Bin-Jip Film İncelemesi: Düzene Karşı Sessiz Bir Çığlık

spot_img

Kim Ki-duk’un yazıp yönettiği Bin Jip, özgünlüğü ile öne çıkmış, dikkatleri üzerine çekmiş ve birçok uluslararası festivalden ödüllerle dönmüştür. Güney Kore sinemasında son zamanların en başarılı yönetmenlerinden olan Kim Ki-duk, diğer filmlerinde bu özgünlüğünü korumuş ve bu yaratıcılığının sebebi kimine göre sinema ile ilgili okul okumamış olması kimine göre ise kendi hayatında yaşamış olduklarını beyaz perdeye farklı bir surette yansıtmasını sağlamıştır – bunu Kim Ki-duk; filmlerinde sıklıkla yer verdiği şiddet unsurunun sebebinin önce ailesinde ve sonrasında da askerde maruz kaldığı şiddet olduğunu ve bütün bunların çektiği filmleri büyük ölçüde etkilediğini söyleyerek onaylamıştır.

Film, sonradan aslında iyi bir eğitim derecesine sahip olduğunu ve eğer bir işe girse çok iyi hayat şartlarında yaşayabileceğini anladığımız bir broşür dağıtıcısının, evlerin kapılarına broşürleri asıp birkaç saat sonra broşürlerin alınmadığı evlere giren birinin etrafında şekillenir ve baş kahramanın hikayesi eşliğinde cinsiyet rolleri, aidiyet, gözlem ve sessizlik unsurları yoğun bir şekilde işlenir ve sorgulanır.

Film, ana karakter Tea-suk’un yolda motoruyla broşür dağıtmak için hareket halinde olmasıyla başlar. İlk sahnesinden Tea-suk’un yersiz ve gezgin olduğunu anlaşılır. Daha sonra vardığı sokaktaki evlerin kapılarına broşür asar ve boş evleri tespit eder. Seyirci Tea-suk’u ilk kez bir eve girerken gördüğünde şaşırır, çünkü henüz hava kararmamışken kimseden hırsızlık amacıyla birinin evine girmesi beklenmez, hırsızlık dışı amaçlarla girmesi ise hiç beklenmez. Fakat anlarız ki onun bu evlere giriş amacının hırsızlıkla yakından uzaktan alakası yoktur. Boş evleri broşür yoluyla tespit eden Tea-suk, bu evlere girer ve girdiği evlerde izlediği bir rutini vardır. Bu gayet ironiktir çünkü evi bile olmayan bir insanın bir düzeninin olması beklenmezken evi olan birisinden çok daha fazla rutine oturtulmuş bir hayata sahiptir: evi tespit eder, kapıyı açar, girer, evin sahibi evde mi değil mi anlamak için telesekreterlerini dinleyerek kontrol eder, yemek yer, duş alır, uyur, evdeki bozuk olan şeyleri tamir eder, ev halkının çamaşırlarını yıkar, evi keşfeder, fotoğraf çekinir ve her şeyi eski yerinde bırakarak yeni evlere girmek üzere evi terk eder. Anlaşılacağı üzere Tea-suk’un girdiği evlerden aldığı tek bir şey vardır: Anılar.

Film boyunca ağzından ne bir kelime çıkan ne de tanıdığı bir arkadaşı veya yakınını gördüğümüz Tea-suk, aile üyelerinin fotoğraflarıyla selfie yaparak onların anılarına kendini de ekler ya da kendi anılarına onları ekler. Girdiği evin halkıyla öyle bir aile olur ki; hatta çamaşırlarını bile elleriyle yıkar. Bir evin en mahrem yeri olan banyoda ve belki de insanların en mahrem eşyalarından olan iç çamaşırlarını bile o yıkar. Bu da bir eve girer girmez o ailenin bir parçası olduğunu seyirciye çok açık ve güzel bir şekilde gösterir.

Filmde tansiyonun yükselmeye başlaması Tea-suk’un evden anılardan daha fazlasını almasıyla başlar. Bir gün büyük ve zengin birine ait olduğu belli olan bir eve girer, fakat evde yalnız olmadığını fark eder. Tea-suk, telefon konuşmalarından ve yüzünün morluklarından kadının, Sun-hwa’nın, eşi tarafından şiddette maruz kaldığını anlar. Banyoya giren Sun-hwa Tea-suk çıktığında giyeceği kıyafetlerini hazırlar ve bir şarkı açar: Natacha Atlas-Gafsa.

Arapça bir şarkıdır. Sözlerini anlamasak da şarkıdaki ton ve şarkıyı söyleyenin sesi içimize işler. Sun-hwa’ın eşi geldiğinde Tea-suk golf oynuyordur. Sun-hwa’ın eşi tarafından şiddet gördüğüne tanık olur ve evde biri olduğunu fark edip bahçeye çıkan eşi, Tea-suk’un golf toplarının hedefi olur. Golf sopası bu noktadan itibaren büyük bir önem kazanır. Filmler, tiyatro oyunları ve edebi kitapların çoğunda da farklı nesnelerle gösterilen fallik simge bu filmde golf sopası ile yer alır. Golf sopası güçtür, erkekliktir. Golf sopası her kimdeyse güç de ondadır. (Yazının ilerleyen kısımlarında bu konuya detaylı olarak değinilecektir.)

Sun-hwa’nın kocası, Tea-suk’un saldırısı sonucu etkisiz hale geldikten sonra Sun-hwa Tea-suk’un motorunun arkasına atlar ve Tea-suk’un macerasında ona yoldaş olur. Birlikte evlere girerler ve girdiği evlerindeki kültür, onların kültürüne dönüşür: Avrupai bir evde alkol alırlarken, yerel kültürü benimsemiş bir evde çay içerler. Birlikte çamaşır yıkar, birlikte fotoğraf çekinirler.

Filmin sonlarına doğru ise Tea-suk’un kendini eğitip gerçekten bir hiçliğe, bir hayalete dönüşmüştür ve gölgesini bile saklayarak evlerde bir hayalet gibi dolaşır. Seyirci bile Tea-suk’u görmez, ta ki Sun-hwa onu görene kadar. Bu bize filmin Sun-hwa’ın gözünden anlatıldığını (bu da sadece bizim Tea-suk’un konuştuğunu duymamamız sadece Sun-hwa’la konuşması demektir) veya Sun-hwa’nın onu zorlu hayat mücadelesine karşı hayatta tutacak bir fikir olarak tüm bunları kurguladığını gösterir. Filmin kapağını oluşturan aşağıdaki fotoğraf ise beklenilenin aksine kapağı oluşturmak için tasarlanmış bir görsel değil, filmin bir sahnesinden alınan görseldir.

Varlığını kimseye göstermeden sadece Sun-hwa’a göstererek o evde yaşamaya ve “varlığını” sürdürmeye başlar.

İlk sahne ne kadar seyirciye baş kahraman hakkında bir şey söylüyorsa, son sahne de aslında o kadar hiçbir şey söylemediğini söyler. İki sevgili tartıya çıkarlar ve tartıdaki değer sıfırı gösterir.

Yönetmenin seyirciye verdiği bu son görüntüde ise şu sözler yer alır:

“Yaşadığımız dünyanın gerçek mi hayal mi olduğunu söylemek zor.”

Fallik Sembol Olarak Golf Sopası 

Filmde ilk ortaya çıktığından beri yoğun bir şekilde kullanılan golf sopasını ayrı başlık altında incelemek, bu filmin İngilizce çevirisinin golf sopasının numarası olan 3-Iron olduğuna bakılırsa çok yerinde olacak.

Daha önce yazıda bahsedildiği gibi filmde golf sopası fallik bir sembole karşılık gelmektedir. Fallik sembol şöyle tanımlanmıştır: Erkeklik organını çağrıştıran objeler fallik semboller olarak kabul edilir. Fallik semboller birçok sanatta yer alır: Edebiyat, sinema, tiyatro…

Fallik sembol olarak golf sopası ilk defa Sun-hwa’nın eşine karşı kullanılmıştır. Bu, Tea-suk’un erkeklik gücünü bir erkeğe karşı kullanması, açık bir şekilde şu ana kadar süregelmiş ve halen süregelen patriarkal sisteme karşı bir başkaldırı niteliğindedir. Kullanılan golf sopasının hedefinde karısına şiddet uygulayan bir erkek olması, yani fallik sembolünü iyiye kullanması ise bizi baş kahraman Tea-suk’a yaklaştırır. İlerleyen sahnelerde Tea-suk golf topunu ağaçların gövdesine sabitler ve golf sopasıyla vuruş yaptığında, topun golf sopasından çıkmasını engeller ve atış yapacağı yere dönüp geri gelmesini sağlar. Bu noktada garip bir şey olur ve Sun-hwa, Tea-suk’un atış yapacağı anda tam karşısına geçer ve durur.

Tea-suk, eğer atışını yapsa Sun-hwa’nın üstüne gelmeyeceğini bilse de elindeki bu fallik sembolü kadına karşı gösteri için bile olsa kullanmaması da onun, onu filmdeki diğer erkeklerden ayıran şeyi en belirgin şekilde gösterir. Sun-hwa her böyle yaptığında Tea-suk, golf topunun yerini değiştirerek hedefini başka yöne doğrultur ve Tea-suk her hedefini değiştirdiğinde Sun-hwa onun önüne geçer.

Golf topu sadece Tea-suk için kullanılmamış, film boyunca devamlı olarak el değiştirmiştir. Filmde golf sopasına kim sahipse güç ondadır. Golf sopasını Tea-suk, kadının kocasından almadan önce güç ondadır ve bu gücü iyiye kullanmamaktadır. Her ne kadar karısına karşı kullanmasa da fallik sembolün varlığı ve ona ait olması yeterlidir. Te-suk bu golf sopasını kendisiyle birlikte götürerek onun gücünü elinden alarak onu etkisiz bırakır.

Film, karakterleri gücü temsil eden bu fallik figürü ne amaçla kullandıklarına göre ayırır. Sun-hwa’nın eşi için fallik figür karısına şiddet ve karısının durumunu fark edip üzülen kişiye karşı şiddet olarak vücut bulurken Tea- suk’un elinde bir erkeğin patriarkal sisteme karşı kadının yanında durup, kadının intikamını alması ile bağdaştırılmıştır. Filmde düzene karşı çıkışın bir erkek tarafından yapılması, izleyicisine hem Tea-suk’un karşısına foil karakter (tezat karakter) olarak çıkan Sun-hwa’nın kocasına karşı dimdik duran ana kahraman Tea-suk’u sevdirmiş hem de filmde sadece birbirine sahip olan sevgililerin aşk öyküsünü seyircisine yakınlaştırmış ve benimsetmiştir. Her ne kadar diyalogsuz bir filmin genellikle seyircisiyle arasına mesafe koyduğu doğruysa da bu film için bu geçerli değildir ve Kim Ki-duk bize hikâyeyi ve sevgilileri sevdirmeyi başarmıştır.

“Hepimiz birer boş eviz, ta ki birisi kilidimizi kırıncaya kadar…”

Kim Ki-duk

 

Kaynakça:

http://www.azizmsanat.org/2016/07/25/sessizlikten-dogan-tutku-bos-ev-deniz-eren/

https://livetobloom.com/bilincalti-kesfinde-freudyen-ruya-sembolleri/

Çilingir, A. & Can, A. (2021). Kim Ki-Duk’un Bin Jip (Boş Ev) Filminin Göstergebilimsel Çözümlemesi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (46), 162-178. DOI: 10.52642/susbed.904925

Freud, Sigmund. (2020). Rüyaların Yorumu. Say Yayınları. (D. Muradoğlu, Çev.) İstanbul: Say Yayınları.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.