24 Mart 2023 tarihinde Netflix’te yayına giren suç ve gerilim türündeki dizi, yayımlandığı günden beri oldukça ses getirdi ve şu anda da birçok ülkede platformun en çok izlenen yapımlarından biri. Ayrıca Netflix’in yerli dizileri arasında ilk üç gün izlenmesine bakıldığında en iyi açılışı yapan dizi konumunda olmayı da başardı. Dizinin bu başarısında, fragmanının merak uyandırıcı ve gizemli oluşunun etkisi ise şüphesiz görülüyor.
Biz Kimden Kaçıyorduk Anne, genel olarak yan hikâye olarak görmeye alışık olduğumuz farklı bir anne ve kızının hikâyesini ana konu olarak 7 bölümde işleyerek seyirciye sunuyor. Perihan Mağden’in 2007 yılında yayınladığı aynı adlı romanının bir uyarlaması olan dizinin yönetmen koltuğunda ise Umut Aral ve Gökçen Usta’yı görüyoruz. Dizinin başrolünde, oynadığı karakterle izleyenlere oyunculuk resitali veren Melisa Sözen yer alıyor. Melisa Sözen’e kızı rolüyle ise Eylül Tumbar eşlik ediyor. Tumbar’ın ilk oyunculuk denemesi olmasına rağmen ortaya koyduğu etkileyici performans, anne-kız hikayesinin iyice içine girmemizi sağlıyor. Odağına anne ve kız ikilisini alan dizide yan rollerde gördüğümüz isimler ise şu şekilde: Musa Uzunlar, Birand Tunca, Başak Daşman, Işıknaz Özedgü ve Hakan Emre Ünal.
Dizinin ilk sahnesinden itibaren yaratılan anne ve kızın çok farklı olduğunu hissediyoruz. İkilinin otele görkemli girişindeki diyaloglarında ve kızdan dış ses olarak dinlediğimiz anlatımda bu farklılığın izlerini görüyoruz. Anne ve kızı kalabalıktan uzak kendi yarattıkları dünyalarında yaşarken aynı zamanda gizemli bir kaçışın da tam merkezindeler. Bu kaçışın durakları her seferinde değişiyor. Burası bazen deniz kıyısı yazlık bir beldeyken bazen de Kapadokya’nın karlar içindeki masalsı atmosferi oluyor.
Anne ve kızın kurdukları masalsı dünyanın çevresinde onları istemeyen, farklı bulan ve bazen de zarar verecek birileri hep var. Anne ise her zaman diken üstünde, gelecek tehlikeye karşı tetikte bekliyor. Bu gerginlik, annenin dışarıya karşı soğuk ve sert bir tavır takınmasına sebep olurken kızıyla kurduğu bağ ise içimizi ısıtıyor. Fakat annelik içgüdüsünün getirdiği kızını koruma duygusunu da en üst seviyede yaşıyor. Öyle ki kızına en ufak zarar verecek birini hissettiği anda her şeyi yapabilecek tehlikeli ve psikopatik tarafı ortaya çıkıyor. Kızına karşı bu aşırı sevgi ve bağlılığının altında ise çocukluğundan gelme bir travma yatıyor: sevgisizlik. Küçük bir çocukken kaşı karşıya kaldığı bu sevgisizlik, anneyi içindeki nefret duygusuyla yavaş yavaş bir canavara dönüştürüyor.
Bambi ve Annesi
Dizide anne ve kızın gerçek isimlerini hiçbir şekilde öğrenemiyoruz. Dizi, bu yönüyle uyarlandığı kitabın izinden gitmiş. Perihan Mağden de kitabında yarattığı karakterlere isim vermiyor. Bunun sebebini ise şu sözlerle açıklıyor.
“İsimlerle ilgili hepimizin kafasında çağrışımlar vardır, mesela biri çok sevdiğimiz yakın bir arkadaşımızın adına sahip olduğunda olumlu bir çağrışım yapar da okuldayken sınıfta sinir olduğumuz birinin adı olumsuz bir çağrışım yapar, vesaire. Dolayısıyla sınırlayıcıdır isimler, ben de romandaki karakterleri isimlerin bu sınırlayıcılığından kurtarmak istedim.”
Yazarın bu düşüncesiyle birlikte kız her zaman annesine ‘annem’ diye seslenirken annenin kızına hitap şekli ise ‘Bambi’m’ oluyor. Çünkü anne ve kızın bu yoldaki kılavuz kitabı, çocuk kitabı olarak bildiğimiz “Bambi”.
Anne ve kız, kendi yarattıkları bir masalda yaşarlarken otel odalarını da kendilerine özel gizli bir yuva haline dönüştürüyorlar. Zamanı geldiğinde ise kısa süreli yarattıkları bu yuvadan kaçıp yeni yuvalarını bulmaları gerekiyor. Kaçarken arkalarında bıraktıkları tek şey otel odaları değil, onlara eşlik eden cesetler de var.
Anne
Anne, kendisini siyahların karanlığına hapsederken kızını ise çocuksu ve rengarenk kıyafetlerle çocukluğunda hapsediyor. Aslında kızının hep çocuk kalıp kendisinden kopmasını istemiyor. Çünkü onun hayattaki tek bildiği şey, Bambi’nin annesi olmak. Anneliği elinden alındığında ise geriye kendisinden hiçbir şey kalmayacağının farkında.
Annenin içerisinde sevgisiz hatta tam tersine annesinin nefretiyle büyümek zorunda kalmış bir çocuk yatıyor. Çocukluğunda kendi annesinden küçük bir sevgi kırıntısına muhtaç oluşunun acısını kızını sevgiye boğarak çıkarıyor.
“Bir yavru karga kadar bile değerimin olmadığı evime döndüm.”
Küçükken yolda bulduğu yaralı kargayı tedavi ettirmek için aldığında anne karganın saldırısına uğradığını kızına anlatırken içindeki annelik duygusunun temelini de görüyoruz. Kızının “Anne karga seni görünce ne yaptı?” sorusuna verdiği cevap aslında kendisini anlatıyor.
“Annelik neyi gerektiriyorsa onu yaptı Bambi’m.”
Tıpkı anne karga gibi o da kızına zarar verene pençelerini gösterip, kanatmaktan hiç çekinmiyor. Kızına ucube diyen otel müdürü ve kızını taciz etmeye kalkan otelin doktoru da bu pençelerin ilk hedefi oluyor.
Annenin içindeki canavar ilk hamlesini annesinin katili olarak yapıyor. Annesinin katili olmasına neden olan son darbe ise annesinin daha doğmadan “Bambi’yi” istememesi oluyor. Yani annenin kızını korumak için ilk öldürdüğü kişi annesi oluyor.
“Annemin bana yaptığı tek iyilik ölmesiydi.”
Bambi
Bambi, genç kız olduğunun farkındayken aynı zamanda annesinin onun üstünde sevgiyle kurduğu bağın hakimiyeti altındadır. Kız, içindeki özgür ruhun her geçen gün daha çok farkına varsa da hayatındaki tek kişi olan annesine de karşı koyamamaktadır. Çünkü annesi ondan uzaklaştığını hissettiği en küçük bir olayda bile kırılıyordur.
“Nasıl giyinirsem giyineyim, saçlarımı nasıl toplarsam toplayayım senin istediğin kadar küçük olamıyorum.”
Bambi, bir yandan da kimden kaçtıklarını, neden kaçtıklarını merak ederek sorgulamaya başlıyor. Ama her ne olursa olsun annesine güveni ve inancı tam, bir an bile olsun şüphe duymuyor. Eğer annesi bir şey yapıyorsa bir bildiği muhakkak vardır. Ama en çok merak ettiği ise şüphesiz babası fakat annesinin onu anlatacağı zamanı da sabırla bekliyor. Babasına ne olduğunu ise bir türlü öğrenemiyoruz, bu konu dizide gizemini koruyor.
İlerleyen bölümlerde Bambi, annesinin içindeki canavar tarafla da birebir yüzleşiyor. Fakat annesinin öğrendiği bu tarafı, onun annesini sorgulamasına ya da ondan soğumasına sebep olmuyor. Tam tersine annesini anlayan, onun geçmişte yaşadıklarına üzülen bir çocuk Bambi. Annesinin her şeyi onu korumak için yaptığının farkındalığı ve içindeki minnet duygusuyla beraber annesi gibi o da kontrolsüz bir sevgi yaşıyor. Dedesiyle karşı karşıya geldikleri sahnede annesi için gözünü kırpmadan içindeki canavarı ortaya çıkarması, annesinin izinden tıpkı annesi gibi gittiğini gösteriyor.
Takma Ruhlar, Kötü Kalabalıklar…
Anneye göre çevrelerindeki insanları tanımlayan ifade: takma ruhlar, kötü kalabalıklar. Anne, insanların gözlerinin her zaman kendilerinin üstünde olduğunun ve fazlaca dikkat çektiklerinin oldukça farkındadır. Bunu da anne-kız olarak herkesten farklı olduklarına bağlıyor. İnsanların ise onları ezip hor görmesine tahammülü hiçbir zaman yok. Kendilerini kabul etmeyen her kim olursa olsun dersini veriyor. Annenin dediği gibi de gittikleri her yerde karşılarına kötü ve onları kabul etmeyen mutlaka bir kişi çıkıyor. Aslında bunu kötülüğün ve kötü insanların her yerde olduğuna dair bir mesaj olarak da görebiliriz.
“Peşimizdeler, Bizim İçin Geliyorlar!”
Anne ve kızının kaçış hikayesinde anne tarafından “Peşimizdeler, bizim için geliyorlar.” cümlesini sık sık duyuyoruz. Anne, herkese karşı temkinli fakat kızına ve kendisine gerçekten zarar verecek kişilerden en başından itibaren şüpheleniyor. Tıpkı ormanda avını arayan yırtıcı bir hayvan gibi burnu çok iyi koku alıyor. Bu özelliğini doğduğu andan beri kendi canavarıyla burun buruna yaşamış olmasından aldığını düşünebiliriz.
Annenin ‘peşimizdeler’ olarak bahsettiği bazen polisler bazen de geçmişin ta kendisi oluyor. Bir noktada ise geçmişten kaçamıyor ve en zor yüzleşmelerden birinin vakti geliyor. Maddi olarak zor durumda kaldığı ve kalan son arsasını satmak istediğinde yıllardır görmediği babasıyla karşı karşıya geliyor. Babasıyla yüzleştiğinde ise onun tek varlığı olan kızını almak istediğini öğreniyor ve dersini alma sırası bu sefer babasına geliyor. Fakat artık yalnız değil, tam canavarına yenileceği sırada Bambi’si elini uzatıyor ve onu kurtarıyor. Ne kadar kızının hep saf duygularla kalıp kendisi gibi olmasını istemese de kızı da artık kendisi gibi.
“Canavarla savaşmayı göze alırsan canavar olmayı da göze alırsın.”
Dizide kitaptan farklı olarak anne-kızın kaçış hikayesinin yanına polisiye bir taraf da eklenmiş. Perihan Mağden, kitapta daha çok anne ve kızın ilişkisine ve annenin geçmişine odaklanarak travmatik durumun kökenlerine inmiş. Fakat dizide gerilimi yüksek tutmak amacıyla dikkatlerin polisiye tarafa daha çok çekildiğini görüyoruz. Bu bakış açısı, izleyiciler olarak bölümler arasında kendimizi anne ve kızın polisler tarafından yakalanıp yakalanmayacağının merakı içerisinde bırakıyor. Doğal olarak kitabın aksine asıl olan anne ve kızının ilişkisini odağa almamızda bir engel yaratıyor. Dizi, annenin geçmişine daha fazla odaklanarak anne ve kızı arasındaki bağı anlatsaydı yerli yapımlar arasında kesinlikle benzersiz bir işe imza atmış olurdu. Fakat polisiye tarafın bazı klişe mantık hatalarını beraberinde getirmekle birlikte dizideki heyecanı zirvede tutmayı sağladığı da su götürmez bir gerçek.
Peri Masalının Sonu, Bambi’nin Tam Ortası
Dizinin son bölümünde anne ve kızın başından beri kurdukları peri masalının sonuna geliniyor. Peri masalındaki lüks oteller yerini basit pansiyonlara bırakıyor. İkilinin tüm parası bitmişken peşlerindeki onca polisten kaçmak artık eskisi kadar kolay olmuyor. Ama bölümün duygusal atmosferini asıl yaratansa bölüm boyunca annenin başına bir şeyler geleceğini hissettiriyor olmaları oluyor. Anne-kızın dua kitabı olan Bambi’deki gibi anne için yolun sonuna geldiğimizi ilk andan itibaren anlıyoruz. Annenin bunun bilincinde olması, kızını annesinin olmadığı bir dünyaya hazırlaması ise izlerken içimizde burukluk yaratıyor.
“Kitabın Bambi’nin ölmesiyle sonlandığını sanıyor çoğu insan. Oysa tam yarısında ölüyor annesi. Sonra tek başına kalan Bambi büyüyor, kendine yeni bir dünya kuruyor ormanda. Büyüyor, âşık oluyor, mutlu oluyor.”
Anne, kızının kendisinden sonraki hayatını garantiye almak için yeni kanlı bir plan kuruyor. Annenin elindeki kanın sebebi bu kez kendilerini savunmak değil, paradır. Kendilerine hiç zararı dokunmamış birine zarar vermenin zorluğunu annenin yüzünde görsek de kızı için her şeyi yapacağını artık biliyoruzdur.
Sıra artık son kaçıştadır. Bu sefer tehlikenin kokusunu alan Bambi’dir. Anne ve kız, pansiyondan kaçmadan önceki son sarılmalarında kitabın ortasına gelmediklerine kendilerini inandırmaya çalışıyorlar. Bu yüzden tekrar kaçıyorlar, teslim olmuyorlar. Ama ne kadar çabalasalar da son kaçınılmazdır, polisin nefesi hemen enselerindedir. Bu kez en başından beri belli olan plan devreye giriyor. Bambi’de de olduğu gibi yavrusu kaçıyor; annesi geride kalıyor, anne geyik gibi kızı için kendisini feda ediyor. Annenin gözlerini kapamadan önce kötü ruhlara tiksinirmiş gibi attığı son bakışı ise etkileyici bir final sahnesine imza atıyor.
Biz Kimden Kaçıyorduk Anne, sunduğu benzersiz anne-kız ilişkisini samimiyetle seyirciye geçirmeyi başarması ve seri katil olan bir anneyle bile bizi empati yapabilecek noktaya getirmesiyle kalbimize dokunan, son zamanların en farklı yapımı diyebiliriz.
Kaynakça
Diken. “Çocuğunuzu korumak için ne kadar ileri gidersiniz: ‘Biz Kimden Kaçıyorduk Anne’ “. Erişim: 02.04.2023. Web
Orta Koltuk. “Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?”. Erişim: 02.04.2023. Web
Çok teşekkür ederim bu detaylı ve özetleyici anlatımınız için hayran kalmamak elde değil 🙂
Beğenmenize çok mutlu oldum, keyifli okumalar 🙂