“Aşk Nasıl Sürdürülür?” Kitabı: Toksik Romantizmden Sıyrılmak

Editör:
Esmanur Göçmen Onay
spot_img

Aşkı sürdürmek, günümüz ilişkilerinde en çok merak edilen konulardan biridir. John Gottman‘ın uzun yıllar süren araştırmalarının Nan Silver‘ın akıcı kalemiyle bizlere aktarıldığı Aşk Nasıl Sürdürülür? adlı kitap; aşkın sürdürülmesinin büyük mucizelerle değil, küçük ayrıntılarla mümkün olduğunu; sadakatin ve güvenin aşkı besleyen ve ayakta tutan en temel unsurlar olduğunu gözler önüne serer.

Aşkı Sürdürmenin İzinde

Pinterest.com

Aşk, çoğu zaman hayatlarımıza hiç beklenmiyorken heyecan dolu anlarla, yüksek duygularla dokunur. Göz göze gelişler, küçük tesadüfler, ilk sözcükler, küçük itiraflar… Ancak aşkın asıl sınavı o ilk kıvılcımın ötesinde başlar.

John Gottman ve Nan Silver‘ın Aşk Nasıl Sürdürülür? kitabı bize aşkın sonsuzluğunda ilerlemenin, sevdayı yalnızca başlatmanın değil sürdürmenin de bir sanat olduğunu hatırlatır ve bu yolculukta çiftlere destek olmak adına kitabı değerli tavsiyelerle donatırlar.
Gerçek mesele, kalbin hızla çarptığı o ilk anlardan sonra aynı ritmi uzun yıllar boyu canlı tutabilmektir.

Gottman, samimi ve sıcak ortamı sayesinde medyaya “Aşk Laboratuvarı” adıyla yansıyan dairesinde çiftlerle tek tek ve birlikte görüşür. Bazı çiftler ilişkileri üzerine bilimsel değerlendirme yaptırmak ister. Bu çiftler için, birbirlerinin fizyolojik tepkilerini de  içeren terapiler gerçekleştirir. İlişkileri sürdürmenin temel ilkesinin güven olduğunu savunarak bir “güven-ölçev” geliştirir (güven ölçeği de diyebiliriz) ve çiftler üzerinde bir çeşit puanlama sistemiyle kullanır. Kitapta çift örnekleriyle bu sistemi uzun uzun açıklar.

“Bir ilişkide güven ne kadar güçlüyse, birbirinizi o kadar gözetirsiniz. Siz sevdiğinizin arkasını kollarsınız, o da sizin arkanızı.”
(sayfa:21)

“Çiftlerin birbirine güvenmeleri, her zaman ötekinin ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önünde tutacakları anlamına gelmiyor; bunun sağlıklı bir tutum olduğu söylenemez. Ama mutluluklarının birbirine bağlı olacağı anlamına geliyor. Her ikisi de ötekinin kazançlarını artırmak için kendi davranışlarını değiştirecek.”
(sayfa:21)

Uzun Süreli İlişkiler: Uyum, Güven ve Sadakat

Pinterest.com

Neredeyse her ilişki sorununun başı olan iletişimsizlik problemi bu başlık altında da karşımıza çıkar. Çiftlerin çoğunlukla doğru sözcükleri papağan gibi tekrarlamalarından ve cümlelerini derin bir anlayışa dayandırmamalarından bahseden Gottman: “Yüzeysel gevezelikler, uyumlu sohbetin tam tersidir. Sık sık birbirini dinlemeden konuşmak, uzun süreli ilişkilerde de sürekli görülür.” diyerek bu meseleyi özetler.

Kitapta güven tazeleme yöntemlerinden de gönül alma, uyum sağlama, bağ kurma olarak bahsedilir. Acı verici bir süreç olarak nitelendirilen gönül alma sürecinden çift, yeni bir anlayış, kabul, bağışlamanın ilk tomurcukları ve umutla çıkar. Bu bağışlama tomurcukları partnerlerin birbirine ve yeni ilişkilerine uyum sağlamaya başlamalarıyla gelişir. Çift aralarındaki taze kurulmuş bağa uyum sağlamak adına yeni normallerini ve kararlarını sevdikleriyle paylaşabilir ve onlardan destek alabilirler. Geriye kalan süreçte ise partnerlerin çabalarıyla güven taşları yeniden rayına oturur ve sarsılmaz bağları oluşarak kuvvetlenir.

Sadakat ise bazen hiç dile getirilmese de yokluğu derinden hissedilen bir bağdır. Kitapta sadakatsizlik yalnızca fiziksel ihanetle sınırlandırılmaz. Günümüzde “mikro aldatma” olarak tanımlanan duygusal kopuklukları, paylaşılmayan sırları, gizli sohbetleri de içine alan bu konuyu Gottman “sadakatsizlik üçgeni” ile açıklar: fırsat, motivasyon ve kendini haklı çıkarma. Bu üçgene biraz daha yakından bakalım:

  • Fırsat kişinin partneri dışında biriyle yakınlaşma imkanı bulmasıdır. Gottman bunu yakınlık arayışı ya da gizli paylaşım olarak ifade eder. Bu durumda birey, partneriyle paylaşması gereken duygu ve düşüncelerini “O beni daha iyi anlıyor.” , “Onunla daha rahat konuşuyorum.” diye düşünerek partnerinden saklar ve sadakatsizlik tam da bu noktada masum gibi görünen duygusal yakınlaşmalarla başlar.
  • Motivasyon ise kişinin ilişkide aradığı ancak partnerinde bulamadığını düşündüğü ihtiyaçlarını dışarıda tamamlama isteğidir. Gottman’ın duygusal mesafe olarak vurguladığı bu içsel boşluk kişinin beyninde “Eşim beni anlamıyor.” , “Artık ilişkimizde heyecan yok.” gibi cümlelere ışık yakar.
  • Kendini haklı çıkarma, sadakatsizliğin içsel meşruiyete kavuştuğu noktadır. Bu aşamada başlangıçta “masum” görünen yakınlaşma duygusal veya fiziksel bir sadakatsizliğe dönüşür. Birey “Ben daha iyisini hak ediyorum.” , “Zaten beni anlamıyor.” gibi düşüncelerle kendini ikna eder. Bu noktada ilişki sadece güven kaybıyla değil, aynı zamanda yıkıcı bir ihanet duygusuyla sarsılır.

Böylece üçgen tamamlanır ve sadakatsizlik uzun süre beslenen bir kopuşun, küçük fırsatların ve zihinsel gerekçelerin birleşiminden doğarak ilişkiye büyük ölçüde zarar verir. Gottman’ın da anlattığı gibi çözüm, henüz ilk adımlarda fark edip durabilmektir. Şeffaf iletişim kurmak, duygusal bağları beslemek ve sınırları netleştirmek buna yardımcıdır. Sadakatin sessiz çığlığı, ilişkilerin görünmez melodisidir. Sadakat her gün yeniden inşa edilir; bir bakışta, bir dokunuşta, bir sözcükte gizlenir. Bu melodi kesilirse aşkın en büyük dayanağı yıkılmaya mahkumdur.

Toksik Romantizmin Gölgesinden Sıyrılmak

Pinterest.com

Büyülü bir masal gibi hissettiren aşk, gölgesinde yıkıcı duygular da barındırır. Gottman’ın dört atlı olarak bahsettiği eleştiri, horgörü, savunmacılık ve duvar örme davranışları yıkıcı duygulara sebep olur. Aşkı büyülü bir masal olmaktan çıkarıp gölgelerin ardına hapsedebilir. Bu karanlık çoğu zaman “romantizm” adı altına gizlenir: kıskançlık, sahiplenme gibi; öfke, tutku gibi; sessizlik, sabır gibi sunulur. “Ben dili”nden gittikçe uzaklaşılır ve bu gizli hisler aşkın köklerine birer zehir damlaları gibi dağılır.

Toksik romantizmden sıyrılmanın yolu, aşkı yeniden ışığa kavuşturmaktır. Gottman’ın önerdiği gibi ben dili ile duygularını ifade etmek, empati köprüsü kurmak ve küçük jestlerle hem ilişkiyi hem güveni beslemek, aşkı sağlıklı bir zemine taşır. Böylece aşk, dingin bir deniz gibi huzur veren, sürdürülebilir bir bağa dönüşerek büyüsünü geri kazanır.

Aşkı Ayakta Tutan Küçük Ayrıntılar

Pinterest.com

Gottman‘ın araştırmalarına göre, ilişkide en kırılgan dönemler büyük krizlerden değil, günlük hayatın küçük ihmallerinden doğar. Bir başka ifadeyle uzun süreli ilişkileri ayakta tutan şey, genellikle büyük jestler değil, küçük ayrıntılardır. Bu durum kitapta duygusal banka hesabı metaforuyla açıklanır. Sabah söylenen tatlı bir “günaydın”, günün yorgunluğu sonrası hazırlanan birer kupa kahve eşliğinde edilen sohbetler, küçük tebessümler ve teşekkürler bu hesaba yapılan yatırımlardandır.

Kitaptaki bir diğer metafor olan “pireli motel” örneğinden bahsetmeden geçemeyiz. Çiftlerin birlikte yaşadığı eski, bakımsız ve duygusal banka hesabının çöküşüyle hapsolmaya mahkum oldukları motel… Partnerler bu motel metaforuna saplanmaktan duygusal hesaplarını doldurarak kurtulabilirler. Küçük ama özenli davranışlarla ilişkilerini güçlendirmeleri ve bu davranışları sürdürerek bu yıkıcı motelden uzaklaşmaları mümkündür.

Gottman, kitapta çiftleri pireli motele götüren beş adımdan kısaca şöyle bahsetmiştir:

  1. Sürmeli Kapı Anı Yaşanır: Bağlılık içeren bir ilişkide çiftler birbirlerinden sürekli destek ve öncelik olmayı beklerler. “Sürmeli kapı anı” da partnerlerden en az birinin “öncelikli” hissetmemesi ile araya duvar örmeye başlaması olarak anlatılabilir.
    Örneğin siz bir gün eşinizle sadece birer kupa kahve eşliğinde sohbet etmek istersiniz. Ancak eşiniz o an yorgun ve dalgın olduğu için sizi reddeder. Bu “reddediş” aslında kibar ve açıklayıcı olduğu halde o an partnerinizin size sırtını döndüğünü hissedebilirsiniz. Bu duyguyu eşinizle paylaşmak yerine içinize atmanız tam da bir “sürmeli kapı anı” yaşatacaktır!
    İlişkide iki insanın duygularının hep paralel ilerlemesini bekleyemeyiz. Bu duygusal farklılıklar da aslında her ilişkide bir “sürmeli kapı” anına davetiyedir diyebiliriz.
  2. Pişmanlık Duyulacak Bir Olay Olur: Yukarıda bahsedildiği gibi parterlerden birinin öncelikli hissetmeyip bunu dile getirmemesinin ardından arada doğan iletişimsizlik bu adımda ele alınır (Diğer partnerin bunu fark etmemesi de denebilir.)
    Sürmeli kapı anındaki örneğimizden ilerleyelim. Kırıldığınızı söylediğiniz senaryoda “kırıcı” partner yaşananları kabul edip sorumluluğu üstlenirse bu hasar onarılabilecekken size sırtını dönerse Gottman’ın “pişmanlık duyulacak olay” olarak adlandırdığı pireli motel adımı maalesef ki tamamlanmış olacaktır.
  3. Zeigarnik Etkisi Devreye Girer: Bir psikoloji öğrencisi olan Bluma Zeigarnik’in garsonların sipariş alırken istenenleri tamamıyla ezberleyip, siparişleri masaya götürdükten sonra tümüyle unutmalarından etkilenerek yaptığı gözlemle seçkin bir psikologluk kariyeri oldu.
    Bu hikayeden bizim çıkaracağımız sonuç ise tamamlanmamış olaylar, tamamlanmış olaylardan çok daha iyi hatırlanır. Yani çiftin arasında çözülmemiş, tabiri caizse halı altına süpürülmüş bir mesele varsa bu unutulmaz ve daha sonra büyümüş bir şekilde patlak verip pireli motele davetiye oluşturabilir.
  4. Olumsuz Duygu Baskınlığı Yönetimi Ele Alır: Güven sarsılmasını takiben partnerler olumsuz duygu baskınlıklarına açık hale gelir. Bu durumda artık partnerinizin iyi niyetle yaptığı ve söylediği şeyleri bile yanlış anlar hale gelebilir, onun bencil biri olduğuna kendinizi ikna eder hale gelebilirsiniz. Bir kez başladığında durdurması zor olan bu duygu karmaşasının içinde olup olmadığınızı sorguluyorsanız kitapta tam da bu noktaya değinen minik bir test de bulunmaktadır!
  5. Dört Atlı Ortalığı Kasıp Kavurur: Gottman‘ın burada bahsettiği dört atlıyı; eleştiri, horgörü, savunmacılık ve duvar örme olarak sıralayabiliriz. Bu dört atlının bozguna uğratılmasının sorunların çözümü için yeterli olmadığından, güvenin de yeniden sağlanması gerektiğinden bahseder.
    Dört atlıdan kısaca şöyle bahsedebiliriz:
    Eleştiri: Dört atlının en az yıkıcısı olsa da tahrip edici etkileri yadsınamaz. Eleştirinin kişinin karakterine direkt bir saldırı sayıldığını söyleyen Gottman, “yapıcı eleştiri” yerine sorunları nazikçe ve ben diliyle karşı tarafa iletmenin bu sorunu çözeceğini belirtir.
    Horgörü: Gottman, horgörüyü “partnerin aşağı olduğunu ima eden sözel bir taciz.” olarak tanımlar.
    Savunmacılık: Kitapta saldırıya uğramış hissedildiğinde kendini savunmanın anlaşılabilir olduğundan bahseder. Ancak bu tutumun tartışmayı daha da alevlendireceği bir gerçektir.
    Duvar Örme: Tartışmanın geriliminin üst seviyelere çıktığı noktada, partnerlerden birinin “duvar” gibi tepki vererek tüm uyarıcıları bloke etmesine denir. Bu taşmadan kurtulma çabası olarak kabul edilebilir. Ancak duvar örme anlaşmazlığın çözülmesi yönündeki tüm umutları söndürebilir.

“Savunmacılığın panzehiri sorunun bir kısmı için sorumluluğu kabul etmektir.”
(sayfa:52)

Yalnış Kapıları Çalmamak: Terapi Yolunda Dikkat Edilmesi Gerekenler

Pinterest.com

Kitapta Gottman ve Silver, aklınıza terapist seçimiyle ilgili soruların takılmış olması ihtimaline karşı gidilmemesi gereken terapistler hakkında yirmi yedi maddeden oluşan bir “yaklaşım” listesi oluşturmuşlar.  Sizler için kitaptan birkaç maddeyi örnek olarak sıralayacağım:

  • En iyisi gizli ilişkiden söz etmemektir. Çatışmadan kaçının ve ortamı yatıştırın.
  • Yoldan çıkan taraf kadın olduğunda, gizli ilişki çok daha kötüdür.
  • İlerleme kaydedebilmek için önce aldatan kişiyi bağışlamanız gerekir.
  • Asıl hedef, ne pahasına olursa olsun ilişkiyi kurtarmaktır.

Bahsedilen örneklerde olduğu gibi yanıltıcı inançları benimseyen terapistlerden uzak durmanın bizlerin yararına olacağından bahsedilmiştir.

Gottman’ın Anlatımıyla Aşkın Anatomisi

“Sürrealizm ve Anatomik İmgelemde Dijital Resim.” DALL·E, OpenAI, 19 Ağustos 2025.

Aşk Nasıl Sürdürülür? sıradan bir ilişki rehberi değildir. Temeli, Gottman‘ın laboratuvar ortamında yıllarca süren gözlem ve deneylerine dayanır. Yüzlerce çiftin sözleri, jest ve mimikleri, kimi zaman nabızları, nefesleri hatta suskunlukları kayıt altına alınmış ve hangi davranışların ilişkiyi güçlendirdiği, hangilerinin pireli motele sürüklediği detaylıca analiz edilmiştir.

Kitap, çatışmaların doğallığını kabul eder ve “mükemmel ilişki” diye bir yapının olmadığını savunur. Asıl mesele çatışmalar karşısında kullanılan dil ve tavırlardır. Eleştiri yerine “ben dili”ni kullanmak, suçlamak yerine anlamaya çalışmak, geri çekilmek yerine kalıp dinlemek, anlaşılmayı beklemek yerine anlatmak… Gottman, aslında hepimizin bilip de uygulayamadığı bu doğru ama zor adımları bilimin süzgecinden geçirerek anlatır. Böylece aşkın anatomisi, sadece duygusal değil; bilimsel bir zemine de oturtulur.

Yazarlar Hakkında: Gottman’ın Bilimi, Silver’ın Kalemi

Aşk Nasıl Sürdürülür

Evlilikte denge ve boşanma tahminleri konularındaki çalışmalarıyla dünya çapında ünlü olan Dr. John Gottman, eşi Dr. Julie Schwartz Gottman ile birlikte Gottman İlişki Enstitüsü‘nün kurucusudur. Bununla bağlantılı olan İlişki Araştırma Enstitüsü‘nün İcradan Sorumlu Direktörü‘dür. Aşk Laboratuvarını kurduğu ve çiftler arasındaki etkileşimler konulu araştırmalarının büyük bölümünü sürdürdüğü Washington Üniversitesi‘nde, psikoloji dalında ordinaryüs profesördür.

Nan Silver, New York bölgesinde yaşayan bir yazar ve editördür. Bu kitap onun Dr. Gottman ile üçüncü ortak çalışmasıdır. Kitap John Gottman’ın bilimsel bilgi birikimini okura aktarsa da bu bilgeliği bizlere anlaşılır ve akıcı bir dille sunan kişi Nan Silver’dır. Gottman’ın ağzından yazılmış metin, Silver’ın dokunuşlarıyla daha edebi, akıcı ve samimi bir hal alır.

Aslına bakılırsa onların ortaklığı da aşkın kendisine benzer: biri aklı, diğeri kalbi temsil eder. Böylece ortaya hem güvenilir hem de keyifli bir eser çıkar. Kitap, sadece bir araştırma raporu olmaktan çıkar; aynı zamanda bir aşk yolculuğuna dönüşür.


Kaynakça

Gottman, John and Nan Silver. Aşk Nasıl Sürdürülür? çev. Aslıhan Kuzucan. Pegasus Yayınları, 2013.

Kapak görseli: pinterest.com

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.

Yusuf Atılgan’ın Evreninde 5 Farklı Tema

Yusuf Atılgan’ın metinlerinde yalnızlık, yabancılaşma, aidiyetsizlik, bastırılmış arzular ve bitmeyen bir arayış birbirine karışır.