Baylancılar Attila İlhan ve Arkadaşları

Editör:
Cemre Kayra
spot_img

Bu yazımızda, İstanbul’un Cumhuriyet ile yaşıt, açıldığı günden bu yana aralıksız hizmet sunan, en eskiler arasında bulunan, emektar pastanesi Baylan ve edebiyat çevresine mensup müdavimlerine bir bakış atacağız. Şüphesiz bu müdavimlerin başında ünlü şair Attila İlhan geliyor. Onun beraberinde hatta öncülüğünde birçok ünlü yazar, şair, eleştirmenler pastanenin sadık ziyaretçileri haline gelmiştir. Baylan’a uğrama adeti olan, edebiyat çevresine mensup isimler arasında Fahir Onger, Oktay Akbal, Behçet Necatigil, Orhon Arıburnu, Salah Birsel, Hasan Pulur, Metin Erksan, Edip Cansever, Fethi Naci, Asım Bezirci, Tomris Uyar, Türkan İldeniz ve Leyla Erbil sayılabilir.

Türk Edebiyat Camiasının Buluşma Noktası

galataport.com

Cumhuriyetin ilk yılında Beyoğlu Deva Çıkmazı’nda açılan Baylan Pastanesi, yıllar boyunca edebiyat dünyasının birçok ünlü ismini kendine müdavim etmişti. Mekanın Türk edebiyat tarihi açısından ayrı bir yeri bulunmaktadır. Attila İlhan, Orhan Kemal, Haldun Taner, Sait Faik Abasıyanık, Behçet Necatigil, Tomris Uyar gibi isimler mekanın daimi misafirlerindendi. Gündelik işlerini halledenler akşama doğru Baylan’ın yolunu tutar; şiire, yazına, resme, sinemaya meraklı dostlar bir araya gelirdi. Burada saatlerce süren sohbetler edilir, yeni çıkan filmler ya da kitaplar üzerine tartışılır, kimi zaman da gizli bakışlarla flörtler yaşanırdı. Baylan’ın garsonları bazen cebinde bir çay parası dahi olmayan genç edebiyat tutkunlarına bir çay veya su parasına saatlerce oturma imkanı tanırlardı.

Yazar Demir Özlü, Baylan ile ilgili olarak “Bu pastane biz gençler için bir sanat, edebiyat, düşünce ortamıydı diyeceğim. Birçok kitabı elden ele dolaştırarak ve aramızda konuşup tartışarak çok şey öğrendik. Belki daha da önemlisi, geniş bir arkadaşlık çevresi oluşturduk. Belki bizim hakiki üniversitemiz orasıdır” demişti.

1952 yılında bir gün Beyoğlu’nda, o sıralarda Fransa’dan yeni dönmüş, sinema üzerine eleştiri yazıları yazmakta olan Attila İlhan, bir filmin başlamasını beklerken Orhan Kemal ile karşılaşır ve Orhan Kemal ona, “Film başlayana kadar şurada burjuvalar gibi oturalım.” diyerek Baylan Pastanesi’ni gösterir. O gün Baylan’ın kapısından içeri ilk defa girerler. Attila İlhan ve çevresinin Baylan Pastanesi serüveni böylece başlar. Nam-ı diğer “Kaptan” Attila İlhan o günü sonradan şöyle anlatmıştır: “Biz ‘burjuvalar gibi’ girdik Baylan’a… Gördüm ki fena bir kahve değil, fiyatları iyi. O zamanlar Vatan gazetesinde sinema eleştirmenliği yapıyorum. Sinema seansları beklerken oturulur, bir şeyler yenilir, içilir. Ondan sonra devam ettim oturmaya. Baylan sonradan çok büyüdü. Önce şairler ve edebiyatçılar, ardından Maviciler derken, Baylan, 50’li yılların sanat merkezine dönüştü.

Garip Akımı İstemezleri: Maviciler

turkdilbilim.wordpress.com

Yazının bu kısmında biraz edebiyatta Mavi Akımı‘ndan bahsetmemiz gerekiyor. 1952’de yayımlanmaya başlayan Mavi dergisi, Attila İlhan’ın katılımıyla bir edebi topluluğun merkezi haline geldi. Sonradan Maviciler veya Mavi Akımı diye anılan bu topluluk Garip Akımı’na karşı çıkan bir sanat anlayışını savunuyordu. Esasen Garip Akımı‘na bir tepki niteliğinde edebiyat dünyasında yer alan topluluk, şiirin her yönüyle açık ve sade olması gerektiği düşüncesini reddediyordu. Onlara göre şiir, doğası gereği anlam bakımından kapalı olmalı ve bu yönüyle düzyazıdan ayrılmalıydı. Şiirde lirizm, uyum ve estetik söyleyişe büyük önem veren Maviciler, ifade biçiminin sanatsal ve edebi olması gerektiğini savunuyordu.

Mavi Akımı’nın kurucusu ve öncüsü olarak kabul edilen Attila İlhan; geniş bir hayal dünyasına sahip, hem klasik Türk şiirini hem de Batı şiirini derinlemesine bilen, bu iki kaynağı uyumla birleştirerek kendi özgün, estetik şiir söyleyişini ortaya çıkarmış bir edebiyatçıdır. Modern insanın varoluş sıkıntıları, aşk, özgürlük, eşitlik, halkçılık gibi temalara onun eserlerinde sıklıkla rastlanır. Onun şiir dili, günlük konuşma üslubunun yanı sıra halk deyişleri, argo, nadir sözcükler ve yabancı terimleri de barındırır; bu yönüyle biçimde çeşitlilikten yanadır.

“Baylancılar” Heyecanlı Sohbetlerin Masası

galataport.com

Mavi dergisi çevresindeki edebiyatçıların Attila İlhan etrafında toplanma isteği, zamanla ‘Baylancılar’ grubunu doğurdu ve Baylan Pastanesi bu edebi toplantılara yıllarca ev sahipliği yaptı. Bir zamanlar burjuvazinin mekanı olan Baylan, Attila İlhan ve çevresindeki gençlerin buluşma yerine dönüşmüştü. Onun masasına sinemacılar, şairler, romancılar ve tiyatrocular gelip giderdi. “Baylancılar” arasında Demirtaş Ceyhun, Fikret Hakan, Ege Ernart, Hilmi Yavuz, Ferit Edgü, Demir Özlü, Yılmaz Gruda, Erol Günaydın gibi isimleri sayabiliriz. O sıralarda ‘toplumcu gerçekçilik’ anlayışını savunan Attila İlhan, neredeyse her akşam Baylan’da olur ve masasında fikirleriyle öne çıkardı. Ahmet Oktay Gizli Çekmece kitabında şunu vurgulamıştır: “Maviciler de Baylancılar da, Attila İlhan’ın tayfaları sayıldık yıllarca. Doğrusunu söylemek gerekir: Attila genç kuşak yazarları üzerinde belirgin bir etkiye sahipti. Hemen söyleyeyim: güzel konuşurdu. Sohbeti bıktırmazdı. Baylan’da uzun sohbetlerde hiç can sıkmazdı.

Burada Toplumcu Gerçekçilik akımına biraz değinecek olursak; yirminci yüzyıla damgasını vuran modern sanat ve edebiyat akımlarından birisidir. Toplumcular, toplumun sorunlarından haberdar ve onlara karşı duyarlı olunması gerektiğini savunur. Gerçekçidir; sanatçının konu hakkındaki gerçek fikrini, kişisel duygu ve düşüncelerini açıkça anlattığı eserleri kabul görür. Bu akım, Türk edebiyatında özellikle 1930’lardan itibaren etkili olmaya başlamış ve 1980’lere dek baskın yönelimlerden biri olarak varlığını sürdürmüştür. Attila İlhan da Toplumcu Gerçekçilik akımını benimsemiştir. Nazım Hikmet’in biçim ve düşünce bakımından etkisi, özellikle sanatçının toplumcu gerçekçi şiirlerinde fark edilmektedir. Duvar, Attila İlhan’ın sosyal gerçekçilik döneminde yazdığı şiirlerinden biridir. Kaptan kendi anlatımıyla şöyle demiştir: “Ben, toplumcu sanat geleneğimizle batılı toplumcu sanat tutumları arasında bir bileşim denedim. Kendime göre bir bileşim. Doğruluğu, yanlışlığı ve her şeyiyle sorumluluğunu elbet taşıyorum. Fakat, başlangıçtan bu yana devrimsel planda tarihin akışına karşıt düşmedim. Buna inanıyorum.

Hangimiz Milli Şair?

istdergi.com

Bir de Baylancıların “hır çıkardığı” bir şiir gecesi var ki ona da bu yazıda değinmeden geçmeyelim. 1956 yılında Tepebaşı Dram Tiyatrosu’nda, Türk Edebiyatçılar Birliği tarafından bir gece düzenlenmişti. Bu geceye çeşitli sanatçılar katılacaktır; şiirlerini, hikayelerini okuyacaklardır. Kendini “milli şair” olarak niteleyen Behçet Kemal Çağlar’ın da geceye katılacağı bilinmektedir. Bundan sonrasını Hasan Pulur’un kaleminden okuyalım:

“…ve Edebiyat Gecesinde hır çıkarmaya karar verdik. Eskileri protesto edecektik. Şimdiki gençlerin yaptıkları yanında, bizimki zemzemle yıkanmış bile sayılamazdı. Masumun masumu bir gösteri! Bağıracağız, çağıracağız, yazdığımız dövizleri göstereceğiz ve ‘Bağırsak Süha’ Galatasaray’da izcilik yaparken öğrendiği borazanı üfleyecek. Ama devir, kırk yıllık Rus salatasına, garsonların korkudan Amerikan salatası dediği devir… İstanbul Emniyet Müdürü de o seçimlerde AP listesinden milletvekili seçilen eski Beyoğlu Kaymakamı Hayrettin Nakiboğlu. Bütün hazırlıklar tamamlandı, biletler alındı ve akşamüzeri Lefter’in meyhanesinde toplandık. İçimizden biri ‘(…) peşimizde!’ dedi; bazı çevrelerin bu gece dram tiyatrosunda olay çıkaracağını öğrendikleri söylenmişti. Hoppala! Yahu kardeşim, bunun böyle bir meseleyle ne ilgisi var? Geceyi Yakup Kadri açtı. Konuşmasının sonuna doğru, hatırladığım kadarıyla, ‘Biz de, bizden öncekilere pek iyi gözlerle bakmazdık,’ dedi. Yakup Kadri’yi alkışladık. Sıra Behçet Kemal’e gelince kıyameti kopardık. En çok karşı olduğumuz oydu. ‘Milli şaire nasıl yuh çekersiniz’ diyen birkaç kişi üzerimize saldırınca kapıştık. (…) zaten hazırdı. Bizi derdest edip aşağıya indirdiler ve bir odaya tıktılar. Bir ara kapı aralandı ve rahmetli Behçet Kemal Çağlar göründü. Hepimize şöyle bir baktı. Bakışlarında ne bir hırs, ne bir kin, ne bir kızma, ne de düşmanca bir ifade vardı. Bugün gibi hatırlıyorum, hoşgörüyle bakıyordu. Oysa biz kim bilir kendisine nasıl bakıyorduk…”

Bunun sonucunda kimsede suç bulunamadı. “Yuh çekmenin, borazan çalmanın, döviz çıkarmanın böyle bir ideolojiyle ilişkili olduğunu bir türlü ispatlayamadılar.” Savcı ise protestocuları serbest bıraktı.

Nerede O Eski Baylanlar?

Baylan Pastanesi Kadıköy | mardinlife.com

Peki ne oldu Baylan? Kendi zamanının öncü mekanı, yenilikleri batıdan görüp harmanlayarak İstanbullularla buluşturan, tarihe ev sahipliği yapmış, şehrin hafızasında büyük öneme sahip Baylan Pastanesi bugün dört şubesiyle İstanbullulara hizmet vermeye devam ediyor. Kapısından girersek Kaptan Attila İlhan ve arkadaşlarının seslerini, gülüşlerini işitmeye çalışalım ya da bir şiir okuyup hatıralarına bir selam gönderelim. İçeride vitrinindeki klasik tatlılar ve yılların biriktirdiği o tanıdık koku hâlâ benzer bir atmosfer sunuyor. Baylan, eski müdavimlerinin anılarını taşırken bugün de İstanbul’un edebi hatırasının önemli bir parçası olmaya devam ediyor.


Kaynakça:

turkiyeturizmansiklopedisi.com. Baylan Pastanesi. Web.

Anar, Turgay. Mekândan Taşan Edebiyat. Kapı Yayınları, 2012, s. 317.

Oktay, Ahmet. Gizli Çekmece. 2. basım, Doğan Kitap, 2004, s. 197.

İlhan, Attila. ‘İkinci Yeni’ Savaşı, İş Bankası Yayınları, 2004.

Pulur, Hasan. “Olaylar ve İnsanlar.” Milliyet, 27 Oct. 1969.

Öne Çıkan Görsel Linki

spot_img

3 YORUM

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.

Yusuf Atılgan’ın Evreninde 5 Farklı Tema

Yusuf Atılgan’ın metinlerinde yalnızlık, yabancılaşma, aidiyetsizlik, bastırılmış arzular ve bitmeyen bir arayış birbirine karışır.