Amarna Dönemi'nde sanat, geleneksel kalıplardan uzaklaşarak gerçekçi ve duygusal bir anlatım tarzını benimsemiştir. Firavun Akhenaten'in dini reformları ve heykellerde kullanılan yeni teknikler, dönemin sanatını şekillendirmiştir.
Ortaçağ'da, M.S. 1000 ile 1200 yılları arasında Avrupa'nın sanat sahnesinde büyük bir dönüşüm yaşandı ve Romanesk Sanatı bu dönemde zirveye ulaştı. Kilise mimarisi ve sanat eserleri, estetik ifadenin önemli bir parçası olarak öne çıktı, bu dönemde yapılan binalar ve heykeller, Roma, Bizans ve yerel Germen geleneklerinin birleşiminden ilham aldı.
Rembrandt, 17. yüzyılın öne çıkan ressamlarından biridir. Leiden'de doğan sanatçı, Barok resminde ışık ve gölgeyi ustaca kullanarak önemli bir rol oynadı. Yoksulluk ve ticari beklentilere uymama kararlılığı, eserlerini sınırlı bir kitleye ulaştırdı. Bu yönde çekilmiş olan Rembrandt'ın filmi, onun sanatsal yeteneklerini ve kişisel yaşamındaki zorlukları izleyiciye etkileyici bir şekilde sunuyor.
Antik çağda M.Ö. 800-500 yılları arasındaki Arkaik dönem, kültürel ve sanatsal bir dönüşümü simgeler. Yunan tapınakları, freskler, el yazmaları ve tiyatro sahneleri, farklı kültürlerin benzersiz ifadelerini yansıtarak, Arkaik dönemin zengin kültür ve sanat mirasını oluşturmuştur.
Antik Roma ve erken Hristiyanlık dönemlerinde kullanılan katakomblar, sadece mezarlık değil, aynı zamanda dini ritüellerin de gerçekleştiği yerlerdi. Bu yeraltı mekanlarının duvarlarını süsleyen freskolar ise, dini ve kültürel önemlerini renkli ve detaylı tasarımlar aracılığıyla vurguluyordu.