Orhan Kemal’in ölümsüz eserlerinden biri olan “Bereketli Topraklar Üzerinde” kitabı ekmek parası kazanmak için Orta Anadolu’dan yola çıkarak Çukurova’ya gelen üç arkadaşın hikayesini anlatır. Bu üç arkadaşın yaşamış olduğu açlık, yoksulluk, yokluk, imkanlar ve imkansızlıklar etrafında şekillenen roman, aslında pek çok şeyi sorgulamaya davet ediyor. Biz de Orhan Kemal’in bu güçlü eserinden sizler için birkaç alıntı derledik.
Keyifli okumalar!
“Ölüm Allah’ın emriydi. Allah emretmeden kuş kanadını oynatamaz, karınca adımını atamazdı.”
(sf.100)
“Ben sizin gibi birde değil, diye sözünün ardını getirdi. Yalvar yakar anam ağladı. Yıllar yılı bakın şu avuçlarıma! Nasır değil kemik. Bellersiniz sancıdan canımı alıyorlar geceleri. Kolay değil bu işler aslanım. Hadi siz şimdi varın gidin, öteberilerinizi alın gelin..”
(sf.107)
“Olma kula kul, öpme el ayak, kirlenmesin ağzın. Ya ver canını insan için ya da etme kalabalık dünyamıza!”
(sf.145)
“Bir insan ya insan olmalı, insanlar için canını vermeli, ya da kalabalık etmemeli dünyamıza! Ben bunu bilir bunu söylerim.”
(sf.150)
“Emekçiyim ben, köle değil.”
(sf.235)
“Keşke o kuşların arasında olsaydı insan olacağına!
Gözlerini yumdu.
Ya da kanadı olsaydı insanların, kuş misali, uçsalardı, uçabilselerdi.”
( sf. 245)
“Gecenin biriydi.
Yukarıda şıkır şıkır yıldızlar, yıldızların altında ırgatların horultulu yorgun dünyası. Toprak, sıcak toprak sımsıcak toprakta buraya serilip uyuyakalmış insanlar, insanların horultusu, diş gıcırtıları..”
(sf.371)
“Dediğimi tut kurban. Onların sekseninden bir melezlik yürek çıkmaz, korkma. Onların bir taburunu kör bıçakla önüne kadar sürer insan.”
(sf.372)
“Ecel arkadaş ecel. Eceli biliyor musun? Ecel geldi cihane, başağrısı bahane demişler.”
(sf.390)
“Yürüyordu. Elinde bavuluyla adım adım yaklaşıyordu köyüne. Çukurovayı o icat etmişse Köse Hasan’la Pehlivan Ali’yi o öldürmedi ya!”
( sf.392)
Ama yürüyordu. Kulaklarında parçalanan sert soğuk rüzgara karşılık alnında ter taneleri çoğalıyor, attığı her adımda uzaklaşıp gerileşen köyüne yaklaşmak için inatla yürüyordu.
(sf.392)
“Gökyüzü pas rengini almıştı yakın bir yerlerdeyse, Pehlivan Ali’nin çokluk dilinden düşürmediği bir türkü çağrılmaktaydı.”
(sf.396)
“Enginli yüksekli kayalarımız
Gamınan yoğruldu binalarımız
Doğurmaz olaydı analarımız”
(sf.396)
Bereketli Topraklar Üzerinde, Orhan Kemal Can Yayınları, 10.Baskı 1989.