediyor.
Wakanda karşı karşıya kaldığı dış dünya ile savaşında Kraliçe Ramonda’nın muhteşem diplomatik becerileri, M’Baku liderliğindeki Jabari’nin ve Okoye liderliğindeki Dora Milaje’nin dövüş hünerleri sayesinde kafa tutabilmiş olsa da deniz altından gelen beklenmedik bir tehdit tüm denklemleri tersine çeviriyor.
TALOKAN HALKI VE NAMOR

Namor (Tenoch Huerta Mejía), dünyadan izole bir hayat süren Talokan halkının kralıdır. Sivri kulakları ve ayak bileklerinde kanatları olan bir yarı tanrıdır. Çizgi roman okuyucuları onu Sub-Mariner olarak da hatırlayacaktır. Filmde Namor’u, amaçları doğrultusunda meşru bir kini ve tutarlı bir siyasi argümanı olan kötü adam olarak izliyoruz.
Amerikalı bir ordunun okyanusta vibranyum keşfetmesinin ardından Namor’u ortak bir amaç için ittifak kurmak adına Wakanda’ya gittiğini görüyoruz. Ancak bu ittifak teklifinin altında olası bir savaş tehditti ve güç gösterisi yatmaktadır. Amerika için vibranyum tespit eden bir makine icat eden öğrenci Riri Williams iki halkın karşı karşıya gelmesine sebep olmaktadır çünkü Namor ve Talokan halkı bu genç dehanın ölümünü istemektedir.
IRON HEART DİZİSİ GELİYOR!

Filmde Dominique Thorne tarafından hayat verilen Riri Williams’ı yeteri kadar göremediğimizi düşünüyorsanız doğru yerdesiniz. Brian Michael Bendis ile Mike Deodato tarafından 2015 yılında yaratılan Riri Williams, ilk olarak Invincible Iron Man Vol2 isimli çizgi romanda görülmüştür. Riri Williams diğer bir adıyla Iron Heart’ı adeta yeni neslin Iron-Man’i olarak görebiliriz. Kendisine ait bir dizinin geleceğini geçtiğimiz sene öğrenmiştik fakat onu bu filmde görmeyi beklemiyorduk.
Filmde Riri’yi, Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) burslu bir şekilde eğitim gören genç bir deha olarak görüyoruz. Hikayesinin büyük bir kısmının diziye saklandığını anlıyoruz ancak buna rağmen kendisini ilk kostümüyle görme şansını elde ettik. Sempatik tavırları ve yeteneği sayesinde dizisi için bizleri heyecanlandırdığını söylemek mümkün.
Iron Heart dizisinin 2023’ün baharında Disney+’da yayınlanması planmaktadır.
FİLMİN EKSİLERİ VE ARTILARI
Wakanda Forever yazının en başında da belirttiğimiz gibi Chadwick Boseman’ın ve dolayısıyla Kral T’Challa’nın ölümünün yarattığı yasın etrafında şekilleniyor. Hikaye Shuri, Ramonda ve diğer Wakandalı karakterlerin filmde üstlendiği duygusal yolculuğa odaklanıyor ve bu sebeple büyük role sahip yan karakterler, Namor gibi, film içerisinde küçük bir detaymış gibi hissettiriyor.
Filmin görece olarak tek eksisi böylesine ağır bir senaryoda oldukça fazla olay örgülerine sahip olması. T’Challa’nın ölümünün ardından adeta dağılan ve düzensizleşen Wakanda halkının tekrar kahramanlarına kavuşması sırasında izlenilen yol sebebiyle birçok olaya dahil oluyoruz bu nedenle genel izleyiciyi tatmin etmek oldukça zorlaşıyor. Filmden çıktıktan sonra boğanızda bir düğümün oluşacağı kesin olsa da ne yıllarca konuşulacak bir aksiyon sahnesi ne de bizleri içimiz çıkacak kadar ağlatacak bir duygusal sahne maalesef ki izlemiyoruz.
Filmin ana kötüsü Namor’un motivasyonu, T’Challa’nın cenazesi ve Shuri’nin yeni Black Panther olma yolundaki serüveni bizce filmde oldukça başarılı bir şekilde işleniyor. Filmin soundtrack albümü ise tıpkı ilk filmdeki gibi ağızınızda unutulmaz bir tat bırakıyor. Albümde iki şarkı seslendiren Rihanna, filmin açılışını ve kapanışını yapıyor.
BONUS: AFTER CREDIT VE YENİ T’CHALLA
Wakanda Forever’ı diğer Marvel filmlerinden ayıran en önemli parçası keder. Elbette böyle bir filmde bunu görmezden gelemezsiniz. Ortaya çıkan sisten ve hiç gitmeyecekmiş gibi hissettiren acıdan kaçamazsınız. Onunla yüzleşmek zorundasınız. Bir şekilde onu hikâye yapmalısınız. Süper kahramanlar bile ölümü alt edemez. Kalanlar savaşmanın, iyileşmenin bir yolunu bulur.
Yapım şirketi Chadwick Boseman’ın anısına saygı duyarak T’Challa’yı oynaması için yeni bir oyuncu getirmemiş olsa da gelecekteki tehditlerle savaşması ve Wakanda halkının iyileşmesi için after credit sahnesinde bizlere, T’Challa ve Nakia’nın son 5 yıldır herkesten gizlenen küçük oğlu T’Challa’yı sunuyor. Bu sahneyle birlikte film beyaz perdeye, asla unutulmayacak duygusal bir sahne sekansıyla veda etmiş oluyor.


