Ayrılık Sevdaya Dahil’i Anlamak: Kaptan Attila İlhan | Şiir Tahlili

Editör:
Gaye Nur Karabay

Türk edebiyatının önemli şair ve yazarlarından olan Attila İlhan, İzmir’in Menemen ilçesinde 15 Haziran 1925’te doğmuştur. Babası savcı Bedrettin Bey, annesi Memnune Hanım’dır. Şair, aydın ve de Atatürkçü bir kişiliğe sahiptir. Eserlerinde gittiği yerlerden ve tanıştığı kişilerden çokça izler bulundurup deniz aşkını da eserlerine verdiği isimlerle yansımıştır. Aşk, intihar, içki, ölüm, Kavga ve Kahramanlık gibi konuları şiirlerinde işleyen yazarın İlk şiir kitabı ise 1948’de Duvar ve Sisler Bulvarı’dır. Ayrıca Elde Var Hüzün, Kimi Sevsem Sensin, Ayrılık Sevdaya Dahil gibi pek çok eserleri de mevcuttur. Sokaktaki Adam ve Zenciler Kimseye Benzemez romanlarından sonraki eserlerinde ise tarihsel konular ağırlıktadır. Bu tür romanlarında öz Türkçe akımına karşı çıkmıştır. Garip akımı ve İkinci yenicilere karşı, Elde Var Hüzün kitabıyla da Mavi akımını başlatıp temsilcisi olmuştur. Her ne kadar başarılı olamasa da. Kendisi döneminin ikinci yeni anlayışından etkilenmiş ve şiirlerinde kapalı bir anlatımı imge dünyasını amaçlamıştır.

Şairliğinin yanında aynı zamanda romancı, deneme yazarı, senarist, gazeteci ve eleştirmendir. 1953’te Vatan Gazetesi’nde sinema eleştirmenliği başlamış, yine aynı yıl ilk romanı Sokaktaki Adam‘ı yayımlanmıştır. Ayrıca Shakespeare’in Hamlet ve Othello gibi önemli eserlerini de çevirip Türk okurlarına tanıtmıştır.

Sevdiği bir kıza Nazım Hikmet’in şiirini mektup olarak yazmıştır. O dönemlerde Nazım Hikmet’in şiirlerini paylaşmak kesinlikle yasak olduğundan bu mektup öğretmenleri tarafında yakalandığında çok büyük bir yasal suç işlemiş olarak sayılmış ve okuldan atılmıştır. Ama o yine de şiir yazmaktan hiç vazgeçmemiştir. Onun şiir sevdası 16 yaşından, Balıkçı Türküsü şiiri yazmasıyla başlamıştır. Tabi bundan öncesi de şiir merakıyla dolu olan şairimiz, 11 Ekim 2005’te 80 yaşında İstanbul’da vefat etmiştir. Fakat eserleri hâlâ onun adını yaşatmaktadır.

Attila İlhan’ın Edebi Yönü

6. Atilla İlhan Edebiyat Ödülleri'ne başvurular için son tarih 19 Haziran! - KÜLTÜR.İSTANBUL

Eserlerinde noktalama işareti ve büyük harf kullanmaz. Şiirlerinde Divan ile Halk edebiyatını, modern şiir çerçevesinde birleştirerek kendine özgü bir üslup oluşturmuştur. Şiir serbest biçimde yazılmış 6 bentten oluşmaktadır. Şiirin dili benzetmelere yer verse de sade ve açıktır. Ama anlam açıkça verilmemiş sezdirme ile kapalı şekilde yazılmıştır.

“Ayrılık Sevdaya Dahil”

Siz değerli okurlar için incelediğimiz, Ayrılık Sevdaya Dahil şiiri, ayrılık ve sevda temalarını işleyen 11 ayrı bölümden oluşur. Şair; aşkın ve ayrılığın insanın iç dünyasında yarattığı karmaşayı, acıyı ve de özlemi anlatır. Her bir bölüm farklı duygusal ve düşünsel yönleriyle bu temaları ele alır. Şiirin bölümleri arasında tematik bir bağlantı ve anlam derinliği bulunur, bu da şiiri zenginleştirir. Yazar 1950’li yıllarda kaleme aldığı ve edebiyat dünyasının önemli, bilindik eserlerinden biri olan bu şiirinde, insan ilişkilerinin karmaşıklığını ve içsel çatışmalarını ustalıkla ifade etmiştir. Şiir serbest ölçü ile yazılmış ve benzetme, abartma gibi söz sanatlarıyla süslenmiştir. Şiirin teması aşk ve ayrılık üzerinedir.

Şiir Tahlili

8. Attila İlhan Edebiyat Ödülleri"ne başvurular başladı | N-Life

Açılmış sarmaşık gülleri
kokularıyla baygın
en görkemli saatinde yıldız alacasının
gizli bir yılan gibi yuvalanmış
içimde keder
uzak bir telefonda ağlayan
yağmurlu genç kadın

Attilla İlhan, şiire başlarken iç dünyasındaki hüznün ve içindeki kederin altını çizer. Ayrılık ve özlemin doğa imgeleri ve zengin güçlü bir dille sembolik şekilde betimlemesini sunar. Misal, sarmaşık gülleri açmış kokularıyla etkileyici bir atmosfer yaratırken yıldız alacasının en görkemli anına atıfta bulunarak bu ayrılığın özel bir anı içinde bir tür ‘keder’ olarak tanımlanan bir duygu ile kaplanmıştır. Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın betimlemesi ise, duygusal bir yalnızlığı ve ayrılığı çağrıştırır. ‘Yağmurlu’ derken kastettiği kadının gözyaşlarını simgeler, bu da hüznü ve melankoliyi daha da güçlü ve edebi bir biçimde vurgular.

rüzgâr
uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
mor kıvılcımlar geçiyor
dağınık yalnızlığımdan
onu çok arıyorum onu çok arıyorum
heryerinde vücudumun
ağır yanık sızıları
bir yerlere yıldırım düşüyorum
ayrılığımızı hissettiğim an
demirler eriyor hırsımdan

Bu kıtada uzaklık, yalnızlık ve yoğun bir özlem duygusunun atmosferi hissedilir. Mor rengi vurgulamasındaki amaç ise bu rengin duygusal yoğunluğu ifade eden bir renk oluşudur. Bu kıta da öfkeyi, acıyı, duygusal bir yıkımı ve de kaybı etkileyici bir şekilde ifade edişini görürüz. Okura duyguyu uçlarda hissettirecek bir bölümdür bu bölüm.

ay ışığına batmış
karabiber ağaçları
gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte
herşey onunla ilgili

Ayrılığın sevgiyle iç içe olduğu vurgulanmıştır. Yazar, vahşice bir acılı tadının olduğunu bilip sevdanın da bir parçası olduğuna ve ayrılanların halen sevgili kaldığını düşünür. Yazarın bu düşüncesindeki sebep belki de birini sevince kalpten kolay kolay silemeyişimizdendir.

Yine şiirin bütününde olduğu gibi bu kıtada da doğadan faydalanıp duygular yansıtılmış, ayrılık ve özlem temaları vurgulanmıştır. Doğa imgeleriyle aşk kokan bir hava, duygusal karmaşıklık ile aşkın, ayrılığın ve özlemin iç içe geçtiği derin bir düşünceyi şiirsel dille yansıtmıştır.

telâşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
gittikçe genişleyen
yakılmış ot kokusu
yıldızlar inanılmayacak bir irilikte
yansımalar tutmuş bütün sâhili
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili

Şair yine bu kıtada da; ayrılığın vahşi ve dayanılmaz bir tadı olduğunu ve ayrılığın sevgiyle iç içe olduğunu yinelemektedir. Ayrılığın zorluğunu, duygusal karmaşıklığını vurgular. “Gittikçe genişleyen yakılmış ot kokusu” ifadesi, sanki uzak bir yerdeki yangının kokusunun geldiğini düşündürür. Bu da ayrılığın getirdiği acıyı ve yıkımı sembolize eder. Ve acılar gece yaşanır, çünkü gece acıları uyandırır. Huzursuzluk saatleridir gece…

yalnızlık
hızla alçalan bulutlar
karanlık bir ağırlık
hava ağır toprak ağır yaprak ağır
su tozları yağıyor üstümüze
özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
eflatuna çalar puslu lacivert
bir sis kuşattı ormanı
karanlık çöktü denize
yalnızlık çakmak taşı gibi sert
elmas gibi keskin
ne yanına dönsen bir yerin kesilir
fenâ kan kaybedersin
kapını bir çalan olmadı mı hele
elini bir tutan
bilekleri bembeyaz kuğu boynu
parmakları uzun ve ince
sımsıcak bakışları suç ortağı
kaçamak gülüşleri gizlice
yalnızların en büyük sorunu
tek başına özgürlük ne işe yarayacak
bir türlü çözemedikleri bu
ölü bir gezegenin
soğuk tenhalığına
benzemesin diye
özgürlük mutlaka paylaşılacak
suç ortağı bir sevgiliyle

Bu kısım yalnızlık ve doğa tasvirlerini içerir. Yalnızlık ve özgürlük arasındaki ilişkiyi sorgular. Yalnızlığın karanlığını imgelerle tasvir eder. Şair, yalnızlığın sert ve keskin olduğunu ancak aynı zamanda da sevgiliyle paylaşıldığında anlam kazanacağını vurgular.

sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-sanki ateşten bir tebessüm-
zehir zemberek aşkımız

Son kıta da ise şair şiirde, yanıldığını ifade eder. Aşkın başlangıçtaki saflığına ve masumluğuna inanmışlığını tasvir etmektedir. Lakin içlerindeki aşkın ve tutkunun sönmeyip canlı kaldığının da altını çizer. Bu aşkın güçlü bir o kadarda zor ve tehlikeli oluşunun farkındadır. Fakat, birbirleri için yeryüzündeki tek anlam olduğuna inanmıştır. Ancak zaman içinde ilişkinin karmaşıklaşıp değişeceğinin farkına varıp etkili şekilde anlatır.

Attilla İlhan, şiirinde sevgi ile ayrılık arasındaki zıtlığı ve insanın bu duygusal durumlar arasında nasıl sıkıştığını anlatır. Aşk ve ayrılığın insan yaşamındaki evrensel deneyimlerini ele alır. Ayrılsalar da sevgililerin birbirlerinden kopamayışını ele alır…

 

 

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Hal Hal: Barış Manço’nun Neşeli Bir Mirası

Bu yazıda, "Hal Hal" albümünün müzikal yapısını ve yıllar boyu bizlerde bıraktığı etkiyi inceliyoruz.

Pop Rock Türüne Ait En İyi 12 Yabancı Şarkı

Pop rock türüne damga vurmuş 12 muhteşem parça sizlerle.

Stil İkonu Prenses Diana: Moda Tarihine Geçen Görünümler

Kalplerde taht kuran Prenses Diana’nın özgün seçimleri ve zamansız zarafeti…

Sinema ve Renk Psikolojisi: Filmlerde Renk Kullanımı İzleyiciyi Nasıl Etkiliyor?

Sinemada renkler anlatımı derinleştirerek izleyicinin duygu ve düşüncelerini etkiler. Bu, filmle kurulan bağı güçlendirir ve anlamın görsel yolla aktarımını sağlar.

1876 Darbesi’ne Giden Yol: Abdülaziz Neden Tahttan İndirildi?

1876’da Mithat Paşa ve arkadaşlarının darbesiyle Abdülaziz tahttan indirildi, II. Abdülhamid anayasa vaadiyle Osmanlı tahtına çıktı.

Incendies Film İncelemesi: Ateşin İçinden Doğan Direniş

Incendies, yıkımın ortasında kadınların ve çocukların sesiyle yükselen bir ağıt gibi; sizi susturulmuş acıları duymaya çağırıyor.

Tutuklu Öğrenciler Unutuldu mu?: Psikolojik ve Kültürel Evrimsel Bir Analiz

Ekonomik kırılganlık, politik ve hukuki sorunlara dair tepkiler önemli olan Türkiye’de; aile yapısı ve çocuk yetiştirme stilleri, tutuklu yargılanan öğrencilere dair sessizliğe de etki ediyor olabilir mi?

Projeksiyon: Sorun Bizde mi, Karşımızdakinde mi?

Kendimizde bastırdığımızı başkalarında mı görüyoruz? Projeksiyon, içsel çatışmaların dışa yansımasıdır. Belki de sorun bizde, sadece farkında değiliz.

Shrek İzleme Rehberi: Gözden Kaçan Detaylar

Shrek serisinde gözden kaçan parodiler, kültürel göndermeler ve eleştiriler: Disney'den Matrix’e, klasik anlatılara alternatifler sunan katmanlı bir okuma.

Big Fish Film İncelemesi: Hikâyelerin Hatırasında Yaşayanlar

Big Fish, hayal gücüyle örülü yaşam öyküsünde sevgiyi, kaybı ve bağışlamayı masalsı metaforlarla anlatıyor; izleyicisini büyülü bir yolculuğa çağırıyor.

Editor Picks