Kimine göre Balat’ın incisi, kimine göre namıdiğer Kızıl Mektep, bilinen resmi adıyla ise Özel İstanbul Fener Rum Lisesi… Bugüne kadar hakkında pek çok yazı yazılmış ve pek çok gezi rotasının merkezinde yer almış olan ve Haliç’ten bakıldığında size bütün ihtişamıyla tepeden göz kırpan o güzelim yapıyı mutlaka fotoğraflardan bile olsa görmüşsünüzdür. Tarihe meydan okurcasına yüzyıllardır ayakta duran ve tarihten günümüze uzanan nadide değerlerden yalnızca biri… 571 yıldan beri eğitim faaliyeti gösteren ve İstanbul’un en eski okulu olan bina, sadece Türkiye’nin değil; dünyanın da saygın okullarından biri olma özelliğini taşıyor. İstanbul’un silüetine renk katan yapı, Haliç’in her iki yakasındaki yapılar içinde Süleymaniye´den sonraki en büyük binadır. Şimdi gelin birlikte merceklerimizi daha yakına ayarlayıp, yılların yorgunluğuna rağmen tüm asaletiyle duran bu tarihi güzelliği birlikte keşfe çıkalım.
Tarihçesi

Şimdi zaman makinelerimizi İstanbul’un fethi sonrasına ayarlıyor ve 1454’ün İstanbul’una ışınlanıyoruz. İstanbul’un fethinden sonraki süreçte Bizans’ın yönetici sınıfı ve tüccarları kenti terk ederek Ege Adaları, İtalya ve Fransa’ya sığınmıştır. Fatih Sultan Mehmet ise 1454’te İstanbullu Ortodokslara kente geri dönmeleri hususunda çağrıda bulunmuş ve bu doğrultuda Ortodoksların kendi dillerinde eğitim yapabilecekleri, patrikhanelerini yeniden ihya edebilecekleri, ibadetlerini eskiden olduğu gibi serbestçe yerine getirebilecekleri yönünde bir ferman yayınlamıştır. Böylece Rumların şehre geri dönüşü başlamıştır. Bu ferman ile Patrik Gennadios tarafından Bizans döneminden beri var olan Patrikhane Akademisi’nin devamı olarak 1454’te Fener sınırları içinde Osmanlı tarafından geniş olanaklar sağlanan bir okul kurulmuştur. Fener Rum Lisesi müdürü olan Dimitro Zotos bu durumu bir röportajında şu sözlerle aktarmaktadır:
“…Tabii ki kuruluş 1454; fakat bunu hem çoğu tarihçi hem biz de okulun yeniden kuruluşu olarak görüyoruz; çünkü var olan okulun devamı olarak belli bir dönem çalışıyor. Daha sonra modern dönemin modern eğitimine geçiliyor.”

Yıllar içerisinde daha iyi ve yeni bir binaya ihtiyaç duyulunca Selanik’te Aynaroz olarak bilinen bölgedeki bir manastır tarafından bir yarışma açılmıştır. Yarışmayı kazanan ise Patrikhane Akademisi’nde eğitim görmüş ve bu okulun mezunlarından olan mimar Konstantin Dimadis’in projesi olmuştur. İlk kurulduğu yıllarda oldukça küçük ve mütevazı bir yapısı olan okul zamanla büyümüş ve 19. yy’da modernize edilmiştir. İşte bugün gördüğümüz görkemli bina Yassıada’daki Bulwer Şatosu ile İspanya ve İtalya başta olmak üzere Avrupa’nın pek çok yerinde yaptığı şatolarla bilinen mimar Dimadis tarafından 1880-1882 yılları arasında inşa edilmiştir.
Bina inşası için dikkat çeken iki unsur vardır. Bunlardan ilki binanın depreme dayanıklı sismik bir yapıda inşa edilmiş olmasıdır. İkincisi ise göreni kendine hayran bırakan ve halk arasında “Kızıl Mektep” olarak da anılmasına sebep olan özel kırmızı tuğlalarıdır. Bu tuğlalar mimar Dimadis tarafından Marsilya’dan özel olarak getirtilmiş ve yapım sürecinde çalışan kalfaların not defterlerinden edinilen bilgilere göre 1 milyondan fazla tuğla kullanılmıştır. Binaya yapılan son eklemelerle birlikte okul kültür ve eğitim merkezi halini almıştır. Neo-Bizans tarzında yapılmış olan olağanüstü görkemli bu bina tarih içerisinde Patrikhane Akademisi, Kırmızı Okul, Birinci Mektep ve Mekteb-i Kebir isimleriyle anılmıştır. Günümüzde ortaokul ve lise olarak faaliyet göstermekte olan yapı bugünkü adını ise bulunduğu Fener semtinden esinlenerek almıştır.
Kimler Geldi Kimler Geçti?

Okul tarih boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun yüksek mevkilerinde görev almış bulunan pek çok Fenerli Rum, baş tercüman, Eflak ve Boğdan Beyleri, Patrik ve yüksek din görevlileri yetiştirmiştir. Ders içerikleri incelendiği zaman genelde teoloji ağırlıklı, antik ve çağdaş felsefe, klasik filoloji ve edebiyatın yer aldığı görülmektedir. Bu konuda müdür Zotos şunları ifade etmektedir:
“… Okulun kuruluş yıllarında amacı kiliseye nitelikli din adamı yetiştirmek. Devamında o dönemin Avrupa’da tanınan eğitimcilerini bu okul bünyesine katarak çok önemli eğitim programları uygulanıyor. Mesela Newton’un teorilerinin ilk olarak Osmanlı topraklarında bizim okulumuzda okutulduğu söyleniyor.”
Ayrıca okulun eğitimcileri arasında da çok ünlü yazar ve araştırmacılar da yer almıştır. Bunlardan baba ve oğul Zigomalaslar (1556-1580), Teofilos Koridaleus (1621-1639), Aleksandros Mavrokordatos (1663-1671), Evgenios Vulgaris (1760-1761) ve Konstantin Kumas dünyaca ünlü isimlerdir. Osmanlı Dönemi’nde okulun müdürleri din görevlileri arasından seçilirken 1861 sonrasında okul klasik eğitim veren bir liseye dönüşmüştür.

1903’te okulun bünyesine ilkokul öğretmeni yetiştirmeye yönelik klasik filoloji ve pedagoji eğitimi veren bölüm eklenmiştir. Cumhuriyet’in ilanından sonra Fener Rum Erkek Lisesi adını alan okul bundan sonra bir kez daha adını değiştirecektir. Okulun hemen yanı başındaki Tevkii Cafer Mektebi Sokak’ta yer alan, orta okul ve lise çağındaki kızlara eğitim veren ve 1989’a kadar varlığını sürdüren Yuvakimyon Rum Kız Lisesi kapanınca buradaki kız öğrenciler Fener Rum Erkek Lisesi’ne nakledilir. Bundan sonra karma eğitime geçen okulun adı bu kez Özel Fener Rum Ortaokulu ve Lisesi olarak değiştirilir. Bir zamanlar patrikhanenin din adamı ihtiyacını gideren okulun öğrenci fazlalığından dolayı eleme sistemi bulundurduğu bilinse de ilk başlarda 750’e varan öğrenci sayısı, giderek azalan Rum nüfusu ile günümüzde 32’ye kadar düşmüştür. Öğrencilerin hangi şartlarda bu okulda eğitim görebilecekleri ile ilgili ise müdür Zotos şunları söylemektedir;
“… Okulumuz bir Rum azınlık okulu ve Lozan Antlaşması’na göre okulumuz sadece kendi cemaatine ait ailelerin çocuklarını kabul edebiliyor. Bir de Yunanistan’dan Türkiye’ye gelmiş Yunan vatandaşları bizim okulumuzda farklı bir statüyle okuyabiliyorlar. Onun dışında öğrenci kabul etmemiz mümkün değil.”
Günümüzde eğitim dili Rumca, İngilizce ve Türkçe olan okulun eğitim programı Türkiye’deki müfredat ile Ortodoks kültürel derslerini birleşiminden oluşmaktadır.
Kim Bilir İçi Nasıldır?

Dışarıdan bakıp içine girme fırsatı bulamayanların aklından geçen bu soruyu bir nebze olsa da cevaplamak adına gelin şimdi de binanın içinde bir tur atalım. Binanın girişinde öncelikle bizi Patrikhaneye Bağlı Büyük Okul (ΠΑΤΡΙΑΡΧΙΚΗ ΜΕΓΑΛΗ ΤƱ ΓΕΝƱΣ ΣΧΟΛΗ-Patriarhiki Megali Tou Genous Sholi) yazısı karşılar. Okulun Milli Eğitim’e bağlanması ile bu yazının altına “İstanbul/Fatih Özel Fener Rum Lisesi” tabelası da eklenmiştir.
Tipik bir şato mimarisini andıran bu görkemli yapının kapısından girer girmez bizi yerdeki yazılar karşılar. Bu yazılar “Bilgiyi iste”, “Kurallara uy”, “Bana bilgisiz gel ve bu eğitim yuvasında ol”, “Zamanın kıymetini bil”, “Kendini tanı”, “Erdemli ol”, “Barış iste” ve “Merhametli ol” gibi anlamlar taşımaktadır. Giriş katında idare odaları, öğretmen odası ve birkaç amfi tarzında sınıf bulunurken; ikinci katta sınıfların dışında resim sınıfı, kütüphane ve tören salonu yer almaktadır. Duvar ve tavandaki işlemeleri nedeniyle tören salonuna binanın en görkemli yeri desek abartmış olmayız. Buraya girer girmez bizi tavanda karşılayan freskler hemen dikkatleri kendi üzerine çeker. Bu freskler arasında Büyük İskender, I. Konstantin ve eğitimin azizleri olarak anılan üç aziz bulunmaktadır. Azizlerin altında bulunan haç sembolü bir dönem kapatılmış olsa da 2000’li yılların başında geçirdiği basit bir restorasyon süreci sonrasında tekrar açılmıştır. Burada dikkat çekici bir detay ise eğitim azizlerinin günü olarak kabul edilen 30 Ocak günü, 1880’de bu binanın temellerinin atılmış olmasıdır.

Dönemin patriği ve aynı zamanda okulun ilk patriği olan Gennadios ve Fatih Sultan Mehmet’in bir arada olduğu tören odasındaki tabloda, Fatih’in elinde bahsi geçen bir ferman resmedilmiştir. Bu odada ayrıca Aristoteles ve Platon gibi felsefeciler, Atina’nın kurucusu olarak bilinen Perikles’in de yer aldığı tablolar bulunmaktadır.
Yapı içerisindeki sütunlara dikkatli bir gözle bakıldığında üzerlerindeki baykuş ve güvercin kabartmaları dikkat çeken bir başka detaydır. Sembolik olarak güvercin kutsal ruhu, saflığı ve iyiliği; baykuş ise bilgeliği temsil etmektedir. Binanın duvarlarına bakıldığında ise çok sayıda ismin yazılı olduğu görülmektedir. Bu isimler arasında 1454’ten beri okula müdürlük yapmış kişiler yer alırken; diğer taraftan okulun yapımına katkıda bulunan ailelerin isimleri de yazmaktadır. Muhteşem bir manzaraya sahip olan bahçesinde ise Atatürk’ün büstünün arkasından bakıldığında tüm Haliç ayaklarınızın altında yer almaktadır.
Yanlış Bilinenler Ve Gerçekler

Burayı daha önce hiç gezme şansı bulamamış, fotoğraflardan ya da uzaktan gören pek çok kişi binanın büyüklüğünden ve ihtişamından dolayı onu sıkça Fener Rum Patrikhanesi hatta Ruhban Okulu zannetse de aslında patrikhane bu yapıdan çok daha mütevazı bir yapıdadır.
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Fener/Balat bölgesi fotoğrafçılar ve tarih meraklıları için popüler bir ziyaret noktası oluştursa da sosyal medya paylaşımları sebebiyle yanlış yayılan ve okulun yalnızca senede bir gün ziyarete açıldığına dair çıkan bilgi kirliliğine karşı okul müdürü Zotos şu sözleri dile getiriyor:
“… Biz bizim okulumuzu ziyaret etmek isteyen herkese kapılarımızı açıyoruz; fakat bizim okulumuz şu anda faaliyette olan bir okul … Öğrencilerimiz ders yapıyorlar… İmkanlar çerçevesinde misafirlerimizi okulumuzda randevuyla ağırlıyoruz. Okulun sadece bir gün açık olduğu ile alakalı çıkan haberlerin hiçbiri bizden kaynaklı haberler değildir. Bu haberler Instagram fenomenleri olarak adlandırabileceğim kişilerin yapmış olduğu tanıtımlardır…”

Senede bir gün yaptıkları Noel kermesini cemaatleri dışına taşıyıp halka açan okulun aynı gün ziyarete açılması ile karşılaşılan yoğun ilgi üzerine ise şunları dile getirmiştir:
“Hal böyle olunca tabii ki insanlar akın ettiler okulumuza. Çok yoğun bir kalabalık vardı o gün. Açıkçası insanların okulumuza gelmesi bizi çok memnun ediyor; fakat yoğunluktan dolayı okulumuzun tam olarak göremediler. Okulumuzu daha iyi bir şekilde tanıtmak isterdik. Kısıtlı bir alanda ziyaretçi kabul edebildik. Biz bu işi biraz daha organize bir şekilde düzenlemek zorundayız. Oradaki eksikliğimizi de görmüş olduk. Bununla ilgili de tabii ki çalışmalarımız olacak.”
Balat’ın tarihi yapısında kendine has ayrı bir güzellik barındıran, İstanbul sokak fotoğrafçılarının vazgeçilmez noktaların birisi olan Fener Rum Lisesi tarihiyle, mimarisiyle ve kırmızı tuğlalarıyla Haliç’e olanca heybeti ve ihtişamıyla göz kırpmaktadır. Balat’ın meşhur dik yokuşlarını çıkmadan tecrübe etmeniz zor olsa da ve hatta çıkarken itiraf edelim ki biraz söylenseniz de Sancaktar yokuşunu çıktığınızda sizi karşılayan bu büyüleyici güzellik karşısında “iyi ki” diyeceksiniz. Umarız ki yüzyıllardır ayakta kalan bu yapı bizden sonraki nesillerin de görebileceği kadar uzun süre ayakta kalsın.
Kaynakça
“Fener Rum Lisesi Tarihçe”. Fener Rum Lisesi. Web. 21.03.2025
“Özel Fener Rum Lisesi”. T.C. Fatih Kaymakamlığı. Web. 21.03.2025
569 Yıllık Okul; Fener Rum Lisesi. Mehmet Şimşek. Habertürk, İstanbul. 29 Ocak 2023
“Fener Rum Lisesi 570 yaşında”. Agos. Web. 21.03.2025
“İstanbul’un UNESCO Mirasları: Fener ve Balat”. Flyista. Web. 21.02.2025
Galata köprüsünden her geçişimde tepede gördüğüm o yapının ne olduğunu hep merak etmiştim. Ardından bir dizide o yapıyı gördükten hemen sonra bu yazı ile karşılaşınca büyük bir keyifle okudum 😀 çok güzel anlatmışsınız elinize sağlık 🙂