“Aşkın Izdırabını…” Albüm İncelemesi: Aşkın Hastalıklı Hâlleri

Editör:
Gizem Yürük

Hayko Cepkin 2005’te “Sakin Olmam Lazım” albümüyle hayatımıza girdi. Senfonik rock ve hard rock türünün ülkemizde önemli temsilcilerinden biri oldu. Bugün dördüncü albümünden bahsedeceğiz.

Hayko Cepkin her albümünde yeni bir temayla gelmeyi seviyor. Korku, yalnızlık ve ölüm temalarından sonra kendisinin de söylediği gibi uzun süredir üzerinde çalıştığı aşk temasıyla karşımıza çıkıyor bu defa. Özgünlüğü ve yeteneğiyle bizi her zaman şaşırtan Hayko Cepkin’in “Aşkın Izdırabını…” isimli albümüne yakından bakalım.

Aşkın Hastalıklı Hâlleri

kaynak muzikuniversitesicom

Hayko’nun da söylediği gibi, önceki albümlerinde birine olan aşkın işlendiğini görmemiştik, hayranların da yoğun isteğiyle bu albümü yapmaya karar vermiş. Bu albümü diğer albümler gibi eve kapanarak değil, yavaş yavaş ve zaman içinde ortaya çıkartmış.

Albüm aşkın hastalıklı hâllerini konu alıyor ve on dört parçadan oluşuyor, on bir yeni parça ve üç parçanın farklı versiyonları bulunuyor. Albümün bu sefer parçaların gerektirdikleriyle daha elektronik bir etkiye sahip oluşu dikkat çekiyor. “Bu albümde, diğer albümlerde hissedilen gotik etki yerine daha endüstriyel, daha elektronik bir etki kullanılmıştır.” açıklamasını yapıyor Hayko. Aşkın hastalıklı hallerinin, insana hissettirdiği yoğun duygular başarılı bir şekilde işlenmiş, Aşkın hissettirdiği bu hastalıklı durumlara uygun bir isim bulabilmek için psikiyatrlara bile danıştığını da söylüyor.

Paranoya

Albüm çıkışını müzik videosuyla birlikte Paranoya ile yapıyor ve en ilgi gören parça oluyor.  “Aşkın sağlıklı hali olmaz.” diyor Hayko ve paranoyayı kendine en yakın aşk hastalığı olarak görüyor. Zaten paranoya değer verdiğimiz şeyleri aşırı düşünüp senaryolarda kaybolmaktan gelmez mi?

Paranoya bizi büyüsüne sürükleyen bir parça, iniş ve çıkışlarıyla ruh halini damarlarımıza kadar hissediyoruz. Gerçek ve sahteyi ayırt edemiyor ve kafa karışıklığından kendini sorguluyor, “Vah vah hâlime…” diyor, aşkın paranoyasında kayboluyor.

“Beni mi gördü?
Bunu mu gördü?
Beni mi sevdi?
Beni mi öptü?”

Geç Kaldım

Albümde müzik videosu olan dört parçadan biri Geç Kaldım. Birine çok geç kalmayı, kendini güçsüz hissetmeyi, o çaresizliği veriyor bu parça bize; senin için çok şey yapabilirdim, acılarına destek olurdum ama geç kaldım işte ve bunun çaresizliğiyle yanıyorum diyor şarkıda. Belki de geç kalmak çoğumuzun en büyük korkularındandır insanın içini çaresizlikle doldurur, işte Geç Kaldım tam da bunu işliyor. Elektronik gitarın yoğunluğu ile kendimizi kaybediyoruz bu parçada.

“Gökyüzü gibi gözlerinin içi
Tutamam ki yıldızdan, hâlim kaybolmuş gibi
Sen ağlama, ben ağlarım
Gül ki gülsün yüzüm, bende biriktir seni”

Platonik

Platonik olmak muhtemelen hepimizin yaşadığı bir durumdur; yolda, otobüste, okulda birini görürüz ve aklımızdan çıkaramayız. En belirsiz en çaresiz aşk durumlarından biridir, insanı yer bitirir, içimizdeki kocaman umutla bir etkileşim olmasını bekleriz ve bu umut bizi mahveder.

“Tenin tenim gibi
Kanunsa bir parçan
Mahkumun benim”

Takıntı

Hayko’nun aşka neden hastalık dediğini Takıntı parçasıyla daha iyi anlamış oluyoruz. Takıntı gerçekten farkındalığın yitirildiği, gerçeklerin kavranamadığı bir durumdur. Kişi olayları olduğu gibi göremez ve reddeder. Hem kişi hem de çevresi için tehlikelidir ve gerçekten hastalık olabilir.

“Geri geliyorum geri geliyorumSeni seviyorum geri geliyorumYalan evlenmiş olamazsın neyinim benYok sen bensiz yapamazsın bilirim ben”

Kabulleniş

Kabulleniş parçası gizemli gotik bir melodiyle başlasa da sonrasında çok değişiyor, Hayko’nun melodileri harmanlama becerisini bir kere daha görüyoruz. Bu parça kişinin aşkının yıkıcılığını kabul edişinin hikayesi. Kişi ne kadar aşık olduğunun, bunun onu ne kadar savunmasız kıldığının farkında ve elinden bir şey gelmeyeceğini de biliyor. Aşık olunan kişiye olan hicran, birçok şeyden büyüktür ve aşkın bu gücü kişiyi hâliyle ürkütür.

“Giden olmak kırılır kalbimBiten olur, yıkılır halimGeçmez oldun gönlümden”

İçgüdü

İçgüdü, aşkla birlikte kişinin yaşadığı kimlik karmaşasından bahsediyor, hem sevilmek için yoğun bir arzu besliyor hem de aşk onu mahvediyor ve kendinden hiç emin olamıyor. Zamanla kendini kaybettiğini hissediyor. “Başkası benim sende gördüklerimi görüp seni benden alırsa ne yaparım?” endişesi var bir yandan da, bu da onu korkunç bir ikileme sokuyor. Olduğu gibi sevilmek, kabul görmek istiyor ama korkusu da bir yandan çok büyük. Hayko’nun söz yazarlığının büyüsü de işte burada.

“Gölgeni savur, biri görmesin geldiğiniBir rengine kanar, bırakamazlar peşimiziBeni bir sen avut, tutuşurken avuçlarım terSen beni bilebilir, söndürebilir tek olurken”

Tükenmiş

Tükenmiş, aşkın son evresini yani bitişini konu alıyor. İlişkideki gerçeklerin fark edildiği, göze inen perdenin kalktığı evre; karşı tarafa tahammülün azaldığı, aslında ilişkinin ne kadar zehirli olduğunun anlaşıldığı ve kapana kısılmış hissedildiği o evreyi anlatıyor. Bolca pişmanlık, üzüntü ve öfke içeriyor bu şarkı. Mutsuz bir ilişki mutsuz bir ömür demektir diye düşündüğünden çaresiz hissediyor ve bir çıkış yolu arıyor.

“Bir cesaret, bir kuvvetBir nefesliktir anımKapı mandal özgürlükSanırım kusacağım”

Aşk Kitabı

Aşk Kitabı parçası, albümdeki diğer parçalara kıyasla havası gerçekten en farklı olan parça ve bir cover. Ahmet Selçuk İlkan bestesi bu arabesk parçayı daha öncesinde Ümit Besen (1981), Nilüfer (1982) gibi isimler seslendirmişti. Hayko yine yaratıcılığını göstererek arabesk ve rock’ı başarılı bir şekilde harmanlamış. Aşk Kitabı bir isyan parçası; aşkın hep acı bir şekilde sonlanmasına karşı olan üzüntüyü anlatıyor.

“Ne olur söyleyin sevenler bana;ayrılmak kanun mu aşk kitabında?Elele tutuşup gülmeden dahaterk etmek kanun mu aşk kitabında?”

Aşkın zehrinde hastalanış ve aşk hastalığının çaresizliği içinde kayboluşu başarılı bir şekilde işleyen bu albümde Hayko Cepkin bize yine yaratıcılığını ve özgünlüğünü göstererek kendine hayran bırakıyor. Şarkılarında enstrümantal çeşitlilikle yoğun bir zenginlik sağlıyor. Hayko Cepkin aynı zamanda konserlerinde de sürekli yeniliklerle dolu performanslar sergiliyor. Şahsen uzun zamandır bu albümü severek dinliyorum ve yaratıcılığının devamını görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum!


Kaynakça:

  • Öne çıkarılan görsel: genius.com
  • Tez, Metin. Röportaj. 11.11.2012
  • Sabancı, Pınar. Röportaj.  09.02.2025
  • Taylan, Ahmet Mümtaz. Röportaj. 13.11.2024

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Sanat Herkes İçin Mi?

Sanat herkes için mi, yoksa sanat alanında bir hegemonya mı var? Bourdieu'nun ışığıyla, sanatın gün görmeyen kuytularına, perde arkasına uzanıyoruz.

İngiliz Edebiyatında Modern Kadın Yazarlar

20. yüzyıldan günümüze İngiliz kadın yazarlar, Woolf'tan Evaristo'ya uzanan yolculukta kadınlık, kimlik ve toplumsal eşitsizlikleri edebiyatla duyurmuştur.

Grinin Tonlarına Bürünmüş 5 Yabancı Albüm Kapağı

Kapağındaki gri tonlarıyla albümün temalarını yansıtan 5 yabancı albüm kapağı.

2025’e Damga Vuran Coachella Performansları

Her yıl muhteşem konserlerin verildiği Coachella'da sizler için 2025'in en iyi performanslarını derledik!

Parallel Mothers (Paralel Anneler) Film İncelemesi: Anneliğin Sınırında

İki kadının kesişen hayatları üzerinden annelik, hafıza ve geçmişle yüzleşen Paralel Anneler film incelemesi.

Midsommar: Nerede bu Hårga?

Gün ışığında geçen, rengarenk çiçeklerle bezeli ama derinlemesine rahatsız edici bir kabus... Peki gerçekten böyle bir yer var mı?

Billboard Global 200 | Mayıs Ayının Öne Çıkan 10 Şarkısı

Mayıs ayında Billboard Global 200 listesinde hangi şarkılar vardı?

Automatic Albüm İncelemesi: The Lumineers’ın Akustik Gün Batımı

The Lumineers'ın Automatic albümü, dijital çağın karmaşasında duygusal bir sığınağa davet ediyor; nostaljik tınılarla modern yalnızlığı işliyor.

İstanbul’da Mutlaka Uğramanız Gereken 7 Kitap Kafe

İstanbul’da kitap okurken bir yandan keyifle kahvenizi yudumlayabileceğiniz 7 güzel kitap kafeyi derledik!

Midhat Paşa: Osmanlı’da Reformun Ayak İzleri

Ahmet Şefik Midhat Paşa, Osmanlı tarihinin dikkat çekici devlet adamlarından biridir.

Editor Picks