Aylık Sinema Dosyası: Star Wars

spot_img

Sinema dünyasının kapılarını aralayan bir serüvene hazır mısınız? Sinema editörleri olarak, her ay özenle seçtiğimiz bir konseptle sizlere geniş bir yelpazede film öneriler sunuyoruz. Bu aylık serimizde, sinema dünyasının birbirinden ilgi çekici konularına değinerek, her biri benzersiz deneyimler sunan filmleri sizinle buluşturacağız. Bizimle birlikte, sinemanın büyülü dünyasında yolculuk ederken, unutulmaz bir film deneyimi yaşamanın keyfini çıkarın. Ayın öne çıkan filmlerini takip edin ve sinema dünyasının sınırsız olanaklarına bir adım daha yaklaşın!

Star Wars’un Gerçek Tarihteki Yansımaları

Star Wars serisi uzun zaman önce çok uzak bir galakside geçse de mistik, mitolojik temellendirmenin yanı sıra dünyamızdan karakterler ve tarihe ait izler taşıyor. Öyle ki, filmin yapımcısı George Lucas’ın 2013 yılında Star Wars and History (Yıldız Savaşları ve Tarih) kitabının yayımlanmasına öncülük eden tarih profesörleri Nancy R. Reagin ve Janice Liedl’in beraberinde aktif bir rol oynaması bizleri şaşırtmıyor.

Prenses Leia ve İkonik Saçı

Serinin akıllardaki yerini hep taze tutan karakteri Prenses Leia’nın saçı da gerçek hayattan izler taşıyan detaylardan bir tanesi. Saçın ilham kaynağına dair pek çok görüş olsa Lucas’ın açıklaması Meksikalı kadın devrimcilerden ilham alınarak tasarlanmış olduğu yönünde. Öbür bir taraftan, bir grup tarihçi bu durumu savaşta kadınların böyle zor bir saç modeliyle uğraşamayacağı düşüncesiyle reddediyor. Aynı zamanda Amerikan yerli halkına ve hatta Arizona’nın kuzeybatısında yaşamış Hopi kabilesinin kadınlarının bu saç modelini kullandıklarına dair de bir konum belirtiliyor. Bu tartışmalar Japon samuraylarına kadar uzanıyor. Tüm bu teoriler bizce George Lucas’ın evreni yaratırken çeşitli kültürlere başvurmasına güçlü bir referans sağlıyor.

Albert Einstein ve Yoda

Bu ikilinin bir araya gelişi bizleri de şaşırtsa da dağınık beyaz saçları ve kırışıklıklarıyla pek çok ortak özellik taşıdıklarını inkâr edemeyiz. Star Wars makyaj süpervizörü Stuart Freeborn, Yoda’nın yüzünü yaratırken Albert Einstein’dan ve kendi yüzünden ilham aldı. Bu modelleme tarihe bir makyaj efsanesi olarak geçti. Görünüşlerindeki ön plana çıkan benzerliğin yanı sıra her iki ismin parladığı konu farklı dallarda olsa da şüphesiz sahip oldukları bilgelik. Aynı zamanda, Yoda’nın evini bırakıp Dagobah‘ta saklanmak zorunda kalışı evren için kritik bir durumu vurgularken, Einstein’in savaş nedeniyle evinden kaçmak durumunda kalması ve sonucunda bilime kazandırdığı katlıları karakterler arasındaki bağlantıya daha güçlü bir kanıt sunuyor.

Barış ve Adaletin Koruyucuları Jedi’lar ve Tapınak Şövalyeleri

Barış ve adaletin koruyucuları Jedi’lar tarihte tapınak şövalyelerine işaret ediyor. Aralarındaki benzerlik ise bizce göz ardı edilemeyecek düzeyde. Star Wars ve Tarih kitabında bu konudan Tapınak Şövalyeleri’nin diğer şövalyelerden farklı olarak sadakatleri, bağlılıkları ve ahlaki saflıkları nedeniyle saygı gördükleri vurgulanarak söz ediliyor. Bu durum barış ve adaletin koruyucuları Jedi’larda küçük yaştan itibaren almış oldukları eğitim ve hayatlarının geri kalanına yansıyan disiplinde karşılık buluyor. Her iki tarafında sahip olduğu mistik güç ve enerji bu benzerliğe bir madde daha kazandırıyor.

Antik Roma

Antik Roma’nın uyguladığı strateji ve politikalar Star Wars evreninde karşılığını bulan bir diğer detay. İmparatorluğun Galaksiyi fethetme çabalarının yanı sıra, Galaktik Cumhuriyetinin yıkımının ardından Galaktik İmparatorluk kurulması bizlere yabancı gelmiyor. Bu benzerliği Antik Roma’nın Cumhuriyet rejiminden imparatorluğa doğru geçirdiği değişime referans gösterebiliriz. Farklı gezegenlerden temsilcileri bir araya getiren, bir yasama organı olarak adlandırabileceğimiz Senato, Antik Roma’da da devletin yönetiminde önemli derecede söz sahibi olmasıyla paralellik gösteriyor. Son olarak, Roma’nın adından sıkça söz ettiren Gladyatör dövüşlerinin ise Episode II: Attack of the Clones filmindeki Geonosis arena sahnesine ilham olduğu bazı söylentiler arasında.

Yazar: Asiye Tuna Deniz

Yıldız Savaşları Hakkında Az Bilinen 5 Enteresan Bilgi

Işın Kılıcının Sesi Nasıl Bulundu?

#image_title

Yıldız Savaşları evrenindeki işitsel ortamın en önemli ögelerinden birisi, hatta belki de en önemlisi, Işın Kılıçlarının ikonik uğultusu; ses tasarımcısı Ben Burtt tarafından, beklenmedik kaynakların bir araya getirilmesiyle oluşturuldu. Söz konusu efekt aslında, eski bir sinema projektörü motorunun çıkardığı ses ile, bir tüplü televizyondan çıkan parazitin karışımından oluşuyor. Özellikle eski zamanlar göz önünde bulundurulduğunda, her film setinde kolayca maruz kalınabilecek bu alışıldık sesleri, alışılmadık şekilde mezcederek ortaya sinema tarihinin en ikonik ses efektlerinden birini çıkartan Burtt, aynı zamanda Yıldız Savaşları serisinin arkasındaki yaratıcılığın ve teknolojik dehanın değerini bir kere daha anlamamızı sağladı.

 

Yoda’nın Tam İsmi

#image_title

Yıldız Savaşları evrenindeki en esrarengiz ve sevilen karakterlerden biri olan Yoda’nın, aslında bir ön adının olduğunu biliyor muydunuz? Senaryonun ilk taslaklarında Yoda karakterinin tam ismi Minch Yoda olarak geçiyordu. Ancak zamanla karakter evrilerek, kendine hikaye içinde çok daha kritik bir yer edindi ve böylece George Lucas; karakterin bu şekilde daha gizemli olacağına inanarak sadece Yoda ismini kullanmaya karar verdi. Ufak bir dokunuş gibi görünen bu karar kuşkusuz, Yoda’nın, sinema tarihindeki en bilge ve mistik karakterlerinden biri olmasının önünü açtı ve galakside büyük saygı duyulan bir figür haline gelmesine yardımcı oldu.

 

Milenyum Şahini’nin İlham Kaynağı

#image_title

Han Solo’nun meşhur gemisi Milenyum Şahini tasarlanırken, esin kaynağı bir hamburgerdi! George Lucas bu ikonik geminin tasarımı için çeşitli sanatçılarla çalışıyor ancak ortaya çıkan işlerden bir türlü memnun olmuyordu. Bu dönem Londra’dan Amerika’ya yaptığı bir seyahat sırasında uçakta kendisine ikram edilen hamburgeri gören Lucas, Eureka! anını işte bu şekilde yaşadı. Lucas’ın gözlerini diktiği hamburgerin şekli, Milenyum Şahini’nin tasarımının başlangıç noktası oldu ve sinema tarihindeki en özgün gemilerden birinin ortaya çıkışına ön ayak oldu.

Ewokların Dili

#image_title

Endor’un küçük orman yaratıkları Ewoklar, dilbilimciler tarafından titizlikle oluşturulmuş özel bir dil konuşuyorlar. Aslında Ewok dili için, Tibetçe ve Nepalcenin bir karışımı demek mümkün. Bu kurgusal karakterlerin, gerçek dünya dilleri karıştırılarak yaratılan özel lisanlarının, aslında hem Ewoklar hem de seri için, kültürel derinliği artırdırdığını söylemek mümkün. Yıldız Savaşları evreninde bu tarz özel dillerin kullanılması, farklı ırklardan hatta türlerden gelen karakterlerin kendi aralarındaki etkileşimlerinin, kulağa çok daha otantik ve samimi gelmesine yardımcı oldu.

 

Gelecek Olayların Habercisi Olan Gölge

#image_title

Yıldız Savaşları Bölüm I, Gizli Tehlike (Phantom Menace) filminde, pek çok hayranın gözden kaçırmış olabileceği, ince ama önemli bir görsel öngörü (foreshadowing) mevcut. Bilindiği üzere Anakin Skywalker bu filmde henüz dokuz yaşında, Pod yarışlarına katılan bir Tatooine’li olarak karşımıza çıktı. Elbette henüz olacaklardan habersiz olsak da, güce denge getireceğine inanılan Anakin’in, galaksi için çok önemli bir figür haline dönüşeceği aşikardı. İşte bu filmin tanıtımı için kullanılan posterlerden birinde, genç Anakin’in kulübenin önünde durduğu bir görsel vardı ki; Anakin’in duvara düşen gölgesi, ileride dönüşeceği Darth Vader’ın silüetini andırıyordu. Bu incelikle işlenmiş gölgeleme, Anakin’in karanlık kaderine dair önemli bir görsel ipucu görevi gördü ve Yıldız Savaşları’nın yıllar önceden planlanmış, dahiyane bir proje olduğunu tekrar hatırlamamızı sağladı.

Yazan: Sedef Hızlan 

Son Üçleme Neden Başarısız Oldu?

Hikaye Planlamasındaki Eksiklikler

Star Wars’un son üçlemesinin ciddi kusurlarından biri hikaye planmasındaki eksikliklerden kaynaklanıyor. Üçlemede seyirciye sunulan konu, gereksiz aksiyon sahneleri ve uydurma tesadüflerle dolu klasik bir motivasyonun peşinde ilerliyor. Üçlemenin son filmi olan The Rise of Skywalker’da baş karakterler Rey ve Kylo Ren’in evrildiği nokta zayıf motivasyonlarının da bir sonucu olarak aceleye getirilmiş ve inandırıcılıktan uzak hissettiriyor. Yapım sürecine dair röportajlar ve yayımlanan ekstralar üçlemenin çoğunlukla baştan beri planlanmamış olduğunu doğruluyor. Hikayenin oturtulmamış olmasından kaynaklı hem üçleme kendi içinde hem de orijinal üçlemeyle oldukça tutarsızlıklara sebep oluyor.

Star Wars: Ranking Every Lightsaber Fight Of The Sequel Trilogy

Nostaljiye Yenik Düşme ve Aşırılık

Halihazırda sevilmiş ve benimsenmiş bir serinin devam filmlerini yaptığınızda izleyiciden duygusal bir tepkiyi manipüle etmek için nostaljiyi kullanmak sinemanın suçlarından biri değil elbette. Fakat Star Wars serisinin son üçlemesi doğru şekilde planlamamış hikayenin eksikliğiyle birlikte fazla nostalji içerisinde orijinalliğini yitiriyor. Eski karakterleri bir aksesuar niteliğinde hikayeye yedirmeye çalışılsa da serinin tamamı gibi bu durum da göze batıyor. Seri, hikayeyi ilerletmeyen ve filmin karakterleri için değil izleyiciler için olan anlara odaklandığından bizlere yaşatmak istediği nostaljinin de dozunu kaçırıyor.

Yazan: Aleyna Kavak

Kaynakça:

  • Barnhardt, Adam. “Star Wars: Yoda’s Original Name (& Why George Lucas Changed It).” Screen Rant, Valnet Inc., 10 Mar. 2020, screenrant.com/star-wars-yoda-original-name-buffy-changed-why/. Erişim 02.05.2024.
  • “How to create Star Wars Lightsaber sound effects.” Shanks FX, season 1, episode 56, KET PBS, 2016. www.ket.org/program/shanks-fx/how-to-create-star-wars-lightsaber-sound-effects/. Erişim 02.05.2024.
  • Rinzler, J.W. The Making of Star Wars: The Definitive Story Behind the Original Film. Del Rey, 2007. Print.
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Dijital Dünyada Görünmez Yönlendiriciler: Algoritmalar Nasıl Çalışıyor?

Algoritmalar nasıl çalışır? Arama, öneri ve yapay zeka sistemlerini örneklerle öğrenin; etik ilkeler ve pratik ipuçlarıyla dijital rehberiniz.

İstanbul Mimarisi: Cercle d’Orient

Beyoğlu'nun kalbi olan Cercle d'Orient ya da Büyük Kulüp, ilginç tarihi ve mimarisiyle bize çok şey anlatıyor.

Love or Duty Tablosunun Hikâyesi – Aşk Uğruna Kutsal Yemini Bozmak

Aşk ve inanç arasında sıkışmış bir rahibenin hikâyesini, Gabriele Castagnola’nın tartışmalı eseri Love or Duty üzerinden keşfeden dramatik bir sanat incelemesi.

Madeleine de Proust Nedir?

Hepimiz kimi zaman kendi kendimize veya çevremizin etkisiyle geçmişe bir yolculuk yapabiliyoruz. Yüzyıl öncesinde yazılmış bir kitap da tam olarak bu konuyu ele alıyor ve sonrasında bambaşka kapılar açılıyor. İşte Proust ve ünlü madleni.

Massive Attack – Mezzanine Albüm İncelemesi: Trip-hop’un Zirvesi

Mezzanine, Massive Attack'in yaratıcı gerilimle biçimlenen en karanlık albümü; elektronik müziğin sınırlarını yeniden tanımlarken içsel çatışmanın sesini kayda geçirir.

İsmail Bilgin – Enver Paşa Bir Adanmışlık Öyküsü | 50 Alıntı

İsmail Bilgin bu eserinde, Enver Paşa’nın yaşamını ilkesel bağlılık ve tarihsel temsil çerçevesinde ele alarak dönemin düşünsel iklimini yeniden yorumlamaktadır.

Edip Cansever’in Şiirlerine Yansıyan Hiçlik Travması

Edip Cansever, İkinci Yeni’de bireyin travma, boşluk ve hiçlik duygusunu işler. Şiirlerinde varlıkla yokluk arasında sıkışan ruhsal boşluktaki bireyleri anlatır.

Viyana’da Bir Hafta: Sanat, Tarih ve Lezzet Dolu Gezi Rehberi

Viyana; sanat, müzik ve tarihle iç içe bir şehir. Sarayları, müzeleri, kafeleriyle görsel bir şölen sunuyor. 1 haftada keşfedin, aşık olmaya hazır olun!

İnsanlığımı Yitirirken Neden Bu Kadar Eleştirildi?

Bu yazımızda, Dazai’nin İnsanlığımı Yitirirken romanını psikolojik yönleriyle ele alıp eleştirilme sebeplerini inceliyoruz

Duygusal Farkındalık Üzerine: İçindeki Ben’e Sarılmak

Duygusal farkındalık, kendi benliğimize sarılmanın ilk adımıdır. Bastırılan her duygu benliğimizi içimizdeki zindanlara mahkum eder. duygularımızı fark etmek pusulayı bizlere çevirir.

Editor Picks