Bengi Dönüş: Nietzsche’nin Yaşam Kuramı

spot_img

Bengi dönüş, sonsuz yineleme ve hiç bitmeyen ebedi dönüşün tekrarı. Bu kavramı daha önce duyanlarımız vardır; kimimiz derslerden, kimimiz felsefe kitaplarından, kimimiz ise dizi platformlarından veya belgesellerden aşinayız aslında ama ne kadar biliyoruz bu kavramı? Bu kavramı ortaya atan Nietzsche hepimizin bildiği üzere birtakım felsefi teorileri dolasıyla akıl hastanesinde uzun süre tedavi görüp, en sonunda kız kardeşinin bakımına ihtiyaç duyarak aklında hala düşünceler varken ölmüştür. Gelin biraz Nietzsche’yi ve “Bengi Dönüş” kavramını inceleyelim. Aslında bu kuram, bize yaşamakta olduğumuz hayatı daha önce de tattığımızı söylemek istiyor, veya bundan sonra yaşayacak olduğumuz her şeyin kısır döngü halinde bizi takip edeceğini. Nietzsche bu kuramdan ilk defa “Şen Bilim”(The Gay Science) kitabında şu şekilde bahsetmiştir:

“Yaşadığın ve yaşamakta olduğun bu hayatı, yeniden ve sayısız kere daha yaşamak zorunda kalacaksın; içinde yeni hiçbir şey olmayacak: Yaşamındaki her acı, her sevinç, her bir düşünce ve her bir soluk, tarif edilemeyecek kadar küçük ya da büyük her şey, arka arkaya ve aynı sırayla, sana dönecek – ağaçların arasından süzülen şu alacakaranlık ve şu örümcek bile, şu an ve ben kendim bile. Varoluşun sonsuz kum saati, içinde toz lekesi olan sen ile, yeniden ve yeniden başaşağı çevrilecek.”

Bu kuram, devamında birçok soruyu daha beraberinde getirmiştir. Bunları kısaca söylemek gerekirse “Üstinsan, Güç İstenci” kavramlarını dahil edebiliriz.Üstinsan;insanın eksik ve yanılsamalı bir varlık olduğunu kabul eden Nietzsche’nin düşüncesine göre, insanın hep kendini aşmaya çalışması gereken bir varlık olduğu zaman “Üstinsan” doyumuna ulaşabilecektir. Ya Güç İstenci? Aslında bu hepimizin bildiği hiyeraşik dünya temelini ele alan bir söyleyiştir.Bu kavram bizi Nasosyonel Sosyalizm’den Adolf Hitlere kadar götürüyor çünkü buna en büyük örnek Nazi Almanyasıdır. Birinci Dünya Savaşından yenilgiyle ayrılan Almanya, büyük bir ekonomik kriz ve yoksulluk içinde kalmıştır. Bu da Hitler’in burjuva kesimin enerjisini arkasına alarak yeni bir savaş tabiri caizse kendi ” Güç İstenci ” savaşını başlatmasına neden olur. “Kavgam” adlı kitabında “Ben Dünya’ya insanları güçlü yapmak için gelmedim, onların güçsüzlüklerini kullanmak için geldim” ifadelerini kullanır.

Nietzsche’nin bütün insanlığın yaptığı her şeyi kendini korumak ve var etmek amaçlı olmadığını, bundan çok daha fazlası olma isteğini benimseyerek yaptığını düşünür fakat Hitler bu durumu kendi savında bir ideoloji haline getirerek büyük bir yıkıma yol açar. Nietzsche’nin ortaya attığı bu kavram uyarınca,insanın üstinsan mertebeye ulaşabilmesi için, hayatında olup biten bütün ızdırap ve mutluluğa onay vererek yaşam döngüsünü kırması gerekir.Sonsuz dönüş, Nietzsche’nin eserlerinde sıkça belirttiği tanımıyla bir “Dionysos”(Yunan Tanrısı) haldir. Yani, trajik-üstinsanın bir vecd hali. Bir bakıma, var oluş zincirinin en yüksek seviyede ve topyekün onaylama halidir. Bengi Dönüş; etik olarak bakıldığında yaşadığın hayatı bir kere daha yaşama fırsatınız olsa ve siz bunu tüm yüreğinizle evet diyerek kabul ederseniz, Nietzsche’nin atıfta bulunmuş olduğu zinciri kırdınız demektir. Güç İstenci ve Üstinsan, bengi dönüşün temel problemlerinden beslenerek kendini ortaya çıkarmıştır. Aynı zamanda ikisinde de aldığı yerler ne hoştur ki bengi dönüş felsefesinin temeline çıkar. Bengi dönüş, Friedrich Nietzsche’nin “Böyle Buyurdu Zerdüşt” (Thus Spoke Zarathustra) eserinin temel soru işaretidir. Varlığımızın yer aldığı nokta kimi zaman korkutucu olsa bile, bengi dönüş sayesinde “her şeyin tekrar ettiğini” kabul edebilirsek yaşam aynı derecede ürkütücü olmaktan çıkacaktır. Bu düşünce aynı zamanda birçok kabulün koşuludur. Nietzsche, “Amor Fatin” düşüncesini vurgulayarak, bizim seçmediğimiz bir yazgıyı ancak bir şekilde kabul edebileceğimi ifade eder. Bu da yazgıyı onaylamak ve onunla bir olmayı öğrenebilmektir.İşin ilginç ve belki de biraz tedirgin eden kısmı ise Nietzsche’nin özel yazılarına bakıldığında bu kavramlara gerçekten ne kadar odaklandığını, kız kardeşine yazmış olduğu mektuplarda görebiliyoruz.Öyle ki, bu kavramlarla ilgili fizik alanın akademik çalışmalar yapmayı bile düşündüğünü düşünmüş.Bazı modern fizik yaklaşımlarına göre, Nietzsche haksız olmayabilir. Acılarla birlikte kabul etmek ve buna rağmen yazgımızı sevebilmek… Bengi dönüş aslında yapısıyla birçok terimi içinde bulundurur ve bir nevi hepsine anlam kazandırmış olur. Ne gibi mi? Varlık gibi. Friedrich Nietzsche’ye göre varlık; sonsuz döngü içinde oluşur. Bütün çeşitliliği ve karmaşıklığı ile tek bir oluşla bütündür. İşler bize karmaşık görünse bile o zamanki dönemi, aile yapısını ve koşullarını ele aldığımız zaman bazı olguları değerlendirmekte daha az zorlanırız. Bengi dönüşün dinamiği ise yaşamı olumlayabilme özelliğidir. Güç İstenci ve Üstinsan metodlarına bakacak olduğumuz zaman, her insanın hayatında belli koşullanmalara sahip olmak için çalıştığını ve bunun belli bir yerde “hiyerarşik düzende üstünlük kurma arzusu” olarak nitelendirilebileceğini söyleyebiliriz. Metafor ve aforizmayı sanat haline getirerek yüzyıllık teoriler ortaya atan ünlü filozof Nietzsche, dile getirmiş olduğu birçok söylemini birbirine bağlayarak kırılmaz bir bina inşa etmiştir. Nihilizm felsefesi(Latince’de hiç anlamına gelen nihil sözcüğünden türemiş ve anlamını ” Hiççilik,yokçuluk olarak kazanır.En çok kullanılan tanımı ise; her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğu düşüncesidir.Modern dünyanın benimsediği çoğu “inanç,temel ihtiyaç ve bilgi imkanını reddeder.”) dahi burda bahsetmiş olduğumuz başlıklarda kendinden bahsettirirken, başyapıt değerinde yazmış olduğu bütün eserler, belki de şu an birçoğumuzun sık sık düşündüğü ve döndüğü yerdir.

“Amor Fati, kaderini sev.”
-Friedrich Nietzsche
Kaynakça:http://aydinkalemler.com/nietzschenin-siyasal-olana-iliskin-dusunceleri/
Düşünbil

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks