“Söz vermiştim kendime yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak bir hırstan başka neydi ki? Yapamadım. Koştum tütüncüye kalem kağıt aldım, oturdum, adanın tenha yollarında sıkılırsam diye küçük değnekleri yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum, yonttuktan sonra tutup öptüm. Yazmasam deli olacaktım.”
Yönetmenliğini Onur Baş’ın yaptığı, baş rolünde Mert Er’in oynadığı Benden Hikayesi; Türk Edebiyatında çok önemli bir yere sahip olan Sait Faik Abasıyanık’ın eserlerinden yararlanılarak Sait’i anlatmak için hazırlanan biyografik belgesel türünde bir eserdir. Belgesel adını Sait Faik’in Son Kuşlar (1952) adlı eserinden almıştır. Belgesel Sait Faik’in doğduğu Adapazarı’ndan (18 Kasım 1906) başlar ve yazarın hayatını anlatmaya devam eder. Sait Faik’in hayatının geçtiği şehirler, okul yılları, hayatındaki dönüm noktaları, tanıştığı insanlardan betimlemeler ve öykülerinden anlatımlarıyla yazarın yaşamını biyografik bir şekilde ele alınıyor.
“Bitişik doğmadığımıza göre içimizdeki sevinçleri, kederleri başkalarıyla her an paylaşmamıza imkan mı vardır? En yakınlarımızdan bile bucak bucak kaçtığımız derdimizi kimseye söyleyemediğimiz günlerimiz olmaz mı? Müşterek kederler müşterek sevinçler ne kadar azdır. Kendi kendimiz kadar kim paylaşır derdimizi?”
Hayatının Adapazarı döneminde parklara gitmeyi çok seven (parkta 1991 yılında dikilen yazara ait bir heykel bulunmaktadır.) ve kendini bir şarlo(Charlie Chaplin esintileri görülür) olarak adlandıran yazar liseye geçtikten sonra içine kapanmış ve çok konuşmayan yapısıyla etrafı gözlemlemeye başlamıştır. Lisede edebiyat hocasının verdiği bir konu sonucu İpekli Mendil (1925) eserini yazar. Üniversitede önce İsveç daha sonra Fransa’ya Türkoloji Bölümünü okumak üzere gider. Fakat bu dönemde okula gitmediği için babası tarafından İstanbul’a çağırılır. İstanbul’a dönen Sait babasınında yardımıyla ticarete atılır fakat bunda da başarılı olamaz.
“O buhar içinde hatırlıyorum ki o civarda insanlar; korkunç şeylerdi, garip gözleri vardı, sabah sabah damlıyorlar, nasıl kazık atıcaz birine diye fırıl fırıl yalnız hamallarla çuvalların gezdiği sokaklarda dolaşıyorlar. Yarından itibaren yazı yazmıyorum.”
Bu atlatılan tecrübelerden sonra hayatında çok önem verdiği Orhan Veli’yle tanışır. Orhan Veli hayatında çok değer verdiği bir kişi olmuştur. Sait Faik Orhan Veli’nin ölümünün ardından onun için üç yazı(Ölümü Üzerine-1951, Orhan İçin ve Ölüm Hiçte Fena Değildi(1952-53)), ve Şimdi Sevişme Vakti şiirini yazmıştır.
“…Bir kere duyarsam hele güzelliğini, tadını,
Sonra oturup hüngür hüngür ağlasam
Boş geçirdiğim bağırmadığım
Sustuğum günlere
Mezarımda bu güzel, uzun kaşlı
Boyacı çocuğunun
Oğlu bir şiir okusa Karacaoğlan’dan Orhan Veli’den
Yunus’tan, Yunus’tan…”
Sait Faik Abasıyanık (Şimdi Sevişme Vakti)
Belgeselin yapımında büyük katkısı bulunan Ara Güler, Sait Faik’i şu sözleriyle anlatmaktadır:
Sait Faik şehir hayatının ona uygun olmadığını anladıktan sonra hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği Burgazada’ya taşınır. Sait Faik her fırsatta adalara gitmek için vakit kolladığından ona ‘Adalı’ lakabını takarlar ve adalı olarak bilinir. Yazar hayatını burada balıkçılık yaparak geçirmeye ve eserlerini yazmaya devam eder. Siroz hastası olan Sait aşk hayatının ve yaşantılarınında çalkantılarıyla daha fazla sigara ve alkole başlar ve hastalık ilerler, Sait 11 Mayıs 1954 (47 yaşında)’de hayatını kaybeder.
“…Kuşları boğdular, cümleleri söktüler, yollar çamur içinde kaldı. Dünya değişiyor dostlarım, günün birinde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama çocuklar sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak benden hikayesi.”
Bizlerin sizin için kaynak olarak da kullandığımız ve Sait Faik Abasıyanık’ı anlatan ‘Benden Hikayesi’ belgeselini bu günlerde vaktimizi geçirmek ve yazarı daha yakından tanıyabilmek, onu anlayabilmek adına izlemenizi tavsiye ediyoruz.
Kaynak: