Sanat, duygularımızı, düşüncelerimizi ve hatta ideolojilerimizi yansıttığımız bir dışavurum şeklidir. Sanatçılar eserlerini bir bağlılık üstüne yaparlar. Kimileri siyasi ideolojilerini temel alırken kimileri hayâllerini, duygularını alır. Bazı sanatçılarda eserlerinde rüyalarına ışık tutmuştur. Geçmişten günümüze rüya teması bir çok sanat eserinde kullanılmıştır. Sanatçılar, rüyaları kendilerini keşfetme yolu olarak görmüştür. Bu içeriğimizde o sanat eserlerinden birkaçını inceleyip rüya kavramının inceliklerine değineceğiz.

Sanatçılar rüyalarının peşinden giderek gerçeklik kavramını geride bırakmışlardır. Böylece ortaya bilinçaltımızın kapılarını aralayan görseller çıkmıştır. Gerçeklik kavramını kırmak onları oldukça özgürleştirmiştir. Peki bu akım ne zaman ortaya çıkmıştır? Avrupa’da Birinci Dünya savaşı toplum üzerinde inanılmaz ağır yaralar bırakmıştır. Sanatçılar bu dönemde gerçekliği bilinçdışında aramıştır. Freud bu dönemde sanatçılara ilham kaynağı olmuştur. Freud’a göre rüyalar bilinçdışının anahtarı olmuştur. Sanatçılar bu dönemde gerçeküstücülük akımına adeta kapılıp gitmişlerdir.
Gerçeküstücülük akımı, bilinen gerçekle bağını kesip bilinçaltının gerçekleriyle kendince yeni bir gerçek yaratma amacı güden edebi ve sanat akımıdır. Bu akımın peşinden giden sanatçılar her rüyalarını not alırlardı. Hatta bazen gün içinde rüya görmek için sık sık uyumaya çalışırlardı.
Freud’a göre bir insanın gördüğü garip rüyalar aslında bir eleştiri ve alay mekanizmasıdır. Rüya, ifade etmek istediği bir düşünce veya duyguyu insanın bilinçaltına göre uygun formatta yaratır. Yani düşünsel içerik rüyanın şeklini belirler.

Gerçeküstücülük (Sürrealizm) demişken akıllara ilk gelen isimlerden biri her zaman Salvador Dali olmuştur. Kendisi bilinçaltını eserlerine yansıtmakta oldukça başarılıdır. Hatta bu akımı o kadar benimsemiştir ki kendine zorla halüsinasyon gördürmeye bile çalışmıştır.

Salvador Dali, insan imgesini farklı suretlerde resmetmiştir ve insanın iç dünyasını anlatırken imgelerle oynamıştır. Kendisi sıradan nesnelerin yan yana getirildiği, değişik şekillere girdiği tuhaf ve mantıksız şekilde metamorfize ettiği bir rüya dünyası tasvir etti.
Dali, rüya temasını resimlerinde çok sık kullanmıştır. Uyanmadan Bir Saniye Önce Nar Etrafında Uçan Arının Sebep Olduğu Rüya eseri hem rüyayı hem de rüyanın sebebini bize aynı anda göstermiştir.
Bu eserde Dali eşi Gala’yı bir taş üstünde çıplak bir şekilde tasvir etmiştir. Burada kullanılan nar figürü doğurganlığı ve bereketi temsil ediyor. Narın içinden çıkan balık, balığın ağzından çıkan kaplanlar ve kaplanların önünde duran tüfek bize rüyadaki saldırıyı göstermektedir. Narın etrafında dönen arının sesi ise Gala’yı gerçekte uyandırmıştır. Sırtında dikilitaş taşıyan ince bacaklı fil ise Dali’nin rüyalarda görünen garip figürlere göndermesidir. Dali bu eserde eşi Gala’nın uyanmasından bir saniye öncesini dondurarak bize sunmaktadır.

Francisco de Goya aslında romantizm akımında yer almaktadır. Fakat sanatçının bazı eserlerinde kullandığı gerçeküstü figürler sürrealizmden esinlendiğini göstermiştir. Goya bu eserinde rüya temasını eleştirme amaçlı kullanmıştır. Eserde uyuyarak tasvir edilmiş insan figürünün uykusunu vahşi hayvanların bölmeye çalıştığını görmekteyiz. Burada gösterilen yabani hayvanlar İspanyol kültüründe kötülükle bağdaştırılmıştır.
Goya’nın burada kullandığı kabus figürleri zamanında İspanyol toplumunun kullandığı eski yöntemleri ve batıl inançları eleştirir nitelikte. Goya, İspanya’nın toplumsal olarak oldukça karmaşık olduğu bir dönemde yaşamıştır. Kendisi o zamanlar kralın himayesi altında yaşamış olmasına rağmen etrafında olan olaylara asla duyarsız kalmamıştır. Bir şeyleri değiştiremese de bazı şeyleri göstermeye ve anlatmaya çalışmıştır. Sanatçı toplumun ve kendisinin geçtiği karanlık dönemden öylesine etkilenmiştir ki eserlerinde de oldukça karanlık bir tema kullanmıştır.
Goya’nın eserlerine ilk baktığımızda kullanılan figürler anlamsız geliyor olabilir. Fakat içinde yaşadığı döneme baktığımızda bütün anlamlar ve detaylar su üstüne çıkıyor. Bundan dolayı yazımızın başında; sanat bir dışavurum şeklidir, demiştik.

Pablo Picasso bu tablosunda gönül ilişkisi olan Maria Terassa Walter’ın portresini yapmıştır. Sevgilisini uyuyarak tasvir etmiş sanatçının rüya temasından faydalandığını görüyoruz. Rüya teması günümüze kadar neredeyse her eserde bize kendini göstermiştir. Bilinçaltı bütün sanatçılar için cezbedici bir kavram olmuştur. Tabi tamamen gerçekliğe dayanan resimler yapmayı seçen sanatçılarda vardır. Picasso’nun bu tablosu 155 milyon dolara satılmıştır. Bu da bize, sürrealizm akımından etkilenmiş eserlerin bize nasıl ilgi çektiğini göstermektedir.

Kahlo’nun çizdiği The Dream eserinin konusu yaşam ve ölümdür. Sanatçı hayatı boyunca bir çok sağlık sorunu yaşamıştır. Bu yüzden yaşam ve ölüm sorgulamaları çoğu eserine yansımıştır. Bulutlu bir gökyüzünde havada asılı duran yatağın içinde kendisini uyur şekilde tasvir etmiştir. Frida’nın vücudunu kaplayan yeşil çalılar yeniden doğuşu ifade ederken, iskeletin sarılı olduğu patlayıcılar ise ölümü ifade etmektedir. Kendisi Meksika’da kutlanan ”Ölüler Günü” imgesinden etkilenmiştir. Bu festivalde ölüm yas tutulacak bir şey değildir. Frida içinde ölüm bir vizyon olmuştur. Sanatçı sırtını kırınca uzun süre yatağa bağımlı kalmıştır ve hep bu esere benzeyen rüyalar görmüştür. Sonunda da bunları dışavurmayı seçerek resmetmiştir.
KAYNAKÇA
”Sanat Tarihinde Rüyaların Tasviri”. Sanatla Art. Web. 25.11.2022
”Tabloların Anlamları”. Blogspot. Web. 25.11.2022
”Aklın Uykusu Canavarlar Yaratır”. Loveinartsz. Web. 25.11.2022
”Sürrealist Bir Ressam Salvador Dali”. Kültür.İstanbul. Web. 25.11.2022
”Resim Pablo Picasso ”Rüya” Açıklaması”. Uobjournal. Web. 25.11.2022
”Sanat Eserlerinde Uyku Tasviri” Mozartcultures. Web. 25.11.2022