Her çocuk özel ve farklıdır. Ne kadar da klasik ve sıkça duyduğumuz bir cümle değil mi? Ancak çocuklarla birlikte çalışıp onları gözlemleme fırsatı bulunca bu cümlenin ne kadar da doğru olduğunu anlıyor insan. Hem de bale eğitimi alan çocuklarla… Bu çocuklar bale gibi bir sanat disiplinine daha küçücük bir yaşta emek vermeye başlayarak kendi gelişimlerine büyük bir katkıda bulunuyorlar. Sanatın, dansın ve özellikle balenin çocuk gelişiminde yeri doldurulamaz birçok katkısı bulunuyor. Bu katkılara ve nedenlerine gelin birlikte bakalım! (Sanatın çocuk gelişimindeki önemine dair yazımıza göz atmayı unutmayın: Çocuğun Gelişiminde Sanat Ne Kadar Etkili?)
Erken Yaştaki Çocuklar Nasıl Öğrenir?

Çocukların daha iyi bir öğrenim deneyimi yaşaması için psikologlar ve psikiyatristler uzun yıllar çalışmalar yürütmektedir. Günümüzde de bu çalışmalar aktif olarak devam ediyor. Ancak her çocuğun öğrenme deneyimi birbirinden farklıdır. Bazı çocuklar benzer şekillerde öğrenebilse de her birinin farklı anlama biçimleri ve yöntemleri vardır. Hepsinin ortak noktası ise öğrenme deneyimleri gerçekleşirken etraflarındaki dünyayı nasıl deneyimledikleridir. Bunun temeli ise Pigaget’in Bilişsel Gelişim Kuramı’na dayanmaktadır. Gerçekten de tüm farklı öğrenme yöntemleri bu Bilişsel Gelişim Kuramı’nın dallanan kolları gibidir.
Duygusal Bilişsel Dönem (0-18 Ay)

Pigaget’in Bilişsel Gelişim Kuramı’na göre ilk öğrenme dönemi bir bebeğin doğduğu ilk anda başlar. Duygusal bilişsel dönem olarak adlandırılan bu süreç bebek on sekiz aylık olana kadar devam eder. Bu aşamadaki öğrenme oldukça basit ve temel olsa da çocuğun ilerleyen yaşlarına büyük etkileri bulunur.
Bu dönemde çocuk içinde bulunduğu hayatta yaşadığının bile farkında değildir. Bu yaşama bilinci henüz gelişmemiştir. Ancak etrafındaki objelerin varlığını hisseder. Tabii görebildiği sürece! İlk on sekiz aylık süreçte bir bebeğin gözünün önünde bulunan bir objeyi kaldırırsanız onun gittiğini değil yok olduğunu ya da hiç var olmadığını düşünür. Bu nedenle çocuğun zekasının ve bilincinin gelişmesi için etrafındaki dünya ile etkileşim içinde olması gerekir. Bu şekilde farkındalığı artar ve öğrenmeye açlığı başlar. Ancak bu dönemle ilgili benim en çok ilgimi çeken nokta öğrenmede bir ödül arayışı olmamasıdır. Yani bir adım atmaktan kelime kullanmayı öğrenmeye kadar, çocuk bu öğrendiklerinin karşılığında herhangi bir onay beklemez. Bu ise saf öğrenme isteğinin yaşandığını kanıtlar niteliktedir.
İşlem Öncesi Dönem (18 Ay – 7 Yaş)

İlk 18 ay geçtikten sonra bir çocuğun öğrenme şekli yedi yaşına kadar genellikle aynı temelde seyreder. Bu dönemde çocuk, duygularının ve duyularının farkına varır. Bu araçlar ile öğrenme deneyimini gerçekleştirir. Hatta sezgisel seçimler bile yapar. Bunun nedeni deneyimlerinin bilincinde yer edinmiş olması ve deneyimleri sayesinde tecrübelerini kullanabilmesidir. Bu dönemde çocuk, araştırır ve sorular sorar ancak bağlantı kurmada zorluklar yaşar. İleri yönlü, yani sonuca varabilecek bağlantılar kurabilir. Ancak sonuçtan geriye bir çıkarımda bulunmakta zorlanır. Bir çocuğun ablası olduğunu söylemesi ancak ablasının bir kardeşi olmadığını söylemesi bu düşünce aşamalarından kaynaklanır.
Somut İşlemler Dönemi (7 – 11 Yaş)

Çocukken herkes kendi kendine “Bu anı asla unutmayacağım.” demiştir. Ancak bu anların çoğu unutulur gider. Bu cümleler genelikle 7 ve 11 yaş arasında söylenir. Çünkü çocuklar, bu dönemde bir bilinçleri olduğunu ve dünyada yaşayan bir birey olduklarının farkına varırlar. Bilincin farkındalığı sayesinde dünyayı anlamlandırırken düşünce aşamalarına daha büyük önem verirler. Etraflarındaki objeler, tanık oldukları olaylar ve tecrübeleri sezgisel bir araç olmaktan çıkıp mantıksal bir yol gösterici görevi görmeye başlarlar.
Soyut İşlemler Dönemi (11 Yaş ve Sonrası)

Çocukluk döneminin hayal dünyasının geride bırakılarak gerçek dünyaya adım atılan yaşlar Piaget’e göre soyut işlemlerle bağdaştırılır. Bu dönemde hayatı ve diğer alanlarda öğrenme deneyimi yaşayan çocuklar artık sezgileri geri plana atmaya başlar. Mantıksal düşünme ve geriye dönüşsel sonuca varma yöntemleri ön plana çıkar. Böylelikle öğrenme doğal bir refleks olmaktan çıkıp bir amaç doğrultusunda gerçekleşir.
Bale Eğitiminin Çocuk Gelişimine Katkısı
Bale eğitimi, çocuk gelişiminde diğer öğrenme yöntemlerine göre çok farklıdır. Bale eğitimi alan çocuklar yaşıtlarına kıyasla öğrenme aşamalarını daha çok deneyimlerler. Böylelikle gelişimleri birçok açıdan daha karmaşık ve faydalı bir süreç hâline gelir. Bale eğitiminin çocuk gelişimine katkılarını da Pigaget’in Bilişsel Gelişim Kuramı’ndaki işlem öncesi dönem üzerinden ele alacağız. Benim öğrencilerimin de yaş grubunun dahil olduğu bu dönem, çocukların en çok gelişimi gösterdiği dönem olarak da öne çıkar. Ayrıca genellikle çocuklar bale eğitimine bu dönemde başladığından gelişime katkısı da en çok bu süreçte yaşanır.
Bilişsel ve Fiziksel Gelişimdeki Faydaları

Bale için çekinmeden bir çocuğun bilişsel gelişiminin en eğlenceli ve en faydalı şekilde ilerleyebileceği sanat dalıdır diyebilirim. Çocuklar genellikle eğlenerek dans ettiklerini düşünseler de bilişsel ve fiziksel gelişimlerine en büyük katkıyı sağlayacak eğitimi alırlar. Sağlıklı bir vücuda erken yaşta kavuşmaları, kaslarının gelişmesi ve omurga duruşu kazanmaları fizyolojik açıdan büyük bir avantajdır. Bunun yanında bilişsel gelişimlerine sağlanan birçok fayda vardır.
Müzik eşliğinde alınan doğru bale eğitimi ile çocuklar zihin ve beden koordinasyonunu sağlamayı öğrenirler. Herhangi bir sanat dalında eğitim almayan çocuklar genellikle zihinsel ve bedensel aktiviteleri aynı anda yürütemezler. Ancak dans ve bale eğitimi alan çocuklar hem müziği hem de bedenlerini aynı anda koordine etmeyi öğrenirler. Bunun yanında hareketleri düşünmeleri de zihinsel süreçlerine eklenince üç temayı birleştiren bir zihne sahip olurlar. Birçok çocuk bale eğitimi almaya başladıktan aylar sonra koordinasyonları oturmaya başlar. Herhangi bir eğitim almazken birden bale dalı ile zihin ve bedenlerinin sınırlarını zorlamalarının onları ne kadar geliştirdiğini görmek bir öğretmen için paha biçilemez bir deneyimdir.
Zihin, beden ve müziği aynı anda düşünerek hareket etmeyi öğrenmeleri dışında motor becerileri de gelişir. Yürümek, zıplamak ve koşmak gibi kaba motor becerileri ilk geliştirilen becerilerdir. Ancak bale eğitimi sayesinde ince motor becerilerinde de büyük bir gelişim gözlemlenir. İlk derslerinde bir çocuğa öncelikle orta parmak ve baş parmaklarını yapıştırarak tuttukları bir el şeklini öğreterek başlarız. Bu benim öğretmenlerimden öğrenip kendi öğrencilerime de uyguladığım temel bir harekettir. Genellikle estetik görünüme bir temel oluşturması için kullanılan bir el tutuşu olsa da bu duruş ince motor becerilerini de geliştirir. Çocuklarda el ve parmak kullanımının bilincini oluşturur. Bunun dışında vücut farkındalığı ve denge de bale eğitimiyle çocuklara kazandırılan ince motor becerilerindendir. Öğrencilere hep vücut karelerini korumaları gerektiği, dik durmaları ve dizlerini sıkmalarını söyleriz. Bu çocuklarda ilk başta hiçbir anlam ifade etmez. “Kareyi tut” dediğimiz bir öğrenci vücudunda herhangi bir değişiklik yapmaz. Ancak ne zaman somut bir örnekle bu duruş öğrenciye kazandırılırsa vücut farkındalığı gelişir.
Yaratıcılık ve Kişilik Oluşumu

Her çocuk yetişkinlerin sıkıcı dünyasından çok uzak bir dünyada yaşar. Zihinlerinde sınırı olmayan bir hayal evreni vardır. Bale eğitimi de bu yaratıcı dünyayı destekleyen ve büyüten bir kapı aralar. Çocuklar, bale sınıflarında öğretmenlerinin komutuyla derslerini geçirseler de evlerinde sınırsız hayal güçlerinin yarattığı özgürlükle dilediğince bale yaparlar. Onların evde yaptıkları bale öğrendikleri temel tekniklerle desteklenmiş, özgür danslarıdır. Böylelikle yaratıcılıkları gelişir ve kendilerini özgür hissederler. Bu sadece yaratıcılıklarını geliştirmekle kalmaz kişiliklerinin oluşumunu da destekler.
Kişilik denince çocukların ya annelerine ya babalarına ya da her ikisine de benzediklerini düşünmeye yatkınızdır. Ancak çocuklar ailelerinden gelen genetik ve çevresel faktörler veya okulda öğrendikleri dışında sanat eğitimleriyle de kişilik gelişimi gösterirler. Bunun tek sebebi farklı bir dal ile ilgileniyor olmaları değildir. Bir bale sınıfında çocuklara özgürce hata yapma imkânı sağlanır. Bir öğrenci hata yaptığında doğrusunu öğrenir ve bu doğruyu sürdürmeye çalışır. Öğrenciler hatalarını düzelttiğinde öğretmenlerine bunu göstermek için inanılmaz bir çaba harcarlar. Öğretmen ise bunu görüp öğrenciyi yüreklendirdiğinde özgüvenleri artar. Yüzlerinde beliren o gurur ise sadece öğrencinin değil öğretmenin de doğru yolda olduğunu hissettirir. Özgüvenin yanında disiplin de çocuklara bale eğitimiyle aşılanır. Çocuklar, emek verdikçe geliştiklerini görürler. Bu da onların çaba ve başarı arasındaki bir döngüye girerek disiplini öğrenmelerine neden olur.
Sosyallik ve İletişim

Bir bireyin, yetişkinlik döneminde kurduğu sosyal ilişkiler ve iletişim tarzlarının temeli tamamen çocukluk dönemine dayanır. Bu nedenle aile içi iletişim kadar çocuğun yaşıtlarıyla sosyalleşmesi ve iletişim halinde olması da çok önemlidir. Sağlıklı bir bale sınıfında öğrenciler öğretmenlerinin dışında sınıf arkadaşlarıyla da iletişim içindedirler. Baleye uyarlanmış oyunlarla iletişim kurarlar ve sosyalleşirler. Bu durum onların gelişiminde paha biçilemeyecek bir yere sahip olur. Kimi çocuklar çekingenliklerini atarken kimisi de kontrolsüz iletişimlerini dizginlemeyi öğrenirler.
Her çocuk içinde sonsuz bir potansiyelle doğar. Önemli olan doğru yönlendirmelerle doğru gelecekler yaratmaktır. Bale eğitimi de çocukların geleceğinde çok önemli bir rol oynar. Ben, öğrencilerimin baleyi bir sanat olarak öğrenmelerinin yanında bir birey olarak gelişmelerini de çok önemsiyorum. Bilimsel olarak da kanıtlanmış katkılarıyla bale, çocuklarda büyük bir gelişime neden oluyor. Umarım ki küçük insanlara balenin katkılarını sunabiliyorumdur ve umarım isteyen tüm çocuklar bale eğitimi alarak gelişimlerini destekleyebilirler.
Kaynakça
Thomas, Brian. PSYCHOLOGY, CHILD DEVELOPMENT AND LEARNING. Royal Academy of Dancing, 1993.
“The Physiological and Psychological Benefits of Dance and its Effects on Children and Adolescents: A Systematic Review”. National Library of Medicine. Web. 29.09.2024
Akarsu, Remziye. Kartal, Kübra. Bumin, Gonca. “Okul Öncesi Çocuklarda Dansın Duyu-Algı-Motor Becerilere Etkilerinin İncelenmesi”. IGUSABDER. 20 (2023): 431-443.
Kapak görseli: “Creative Movement: Ages 2-7”. Atlanta Ballet Centre For Dance Education. Web. 29.09.2024


