Bilimkurgu Romanlarına Nereden Başlamalıyız?

Editör:
Gaye Nur Karabay

Bilimkurgu edebiyatı, mevcut bilimsel ve teknolojik gelişmeleri temel alarak, insanoğlunun yakın ya da uzak gelecekte yaşayabileceği ihtimalleri yazarın hayal dünyasıyla harmanlayarak okuyucuya aktaran bir edebiyat dalıdır. Türün romanları, okuyucuyu günümüz dünyasının alışılagelmiş işleyiş ve dinamiklerinden çıkararak, geleceğin bilinmeyen dehlizlerinde zihin zorlayan serüvenlere çıkarır.

Bilimkurgunun ana kaynağı bilimsel ve teknolojik gelişmelerdir. Asıl kaygısı mantıksal çerçevede, neden-sonuç ilişkisi gözetilerek, geleceği yorumlamaktır. Bilimsel buluşların üzerinde durularak, günümüz gelişmelerinin potansiyel olarak gelecekte yol açabileceği iyi veya kötü sonuçlara odaklanılır.  Bilimkurgu romanları, günümüzden bakıldığında imkansız ve açıklaması zor görülen durumları akıl ve mantık sınırları içinde işleyerek okuyucuyu inandırmaya ve merak hissini körüklemeye odaklanır. İşlediği tema ve kavramlar sebebiyle okurları düşünmeye, bulunduğu konumu sorgulamaya iter.

“Göremediklerimize baktığımız zaman gördüklerimiz, kafamızın içindekilerdir. Düşüncelerimiz ve düşlerimiz, iyi olanlar ve kötü olanlar. Ve bana öyle geliyor ki, bilimkurgu gerçekten işini yaptığında ilgilendiği şey tam da budur.” (Ursula K. Le Guin – Akt. Güney,2007)

Biz de, bu ufuk açıcı sanat akımına giriş yapmak isteyen okuyuculara bir ışık tutalım istedik:

Zaman Makinesi – H.G Wells

”Bilincimizin zaman boyunca ilerlemesi dışında, Zaman ve Uzay’ın üç boyutundan herhangi biri arasında hiçbir fark yoktur.”

İngiliz yazar H.G Wells’in en büyük, tarihin ise en etkili bilimkurgu eserlerinden olan Zaman Makinesi, 1895 yılında yayınlandı. Eser boyunca ana karakter, Zaman Gezgini‘nin ona inanmayan alimleri haksız çıkartarak icat ettiği zaman makinesi ile birlikte 802.700’lü yıllara yaptığı yolculuğu takip ediyoruz. H.G Wells, eserinde yaşadığı dönem olan Victoria İngilteresi’nden çok farklı bir dünya tasviri oluşturur. Bu zaman diliminde normal insanlardan eser yoktur. Eloi’ler adı verilen küçük varlıklar dünyada hayatta kalmayı başarmıştır. Bu varlıkları inceledikten sonra kendi zamanına dönmeyi planlayan Zaman Gezgini, zaman makinesinin çalınmasıyla kendini alışık olmadığı, kurallarını bilmediği bir dünyadan kaçmaya çalışırken bulacaktır. Dönemi Victoria İngilteresi’ne bile ışık tutmayı başaran bu fütüristik, politik distopya, günümüzde bile bilimkurgu severlerin başucu kitaplarının en başında yer almaya devam ediyor.

Ben, Robot – Isaac Asimov

“İmkânsızlıkla karşılaşan bir insanın tepkisi, genellikle gerçeklikten uzaklaşmak olur; sanrılar dünyasına adım atar, alkole sarılır, isteri krizlerine girer ya da kendini köprüden aşağı atar. Hepsi aynı kapıya çıkar, kişi, durumla yüzleşmekten kaçıyordur.”

Rus bilim adamı, yazar Isaac Asimov‘un antoloji romanı olan Ben, Robot, 1940 ve 50’li yıllar arasında popüler bilim kurgu dergileri Super Science Stories ve Astounding Science Fiction’da yayınlanmaya başladı. 9 farklı hikayeden oluşan roman, Asimov’un kitabın evrenine uygun tasarladığı 3 temel kuralı ve bu kuralların sınırlarını zorlayan hikayeleri konu alıyor. Ben, Robot, aslında emekli bir psikolog olan Susan Calvin’in bir gün ona röportaj için gelen gazeteciye anlattığı anılardan ibarettir. Bu anıların kronolojik bir biçimde anlatılmasıyla eserde işlenen dünyanın ayrıntıları okuyucu ile buluşur. Isaac Asimov, bilinç, insani duyguların algılanışı ve işlenişi, stresli zamanlarda insan zihninin kusurları gibi oldukça insani konuları, robotik, yapay varlıklar üzerinden etkili bir biçimde açıklar. Bilimkurguya giriş yapmak için Ben, Robot oldukça sade ve açık anlatımı ve iplik gibi işlenen kurgusuyla her bilimkurgu severin en az bir kez göz atması gereken bir klasik.

DelliAddem Üçlemesi – Margaret Atwood

DelliAddem (Margaret Atwood) - Fiyat & Satın Al | D&R

”En azından senin için yalan söyleme zahmetine giriyorum. Yalan söylemek çıplak gerçekten daha çok emek ister. Kur yaparak gönül almak gibi düşün.”

Belki de yakın zamanda bir diziye de konu olan ‘Damızlık Bir Kızın Öyküsü” ile tanıdığınız Kanadalı yazar Margaret Atwood‘un muhteşem İklim-Kurgu üçlemesi DelliÂddem, kapitalizmin zirvesini yaşadığı bir dünyada, genetik mühendisliğinin müthiş gelişiminden sonra ortaya çıkan salgınların ele geçirdiği bir dünyayı konu alır. Okuma sırası Antilop ve Flurya, Tufan Zamanı, DelliAddem olan üçlemenin en belirgin ve etkileyici özelliği, salgın sonrası hayatta kalma çabasıyla yanıp tutuşan bir grup insanı, depresif ve karanlık dünya düzeni içerisinde mizahi öğeler yedirerek işlemesidir. Bu mizahi yönler karakterlerin her birini derin ve inandırıcı kılar. Modern dönemin bilimkurgu başyapıtları arasında sayılan bu eşsiz seri, günümüz bir çok bilimkurgu yazarına da ilham olmuştur.

Dune – Frank Herbert

”Şefkat, zalimliğin başlangıcıdır. Şefkatli bir Tanrı’yı tahayyül etmek korkunç bir şeydir. Tanrı değil midir, bize yakan güneşi veren ? Tanrı değil midir, bize Şeytanı veren?”

2021 yılında vizyona giren filmi ile birlikte popülerlik kazanan, Frank Herbert‘ın meşhur klasiği Dune, Fantastik Edebiyat ve Bilimkurgu edebiyatının sınırlarında gezen bir hayal gücü ve yaratıcılık fırtınası. İnsanoğlunun varoluşundan beri sorguladığı ”Eğer dünya dışında bir gezegene gidebilseydik ne olurdu?” sorusunun Frank Herbet’ın zihnindeki yansıması niteliğindeki bu serinin ilk kitabı, okurlarını günümüzden binlerce yıl sonra, insanlığın tüm evrene yayıldığı bir alternatif gerçekliğin ortasına bırakmaktadır. Komplike kurgusu okurları ilk başta evrenin içine girmeye çekinir durumda bıraksa da, bu karmaşık evren keşfettikçe değer bulan madenler gibi işlenmekte. Din ve insan hakkında yaptığı sorgulamalar, Herbert’ın muhteşem kurgusuyla birleşmekte. Zamansız bu eser, bilimkurgu seven ve merak eden herkesin okuması gereken romanların en başlarında yer almaktadır.

Fahrenheit 451 – Ray Bradbury

”Kitaplar aptal, salak olduğumuzu bize hatırlatmak için var.”

Ateş insanlık için her zaman ya bir şeylerin başlangıcı, ya da bir şeylerin sonunu tasvir etmek için kullanılmıştır. Bir çok alanda çalışması bulunan usta yazar Ray Bradbury, bilimkurgu edebiyatına kattığı bu başyapıt sayesinde akıllarda unutulmaz bir yere sahip olmuştur. Roman, İtfaiyeci Guy Montag‘ın, kitapların yakıldığı bir dünyada normal bir işçiyken gözlerinin açılmasını ve yaşadığı bu karanlık distopyada kendini aklama, ahlaki olarak işlediği suçların kefaretini ödeme macerasını anlatmaktadır. Kalp kırıklıkları, ihanetler ile dolu bu dünyada yazarın bize anlatmak istediği asıl nokta; okuma ve düşünme eylemlerinin insanoğlunun her zaman sahip olabileceği tek değer olduğudur.

 


Kaynakça:

Bilim Kurgu Kulübü. ”Yeni Başlayanlar için İklim- Kurgu Rehberi”. Erişim: 09.08.2023. Web

Frpnet. ”Bilimkurgu Edebiyatı”. Erişim: 09.08.2023. Web

Öne Çıkan Görsel: Evrim Ağacı. Web

Eren Yıldız
Eren Yıldız
They won’t fear it until they understand it. And they won’t understand it until they’ve used it.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Jane Eyre Hangi Şarkıları Dinlerdi?

Gelin, hep birlikte Jane'in muhtemelen profilinde herkese açık paylaşmayacağı, yalnızca kendisinin erişebileceği müzik listesine ulaşmaya çalışalım!

Epik Fantastik Türüne Giriş ve Kralkatili Güncesi Evreni

Epik fantastik türüne derinlemesine bir bakış ve Kralkatili Güncesi ekseninde modern mit yaratımının izleri...

Söylenti Sinema Şeridi: Direniş ve Özgürlük Ayı

Hayatın içinden beyaz perdeye taşınan zorluklar, yaşam mücadelesi ve daha nicesinin işlendiği film önerilerimiz.

Yerel ve Evrenselin Birlikteliği: Çağdaş Moda Tasarımlarında Anadolu İzleri

Moda dünyasında sürdürülebilirlik ve özgünlük arayışı giderek daha fazla tasarımcıyı yerel ve kültürel unsurlara bakmaya yönlendiriyor.

Met Gala 2025: Moda Dünyasında Dikkat Çeken Kültürel Tema

Met Gala 2025, kültürel teması ve "Black dandyism" vurgusuyla moda dünyasında kimlik ve stil hakkında güçlü mesajlar verdi.

Ölü Ozanlar Derneği Hangi Albümle Eşleşir?

Sistemin duvarlarını şiirle yıkan bir film ve notalarla öfkesini haykıran bir albüm: Ölü Ozanlar Derneği ve The Wall’u birlikte inceliyoruz.

Terapide Kaybolmak: “Beyaz Psikoloji”den Kültürel Uyum Arayışına

Batı merkezli terapi yaklaşımlarının kolektivist kültürlerde neden uyumsuzluk gösterdiğini "beyaz psikoloji" kavramı üzerinden inceledik.

Orta Çağ Avrupası’nda Moda, Sağlık ve Hijyen

İnsanın kendini eğitmesi, araştırması ve en önemlisi sorgulaması kadar güzel bir şeyin olmadığı dersini veren Orta Çağ Avrupası'ndan bir soru: “Siz hangi çağda yaşıyorsunuz?”

Crash (1996) Film İncelemesi: Bedenin Arzuyla Çarpışması

Cronenberg’in Crash filminde beden, arzu ve makina birleşir; kaza, hem haz hem dönüşüm alanına dönüşür. Film, gerçekliğin simülakra evrildiği bir evren çizer.

Söylenti Aylık Frekans

Mayıs ayını taçlandıracak müzik önerileriyle karşıladığımız Söylenti Frekansı sizlerle!

Editor Picks