Salvador Domingo Felipe Jacinto Dalí i Domènech veya kısaca Salvador Dali olarak bilinen ressam, 11 Mayıs 1904’te İspanya’nın Katalonya bölgesinde yer alan Figueres kentinde doğmuştur, 23 Ocak 1989’da 84 yaşındayken yaşamını yitirmiş ve cansız bedeni Figueres’teki müzesinin mahzenine gömülmüştür. Sindirim yolu iltihabından ölmüş olan abisinin ismini alan Dali’nin anne ve babası, büyük oğullarının ölümünü kabullenemedi ve büyük oğullarının ismini Dali’ye vererek bir nevi onu yeniden yaşatmaya çalışmışlardır. Bu durum küçük yaşlardan itibaren Dali’yi etkilemeye başlamış ve bir bedende iki farklı kişiymiş gibi hissetmiştir.
O zamanlar ailesine kendini kanıtlamaya çalışan şımarık bir çocukken, ileride dahi bir ressam olacağından habersizdi. Dali’nin babası otoriter ve sert karakterliyken; annesi ise anlayışlı ve ılımlıydı. Annesi oğlunun resme olan yeteneğine ve çabasına destek veriyordu. Annesinin desteğiyle 1914’te özel bir resim kursuna yazıldı. 1919’da Figueres Belediye Tiyatrosu’nda ilk sergisini açtı. 1921 Şubat ayında ise çok sevdiği annesini meme kanserinden dolayı kaybetti. Annesinin ölümü hakkında “hayatımda aldığım en büyük darbeydi. Ona tapardım… Ruhumun kaçınılmaz kusurlarını görünmez kılabilmesine hep güvendiğim bir varlığın kaybını kabullenemiyordum.” demiştir.

Salvador Dali hayatı boyunca 1500’den fazla resim ve heykel dışında birçok taş baskı eser, kitap illüstrasyonları, tiyatro dekorları ve kostümleri üretmiştir. Ayrıca, Man Ray, Brassaï, Cecil Beaton ve Philippe Halsman gibi fotoğraf sanatçılarıyla ve Elsa Schiaparelli, Christian Dior gibi moda tasarımcılarıyla beraber çalışmıştır. Bugün Dalí’nin eserlerinin büyük çoğunluğu, Figueres’deki Dalí Tiyatro ve Müzesi’nde sergilenmektedir. Florida’nın St. Petersburg kentindeki Salvador Dalí Müzesi, Madrid’deki Reina Sofia Müzesi ve Los Angeles’taki Salvador Dalí Galerisi de sanatçının yüzlerce eserini bünyesinde barındırmaktadır.
Dali, tüm hayatı boyunca sanatıyla ve eserleriyle dikkat çektiği kadar ilginç giyim tarzı, davranışları ve sözleriyle de dikkat çekmiştir. Bulunduğu döneme göre aykırı olan davranışları, ona kötü bir şöhret getirse de bu farklılık tanınırlığını ve eserlerine olan ilgiyi arttırmıştır.

Salvador Dali’nin Sanat Anlayışı Nasıldı?
İlk eserlerinde kübizm ve dadaizm etkileri görülmüştür. Fransa ve İsviçre kökenli olan bu yeni akımlar, o dönemde Madrid’de pek yaygın olmamakla birlikte Dalí’nin eserleri kısa sürede ilgi çekmeye başlamıştı. Resimleri eleştirmenler tarafından ilgi ve şaşkınlıkla karşılandı. Dali, 1926 yılında Paris’e gitti ve orada büyük bir hayranlık beslediği Pablo Picasso ile tanıştı. Sonraki birkaç yıl boyunca, Dalí’nin eserlerinde Picasso etkisi ağır bastı. 1938 yılında ise Dali, Londra’da Sigmund Freud ile tanıştı ve ünlü psikoloğun birkaç portresini yaptı. Dali de tüm sürrealistler gibi bilinçaltının dışavurumuyla ilgilenmiş ve Freud’un bilinçaltı konusundaki yazılarını ilgiyle takip etmiş böylelikle de gittikçe sürrealizm akımına bağlı eserler üretmeye başlamıştır.
Sürrealist akımının etkisiyle resim tarzı şekillenen Dali, birbirinden farklı nesneleri bir araya getirerek eserleri hastalıklı yaratılışının izlerini taşımıştır. Bilinçaltındaki dünyasını, cinsel sapkınlıklarını ve benliğinde gizli kalan duygularını tablolarına yerleştirmiştir. Ayrıca Dali’nin sanat anlayışına, büyürken kendini tanıma sürecindeki sıkıntılı ve sancılı zamanların etkisi de görülmüştür. Ölen abisinin adını almasıyla başlayan bu süreç, Dali’nin kendini bulmaya çalışması ve bilinçaltındaki benliğine ulaşma isteği görülse de bu konuda ustalıkla davranmış ve bilinçaltında bulunan düşüncelerini su yüzüne çıkarmada, bilinçaltının karmaşıklığını eserlerinde yansıtmada oldukça başarılı olmuştur.

Salvador Dali, Belleğin Azmi (1931)
Belleğin Azmi ya da diğer adıyla “Eriyen Saatler” adlı Katalanca’da “La persistència de la memòria” olarak çevrilen tablo, Salvador Dali tarafından 1931 yılında henüz 27 yaşındayken resmetmiş ve sürrealizm akımı içerisinde kendine yer bulan Dali’nin en bilinen eseri olmuştur.

Dali, sürrealizme yönelmeden önce psikanaliz ve Sigmund Freud üzerine çalışmalar yapmış, Freud’un “Rüyaların Yorumu” adlı eserinde anlattığı rüyaların anlamının bilinçaltındaki arzuların sembolik bir ifadesi olduğunu, rüyaların yorumlanmasının kişinin bilinçaltındaki arzularını ve bastırılmış düşüncelerini anlamasına yardımcı olduğu düşüncesi Dali’nin eserlerine de oldukça nüfuz etmiş ve kendini bu anlamda var etmiştir.
Eserde karşılaştığımız eriyen cep saatleri ise zamanın hafifliği anlatılmak istenirken; Dali bu eserinde tablonun ortasında gördüğümüz canavarlaşmış, hastalıklı insan figürünün saat gibi erimiş olmasıyla insanın zaman karşısında erirken, zamanın da insanla beraber eriyip gittiğini anlatmak istemiştir. Dali tablodaki hastalıklı insan figürünü birçok tablosunda resmetmiş ve bu figür kendi yansıması olarak nitelendirilmiştir.

Tablonun sol alt köşesindeki saat karıncalarla kaplıdır. Eserdeki karıncaların çalışkanlığı temsil ettiği düşünülürken aynı zamanda ölümü ve kadın üreme organlarını simgelemek amacıyla resmedildiği de düşünülür. Bu eserde Dali sıradan nesnelerin çarpıtılıp, alışılmadık ve mantıksız şekillerde resmedildiği bir rüya dünyasını tasvir etmiştir.

Resimde gördüğümüz sürrealist etkilerin yanında gerçekliği gösteren dağlar ve sahiller aslında Salvador Dali’nin hem doğduğu hem de öldüğü yer olan Katalonya topraklarını gözler önüne serer. Daha önce görülmüş hissi oluşturan kayalıklar ve sahil; sürrealist öğelerin aksine gerçeklik duygusunu çokça hissettiren bir düzene sahiptir. Ayrıca mavi renk tonlarının sarı renk tonlarına geçişi, dağların gölge vuruyormuşçasına renk tonlarının farklılığını ayırt edebileceğimiz biçimde resmedilmiş olması da gerçeklik duygusunu ortaya koyan bir diğer unsur olmuştur.

Dali’nin birçok kez uykusundan uyanıp hayal ile gerçek arasındayken yanı başına koyduğu kağıt ve kalemle rüyalarını yazdığı bilinmekte, Belleğin Azmi de bilinçaltı ve rüyalarıyla harmanlanmış bir eser olarak 1934 yılından itibaren Museum Of Modern Art‘da sergilenmeye devam etmektedir.
Şüphesiz yıllarca konuşulabilen bir sanatçı olmanın, ufak bir nesne çizerek saatlerce yorumlanabilen bir eser yaratmanın sıkıntılar içinde yaşanılan hayat gibi bir bedeli olmuştur. Salvador Dali’de sıkıntılı yaşamını, farklı yaratılışını eserlerinde bizlere göstermiştir.
Salvador Dali’yi en güzel şu cümleler ile anlatabiliriz: ”Dali, farklı bir dünyadan gelen bambaşka gözlerle hayata bakan ve anlamaya çalışan bir dâhidir.”
Kaynak



Yazınızı keyifle okudum.
Teşekkürler. Çok güzel özetlenmiş.
Çok bilgilendirici bir yazı olmuş bayıldım??