Ayrılığın Kaçınılmazlığı: Issız Adam Filmine Alternatif Sonlar

Editör:
Asiye Tuna Deniz
spot_img

Çağan Irmak‘ın 2008 yapımı Issız Adam filmi, bir neslin -hatta belki nesillerin- şüphesiz en sevdiği aşk filmlerinden biri olmuştur. Filmde, Ada (Melis Birkan) ve Alper’in (Cemal Hünal) hikayesini ta en başından; tanışmalarından, ilişkilerinin geldiği en son noktaya kadar, kimi zaman Ada’ya, kimi zaman Alper’e hak vererek, onların duygularını içimizde hissederek, büyük bir merakla izliyoruz.

Issız Adam-Pinterest

Filmde Alper karşımıza başarılı, lüks restoran sahibi bir aşçı olarak çıkıyor. Filmin adında da geçtiği üzere Alper yalnız yaşıyor, çok fazla arkadaşı ya da bir ilişkisi yok. Onun hayatındaki en büyük odak noktası işi. Romantik uzun süreli bir ilişkidense, tek gecelik ilişkiler onun için daha heyecan verici. Ada ise Taksim’de küçük, mütevazi bir dükkanda çocuk kostümleri tasarlarken karşımıza çıkıyor. Ada Alper’in tam aksine daha sakin bir hayatı tercih etmiş ve ona göre yaşayan bir genç kadın. Aynı zamanda daha romantik ilişkileri tercih eden, cinselliği ön plana koymayan biri. Filmin en başında Alper’in gündelik hayatını nasıl yaşadığını yakından görüyoruz. Restoranında nasıl çalıştığını, evde, sokakta neler yaptığını ve elbette yaşadığı günlük birliktelikleri. Bir gün yine Alper Beyoğlu’nda bir kitapçıdayken Ada ile karşılaşıyorlar, görür görmez Alper, Ada’dan çok etkileniyor. Ada ”Çılgın Kalabalıktan Uzak” isimli bir kitap arıyor fakat bulamıyor. Ardından başka bir sahafa gidiyor, Alper de onun peşinden tabii. Alper Ada’nın bulamadığı kitabı bulup peşinden gidip ona götürüyor. İlk karşılıklı diyalogları da bu sahnede gerçekleşiyor diyebiliriz. Böyle böyle derken Alper Ada’nın peşinden koşmaya başlıyor ve onunla tanışmaya çalışıyor. Nihayetinde başarıyor da. Ada her ne kadar geçmişte yaşadığı kötü tecrübelerden dolayı bu ilişkiyi başta istemese de o da hislerine karşı koyamıyor ve kendini Alper’le bir ilişkinin içinde buluveriyor.

İlişkilerinde sürekli olarak inişler çıkışlar yaşasalar da birlikte aslında güzel, romantik vakit geçiriyor, güzel yemekler yiyor, plaklardan eski şarkılar dinliyorlar. Anlayacağınız dışarıdan bakıldığında gayet romantik bir ilişkinin parçası oluyorlar. Her şey böyle pürüzsüz ilerlerken, Alper bir anda hepimizin aklına kazanan o cümleyle ilişkiyi bitirmek istediğini söylüyor ”Ada, ben ayrılmak istiyorum.” Buradan sonrası ise yokuş aşağı. Hesaplaşmak, unutmaya çalışmak, ve Alper’in deyimiyle küçücük bir saç tokasının bile sizinle alay etmesi. Filmin en sonunda aradan belli bir süre geçmişken ikilimizin karşılaşmasını görüyoruz. Ada tamamen başka bir yerde, başka bir hayat sürüyor. Belki de sürmek istediği ve sürmesi gereken hayatı. Alper ise hâlâ aynı, insanlardan ve hayattan soyutlanmış bir yaşam sürüyor. En sonunda da yine hepimizin bildiği Ayla Dikmen’in Anlamazdın parçası ve duygusal bir sarılmayla kapanışı izliyoruz. Peki onların bu sonuna alternatif başka finaller düşünseydik neler olabilirdi? Gelin bu yazımızda sizinle bu filme getirebileceğimiz alternatif sonlara bakalım.

1-Ayrılmazlar, Ama Çok Mutsuz Bir İlişkileri Olur

Bana kalırsa ilk akla gelen tabii ki Alper’in o kırıcı sözleri ortada hiçbir sebep yokken söylememesi ve ayrılmamış olmaları olurdu. Eğer Alper o gün o sözleri hiç söylemeseydi, yine inişli çıkışlı fakat belki de uzun soluklu hatta sonu evlilikle biten bir ilişkileri olabilirdi. Ama hepimiz biliyoruz ki, Alper böyle bir hayatın insanı değil ve eğer böyle olsaydı da sürekli kavga ettikleri, kaosun, gürültünün, gözyaşının hiç eksik olmadığı bir evde yaşadıkları bir evlilik izlerdik. Belki çocukları olurdu ve Alper çocuklarıyla yeterince ilgilenmeyip ebeveyn olarak sorumluluklarını yerine getirmezdi. Ada’nın da her şeyi idare etmeye çalışırken yıprandığı, tükendiği bir evlilik izlemiş olurduk.

2-Ada Alper’e Hiçbir Karşılık Vermez, Platonik Bir Aşk Hikayesi Ortaya Çıkar

Ada, geçmişinde yaşadığı tecrübelerden ve başına geleceklerden az çok haberdar olduğu için Alper’e hiçbir şekilde bir şans tanımayabilirdi. Fakat o her ne kadar reddetse ve uzaklaşmaya çalışsa da Alper onun peşinden gidebilirdi. Eğer filmi izlediyseniz Alper’in bu tür bir saplantı yaşamaya ne kadar meyilli olduğunu biliyorsunuzdur. Dolayısıyla bu ihtimal seyirci için çok büyük bir sürpriz olmazdı. Bu kaçma kovalama durumu devam ederken aradan yıllar geçerdi; hayatları değişse, dönüşse de Alper Ada’ya olan aşkından vazgeçmeyebilirdi ve en sonunda da istediğini elde edemediği için kendine zarar verebilirdi. İzleyici olarak buna da şaşırmazdık diye düşünüyorum. Yani belki de Zeki Demirkubuz‘unKader filminde izlediğimiz Uğur ve Bekir’in hikayesinin paralel bir evrendeki halini izleyebilirdik.

3-Yıllar sonra Alper, Ada’nın Öldüğü Haberini Alır

Filmin en sonunda sinemaya giderken Alper’in, Ada ve Sinemle karşılaştığı sahnede Ada olmaz, yalnızca Sinem olabilirdi. Onu görünce Alper yanına gidip sohbet etmeye çalışabilirdi ve Ada’nın ayrılıklarından bir süre sonra öldüğü haberini alabilirdi. Alper bu haberden sonra kendini suçlar, Ada’dan ayrılmasaydı belki de Ada’nın o an hayatta, onun yanında olacağını düşünebilirdi. Onun ölümünden ve yıllarca onu hiç arama sorma gereği duymadığından, dolayısıyla da ölüm haberini alamadığından, cenazesine, mezarına bile gidemediğinden dolayı kendini suçlayabilirdi ve film Alper’in bu acı düşünceleri eşliğinde bitebilirdi. İzleyen herkes için belki de filmin orijinal sonundan daha trajik bir son olabilirdi.

4-Mutlu Sonla Biter

Filmin orijinal sonu gibi bu kadar alternatif kötü sondan sonra bir tane de mutlu son düşünülebilir bence. Alper Ada’dan tüm zorlanmalarına rağmen ayrılmayabilirdi ve onunla güzel bir ilişki yürütmeyi başarabilirdi. Ada onun hayata karışmasına, insanlarla, ailesiyle, dostlarıyla ilişkilerini düzeltmesine bir köprü gibi olabilirdi ve onu değiştirebilirdi. Yani aslında Alper Ada’ya olan aşkından dolayı birçok fedakârlıkta bulunabilirdi ve onun değişebilmesine vesile olan şey de bu olurdu. Yıllar süren sevgililikten sonra evlenebilir, belki çocuk sahibi bile olabilirlerdi. Tüm bu güzel şeylerin yanında Alper uluslararası tanınan, restoranları dünyaya yayılan bir şef; Ada da büyük medya yapım şirketlerine dizi ve filmlerde kullanmaları için kıyafetler tasarlayan bir tasarımcı olabilirdi. Tabii böyle klişe denebilecek bir final izleseydik film günümüzde yarattığı etkiyi yine de yaratır mıydı, tartışılır. Ama Ada’nın Alper’i bu denli değiştirdiği ve ona iyi geldiği bir evreni izlemeyi ben isterdim açıkçası.

Kapak Görseli: Indyturk web

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

“Cadılar Mutfağı” Tablo İncelemesi: Ötekileştirmenin Görsel Hafızası

Frans II Francken’in Cadılar Mutfağı tablosu, cadı avı döneminin toplumsal korkularını, kadınlık temsillerini ve şeytan imgelerini çarpıcı biçimde yansıtıyor.

Sonbahar Ruhunu İliklerimize Kadar İşleyen 13 Şarkı

Yazı geride bırakıp sonbaharın derinlerine inerken sonbahar havasını yansıtan 13 şarkıyı sizler için derledik!

Three Kilometres to the End of the World Film İncelemesi: Utanç

Three Kilometers to the End of the World, kayırmacı ilişkilerin ve zehirli bir ataerkil kültürün hakim olduğu bir toplumun klinik bir resmini çiziyor.

Bouquet of Sunflowers Tablosunu Anımsatan Şarkılar

Bu yazımızda sizlere ünlü empresyonist ressam Monet'nin "Bouquet of Sunflowers" tablosunun anımsattığı şarkıları derledik.

5 Maddede William James: Deneyimin Felsefesi ve Pragmatizmin Doğuşu

William James, pragmatizmden bilinç akışına uzanan fikirleriyle modern felsefe ve psikolojinin yönünü değiştirdi; deneyimi, hakikatin ölçütü haline getirdi.

Camus’nün Yabancı’sı: İnsan Toplumdan Kopunca Ne Hisseder?

Camus'nün Yabancı'sı, toplumdan kopmanın duygusal ve psikolojik nedenlerini, yalnızlığın özgürlükle kesiştiği anlar ile gözler önüne serer.

Kodlarda Saklı Ayrımcılık: Yapay Zekâ Cinsiyetçi mi?

Yapay zeka, insanlığın önyargılarını dijital biçimde yeniden üreterek cinsiyetçi kalıpları pekiştiriyor; ancak adil veri ve çeşitlilikle daha eşit bir gelecek mümkün.

Pim’s Poffertjes & Pannekoekenhuis: Hollanda Usulü Krepler

1986’dan beri hizmet veren Pim’s Poffertjes & Pannekoekenhuis, Hollanda’da krep ve poffertjes keyfi için sıcak ve samimi bir durak!

One Battle After Another Film İncelemesi: Katmanlı Bir Savaş Hikâyesi

Paul Thomas Anderson'ın büyük sükse yaratan yeni filmi One Battle After Another, politik bir aksiyon olarak karşımıza çıkıyor.

The Rolling Stones – Paint It, Black ve Psikoloji Çerçevesinde İncelemesi

The Rolling Stones'un karanlık ruh halini müziğe gönüştürdüğü başyapıt; Paint It Black

Editor Picks