Günümüz Balkan devletlerinin çoğu, yüzyıllardır farklı kültürlerin bir arada yaşadığı ve dolayısıyla estetik ve etnografik açıdan çeşitlilik kazanmış ülkelerdir. Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve daha sonrasında Yugoslavya‘nın etkisinde kalan bazı Balkan bölgelerin mimarileri de birbirinden farklı birçok özelliğe sahiptir. Balkanların Slav kültürüyle harmanlaşmış kısmında kalan şehirlerinde mimari, Balkanları bir dönem etkisi altına almış olan diğer devletlerden farklı olarak daha soğuk, griye çalan tonlardadır. Dolayısıyla, Slav mimarinin izlerini taşıyan Balkan şehirlerinde, genellikle savaş dönemlerinin yarattığı melankoliyi hissettiren Balkan griliği notaları bulunur. Kimi zaman, nedenini bilmediğimiz bir şekilde bir şehri özdeşleştirdiğimiz renklerin altında yatan sebep, ait oldukları mimari gelenektir. Bu yazıda, Balkan ülkelerinde etkisini gösteren Slav mimarisinin melankolik yönleri ve özellikleri ele alınacaktır.
Slav Ülkelerinde Baskın Mimari: Brütalizm

Brütalizm, devingen ve değişen dünyada yeniden yapılanmanın bir ihtiyaç haline gelmesiyle ortaya çıkan bir mimari akımdır. Brütalist anlayışla inşa edilen binalar, genellikle sosyalizmin etkili olduğu bölgelerde karşımıza çıkar. Dekoratif unsurların üstüne yapısal unsurları da ekleyerek kent kültürünü korumaya odaklanan brütalist mimaride yalınlık ve minimalizm kavramları ön plandadır. Sosyalizmle yönetilen ülkelerde karşımıza çıkan soğuk ve tekdüze olarak değerlendirilen mimari yapılar, sosyalizmin ana hedefleri olan eşitlik ve adalet gibi unsurları vurgularken arka planda kalabalıklar içindeki yalnızlığı barındırır.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti gibi ülkelerin temel ideolojisi olan sosyalizm, kent hafızası ve kimliğini koruyup eşitlikçi bir düzen yaratmaya çalışır. Başta Belgrad, Moskova, Saraybosna olmak üzere pek çok şehirde izlerini gördüğümüz mimariyle yapılmış parklar, yollar, köprüler ve binalar; sosyoekonomik açıdan farklı kesimlerden insanların bir arada yaşaması için oluşturulmuş ortak yaşam alanlarıdır.
Brütalist mimariye uygun yapılmış eserler, genellikle soğuk renk paletine sahip olur; bizlerde melankolik bir hava uyandırır. Yüzyıllardır süregelen estetik anlayışından farklı olarak brütalizm, bizlere yaşam alanlarının ve işlevselliğin önemini gösterir. Kültürel anlamda dönüştürücü etkiye sahip betonarme ve brüt beton gibi malzemelerin kullanılması insanların birbiriyle olan iletişimlerini, ruh hallerini etkiler.
Balkan Şehirlerinde Gri Rengi

Balkan şehirlerine seyahat ettiğimizde, birbirine birkaç saatlik mesafede bulunan şehirlerin bile birbirinden oldukça farklı renklere, hislere ve geleneklere sahip olduğunu görürüz. Özellikle Slav genlerine sahip halkın yaşadığı Balkan kentlerinde, yapıların çeşitliliği göze çarpar. Slav kültürüyle harmanlanmış Balkanlar’ın bazı bölgeleri, minimalizm ve insan odaklı mimariyle tanışmadan önce Klasik Ortodoks mimarisiyle inşa edilen pastel renge yakın kiliseler, saraylar ve soylu kesime hitap eden geniş alanlarla çevrili saraylara sahiptir.
Balkanlar’da yıllar boyunca yapılan savaşlar ve kazanılan haklar sonucu Yugoslavya egemenliği altına giren Belgrad, Dubrovnik, Saraybosna gibi kentler, kullanılan malzemelerin ve verilen mesajın da etkisiyle sisli bir kış gecesinin havasına bürünmeye başlar. Betonarme yapılar ve kolektif yaşama uygun yapılmış bloklar şehirlerin hepsinin birbirine benzer ve kimi otoritelere göre sıkıcı görünmesinin sebebidir. Kimilerine göre sıkıcı ve birbirinin aynısı olan Yugoslavya’nın göz bebeği olan şehirler, farklı görüşten birçok insanı ortak bir noktada buluşturur: Şehrin griliği.
İnsanların görüş alanlarında yer alan bölgelerdeki çok sayıda gri beton bloklar, savaşlardaki mermi izlerinin bile silinmediği apartmanlar ve gökyüzünün mavisini kapatan uzunlukta, işlevsel olmak üzere kodlanmış devlet binaları şehirlerin görüntüsünü gri bir toz bulutuna çevirir. Bu yüzden şehrin modernist mimariyle inşa edilen kısımlarında gri rengini ve rengin hissettirdiği soğukluğu hissederiz.
Gri Kentlerin İnsan Psikolojisindeki Yeri

Yaşadığımız çevre ve yaşamımızın ilk anlarından beri maruz kaldığımız çevre, üzerimizde sandığımızdan daha çok tesir bırakır. Çevreyi görmemizi ve kafamızda belirli yerleri belirli şekillerde kodlamamızı sağlayan etkenler renklerdir. Renklerin belleğe ve dikkate etkisi yadsınamayacak düzeydedir ve her birinin farklı hisleri ve anlamları vardır.
Eşit bir yaşamın hayaliyle yapılanmış Balkan şehirlerinde göze çarpan renk paletini inceleyip çoğu insana hissettirdiği en uygun rengin gri olduğu kanısına varıldığını söylemiştik. Peki, gri rengi diğer renklerden farklı olarak bizlere ne hissettiriyor ve bunun Balkan kentlerinin dokusuyla nasıl bir ilişkisi var?
Gri rengi, literatürde genel olarak nötr bir renk olarak geçse de hafızamızı sınırlandıran bir özelliğe sahip olduğu belirtilir. Soğuk renk ailesinde yer alan gri rengi, sıcak veya pastel renklerin aksine bizlere duygularımızın üzerine düşme konusunda yardımcı olmaz. Bahsettiğimiz Balkan bölgelerinde Osmanlı Devleti başta olmak üzere birçok köklü devletin izleri olsa da boğucu Balkan griliği, köklerini görece yeni bir devlet olan Yugoslavya’ya dayandırır. Gri tonu bu bölgede, halkın bir arada yaşama isteğinin yavaş yavaş yok oluşunun bir renge bürünmüş halidir.

Balkan coğrafyasını da içine alan geniş bir bölgede, yıllarca çeşitli sosyal sınıflara bölünmüş, şehrin farklı renklerinin farklı tonları içerisinde yaşamış insanlar, Slav mimarinin ve döneme hakim ideolojinin etkisiyle aynı binaların içerisine girmek zorunda bırakılırlar. Renksiz, soğuk ama güvenli blokların içerisinde gri renginin sınırları içinde yaşayan milyonlarca insanın psikolojisi, grinin hafızasından etkilenir.
Gri renginin içindeki hayat vadeden yansımalar ise binlerce insanın yaşama telaşının çevreyle bütünleşen boğucu etkisiyle kaybolacak kadar silinir. Bölgenin halkı ise bu noktada gri binaların soğuk pencerelerinin sınırlandırıcı havasından kurtulabilmek adına duvarları protest yazılar ve çeşitli grafitilerle doldurarak Balkan griliğini bir nebze azaltır. Böylece gri renginin kasveti, biraz olsun kırılsa da Balkan bölgesine hakim olan yegâne rengin değişmediği açıkça söylenebilir.
Kaynakça
Kapak: Görsel yazara aittir.
Buldaç, Merve and Eren, Gizem Hediye. “Kent Kimliği Üzerinden Brütalist Mimarlığın Okunması: Yeni Belgrad Süper Blokları = Reading Brutalist Architecture through Urban Identity: New Belgrade Super Blocks.” . Web. Tykhe Sanat ve Tasarım Dergisi, vol.7, no.13, 2022, pp.347-370. DergiPark.
Duzilkifli, Mariam Adawiah and Mustafar Faiz Muhammad. “The Influence of Colour on Memory Performance: A Review.”. Web. Penerbit Universiti Sains Malaysia, 2012. National Library of Medicine.
Elmazi, Gremina.” Mozaik Kentin Belleiğini Okumak: Üsküp Örneği.” .Web. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Bilimleri Ensititüsü, 2023. GoogleScholar.


