Bedri Rahmi Eyüboğlu, Türk sanatının önemli isimlerinden biri olarak, sanat yaşamı boyunca birçok unutulmaz esere imza atmıştır. Resim, mozaik, duvar freskleri, şiir gibi farklı alanlarda derin izler bırakmıştır. Bu yazıda, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun hayatına ve onun sanatına yön veren bazı önemli eserlerine daha yakından bakacağız. Bu eserler; sanatçının yaratıcı dünyasına dair önemli ipuçları sunmakla birlikte, aynı zamanda sanat anlayışını şekillendiren temel taşlarını oluşturmuştur.

Bedri Rahmi Eyüboğlu Kimdir?
Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1911 yılında Trabzon‘un Görele ilçesinde dünyaya geldi. Resim ile tanışması lise yıllarına dayanmaktadır. Bedri Rahmi, 1927′ de Trabzon Lisesi‘ne kaydoldu. Trabzon Lisesi’ne resim öğretmeni olarak atanan Zeki Kocamemi ile tanıştı ve bu dönemde resme olan ilgisi arttı. Fransa’da eğitim gören ağabeyiyle mektuplaşmaları, aile içindeki kültürel ve sanatsal etkileşimi artırdı. 1929 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi‘ne resim bölümüne kaydolan Bedri Rahmi, burada ünlü sanatçılar Nazmi Güran ve İbrahim Çallı‘nın öğrencisi oldu. Bu dönemde resim eğitimi alarak sanat yolculuğuna sağlam bir temel atmış oldu.

1931 yılında, Fransızca dilini öğrenmek amacıyla, diplomasını almadan Paris’e gitti. Orada André Lhote Atölyesi‘nde çalıştı. İki yıl aradan sonra Londra’ya giden ressam, yıl sonunda geri dönerek çalışmalara başladı. Yol inşaatı konulu resmi Akademi Diploma yarışmasında üçüncü seçildi. Bedri Rahmi Eyüboğlu; 1 Ocak 1935 tarihinde ilk kişisel sergisini Bükreş‘teki Hasefler Galerisi‘nde, Ernestine Letoni‘nin düzenlediği bir etkinlikle açtı. Daha sonra “Eren” adını verdiği Ernestine Letoni ile hayatını birleştirme kararı alan Eyüboğlu, aynı yıl Güzel Sanatlar Akademisi´nin 1936 yılında diploma yarışmasında Hamam adlı çalışması ile birinci oldu.

Çalışmalarına hız kesmeden devam eden Eyüboğlu, Sovyetler Birliği‘ne götürülen Türk Resim ve Heykel Sergisi’ne üç resmi ile katıldı. 1937 yılında, Akademi’de Leopold Levy‘in asistanlığını yaptı. Çalışmalarına devam ettiği sırada 1939 tarihinde, askerlik görevini yapmak üzere yedek subay okuluna alındı. Aynı yıl oğlu Mehmet Hamdi Eyüboğlu dünyaya geldi.1941 yılında askerlik görevini tamamladıktan hemen sonra, ilk şiir kitabı “Yaradana Mektuplar” yayınlandı. 31 Ekim 1942 tarihinde, açılan Dördüncü Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde ikincilik ödülünü kazandı.
Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1945 ile 1947 yılları arasında sanatsal üretimini yoğunlaştırarak önemli bir portre serisi oluşturdu. Bu dönemde Mari’nin Portresi, Alis I ve Alis II gibi eserleriyle dikkat çekti. 1946 yılında, Ankara Büyük Tiyatro‘nun (şimdiki Opera Binası) girişindeki kapılara yaptığı ikinci duvar çalışmasıyla sanat dünyasında bir başka iz bıraktı. kız kaçırma konulu bu fresk, dönemin sanat anlayışını yansıtan önemli bir örnek olarak kayıtlara geçti.

Aynı yıl, UNESCO‘nun Paris’te düzenlediği uluslararası sergiye katılan Bedri Rahmi, gönderdiği eserlerle büyük ilgi topladı. 1947’de, Türk sanat dünyasında genç ve yenilikçi bir hareketin başlangıcına öncülük ederek “10’lar Grubu“nu kurdu.
Bedri Rahmi Eyüboğlu‘nun sanata olan katkıları sadece görsel alanla sınırlı değildi. 1948 yılının Ağustos ayında, ikinci şiir kitabı Karadut’u yayımlayarak edebiyat alanındaki üretimini de sürdürdü. Hem resim hem de şiirle Türk sanatını zenginleştiren Bedri Rahmi, her iki alandaki başarılarıyla unutulmaz bir iz bıraktı.
Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1950 yılında Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde 150 resimden oluşan büyük bir “Retrospektif” sergisi düzenleyerek sanat dünyasında önemli bir adım attı. Bu dönemde birkaç aylığına Paris’e gitme fırsatı buldu ve burada özellikle İnsan Müzesi’nden derinlemesine etkilendi. Bu etkiyle birlikte “Güzel yararlı olmalıdır” anlayışını benimseyerek geleneksel yazmacılık sanatına modern bir yorum getirdi. 1950 yılı aynı zamanda Bedri Rahmi’nin İstanbul’daki Kariye Camii‘nde bir düzenleme yaparak Bizans mozaikleriyle ilgilenmeye başladığı bir dönemi de işaret eder. 1951’de Küçük Sahne’nin dekorasyonunu üstlendi ve aynı yıl boya ile mozaik dokusunda eserler üretmeye devam etti.
1951 yılı itibarıyla, sanatçı yazarlık kariyerine de adım attı ve Yeni Sabah gazetesinde yazılar yazmaya başladı. Bu yazılarını, 1952 yılının Ocak ayında Cumhuriyet gazetesinde düzenli olarak sürdürmeye başladı ve bu dönemde gazetecilik alanında da adından söz ettirmeye başladı. Bir yandan özgün yazmaları ve baskıları, Philadelphia Print Club‘da sergilendi. Bunun hemen ardından; Times dergisi, sanatçıyı ve eserlerini geniş bir iki renkli sayfada tanıttı. 1954 yılında, Bedri Rahmi‘nin Türk Tepsisi adlı motifi, Steuben Glass adlı bir firmanın düzenlediği yarışmada ödül kazandı. Bu motif, kristale oyularak teşhir edildi ve sanatçının özgün tasarım anlayışını bir kez daha gözler önüne serdi.
1954-1957 yılları arasında Hilton ve Divan otelleri ile KLM İstanbul merkezinde panolar tasarlayarak, mimari sanatla olan etkileşimini sürdürdü. Aynı dönemde, Yugoslavya ve Hollanda hükümetlerinden davet alarak uluslararası platformda daha geniş bir tanınma elde etti. 1955 yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) yapısına konulacak resimleri seçmek için oluşturulan kurula başkan olarak atandı.
Bedri Rahmi’nin adı bu kez Sao Paulo Bienali’nde onur ödülüyle anıldı ve aynı yıl “Canım Anadolu” adlı kitabını yayımlayarak, Anadolu’nun kültürel zenginliklerini sanatına yansıttı. 1957 yılında Tokyo’da düzenlenen Özgün Baskı Bienali‘ne katılan Bedri Rahmi, aynı yıl içinde “Üçü Birden” adlı kitabını yayımladı. Ayrıca, bu dönemde halk el sanatlarına olan ilgisi arttı ve dokuma, kilim, yazma gibi geleneksel motifleri mozaik çalışmalarında modern bir biçimde birleştirerek sanatsal anlayışını pekiştirdi.

Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1958’de Brüksel’deki Uluslararası Sergi’de Türk pavyonuna yaptığı 227 metrekarelik büyük çalışmayla altın madalya kazandı ve 1959’da Paris’te NATO Merkezi için 50 metrekarelik bir pano tasarlayarak Türk sanatını dünya çapında tanıttı. Sanatçının hayatı, hem görsel sanatlar hem de yazın alanındaki katkılarıyla kalıcı bir üne kavuştu. 1960-1970 arasında yazarlığa ara vererek sanatıyla içsel bir dönüşüm yaşadı. 1961’de Amerika’ya giderek soyut biçimlere ve yeni malzemelere yöneldi; plastik tutkal, kum ve Japon kağıdı gibi alışılmadık malzemelerle farklı bir sanat dili oluşturdu. Bu dönem, onun sanatına yeni bir boyut kazandıran önemli bir süreç oldu.

Sanatçının Amerika‘daki etkisi, sadece kişisel çalışmalarına değil, aynı zamanda uluslararası düzeyde tanınmasına da katkı sağladı. Unicef için Anadolu köylü kadınının Eşeğin Üzerinde Çocuklarını Taşıyan motifini içeren bir kartpostal, Amerika’da basıldı. Ardından New York Modern Art Müzesi, Bedri Rahmi’nin Zincir adlı eserini koleksiyonuna kattı. Bu durum, onun sanatının uluslararası alanda tanınmaya başladığının bir göstergesiydi.
1963-1964 yıllarında, Bedri Rahmi çeşitli projelerde yer aldı. Vakko fabrikasında, Karaköy Tatlıcılar ve Manifaturacılar Çarşısı’nda farklı malzemelerle panolar tasarlayarak sanatını çeşitlendirdi. Bu dönemde yaptığı en önemli panolardan biri ise Etap Oteli’nin girişinde yer alan Güvercinler panosudur.
1970’li yılların başında, Bedri Rahmi tekrar toplumsal temalarla sanatını şekillendirmeye başladı. Bu dönemin etkisiyle 1972’de 33. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde birincilik ödülünü kazandı.
Bedri Rahmi Eyüboğlu, 21 Eylül 1975 tarihinde geride derin izler bırakarak yaşama veda etti. Onun hayatı, hem sanat dünyasında hem de Türk kültüründe önemli bir dönüm noktasıydı. Sanatçı; hem görsel sanatlar hem de yazın alanında eserleriyle, çağının çok ötesinde bir düşünür ve yaratıcı olarak hatırlanacaktır.
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun sanat yolculuğuna ışık tutan ve ona Türk sanatında kalıcı bir yer kazandıran bazı önemli resimlerine göz atalım.
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Eserlerinden Bazı Örnekler
Salı Pazarı

1938 yılında resmettiği Salı Pazarı adlı eseri, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun önemli ve tanınan çalışmalarından biridir. Bu eser; sanatçının günlük yaşamı, halkı ve toplumun çeşitli kesimlerini resmettiği bir yapıt olarak dikkat çeker. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bu eserindeki en belirgin özellik, onun halk kültürüne ve yaşamın sıradan yönlerine olan ilgisini yansıtan bir üsluptur.
Anadolu Yaşamı

Eser, Anadolu’nun köylerinde ve kasabalarında yaşayan insanların günlük yaşamlarını ve geleneksel hayat tarzlarını konu alır. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun sanatında sıkça görülen motiflerden biri, halkın sade ama anlamlı yaşamıdır. Anadolu Yaşamı adlı eserde de bu yaşamın farklı kesimlerinden figürler ve doğa betimlemeleri öne çıkar.
Anne ve Çocuk

1951 tarihli, eşek üzerinde Anne ve Çocuk eseri, yaşamın temel değerlerini anlatmaya yönelik bir bakış açısını yansıtır. Anne ile çocuk arasındaki güçlü bağ, eserdeki figürler aracılığıyla izleyiciye aktarılır. Sanatçı, renkleri ve biçimleri kullanarak anne ile çocuğun arasındaki samimi ilişkiyi, sevgi ve güven duygularını hissettirmeye çalışır. Eser, aynı zamanda Bedri Rahmi’nin halk sanatına olan ilgisini de gösterir; bu ilgisi, özellikle geleneksel desenler, renkler ve biçimlerle birleşerek modern bir anlatım oluşturur.
Kuşlu Çocuk

1973 tarihli Kuşlu Çocuk adlı eseri, sanatçının figüratif çalışmalarından biridir ve aynı zamanda onun halk sanatına olan ilgisini yansıtan bir örnektir. Canlı renklerin ve desenlerin kullanıldığı bu eser; Bedri Rahmi’nin doğa ile iç içe, masumiyet ve özgürlüğü simgeleyen bir anlatımı temsil eder. Eser, Bedri Rahmi’nin duygusal ve estetik derinliğini, halk kültürünü modern bir tarzda işlemeyi başardığı bir başka örnek olarak sanat dünyasında yerini alır.
Tophane

Tophane, İstanbul’un tarihi ve kültürel açıdan zengin bir semtidir ve Bedri Rahmi Eyüboğlu, bu eserde şehrin ruhunu ve gündelik hayatını sanatsal bir biçimde yansıtmıştır. Eser; sanatçının halk sanatlarına ve Türk kültürüne olan ilgisinin yanı sıra, şehre dair derin bir gözlem yeteneğini de sergiler. Sanatçı, şehri ve insanları betimlerken belirgin çizgiler ve dikkat çekici renkler kullanarak enerjik bir kompozisyon oluşturmuştur.
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Sanatındaki Şiirsel Yön: Halk Motiflerinden Renkli İmgelere
Bedri Rahmi Eyüboğlu sadece bir ressam değil, aynı zamanda derin anlamlar taşıyan şiirleriyle de tanınan bir sanatçıdır. Şiirlerinde de tıpkı resimlerinde olduğu gibi insan ruhunun derinliklerine inmiş, toplumsal temaları, bireysel duyguları ve kültürel zenginlikleri işlemiştir. Eyüboğlu’nun şiirleri, onun sanatına olan katkısının sadece görsel anlamda değil, edebi açıdan da ne kadar derin olduğunu gösterir.
Bedri Rahmi Eyüboğlu, Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatında farklı şiir anlayışlarının ön plana çıktığı bir dönemde sanat ve edebiyat dünyasına adım atar. Hem eski hem de yeni sanat ve edebiyat akımlarından beslenmeye çalışmış, ancak hiçbirine tamamen bağlı kalmamıştır. Bu nedenle, edebiyat tarihleri onu bağımsız bir şair olarak tanımlar. Şair, Folklor ile modern sanatı hem resminde, hem de şiirinde birleştirerek, orijinal örnekler vermiştir.
Bedri Rahmi Eyüboğlu’na göre halk sanatı, toplumun ortak malıdır ve herkes için erişilebilir bir alandır. En güzel yanı ise, belirli bir geleneğin ürünü olması ve bu geleneğin kapılarının herkese açık olmasıdır. Halk sanatında, belirsiz veya karmaşık ölçüler yoktur; geleneği benimseyen ve aklıselim bir yaklaşımla hareket eden herkes, bu sanat dallarından birinde kendini ifade edebilir.
Eyüboğlu, Türk halk kültürü ve sanatı üzerine olan ilgisini ve düşüncelerini en yoğun şekilde edebiyat eserlerinde, özellikle de halk türküleri üzerinde ifade eder. Eyuboğlu, “şiirin gerçeğini köy türkülerinde” bulduğunu, dilinin “türkülerde yunmuş yıkanmış” olduğunu söyler.
Bedri Rahmi’nin tanınan şiirlerinden bazıları, onun derin düşünce yapısını ve estetik anlayışını yansıtan örneklerdir. En bilinen şiirlerinden biri olan “Zindanı Taştan Oyarlar”, sanatçının toplumsal ve bireysel özgürlükle ilgili derin düşüncelerini yansıttığı etkileyici bir yapıtıdır.
“Bursa’nın ufak tefek yolları
Ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
Tepeden tırnağa şiir gülleri
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.
Bir şubat gecesi tutuldu dilin
Silâha bıçağa varmadı elin
Ne ana ne baba ne kız ne gelin
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.
Ne bir haram yedin ne cana kıydın
Ekmek gibi temiz su gibi aydın
Hiç kimse duymadan hükümler giydin
Döşek diken diken yastık batıyor
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.”
“Yaradana Mektuplar” adlı şiir kitabı, sanatçının içsel dünyasına dair izler taşıyan ve bireysel duyguları evrensel bir dille aktarabilen önemli bir eserdir.
“Yıldızların, çivilediğin yerdeler,
Bulutların, eksik olmasınlar,
Hep ayni minval üzere, senden gelip sana giderler.
Güneşin böler günlerimizi
Bir portakal gibi ortasından ikiye
Yarısını kulların yer, yarısını geceler.
Denizlerin senin elinle doldurduğun kasede çalkalanmaktadırlar
Ne bir damla artmış, ne bir damla eksilmişlerdir.”
Türkülerdeki renkleri doğanın gerçek renkleriyle harmanlayan ve çevresindeki nesnelerde bu bağlantıyı kuran şair, şiirlerinde tüm güzel sanat dallarına yer verir. ”Yazma Destanı” adlı şiirinde yazma sanatını tasvir eder; yazma ve resim arasındaki bağdan bahseder. Bu şiirin orta çıkış şeklini de şöyle anlatır:
“Has renklerin bir kısmına İstanbul yazmacılarında rastladım. Onlara kavuştuğum zaman o kadar sevindim ki günlerce üstüm, başım, elim, yüzüm has renklere bulandı. Yalnız üstüme, başıma değil, ciğerime kadar işlediler; gündelik hayatıma, konuştuğum dile karıştılar; has renk, has biçim derken bir sabah bu destanla uyandım. Şiirin ne elinden kurtulmanın imkânı var, ne dilinden. Halk sanatı, rengi, biçimi, yazması, fistanı derken işte size bir yazma destanı.”
Bedri Rahmi için her renk şiirde farklı kelimelerle tasvir edilmiştir. Örneğin yeşil için
“zehir gibi” benzetmesini yapar ve “Bir defa bulaşmaya görsün yüzüne gözüne / Vallahi
billahi çıkmaz,” der. “Rakı Yeşili” şiirinde ise:
“Rakının yeşili
Zehir yeşili
Akrep gibi can evinden öyle soktu ki beni.
Azrail… kapıda… şaşırmış duruyor
Azrail’in bile ödü kopuyor.”
Sonuç olarak, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Türk sanatının önemli bir figürü olarak sadece resim dünyasında değil, aynı zamanda şiir, mozaik ve diğer sanat dallarında da derin izler bırakmıştır. Sanatçının her bir eserinde, bireysel duyguların ve toplumsal temaların bir araya geldiği, derin anlamlar taşıyan bir dil kullanılmıştır. Bedri Rahmi, sanatıyla hem Türk kültürüne hem de evrensel sanat anlayışına önemli katkılarda bulunmuş, halk sanatını modern bir şekilde yorumlayarak zamanının ötesinde bir anlayış geliştirmiştir. Eserleriyle, sadece görsel sanatlar değil, edebiyat dünyasında da önemli bir yer edinmiş olan Bedri Rahmi Eyüboğlu, sanatının derinliği ve çeşitliliğiyle bugüne kadar etkisini sürdürmüş ve Türk sanatını uluslararası alanda tanıtmıştır. Onun mirası, Türk sanatının önemli bir parçası olmaya devam edecektir.
____________________________________________________________________
Kaynakça:
- ‘Bedri Rahmi Eyüboğlu’ eyubogluonline,28,11,2024 Web.
- ”Bedri Rahmi Eyüboğlu Kimdir?” simurgsanatevi,29,11,2024 Web.
- ”Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Şiirlerinde Halk Kültürü ve Edebiyat Unsurları”, KILIÇ, A. Fikret. ayk.gov.tr, 02.12.2024, web.
- ”Halk Edebiyatına Uzanan Bir Köprü: Bedri Rahmi Eyüboğlu”, Aliye USLU ÜSTTEN. ijla.net, 02.12.2024, web.


