Pembe bir rüya dünyası, ışıltılı aksesuarlar, parlak topuklu ayakkabılar ve cesur bir kadınlık ifadesi… Barbiecore bu göz alıcı estetiğiyle ilk bakışta güçlü, özgüvenli bir kadın imajını bizlere sunuyor. Ancak bu göz alıcı estetiğin ardında, feminizmin karmaşık düğümleri gizli. 2020’lerin başında TikTok, Instagram ve Pinterest gibi görsel mecralarda hızla yayılan bu akım, pembe tonları, parıltılar ve abartılı feminenliği göz önüne çıkardı. Çocukluğumuzun ikonik bebeği Barbie’den ilham alan bu estetik; moda, yaşam tarzı, dekorasyon ve makyaj dünyasını etkisi altına aldı. Gerçekten de Barbiecore, feminenliğin kutlandığı özgür bir alan mı? Yoksa kadın bedenine biçilen yeni ve parıltılı bir kalıp olarak mı sunuluyor?
Bu yazıda Barbiecore’un yalnızca bir estetik akım olmadığını; aynı zamanda popüler kültür, toplumsal cinsiyet rolleri ve bireysel ifadeyle kesişen çelişkili yönlerini ele alıyoruz.
Barbiecore’un Doğuşu ve Estetik Kimliği

Barbiecore’un kökeni, Mattel’in 1959’da piyasaya sürdüğü Barbie bebeğine dayanır. Yıllar içinde Barbie, kadınlık, güzellik ve başarı ideallerinin kültürel bir sembolü haline geldi. Akım, 2020’lerin başından itibaren sosyal medyada hızla yayıldı ve Greta Gerwig’in 2023 yapımı Barbie filminin etkisiyle küresel bir fenomene dönüştü. #Barbiecore etiketiyle sosyal medyada milyonlarca paylaşıma ulaşan akımın merkezindeki pembe renk hem geleneksel feminenliği temsil eder hem de yerleşik algılara meydan okur; bu bağlamda pembe hem bir aidiyet göstergesi hem de meydan okuma biçimi haline geldi. Estetik olarak Barbiecore; saten kumaşlar, tüller, payetler, mini elbiseler ve platform topuklarla maksimalist bir feminenlik sunar.

Akım, Valentino’nun 2022 Sonbahar/Kış koleksiyonundaki tamamen pembe palet kullanımıyla yüksek modada da yer buldu.
Işıltının Bedeli: Tüketim Ve Kimlik Arasında

Barbiecore, pembe, parıltı ve abartılı feminenliğiyle göz kamaştırırken, aynı zamanda kendisini kapitalist sistemin pazarlama pratikleriyle iç içe geçmiş bir fenomen olarak konumlandırır. Bu estetik, bireyin özgün stilini yansıtıyor gibi görünse de aslında bu görünümü elde etmenin yolu tamamen tüketimden geçiyor. Bu da Barbiecore’un hem bir ifade biçimi hem de karmaşık bir kimlik performansı olmasından kaynaklanan derin bir ikilem yaratıyor.
Bu estetik, makyaj ürünlerinden ev dekorlarına uzanan geniş bir tüketim çılgınlığını başlattı; tüm ögeler piyasada özel olarak pazarlanıyor. Moda markaları ve influencerlar, Barbiecore’u bir yaşam biçimi olarak lanse ederek sürekli yeni tüketim alanları yaratıyorlar. Bu döngü, bireysel ifade gibi görünen tarzın markaların pazarlama stratejilerine dönüşme ve piyasanın çizdiği sınırlar içinde kalma riskini beraberinde getiriyor. Her #Barbiecore paylaşımı, bu metalaşmanın bir parçası olabiliyor.
Barbiecore’un sunduğu feminenlik, “özgüven” ve “güç” söylemleriyle sunulsa da ardındaki pazarlama stratejisinin sorgulanması gerekiyor. Feminenlik sahiden özgürce seçilmiş bir ifade mi, yoksa medya ve moda endüstrisinin yeniden şekillendirdiği bir arzu nesnesi mi? Postfeminizm ve popüler feminizm kavramları, bu “seçim özgürlüğünün” kapitalist sistem tarafından belirlenen yeni bir estetik ve tüketim kalıbı olabileceği sorusunu doğurur. Barbie’nin yaratılışında olduğu gibi, bu estetik de kadını idealize eden, estetik ve ticari bir nesne haline getirme riski taşır. Pembe, böylece kendini ifade etme biçiminden çıkıp beğenilmek ve onaylanmak için bir kimlik performansına dönüşebilir.

Akımın sunduğu estetik, hala ince, uzun, pürüzsüz cilt ve çoğunlukla beyaz tenli kadın imgeleriyle belirli bir beden ve güzelliği merkezine alıyor. Mattel yeni dönemde farklı beden tipleri sunsa da Barbiecore estetiği hala bu belirli kalıpları işaret ediyor. Bu durum, estetik ifadenin kapsayıcılığını sorgulattırdığı gibi, sınıfsal eşitsizlikleri de görünür kılıyor; zira Barbiecore’a uygun kıyafetler ve estetik müdahaleler ciddi maddi kaynak gerektiriyor. Akımın yükselişi, bireylerin kendilerini ifade ettikleri bir alan gibi görünse de çoğu zaman sosyal medyada görünürlük ve onay arayışı üzerinden şekilleniyor. Bu ikilik, Barbiecore’un en temel paradoksunu oluşturuyor: Kadınlar bu estetikle güçlendiklerini hissedebilir, ancak aynı anda kendilerini yeniden bir kalıbın içine sıkışmış da bulabilirler. Pembenin bu denli abartılı sunumu, kadınların belirli alanlarda “ciddiye alınmama” veya “yüzeysel bulunma” gibi riskleri de beraberinde getirebilir.
Estetiğin Dönüşümü ve Eleştirel Bakışlar

Greta Gerwig’in yönettiği 2023 yapımı Barbie filmi, Barbiecore estetiğinin popülerliğini katlarken, aynı zamanda bu akım kültürel ve feminist okumalarını kökten değiştirdi. Film, sadece bu trendinin yeniden canlanmasını değil, Barbie’nin ikonik figürü üzerinden kadın kimliği, toplumsal cinsiyet rolleri ve patriarka gibi temalara eleştirel bir bakış açısı sunarak, Barbiecore’un “fazla” ve “yüzeysel” algılanan feminenliğine yeni bir derinlik kazandırdı. Bu yönüyle film, akımı benimseyenler için yalnızca estetik bir tercih olmaktan uzaklaşıp, bilinçli bir referans ve ironi aracı haline geldi.
Ancak filmin kendisi de tıpkı Barbiecore estetiği gibi, çeşitli eleştirilere hedef oldu. Film, bir yandan Barbie’nin “kusursuz” imajını sorgularken, diğer yandan Barbiecore estetiğine yönelik “gerçekçi değil” ya da “sınıfsal ayrımlar yaratıyor” gibi eleştirileri yeniden alevlendirdi. Özellikle ötekileştirilen grupların bu estetik içindeki temsili, filmin yarattığı tartışmalarla birlikte daha görünür hale geldi. Barbiecore’un “gerçekçi olmadığı” yönündeki eleştiriler devam ederken, akımın ardındaki maddi sermaye gereksinimi sınıfsal bir ayrımcılık yarattığı iddiasını güçlendirdi. Bu durum, “alternatif estetik akımlar” arayışını da beraberinde getirdi.
Rüya Mı Yoksa Strateji Mi?

Barbiecore, popüler kültürün hızla yükselen ve herkesin dilinde olan bir estetik akımı olmanın ötesinde, modern toplumun karmaşık dinamiklerini yansıtan bir aynadır. Bu pembe ve ışıltılı dünya, bir yandan kadınların feminenliği özgürce sahiplenmesini ve ifade edebilmesi için bir alan sunarken, diğer yandan da tüketim kültürünün, güzellik standartlarının ve kimlik performansının yarattığı çelişkileri barındırır. Nihayetinde Barbiecore, estetik seçimlerimizin kişisel zevklerden ibaret olmadığını; toplumsal beklentiler, ekonomik dinamikler ve süregelen feminist tartışmalarla iç içe geçtiğini hatırlatır. Barbiecore, pembe bir rüya olabileceği gibi, aynı zamanda günümüz dünyasının karmaşık kimlik siyasetinin ve pazarlama stratejilerinin ışıltılı bir yansımasıdır.
Kaynakça
“Barbiecore Is Everywhere This Summer.” Vogue, 29 June 2022, www.vogue.com/article/barbie-fashion-is-everywhere-this-summer.
“What Barbiecore Looked Like Before Barbiecore.” Vogue, 18 July 2022, www.vogue.com/article/what-barbiecore-looked-like-before-barbiecore.
Vogue, 6 Mar. 2022, vogue.com.tr/defile/valentino-2022-23-sonbaharkis.