Bu yıl Discovery Group ile birleşen Warner Bros‘un tartışmalı film iptalleri DC evrenini yenileme ve yapılandırma aşamasına getirdi. Bu yeni dönemin adeta başlangıcı olarak sayılabilecek, dedikodulara konu olan ve merakla beklenen Black Adam ise sonunda vizyona girdi.
Filmin aynı zamanda yapımcılarından biri olan başrol Dwayne Johnson, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Londra galasında film için “15 yıldır bu filmi yapmaya ve bunun için savaşmaya çalıştığını” söyleyerek filme olan beklentileri yükselti. Peki film bunca beklentiyi ve vaadi karşılayabildi mi?
Filmin Konusu
Filme Mısır’ın Kahndaq isimli şehrinde yaşanmış trajik bir arka plan hikayesiyle başlıyoruz. Ölümsüzlüğü ve kudreti elde etmek için halkını köleleştiren zorba kralının, büyülü iblis tacının ve şehrin şampiyonunun hikayesi anlatıcı tarafından filmin ilk dakikalarında seyirciye aktarılıyor.
Teth-Adam isimli köle, 2019 yapımı Shazam filminde de ismi geçen büyücüler çetesi tarafından tanrıların gücüne layık görülüyor ve krala isyan ediyor. Daha sonra, nesiller boyunca çeşitli paralı asker grupları tarafından kuşatılmış, fakir ama fütürist bir ülke olan günümüz Kahndaq’da 5000 yıl ileri atlıyoruz. Şehir artık Intergang adı verilen, tacı ve gücünü ele geçirmek isteyen sömürgeci bir suç örgütü tarafından yönetilmekte. Fakat tacı arayan sadece onlar değil.
Şehrin sömürülmesine baş kaldıran Adrianna (Sarah Shahi), beceriksiz kardeşi Karim (Mohammed Amer) ve Ishmael (Marwan Kenzari) birlikte tacı, Intergang tarafından görevlendirilen paralı askerlerin eline geçmeden antik şehirden çıkarmayı planlamaktadırlar. Bu küçük operasyon, ileri teknolojicilere sahip işgalcilerle bir çatışmaya ve çatışma sırasında Adrianna’nın Kahndaq’ın antik şampiyonunu uyandırmasıyla son bulur. Nesiller boyu anlatılan ve heykeli dikilerek şehrin efsanesi haline gelen bu kahramanın uyanışı beklenilenden daha karanlık ve daha acımasızdır.
Dikkat! Yazı bu noktadan itibaren filme dair spoiler içermektedir.
Aşırı Doldurulmuş Film

Filme Black Adam ile tanışmaya ve hikayesini öğrenmeye giden seyirci bu noktada kendini koca bir karmaşanın ortasında buluyor. Senaryo sanki taslak halindeymiş ve ortaya fikirler atılıp bırakılmış hissi veriyor. Ana karakterin ve filmin ana kötüsünün hikayesi tam olarak anlatılamadan yan karakterlere ekran süresi veriliyor, bu nedenle filme dair her şey üsten geçilerek anlatılıyor.
DC Evreni İçin Başka Bir Felaket
Klasik süper kahramanların aksine hataları insanlar tarafından daha kolay sahiplenilen ve son dönemde filmlerin ana figürü haline gelen anti-kahramanlara olan ilgi oldukça arttı.
Black Adam‘ın arka planı her zaman onu bir anti-kahraman olarak anlamanın önemli bir parçası olmasına rağmen film, karakterin yüzyıllardır süren uykusundan halk tarafından bilinen adalete adanmış kahraman kişiliğinin aksine neden bu denli acımasız ve yıkıma yatkın bir varlık olarak uyandığını seyirciye sorgulatmıyor. Merak unsuru uyandıracak, konuya dikkat çekilecek hiçbir detay verilmiyor. Filmin ikinci yarısında bunca yıldır kitaplara konu olan ve şehrin ortasına heykeli dikilen kahramanın aslında Black Adam’ın kendisi değil de oğlu Hurut olduğunu öğrendiğimiz anlar ise bu nedenle istenilen etkiyi yaratmıyor.
Ağır çekimin koltuk değneği olarak kullanıldığı aksiyon filmlerinin devrinin bittiğini düşünüyorsanız, Black Adam’ın size kötü bir haberi var. Çoğu savaş sekansında sürekli tekrarlanan ağır çekimler, Dwayne Johnson’ın öfkeyle çatılmış kaşları ve şaşkınlıkla kafa karışıklığı arasında inatla donmuş bir ifadeyle süzüldüğü sahneler filmin hızlı temposuna çelmek atar nitelikte. Bu anlar sadece sıkıntıyla yerinizde kıpırdamanıza sebep olmakla kalmayıp filmin arzuladığı ciddiyeti -ya da bu noktada komediyi demeliyiz- yakalayamamasına sebep oluyor.
Bu filmin bir anti-kahraman filmi olduğu göz önüne alındığında Adrianna’nın oğlu Amon‘un Adam’a, Superman ve Aquaman gibi kahramanların kurtarıcı olduklarını, ancak Kahndaq’ı rahatlıkla gözden kaçırdıklarını söylediği ve dünyanın en iyi iyilik yapanlarının bile iş kötülükle savaşmaya geldiğinde seçici ve adaletsiz olabileceğini öne sürdüğü anlar filmin özellikle ilk yarısında elle tutulur nadir noktalarından biriydi. Bizce ikisinin dinamiği daha iyi replikler ve daha uzun sahnelerle derinleştirilebilirdi.
Ancak film adına en üzücü şey göz göre göre harcanmış bir potansiyele sahip olması. Film bir süper kahraman filmine göre yeterli aksiyon sahnelerine sahip fakat bu sahneler ağır çekimler ve komik olmayan esprilerin gölgesi altında kalıyor. Senaryo sadece Black Adam’ın origin hikayesi ve filmin kötüsü çevresinde inşa edilmiş olsa, sahip olduğu 2 saat 7 dakikalık süreyi çok daha verimli kullanabilirdi. Justice Society of America gibi tanımak için ekstra vakit ayırmak isteyeceğimiz karakterler ikinci bir olası filme ayrılabilirdi. Fakat ne yazık ki tüm bunlar yapım ekibinin gözünden kaçmış gibi gözüküyor.
DC’nin, sinematik evreni adına çizdiği yolun hem hayranlar hem de genel izleyici tarafından takdir görmediğini biliyoruz. Şirket sevilen karakterleri tekrar tekrar farklı oyuncular ve tutarsız devam filmleriyle ekrana taşıyarak hayranları hayal kırıklığına uğratmıştı. Sorunun sadece aynı karakterleri kullanmak olduğunu düşünmüş olacaklar ki bir sonraki adımları: her filmde tonlarca yeni karakteri henüz alt yapısı oluşturulmuş bir evren inşa etmeden bir araya getirmek olmuştu. Özellikle önlerinde Justice League ve Batman V Superman gibi bu konuda başarısız olmuş örnekler dururken aynı hatayı henüz evrene dair umutların yeşermeye başladığı günlerde tekrarlamaları, şüphesiz DC Sinematik Evreninin ne kadar dağınık bir yer haline geldiğinin bir başka örneği.
BONUS: HENRY CAVILL SUPERMAN OLARAK GERİ DÖNÜYOR!
Daha henüz filmin yapım aşamasında olduğu duyurulduğunda filmde Superman‘in olup olmayacağı tartışılmaya başlanmıştı. Öyle ki bu iki karakterin karşılaştırılması yıllardır yapılıyor ve olası bir kavgayı kimin kazanacağı tartışma konusu haline geliyordu. Fakat ne yapım ekibinden ne de oyunculardan bir açıklama gelmemişti. Ta ki filmin çıkmasına günler kala. Henry Cavill‘ın artık Superman olmayacağı ve devam filmlerinde yer almayacağı dedikoduları tüm sosyal medyayı sarmalamışken Black Adam’ın yayınlanmasından sadece bir hafta önce, filmin son jenerik sahnesi internete sızdırıldı. Warner Bros. Discovery içeriği olabildiğince hızlı bir şekilde kaldırsa da sahnede beliren kırmızı ve mavi ışık süzmesi akıllara tek bir kişiyi getiriyordu. Durum böyle olunca filmin başrolü Dwayne Johnson, verdiği bir röportaj sırasında Henry Cavill’ın Superman olarak filmde yer aldığını doğruladı ve “Evine hoş geldin.” diyerek Cavill’ın evrene geri dönüşünü kutladı.