Yazarlıklarının yanında ressamlıklarını, ressamlıklarının yanında yazarlıklarını ustaca kullanan isimlere gelin yakından bakalım!
Bedri Rahmi Eyüboğlu (1911-1975)
Şair, ressam ve yazar kimliklerini bünyesinde taşıyan Bedri Rahmi Eyüboğlu, bu üç türün hepsinde kayda değer pek çok eser vermiştir. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde başlayan resim eğitimi, Paris’e kadar uzanmıştır. Seramik, heykel, vitray, mozaik, serigrafi ve hat gibi sanatın pek çok formunda eser vermiştir. İstanbul Hilton Otel, Divan Otel gibi otellerin duvar resimlerini, İstanbul Mefruşatçılar Çarşısı‘nın duvar kabartmalarını yapmıştır.

Edebiyat alanında şiirleriyle tanınan Eyüboğlu, masal ve deyiş gibi edebiyatın birçok türüne karşı hayranlık beslemiştir. Halktan bir kişiliği olan Bedri Rahmi Eyüboğlu, eserlerinin her türüne bunu aktarmıştır. Yaşama sevinci, halk sorunları, insan sevgisi gibi konuları şiirlerinin teması haline getirmiştir. Dol Karabakır Dol, Yaradana Mektuplar, Karadut en bilindik şiir kitaplarıdır.
Karadut, Bedri Rahmi Eyüboğlu‘nun şiirlerinin yer aldığı en bilindik kitabıdır.
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Agaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın a gülüm
Günahımsın, vebalimsin.
Hermann Karl Hesse (1877-1962)
Yazarlığıyla ön plana çıkan Hesse, şiir kitaplarında, çizdiği resimlere de yer vermiş olup ressamlığı ile de tanınır bir hale gelmiştir. Şiirleri ve resimleri Viyana’da Leopold Museum’da sergi haline getirilmiştir. Yazılarındaki tasvir gücünü, resimlerinde de ustaca kullanmıştır. Kitaplarının kapaklarında yer alan görseller büyük çoğunlukla kendi imzasını taşımaktadır. Daha çok ev ve ağaçlar üzerine çalışan Hesse, renk seçimlerinde canlılıktan yana olmuştur.

Hermann Hesse, 20.yüzyılın en önemli yazarlarından birisidir. Edebiyatın her dalına, parmağının ucuyla bile olsa dokunan Hesse, 100 milyondan fazla okuyucuya ulaşmıştır. Kendini tanıma, kendin olma mücadelesi, bireyin kendini aşması gibi bireysel gelişim konuları üzerinde oldukça fazla yoğunlaşmıştır. Bunların yanı sıra Doğu edebiyatı ve mistisizm konularını da kitaplarına yansıtan Hesse, kişisel gelişim arayışında Doğu felsefesinden faydalanmıştır. Bozkırkurdu, Siddhartha, Demian, Boncuk Oyunu gibi ünlü eserlerin sahibidir.
Siddhartha, Siddhartha Gautama‘nın hayatını konu edinen, Budizm felsefesinin ezoterik yönlerini işleyen Hermann Hesse eseridir. Birinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda hayatın zorlu süreçlerini ve insanların hayatlarının nasıl şekillendiğini okuyucuya aktarır. İnsanın kendini bulma süreçlerini temalarından biri haline getiren Hesse, bu kitabında da aynı konudan bahsetmektedir.
Zaman aşılır aşılmaz, zaman düşüncesi kafadan çıkarılır çıkarılmaz dünyadaki bütün güçlükler, bütün düşmanlıklar silinip gitmiyor mu, yenilgiye uğratılmıyor muydu?
William Blake (1757-1827)
Londra’da doğup büyüyen ve oradan hiç dışarı çıkmayan William Blake, İngiliz resim sanatının ve Romantizm sanat akımının öncülerinden birisidir. Dini inanışları ve gördüğü halüsinasyonlar, onu resim yapmaya daha fazla itmiştir. Resme ilk başladığında kiliselerin eskizlerini yapmaya başlamış ve ardından gravür sanatçısı Basire ile tanışmıştır. Tanışıklık, onun hayatını oldukça pozitif bir yönde ilerletir. Ruh sağlığı bozuk olan Blake, resimlerine doğaüstü olayları aktarır. Meleklerin ve ölmüş kişilerin, onu görmeye geldiğini düşünmektedir. Resimlerinde sürekli olarak Tanrı, melek, şeytan tasvirlerini kullanır.

Ressamlığının yanı sıra edebi kişiliği ile de oldukça tanınan Blake, İngiliz Mistik Şair olarak tanınır. Lirik bir tarzı benimsemiştir. Cennet ve Cehennemin Evliliği, Masumiyet ve Tecrübe Şarkıları, Masumiyet Şarkıları gibi ünlü kitapların sahibidir. Şiirlerinde her zaman zıtlıkları kullanır; iyilik ve kötülük, sevgi ve nefret, akıl ve enerji gibi… Biçimsel olarak basit bir etkiye sahip olan şiirleri, temasal olarak mitoloji, din, politika gibi karmaşık konuları ele almaktadır.
Kendisini zıtlıklardan besleyen Blake, bu kitabında iki zıt mekanı ortak bir noktada buluşturur: Evlilik. İyi ve kötü, mutluluk ve üzüntü gibi bağları, cennet ve cehennem evliliği üzerinden birleştirmektedir.
Ardından sordum: “Bir şeyin öyle olduğuna duyulan sarsılmaz inanç, o şeyi öyle yapar mı?”
Yanıtladı: “Tüm şairler bunun böyle olduğuna inanır.”
Emily Carr (1871-1945)
Emily Carr, Pasifik Kuzeybatı Kıyısı’nın yerli halklarından ilham almış Kanadalı sanatçı ve yazardır. Fransız Empresyonist ve Post-Empresyonist bir tarzı benimsemiştir. Kanada sanatına yaptığı katkılardan dolayı dünya çapında tanınan biri haline gelmiştir. Günümüzde halen Kanada’da Emily Carr University of Art + Design adıyla bir devlet sanat üniversitesi bulunmaktadır. Kızılderili kültüründen, doğadan ve yerli halk kültürlerinden çokça etkilenmiştir. Yerli halklardan bir topluluğun totem duvarını boyadığı için ona, “gülen” anlamına gelen “Klee Wyck” adını vermiştir.

Ressamlığı kadar ön plana çıkmayan yazarlığı, otobiyografik türler içerisinde oldukça başarılı görülmektedir. Kendi hayatından ve arkadaşlıklarından bahseden Carr, ona verilen Klee Wyck takma adıyla bir kitap yazmıştır. Bu kitap, yazarın en bilindik kitabıdır.
Anı kitabı olan Klee Wyck, yazarın Britanya Kolumbiyası’nın batı kıyısındaki seyahatini anlattığı kitabıdır. Yerli halklardan çokça bahseden Carr, bu kitabıyla 1941 Genel Vali Ödülü’nü kazanmıştır. Kanada edebiyatının önemli eserleri arasında yer alır.
Fikret Otyam (1926-2015)
Anadolu ve Güneydoğu Anadolu halkına olan yakınlığı ile resimlerinde bolca halktan insanları çizmiştir. Anadolu yaşamını tasvir etmesi ile tanınmıştır. Baş örtülü Anadolu kadınlarını figür olarak kullanmıştır. Kadınların gözlerini oldukça büyük resmetmiş ve eserlerinin en çok dikkat çeken unsuru, gözler olmuştur. Fikret Otyam’a göre “Dünyada üç tane güzel göz vardır. Birincisi; Doğu Anadolu kadınının gözü, ikincisi; eşek sıpası gözü ve üçüncüsü; ceylan gözü.” Kendine özgü bir resim dili oluşturan Otyam, eserlerinde, yiğitliklerden, zulümlerden, insanların mağrurluklarından destansı bir şekilde söz eder.

Ressamlığının yanı sıra gazetecilik mesleğini de devam ettiren Fikret Otyam, Anadolu halkı ile yaptığı röportajları ile adından sıklıkla söz ettirmiş ve sonucunda röportajları bir kitap haline getirmiştir. Gazetelerde sol kesime yakın görüşlerde bulunduğu için işleri sürekli sekteye uğramıştır. Röportajlarını birleştirdiği eserleri dışında da yazılar kaleme alan Fikret Otyam, üzerine oldukça çalışmalar yaptığı Anadolu halkı hakkında kitaplar yayımlamıştır. Gide Gide serisi, Topraksızlar, Hu Dost, Bir Karış Toprak İçin, Can Pazarı, Ağlama Anam gibi eserlerin sahibidir.
Din ve mezhep tartışmalarını barındırmakla beraber Fikret Otyam‘ın gazete haberlerinin içinde yer aldığı araştırma – inceleme kitabıdır.
Onlar, kardeş kardeşi vurdururken nasıl onlardan yana olurum? Onlar benim hakkımı çalarken nasıl onlardan olurum? Onlar kat üstüne kat çıkarken ben bir ahır damından beter yerde çoluk çocuk hayat mücadelesi verirken nasıl onlardan olurum? Onlar havyarla kahvaltı ederken, ben şu yağsız bulguru yersem, nasıl onlardan yana olurum, haksız mıyım?
Kaynaklar:
https://benimsanatim.com/tasfir-ustasi-bir-yazar-ve-ressam-herman-hesse/ Erişim Tarihi: 14.01.2023
Özer, Irmak, “İstanbul Manifaturacılar Çarşısı Modern Sanat Müzesi”, 09.02.2015, Web, https://www.themagger.com/istanbul-manifaturacilar-carsisi-imc-sanat-eserleri/ Erişim Tarihi: 14.01.2023
Sadık, Celil, “William Blake Kimdir Hayatı ve Sanatı”, 14.10.2018, Web, https://www.tarihlisanat.com/william-blake-kimdir-hayati-ve-sanati/ Erişim Tarihi: 15.01.2023
https://fikretotyam.com/ Erişim Tarihi: 15.01.2023