Son zamanlarda “Prens” ve “Var Bunlar” dizileriyle adından sıkça bahsettiren Giray Altınok, Başka Bir Sen filmi ile yine başarılı bir yapımla karşımızda. Başrollerini Ezgi Mola ve yine Var Bunlar dizisiyle tanıdığımız Kerem Özdoğan ile paylaşıyor. Altınok ve Özdoğan oyuncu kadrosunda olmalarının yanı sıra filmin senaristliğini de yapmaktalar. Yönetmen koltuğunda ise Aşk Tesadüfleri Sever, Vizontele, Yahşi Batı, G.O.R.A. gibi Türk sinemasında popülerliğini hâlâ sürdüren filmlere imzasını atmış Ömer Faruk Sorak bulunmakta. Kadrosunda genç ve dinamik oyuncuların yanı sıra Nevra Serezli, Hüseyin Avni Danyal, Cihat Tamer, Nergis Çorakçı gibi sinema ve dizi tarihimizin kıymetli oyuncuları da yer almaktadır.
İlginç Ama Samimi Bir Hikâye
Başka Bir Sen filmi daha başlarken bizleri şaşkınlığa uğratır. Bir trafik kazasıyla başlayan bu hikâye tam da karakterler tanışacak derken yine bir kazayla hayatlarının kaybetmesiyle sonlanır. Başlangıç mı son mu, belki de geçmişteki yaşamlarıyla ilgili bir filmdir diye düşünürken müthiş bir ters köşeyle Altınok’un canlandırdığı karakter anlatmaya başlar. Bu kazadan itibaren üç yıl boyunca her seferinde başka insanların bedeninde uyanarak ölmektedir. Her ikisinin de başka insanlarla onlarca farklı ölüm yaşadıklarını öğreniriz. Sadece ölüm anlarına eşlik etmeye alışan karakterlerimiz, gerçek hayatlarında henüz tanışamadan sonlanan hayatlarıyla bu kez denk gelmiş, sıkışıp kalmışlardır ve inanılmaz bir ilişki içindedirler. Film, ikilinin bu hayatta karşılaştıkları zorlukları, aile ve arkadaş ilişkilerini ve kendileri olma yolculuklarını trajikomik bir şekilde seyirciye sunuyorlar.

Yaşayamadan ölmek ve hatta sürekli sadece ölmek… Bu döngüye nasıl girdiklerinden bahsedilmeden deneyimleri yüzeysel bir bakışla aktarılıyor. Birçok filmde bilimkurgu olarak ele alınan arafta kalma, ölümün farklı şekillerde deneyimlenmesi ya da yeniden hayata gelme konuları rutin bir çerçevede ele alınmış. Herkesin başına gelebilecek günlük bir olaymış gibi anlatılması kolay bağ kurmayı sağlasa da taşlar tam anlamıyla oturmayabiliyor.
Hiç Kimse Olamadan Aile Olmak
Başarılı kadrosuyla komedinin her hâlini izlerken zaman zaman ilişkilerinin ve kendi yolculuklarının zor yanlarını da izlemekteyiz. Mümtaz ve Derya olmaya çalışırken karşılaştıkları her şey eğlenceli yanlarıyla ele alınsa da zaman zaman bu deneyimlerin yarattığı neredeyse her duyguya da şahit oluruz.

Binlerce farklı ölüme eşlik ettikten sonra bu hayatta sıkışan karakterlerimiz, kendilerini tanımak bir yana bir ailenin parçası olabilmeyi de deneyimlerler. Henüz isimlerini yeni öğrenmişken arkadaşlarının gelişiyle başlayan bu serüven, Derya ve Mümtaz’ın hayatlarının her ayrıntısıyla, ilişkide oldukları her insanla devam eder. Bu kimliklerle karşılaştıkları ilk an ettikleri sohbet birbirlerini tanımadan ama sadece kendileri oldukları tek andır. Bu sahneden sonra olmaları gereken kişilerin ardına saklanmaya ve onlara dönüşmeye çalışırlar.
Kendilerini keşfetmeye çalıştıkları bu süreç günlük yaşamdan samimi ve eğlenceli anlarla seyirciye sunulur. Damdan düşercesine kendilerini buldukları bu tabloda yine kendi yerlerini bulmaya çalışırlar. bunu yaparken de başlarına gelen her durumu diğerlerine çaktırmadan çözümlemeye çalışırken her şey daha da içinden çıkılmaz bir hâl alır. Aile ilişkilerini alışılagelmiş yöntemler ve söylemlerle sürdürmeye ve ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırlar. Hatta bazen bu durum onları kimliklerine büründükleri kişilerden daha iyi yaparlar.

Her fırsatta ailelelerine destek olmaya ve ait hissedebilecekleri bir aile olmaya çabalarlar. Okul maçını kaybetseler de kutlama yapmaları, Mümtaz’ın kız kardeşinin nişan hazırlıklarına dahil olmaları, çocukların başlarına gelen bir şeyde kendilerini sorumlu hissetmeleri ve daha bir çok sahne bu çabaya örnek olabilir. Derya da Mümtaz da hem önceki kuşakla bağları hem de çocuklarıyla yaşadıkları aile olmanın anlamını seyirciye derinden hissettirir. Film, ekranlardan alışkın olduğumuz entrikalar ve travmalarla dolu popüler aileler yerine Türk sinema ve televizyon tarihinden tanıdığımız, özlemini duyduğumuz samimi ve sevgi dolu aile sıcaklığını hissettirir.

Derya ve Mümtaz olmadan önce birçok hayatta ölümü tecrübe edinen karakterlerimizin kaybettikleri en önemli şey kendi kimlikleri diyebiliriz. Sıkışıp kaldıkları bu hayat onlara başka biri olarak yaşama fırsatını sunsa da kendi kimliklerine dair, ellerinde kalan tek şey bastırdıkları duyguları, düşünceleridir. Psikolojik açıdan baktığımızda dünyaya gelişimizden itibaren birisi olmaya çalışırız ve bazen bütün bu birilerinden sıyrılmadan dönüşümümüz imkansızdır. Bana göre Başka Bir Sen, adından da tahmin edeceğimiz üzere bir insanın karakter dönüşümlerine de ışık tutuyor. Derya ve Mümtaz olmaya çalışırken hem karakterlerimiz hem de aileleri bir dönüşüm hâlinde farklılaşır ve adeta yeniden tanışırlar. Bu dönüşüm her an eğlenceli ve keyifli hal alırken bir sonraki sahne merakla beklenmekte. İzleyenlerin keşke bir dizi olsaydı diye yakınması bu durumda kaçınılmaz oluyor…
Kendimiz Olmak İçin Üç Kural
Giray Altınok yine Prens’te olduğu gibi burada da isimsiz karakterlerle karşımıza çıkıyor. Film sonunda adını öğrensek de bunun bir sembol olduğunu düşünmeden geçemiyorum. Tıpkı Kara Şövalyedeki Joker, 12 Angry Men’deki 8. Juri gibi isimsiz karakterler, içimizden herhangi biri de olabileceğinin ve bir ideolojinin, yaşantının sembolü sayılabilir. Karakterlerin dönüşümü bir yana şu anda oldukları kişilerin gereklikleriyle hareket ederler. Bu sayede karakterlere odaklanmak yerine hikâyeye ve olay örgüsüne odaklanmamız başarılı bir şekilde sağlanıyor.

Başka birileri olarak ölme sürecine hakim olamasak da Altınok’un film başlarken birkaç örnek vererek özetlemesi bir nebze olsun açıklayıcı oluyor. Her ne kadar objektif bir bakış açısıyla sonuçlarından bahsedilmese de alaycı bir tavırla bu kısır döngüye alıştığını ve hatta kendince kurallar oluşturduğunu söyler. Bir fedakarlık olarak gördüğü başkaları için ölme cesaretini, seyircinin de benimsemesine yardımcı olur. Film biterken başlarda sıralanan bu üç kuralın sadece başka biri olarak ölmek için değil aynı zamanda gerçek hayatın içinde kendimiz olabilmemizin de koşulları olabilecek niteliktedir.
Üzücü olan bir şey var ki o da televizyonlarda izlediklerimizden farklı, ilgi çekici olan senaryoya iğreti yerleştirilen bu sponsorluklarla sık sık bölünmesi. Başarılı kadrosu ve senaryosuyla zaten popülerliğini kısa sürede sağlayacak potansiyele sahipken bu yerleştirmeler ne yazık ki akışı bozmakta. İzleyiciler tarafından eleştirilebilecek bir diğer unsur ise yer yer samimiyetten uzak kalan yetişkin oyuncuların sergilediği performans. Beklenenin aksine çocuk oyuncuların oyunculukları hem doğallıkları hem de hazırcevaplıklarıyla ön plana çıkmakta. Özellikle bazı sahnelerde Korhan karakterine hayat veren oyuncunun bu sektörde yıldızı parlayacak oyunculardan biri olacağını hissedebiliriz.
Başka Bir Sen, başarılı kadrosu ve eşi görülmemiş senaryosuyla adından uzun zaman söz ettirecek bir yapım. Argodan ve entrikalardan uzak hikâyesi son zamanlarda ailecek izlenebilecek en başarılı filmlerden biri. Başka biri olmanın her zaman kötü olmayacağını, olabilecek her ihtimalde sevgiyle yeniden yaşama tutunabileceğimizi ve Türk sinemasının özlenen aile tablosunu sunmasıyla Başka Bir Sen listelerde ilk sırada yer alacak en keyifli filmlerden.
Kısa bir bakış atabilmeniz için fragmanı ekliyorum. Şimdiden keyifli seyirler!
Kaynakça
- “Giray Altınok ve Ezgi Mola’yı Buluşturan “Başka Bir Sen” Yakında Disney+’ta”, Beyazperde, 6 Aralık 2024, www.beyazperde.com. Erişim: 30 Mart 2025
- “Başka Bir Sen”, 2025. www.boxofficeturkiye.com. Erişim: 30 Mart 2025
- “Başka Bir Sen”, 2025. www.imdb.com. Erişim: 30 Mart 2025