Bizim Büyük Çaresizliğimiz, Doğum Lekesi gibi Bir Gülümseme, Tarihi Kırıntılar, Baharda Yine Geliriz adlı kitaplarıyla ve daha niceleriyle bilinen Barış Bıçakçı, post modern türde yazdığı kitaplarıyla tanınır. Kitaplarının çoğunda her ne kadar karanlık bir tablo çizilmiş olsa da hep küçük şeylerden büyük olaylar yazarak biz okurlara farklı bakış açıları sunar. Yeni kitabı “Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin”de emekli ve yaşlı bir çevirmenin hayat tecrübelerinden yola çıkarak bir ansiklopedi oluşturmak istemesini konu alır. Ansiklopedilerde istediğiniz merak ettiğiniz kelimeleri ararsınız öyle değil mi? Kısa kısa açıklamalar bulur ve merakınızı giderirsiniz yazanlarla. Burada bahsedilen ansiklopedide de hikâyeler aracılığıyla anlatır okurlarına aktarılmak istenenleri ve “…sizden öğrendim.” ile bitirir cümlelerini. Hikâyelerden ve sizlerden öğrenilenlerden alıntıları derledik!
- “Mutsuzluğu şehrin küçük ölçekli bir haritasını andırıyordu. Yakından, dikkatle bakılmayı talep ediyordu.” (sf. 19)
- “Herkesin kendisini değerli hissedeceği bir sahne aradığını, bulduğunu ya da kurduğunu ben sizden öğrendim.” (sf. 22)
- “Ömrümüzü ilmek ilmek, bir ölüm bir yaşam ördüğümüzü ben sizden öğrendim.” (sf. 28)
- “Geniş kanatlı bir kuş gibi hissediyorum kalbimi,” dediniz. “Rüzgâr kanatlarını dolduruyor ve kalbim yükseklerde dönerek aşağıya, dünyaya bakıyor. Hiçbir canlı erişemez ona. Hiçbir dert, tasa indiremez onu yere. Her an gökyüzüne karışmaya hazır. Kalbim.” (sf. 29)
- “Varlıkların en temel niteliğinin ne olduğunu sorgulatan güneşli günler vardır. Hiçbir ikramiyenin isabet etmediği piyango biletleri gibi günler vardır. Hatıraların bıçak kadar keskin kenarlarında ışığın bir an parlayıp sonra kaybolduğu günler vardır. Öyle bir gündü. Sıradan bir gündü.” (sf. 30)
- “Sustunuz ya da ben sustum. Bir küçük bakışa böyle muhtaçken, insanın birbirinden ayrı bir içinin ve dışının olamayacağını ben sizden öğrendim ya da siz benden öğrendiniz.” (sf. 38)
- “Küçük zevklerin karşısına hep büyük acılar çıkıyor.” (sf. 50)
- “Kötülüğü ancak sağlıklı bir zihin düşünebilirmiş, bunu sizden öğrendim.” (sf. 52)
- “Anahtarlığınızda beş-altı anahtar vardı. Bu bolluk sizde mülk sahipliğinin değil, hiçbir yere sığamamanın işareti gibiydi.” (sf. 63)
- “Günler gerçekten de kelebeklere benziyormuş, sizden öğrendim.” (sf. 67)
- “Bir şarkının etrafında toplanmışlar… Bir şarkının etrafında hissedilen aidiyet duygusu… Bu hoşuma gidiyor…” (sf. 73)
- “Zaman geçmiş. Zaman da tıpkı güzellik gibi, sizin üzerinde bulunduğunuz yoldan geçmiş. Resme alışmışsınız, artık önünde uzun zaman geçirmiyormuşsunuz. Bir süre sonra neredeyse hiç bakmamaya başlamışsınız. Salondaki herhangi bir nesneymiş artık. Duvarın kanıksanmış bir parçası.” (sf. 77)
- ” ‘Gözlerimizi kapatalım,’ dediniz, ‘nasıl olsa ikimiz de yalan yanlış şeyler görüyoruz.’ Aşkın deneyime dayanmayan bilgelik olduğunu sizden öğrendim.” (sf. 79)
- “Vaatler bitince ürkütücü bir müsamereye dönüyor hayat.” (sf. 85)
- “Sanatçı olmak isteyip başaramamış insanların başıboş bir yaratıcılıkları ve tatlı bir neşeleri oluyor.” (sf. 103)
- “Ben sizden kayıpların acısıyla baş edilemeyeceğini, insanın baş etmeye çalışırken savrulacağını, saçmalayacağını mı öğrendim? Hayır, ben sizden, zamanın hem ileriye hem geriye doğru aktığını öğrendim.” (sf. 124)


