Temmuz ayı, sıcak hava severlerin şüphesiz favori zamanlarından biridir. Deniz, kum, güneş üçlüsünün doyasıya tadının çıkarılmasıyla birlikte sıcak havalardan bunalmaların başladığı zamanlar denebilir. Sıcak havaları sevenler ve sevmeyenler olarak yaz mevsiminin tam ortasında yer alan Temmuz ayının etimolojisini merak ettik ve sizler için bu yazıyı hazırladık.
Temmuz Kelimesi Nereden Geliyor?

Temmuz ayının ismi, Arapça kökenli olup Sümer tanrısı Dumuzi‘den gelmektedir. Dumuzi, Mezopotamya mitolojisinde bereket ve çobanlık tanrısı olarak bilinir. Anlamsal olarak Sümerce‘de Dumuzi, ”güvenilir oğul” demektir. Bu isim, daha sonra Babilliler tarafından Tammuz olarak kullanılmış olup Arapça’ya “Tammūz” olarak geçmiştir. Tammuz aynı zamanda Babil ve Asur tanrısı olarak bilinmekte ve verimlilik, bereket tanrısı olarak baharda doğaya can verdiğine inanılmaktadır.
İslam öncesi Arap toplumlarında Temmuz ayı, sıcak yaz aylarından biri olarak bilinir ve bu ayda birçok festival ve ritüel düzenlendiği söylenmektedir. Bu nedenle, eski Mezopotamya‘dan gelen bir tanrının adını taşıması dolayısıyla Temmuz ayı kültürel ve dinî bir önem de taşımaktadır.
Tammuz kelimesi Arapça’dan Türkçe’ye Temmuz şeklinde geçmiştir. Ayrıca Eski Türkçe’de çok sıcak ve cehennem anlamına gelen ”tamu-z” kelimesi kullanıldığı görülmektedir. Ek olarak, Temmuz ayına Türkçe’de orak ayı ve ot ayı dendiği de söylenir.
İngilizce‘de ise Temmuz ayı ”July” olarak geçmektedir. July, Gregoryen takvimde Roma İmraparatoru Julius Caeser‘a ithafen isimlendirilmiştir. ”Julius’un ayı” anlamına gelen İngilizcesi Julie, Latincesi Julius olan kelimelerden oluşmaktadır.

Mitolojide Temmuz: Dumuzi

Mitolojide Temmuz ayı, özellikle Mezopotamya mitolojisi ve bu mitolojinin etkisinde kalan kültürlerde önemli bir yer tutmaktadır. Temmuz ayı, etimolojik kökeni itibariyle Sümer tanrısı Dumuzi veya Babillilerde bilindiği üzere Tammuz ile ilişkilendirilmektedir. Çoban ve bereket tanrısı olan Dumuzi ile ilgili mitolojik hikayeler, doğanın döngüsü ve tarım faaliyetleri ile bağlantılıdır.
Dumuzi’nin hikayesi, Sümer Tanrısı İnanna veya başka bir adıyla İştar ile bağlantılıdır. Mitolojide Dumuzi, İnanna’nın eşi olarak bilinir ve hikayede onun yeraltı dünyasına inişi anlatılmaktadır.
İnanna’nın Yeraltı Dünyasına İnişi

Mitolojiye göre, İnanna bilinmeyen bir nedenle yeraltı dünyasına inmeye karar verir. İnişi yeraltı dünyasına hakim olmak veya güç kazanmak için olduğu tahmin edilmektedir. İnanna, yeraltı dünyasının yedi kapısından her birinden geçerken bir parça giysisini veya mücevherini bırakmaktadır. Sonunda çıplak ve savunmasız bir halde kardeşi Ereşkigal’ın huzuruna çıkar. Burada Ereşkigal, İnanna’yı bir çengele asarak onu yeraltı dünyasına mahkum eder.
İnanna yeraltı dünyasına inmeden önce yardımcısı Ninşubur‘a üç gün içinde dönemezse üç büyük tanrıya gitmesini söyler. Tanrılardan Enlil, İnanna’ya yardım eder. Fakat İnanna’nın yeryüzüne tekrar çıkabilmesi için bedel ödemesi gerekmektedir. Dönüşünün bedeli olarak, eşi Dumuzi yeraltı dünyasında kalmak zorunda kalır.
Dumuzi’nin Kaderi

Dumuzi‘nin yeraltı dünyasına inişi, ülkede bir kargaşaya neden olur. Bereket tanrısının yeraltı dünyasına gitmesi ülkede bereketin kaçmasına, bitkilerin tomurcuklanmamasına ve hayvanların doğurmamasına neden olmuştur. Dumuzi’nin yerine kardeşi Geştinanna gönüllü olur fakat bu gönüllük dönüşümlü olarak gerçekleşir. Dumuzi’nin yeraltında dünyasında kaldığı süre boyunca doğa kısırlaşır, kış mevsimi yaşanır, yeryüzüne döndüğü zaman ise doğa yeniden canlanır ve her şey bereketlenir.
Dumuzi’nin adının Temmuz ayına verilme sebebi ise Dumuzi ile İnanna’nın birleştiği ay olmasından kaynaklanmaktadır. Eski Mezopotamya takviminde dördüncü ay, Dumuzi’ye ithaf edilmiştir fakat Arap ve Türk takvimlerinde Temmuz ayı bu tanrının adını almıştır.
Dumuzi ile İnanna’nın birlikteliği bu ayda kutlanır ve tarımsal verimliliğin arttığı bu ayda Dumuzi’ye adaklar adandığı ve kurbanlar kesildiğinden bahsedilmektedir. ”Dumuzi’nin adı Türkçe’deki ev yada argodaki eş anlamıyla ‘dam’ kelimesine de kökenlik etmektedir.” (Özkan).
Bu mitolojik hikaye, Sümerlerin doğa döngülerini ve tarımsal mevsim değişikliklerini açıklama biçimlerinden biridir. Aynı zamanda ölüm ve yeniden doğuş, fedakarlık ve sevgi temaları bu hikaye ile anlatılmaktadır.
Temmuz Ayında Yapılan Ritüeller ve Festivaller

Antik Mezopotamya’da Temmuz ayı boyunca Dumuzi’yi anma ritüelleri yapıldığı söylenmektedir. Bu ritüeller, onun ölümünü ve yeniden dirilişini simgelemiştir. Tarım toplumları için bu, ekinlerin hasat edilmesi ve yeni ekim dönemine hazırlık anlamına gelmektedir.
Temmuz ayında Sümerler ve Akadlar, Dumuzi’nin yeraltı dünyasına inişi nedeniyle yas tuttukları, duygularını şiirler ve şarkılarla ifade ettikleri söylenmektedir. Dumuzi’nin ölümü yalnızca yas tutularak kutlanmamış, Sümer kentlerinde Temmuz ayında matem günleri yapılarak törenlerle ölümü temsil edilmiştir. Aynı zamanda Dumuzi’ye adanmış koyun ve keçilerden oluşan kurbanlar ve adaklar sunulmuştur. Adaklar arasında yiyecekler, içecekler ve değerli eşyalar bulunmuştur.
Temmuz ayında, kurban ve adaklar haricinde tarım ve bereket ritüelleri de yapılmaktaydı. Bu ritüellerde, tarlalara adaklar bırakılıp ve tanrıların bereket vermesi için dualar edildiğinden bahsedilmektedir.
Temmuz ayında yapılan Dumuzi festivali, Sümer ve Akad toplumları için önemli bir kutlama dönemiydi. Festivallerde şarkılar söylenir, danslar edilir ve çeşitli ritüeller gerçekleştirilirdi. Bu etkinlikler, topluluk içinde birlik ve dayanışmayı güçlendirirdi.
Ayrıca güzellik ve aşk festivalleri düzenlendiğinden bahsedilmektedir. Dumuzi ile İnanna arasındaki aşk bu festivallerde kutlanmaktaydı. Bu festivalde, özellikle kadınlar güzelliklerini sergiler ve aşk tanrıçası İnanna’ya adaklar sunmaktaydılar. Bu ritüel ve festivaller, Dumuzi’nin yeraltı dünyasına inişi ve yeniden doğuşu ile bağlantılı olarak, Sümer ve Akad toplumlarının tarımsal ve dini hayatında önemli bir rol oynardı.
Edebiyatta Temmuz
Yaz mevsiminin en belirgin ayı olan Temmuz için yazılmış şiirler:
Ahmet Hamdi Tanpınar – ”Bütün Yaz”

“Ne güzel geçti bütün yaz,
Geceler küçük bahçede…
Sen zambaklar kadar beyaz
Ve ürkek bir düşüncede,
Sanki mehtaplı gecede,
Hülyan eşiği aşılmaz
Bir saray olmuştu bize;
Hapsolmuş gibiydim bense,
Bir çözülmez bilmecede.
Ne güzel geçti bütün yaz,
Geceler küçük bahçede.”
Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Ahmet Hamdi Tanpınar, şiirlerinde sadece, akıcı ve naif bir dil kullanmaktadır. “Bütün yaz” başlıklı bu şiirinde de sıcak yaz ayları boyunca sevgiliye duyulan hayranlığı anlattığı görülmektedir.
İlhan Berk – ”Temmuz”

“Bir Temmuz akşamıydı
Ağaçlarda yeni bitmişti yeşil
Gökyüzü bembeyazdı
Ellerim ellerindeydi
Saçların uçuşuyordu
Bir Temmuz akşamıydı
Sesin büsbütün sesimdeydi
Gözlerin gözlerimdeydi
Bir yıldız kaydı
İçimizden geçti.”
Türk şiirinin “uç beyi” olarak adlandırılan İlhan Berk, şiirin her zaman üstün bir sanat olduğunu ifade etmiştir. Temmuz isimli bu şiirinde sevgiliye duyulan özlem, Temmuz ayı ve anılarla harmanlanarak anlatılmıştır.
Kaynaklar:
- ”Ay Adları ve Tarihsel Kökenleri Üzerine Kısa Bir Deneme”. Güncel Tarih. Web. 25.06.2024
- ”Takvimdeki Ayların İsimleri Nereden Geliyor, Kökenleri Ne?”. Evrim Ağacı. Web. 25.06.2024
- ”Dumuzi ile İnanna Mitosu”. Wannart. Web. 28.06.2024
- ”Dumuzi, Dumuzid,Tammuz”. ozhanozturk.com. Web. 28.06.2024
- ”Mezopotamya ve Diğer Kültürlerde Tanrıların Yer Altına İnişi”. Gazete Pan. Web. 28.06.2024


