Yönetmen Cem Kaya‘nın, Almanya’da yaşayan Türk göçmenlerinin müzik kültürünün altmış yıllık tarihini ele aldığı Aşk, Mark ve Ölüm belgeseli, 2022 yılında düzenlenen film festivallerinde en çok konuşulan ve beğenilen filmlerin başında yer aldı. Prömiyerini 72. Berlin Film Festivali‘nde yapan Aşk, Mark ve Ölüm, gösterime girdiği günden bu yana Berlin Film Festivali, İstanbul Film Festivali, Munich Belgesel Festivali gibi pek çok festivalde ödül topladı. Peki Aşk, Mark ve Ölüm‘ü bu kadar beğenilen bir belgesel yapan ne?

Cem Kaya ve Filmografisi
Cem Kaya, 1976 yılında Almanya’nın Bavyera eyaletindeki Schweinfurt şehrinde, Almanya’ya işçi göçü ile gelmiş bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geliyor. Almanya’da üniversite eğitimini tamamladıktan sonra yönetmenliğe ilk adımını Arabeks (2010) ile atıyor. Kariyerinin başından itibaren belgesel türü üzerinde çalışarak Türklerin sinema ve müzik kültürünü filmlerine konu ediniyor. İkinci belgeseli Motör: Kopya Kültürü & Popüler Türk Sineması (2014) gösterime girdikten tam sekiz yıl sonra kariyerinde en çok ses getiren belgeseli Aşk, Mark ve Ölüm (2022) filmografisine ekleniyor.
“İşçi istemişlerdi ama gelenler insandı.”

1961 yılında Türkiye ve Almanya arasında İşgücü Anlaşması‘nın imzalanmasıyla her yıl on binlerce işçi Türkiye’den Almanya’ya göç etmeye başlıyor. 1973’te yaşanan petrol krizine kadar ise Türkiye’den Almanya’ya göç etmiş insan sayısı 1,5 milyona kadar ulaşıyor. O tarihten sonra Almanya, ekonomik kriz sebebiyle işçi göçünü durdurma kararı alıyor. Fakat Almanya’ya göç etmiş Türk işçiler orada kalarak yaşamlarını kurmaya devam ediyorlar.
Aşk, Mark ve Ölüm, Almanya’ya göç etmiş bu Türklerin 1960’lardan günümüze kadar uzanan altmış yıllık müzik kültürünün tarihini ve gelişimini ele alıyor. Türk göçmenler, ilk kez ayak bastıkları farklı bir ülkede var olabilme mücadelesi verirken bir yandan da geride bıraktıkları evlerinin ve ailelerinin hasretini çekiyorlar. Dilini bilmedikleri ve kültürüne aşina olmadıkları bir ülkede yaşayan göçmenlerin yaptıkları müzikler, yaşadıkları zorlukların ve karmaşık hislerinin bir yansıması olarak meydana geliyor. Gittikleri yerde çektikleri yabancılık hissini bastırmak adına kendi kültürlerine ait bir şey üretme çabası, zaman içinde ve yıllar geçtikçe gittikleri yerin kültürüne bulaşıyor ve ortaya Türkiye – Almanya sentezi eşsiz müzikler çıkıyor.
“…alamanya alamanya, türk gibi işçi bulaman ya,
alamanya alamanya, bizden uysal bulaman ya…”
Altmış Yıllık Arşiv

İzleyicisine inanılmaz bir arşiv çalışması sunan Cem Kaya ve ekibinin bu arşivi toplaması yıllar, senaryonun yazılması ise bir yıl kadar sürüyor. Aşk, Mark ve Ölüm‘den önceki filmi Motör: Kopya Kültürü & Popüler Türk Sineması‘na hazırlanırken 1500‘e yakın film izlediğini söyleyen Cem Kaya, Aşk, Mark ve Ölüm‘de kullandığı Almanya konulu Yeşilçam filmlerinden görüntüleri de o dönemde arşivine ekliyor. Almanya’daki farklı eyaletlerin ve Avusturya’nın televizyon kuruluşlarının arşivlerine erişerek yaklaşık 13 farklı eyaletten kaynak toplayan Cem Kaya, zamanında işçi göçü almış Fransa, Hollanda ve Belçika gibi komşu ülkelerin bile arşivlerini tarıyor. Böylece daha önce hiç duymadığımız farklı isimlerin de hikayelerini müzikleri aracılığıyla dinleme şansı buluyoruz.
Yapıbozumcu

Cem Kaya filmde, geleneksel belgesel anlayışının dışına çıkarak disruptive editing diye adlandırdığı yapıbozumcu yeni ve farklı kurgu teknikleri kullanıyor. Montaj ve müzik gibi yöntemlerle gerçeği ve kurguyu iç içe geçiriyor. İzleyiciyi sıkacak salt bilgi veya ajitasyon içeren sahnelerden kaçınmak istiyor. Mizah ve ironiyi de bu doğrultuda kullanıyor. Bu sebeple belgeseli izlerken kahkaha attığınız bir sahneden kısa süre sonra gözlerinizin yaşla dolması pek olası. Görüntüleri ise bir kolaj çalışması gibi düzenliyor. Sinemaya deneysel bir bakış açısıyla yaklaşıyor.
Renkli Karakterler, Eşsiz Müzikler

Filmde Yüksel Özkasap, Metin Türköz, Cavidan Ünal, Hatay Engin, İsmet Topçu, Derdiyoklar, Kabus Kerim, Derdiyoklar ve Killa Hakan gibi pek çok farklı müzisyen yer alıyor. Cem Kaya, en çok bilinen birkaç popüler ismi anlatmak ile yetinmeyip arşivlerin altını üstüne getirerek izleyicisini birbirinden renkli karakterler ile tanıştırıyor. Böylece her birinin temsil ettiği müzik tarzını ve kültürünü tanıyor, Almanya’daki göçmenlerin yaşamına farklı pencerelerden bakabiliyoruz. Her biri bizi bambaşka dünyalara açılan kapılardan geçirse de sonunda oldukça benzer yollardan geçtiklerini ve ortak hisler paylaştıklarını görüyoruz.
Yaptıkları müzik, yaşadıkları ve hissettiklerini gözler önüne sererken bize de dokunuyor. Müzikler, izleyiciyi hem duygusal hem de düşünsel olarak etkiliyor. Film bittikten sonra da müzikleri dinlemeyi bırakmak zor. Dinledikleriniz hafızanızda uzun süre kalıyor ve göçmenlerin hikayelerini hatırlatmaya devam ediyor. Bu eşsiz müzikleri tekrar tekrar dinlemek isterseniz filmfaust tarafından oluşturulmuş soundtrack çalma listesine göz atabilirsiniz.
MUBI‘de gösterimde olan ve kaçırmadan izlemenizi önereceğimiz Aşk, Mark ve Ölüm‘ün fragmanını aşağıda bulabilirsiniz:
Kaynakça
Kutsal Motor YouTube Kanalı / Cem Kaya ile Aşk, Mark ve Ölüm | Basın Odası #7 / Erişim: 10.10.2023


