Elinizde sıcak bir kahve, arkanızda yumuşak bir yastık… Yeni bir kitaba başlamak üzeresiniz. Ama ya o kitabı nasıl seçtiniz? Belki bir arkadaşınızın Instagram hikayesinde gördünüz, belki de popüler bir bookstagram gönderisiyle yolunuz kesişti. Geleneksel kitap tavsiyesi yöntemleri yerini hızla ditijal dünyanın dinamik akışına bırakıyor. Artık bir kitabın kaderi, basılı tanıtımlarda ziyade, bir Influencer’ın beğenisine veya bir hashtag’in yayılımına bağlı olabiliyor. Sosyal medya, kitap evrenine bir pencere açarak, bize sadece ne okuyacağımızı değil, aynı zamanda nasıl okuyacağımızı ve okuduğumuzu nasıl paylaşacağımızı da öğretiyor. Bu yazımızda, sanal dünyanın kitap seçimimizde ne kadar etkili olduğu ve gerçek okuma alışkanlıklarımıza nasıl bir katkı sunduğunu mercek altına alacağız.
Dijital Keşif Mekanları: Kitap Seçiminde Yeni Trendler

Günümüzde insanların ne kadar kısa dikkat sürelerine sahip olduğunu ve sürekli bir sonraki trende ya da hikayeye geçtiğini sıkça duyuyoruz. Aslında bu durum, sosyal medyanın temel dinamiğini oluşturuyor: insanlar sürekli içerik üretiyor, diğerleri de bu içerikleri hızla tüketiyor. Ve bu, hiç bitmeyen bir döngü halinde devam ediyor.
İşte bu döngüye okuma alışkanlıklarmız da dahil oldu. Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte, kitap seçimlerimizde de yeni bir rutin oluştu. Eskiden bir arkadaşın tavsiyesiyle ya da tesadüfen bir sahafta gördüğümüz ve ilgimizi çeken kitaplar artık yerini sosyal medyadaki paylaşımlara bıraktı.
Sosyal medyanın kitap seçimindeki rolüne baktığımızda, tıpkı diğer alanlarda olduğu gibi burada da hem olumlu hem olumsuz etkiler söz konusu. Ne okuyacağımıza dair ilham kaynağı olurken, bazen de popüler olanın peşinden gitme baskısı yaratabiliyor.
Sosyal medya sadece fotoğraf paylaşmak ya da haber okumak için değil, kitap seçmek için de önemli bir kaynak haline gelmiş durumda. Nitekim bir araştırmada, katılımcıların büyük bölümü sosyal medyanın yeni kitaplar keşfetmelerine ve ne okuyacaklarına karar vermelerine yardımcı olduğunu belirtmiş.
Bu etkiyi besleyen temel unsurlardan biri de sosyal medyanın erişilebilirliği. Platformlar, yazarlara okurlarıyla kişisel düzeyde bağ kurma fırsatı sunuyor. Özellikle Instagram ve Pinterest gibi uygulamalar, yazarların estetik açıdan öne çıkan kitap kapaklarını, yazma süreçlerine dair perde arkası detayları ve hayranlar tarafından üretilen içerikleri paylaşmalarına imkan tanıyor.
Sosyal Medya Etkileşimine Bir Örnek: Collen Hoover Etkisi

Bunların yanında sosyal medyanın görsel odaklı olması kitapları daha görsel ve çekici bir içerik olarak sunulmasına fayda sağlamaktadır. Bu durumun en bilinen örneklerinden biri, Tiktok’ta “Booktok” akımıyla adını geniş kitlelere duyuran Collen Hoover. Yazarın kitapları, sosyal medyada okurların duygusal paylaşımları sayesinde viral hale gelerek satış listelerinde üst sıralara tırmandı. Bu etki, geleneksel reklamcılıktan farklı olarak, okur yorumlarının ve dijital içeriklerin gücüyle şekillenen yeni bir kitap trendinin habercisi oldu.
Keşfederken Sınırlayan Bir Güç: Algoritma

Algoritmaların gücü, sosyal medyanın kitap seçimindeki rolünde tartışılmaz bir yere sahip. Geçmişte beğendiğimiz, okuduğumuz veya hakkında konuştuğumuz kitaplara dayanarak karşımıza çıkan kişiselleştirilmiş kitap önerileri sayesinde, adeta bize özel bir kütüphane oluşturuluyor. Bu hiç şüphesiz okuma tutkumuzu besleyen harika bir kolaylık. Ancak bu durumun madalyonun diğer yüzü de bulunmakta. Algoritmalar, bizi yalnızca ilgi alanlarımıza giren benzer içeriklere yönlendirdiği için, konfor alanımızdan çıkıp yeni türler veya yazarlar keşfetme şansımızı sınırlayabilir. Bu durum, okuma deneyimimizi tek tipleştirme ve bizi aynı seslerin yankılandığı bir yankı odasına hapsetme riski taşıyor. Çeşitliğin getirdiği zenginlikten mahrum kalmamak için, algoritmalardan gelen önerilerin ötesine bakmayı ve yeni keşiflere açık olmayı unutmamalıyız.
Sosyal Medyada Kitap Seçimi: Geri Kalma Korkusu mu, Yeni İlgi Alanları mı?

Günümüzde sosyal medyanın kitap seçimlerimiz üzerindeki etkisi yadsınamaz. Her gün karşımıza çıkan reels’lar, story’ler ya da öneri listeleri sayesinde hangi kitapların popüler olduğunu anında fark edebiliyoruz. Popüler kültür ise sürekli bir şeyler üretmeye devam ediyor. Bu döngüde bazen bir kitabı geç fark ettiğimizde, “Ben bunu daha önce nasıl görmedim?” ya da “Bu kitapla şimdiye kadar neden karşılaşmadım?” diye düşünebiliyoruz. Hatta kimi zaman “Acaba geride mi kaldım?” hissine bile kapılabiliyoruz. Ama bu durumun olumlu bir yanı da var: sosyal medya sayesinde daha önce hiç ilgi duymadığımız türlerle tanışabiliyor, yeni yazarlar keşfedebiliyoruz. Yani sosyal medya bir yandan bizi belirli akımların içine çekse de diğer yandan yepyeni ilgi alanları da sunabiliyor. Kısıtladığı kadar ilham da verebiliyor.
Sonuç olarak, sosyal medya bir yandan keşiflerin kapısını aralarken, diğer yandan bizi hızlı tüketime sürükleyen bir girdaba da dönüşebiliyor. Kitaplarla kurduğumuz ilişki artık yalnızca kelimelerin büyüsüne değil, ekranların yönlendirmesine de bağlı. Yine de asıl mesele, hangi yoldan gidersek gidelim, sonunda bizi dönüştüren bir hikâyeye varabilmekte saklı.
Kaynakça:
- ” Turning the Page on Promotion: The Vital Role of Social Media in Book Marketing”. Readersmagnet. Web. 25.07.25
- “The Role of Social Media in the Purchase of Books: Empirical Evidence From Vietnam’s Publishing Industry”. Link.springer. Web. 25.07.25
- ”The Role of Social Media in Book Marketing: Best Practices for Authors”. Theurbanwriters. Web. 26.07.25
- ”Role of Social Media in Libraries”. 2cqr.in. Web. 22.07.25
- Öne Çıkan Görsel