Ayhan Geçgin’in beşinci romanı olan Bir Dava, 2019 yılında okuyucuyla ilk kez buluşur, 2020 yılında ise 49. Orhan Kemal Roman Armağanı Ödülü‘nü almaya hak kazanır. Önceki yazılarımdan birinde Orhan Kemal Roman Armağanı Ödülü‘nü kaleme almıştım, Bir Dava kitabını da o yazım sayesinde keşfettim, çarpıcı konusuyla listemde yer edinmişti. Kitapta emekli amiral olan babasının tutuklandığı haberini alan, Amerika’da yaşayan Aslı, yıllar boyunca uzaklaşmak istediği Türkiye’yle yüzleşmek zorunda kalır. Eğer kitabın konusu size tanıdık geldiyse, çok haklısınız. Geçgin de gerçek bir davadan esinlendiğini, davanın tutanaklarından yararlandığını fakat her şeyin hayali bir Türkiye’de geçtiğini kitabın son sayfasına not düşer. Dava sırasında yaşanan hukuksuzluklar ve kitabın dokusunu saran güç ilişkileri, baş karakterde olduğu gibi okurların zihninde de derin sorgulamalar yaratmıştır. Benim de okurken altını çizdiğim, bazen duygulandığım bazen de duvarı izleyip hayata dair derin sorgulamalara daldığım on bir alıntıyı bugün sizlerle paylaşacağım. Umuyorum ki aynı yerlerin altını çizmişizdir.

- “İnsan yavrusu gerçekten çok geç olgunlaşıyor, olgunlaşması çok uzun sürüyor. Bir ömür boyu mu? Acaba kendi ayakları üstünde durmayı hiç beceriyor mu? Öteki hayvanlara göre ayağa çok geç dikilmesinin bedeli, hep bir dayanak, yanında yöresinde kolunu bacağını yaslayacak bir şey araması.” (s.70)
- “Dahası bir yerlerde böyle evi basılan, götürülen insanlar olduğunu bildiğimiz halde uyuyoruz.” (s.75)
- “Ama denizde, ölümü hep yanı başında hissetsen bile içten içe limana döneceğine inanırsın.” (s.81)
- “Hukuk tartışması. Zamanımızın sihirli sözcüklerinden, öyle sihirli ki hukuk adına her tür hukuksuzluk yapılabilir.” (s.88)
- “İnşaatı hiç bitmeyen bir ülke, diyorum kendi kendime, sürekli yıkılıp yeniden yapılan bir ülke. Ama bu inşaat sözcüğünü belki daha geniş anlamak gerek. Temelleri hiçbir zaman tam oturmadığı için sürekli bir çöküş, yıkım, sarsıntı ya da deprem korkusuyla yaşayan, bu yüzden sürekli yenilenmesi gereken ülke.” (s.92)
- “İlahi adalet değil, insan adaleti. Adalet ancak insan adaleti söz konusuysa adalet olabilir. Ama insan işi adalet ne? Gücü gücüne yetene mi? Dize getirenin gücüyle büyülenmek mi? Yere düşen güçsüze, üstelik diğerleri tutarken, hiç duraksamadan tekme atmak mı?” (s.128)
- “Bende bir anne konuşuyor, bir kız evlat konuşuyor, bir eş, bir abla ya da bir hoca konuşuyor. Belki hiç bilmediğim başkaları da konuşup duruyor ama hiçbiri bana kendi sesimmiş gibi gelmiyor.” (s.102)
- “Belleğin asıl gücü unutmak olabilir. Ama bunun için önce anımsanması gerekmez mi?”
(s.61) - “Gücün yasası. Şimdi bana gücünü gösteriyor, ezilmemi, aşağılanmamı, kıvranmamı izlemek istiyor, kaderiniz iki dudağımın arasında, diyor.” (s.180)
- “Bir hata diye düşünüyorum havaalanı yolunda, sonra başka bir hata daha, sanki her eylem ancak hatalı bir eylem olabilirmiş gibi, birbirine eklenerek uzayan bir hatalar zinciri. Ama hayır, eklenerek değil. Belki bir zincir, uzayıp gidiyor, yine de birbirine eklenen, uç uca bağlanan hiçbir şey yok.” (s.151)
- “İnsan anılarına ya da hayallerine ne kadar tutunabilir?” (s.66)
Geçgin, Ayhan. Bir Dava. Metis Yayınları, 2019.


