Aşk, mânâsı her yürekte farklı bir karşılığı olan üç harf. Aşırı sevgi ve tutku… Serinin bu yazısında aşkın kökenine iniyoruz!
Yazıya geçmeden önce, okuyan herkese Yalın‘ın Bir Bakmışsın albümünden “Aşk Ne Demek?” şarkısını armağan ediyorum.
Aşk Kelimesinin Etimolojisi

TDK’de “Bir kimse veya bir şeye karşı duyulan çok kuvvetli sevgi ve bağlılık duygusu,” mânâsına gelen aşk sözcüğü Arapça kökenli “ˁişḳ عِشْق“ sözcüğüne dayanır. Kimi kaynaklar Türkçedeki aşk sözcüğünü “ışık” sözcüğü ile ilişkilendirmiş ve görmek ile aşk arasında bir köprü kurmuştur. Kimi kaynaklara göre ise aşkın kökeni, Arapça ”aşaka” sözcüğüne dayanır. Aşaka, “sarmaşık” demek; sarmak, sarmalama halinde olmak. Sarmaşık tutunduğu yeri sararak istila eden bir bitki türü, tıpkı aşkın tanıştığı kalbi sarmalayıp onu istila etmesi gibi.
Dilimize Arapçadan geçen aşk kelimesi, Türk kültüründe sembol olarak önemli bir yere sahiptir. Aşk kelimesinin Türkçede sadece beşeri aşk mânâsında kullanılmadığını Tasavvuf edebiyatında görebiliriz. Tasavvuf edebiyatında aşk, sadece dünyevi bir duygu olmaktan öte Tanrı’ya duyulan sevgiyi tasvir eder. Yani aşk, sadece kişiler arası iletişimin daha ötesinde, manevi bir mânâ da taşır. Bunun yanı sıra Divan edebiyatında ise aşk üzerine pek çok eser verilmiştir. Eserlerde aşk, gül, bülbül, şarap gibi sembollerle tasvir edilmiştir.
“Güllü dibâ giydin amma korkarım âzâr eder;
Nazeninim sâye-i hâr-ı gûl-i diba seni”
-Nedim
Evrensel bir dil olan İngilizcede ise aşk yani “love”, “Bir kişiye veya şeye karşı duyulan büyük sevgi veya coşku hissi,” şeklinde karşımıza çıkar. Aşkı sadece sevgiliyle ilişkilendirmeyen İngilizler, onu hem romantik hem ailevî hem dostane anlamlara gelebilecek şekillerde daha geniş bir yelpazede kullanmayı tercih etmişlerdir.
Aşkın Fizyolojisi

“Sanki karnımda kelebekler uçuşuyor,” cümlesini ömrümüzde en az bir kez duymuşuzdur. Fizyoloji ise bize bu cümleyi daha mantıklı kılacak bilimsel açıklamalar sunuyor. Peki nedir aşkın fizyolojisi? Araştırmalara göre aşık olmak vücut kimyasını değiştiriyor. Aşkla tanışan beyin, mutluluk ve ödül duyguları ile bağlantılı olarak bazı hormonlar salgılıyor. Bunların başında dopamin, seratonin ve oksitosin hormonları geliyor.
Bununla birlikte insan, aşık olduğu kişi ile karşılaştığında vücut buna çeşitli yollarla tepki veriyor. Titreme, mide krampları, gözbebeği büyümesi, terleme ve çarpıntı gibi reaksiyonlar bu duruma örnek olarak verilebilir.
Şiirlerde Aşk

Aşkı, fizyolojik olarak mantıklı bir zemine oturtarak açıkladık. Peki aşkın hissettirdiklerini kelimelerle açıklamak nasıl mümkün? İşte burada devreye şiir giriyor. Şiir, her okurda farklı duygular uyandırması sebebiyle büyülü olarak tanımlayabileceğimiz bir tür. Duyguyu dile getirmenin en saf ve gerçek hallerinden biri, okuyucu ile şair arasında kalpten kalbe köprü inşası..
Şairler, aşkı yalnız tek yönden değil, farklı yaklaşımlarla ele alır. Kimisi hüzünle, kimisi öfkeyle, kimisi tutkuyla bağdaştırır aşkı. Toplumcu gerçekçi şiirin son temsilcilerinden Attila İlhan‘ın Ben Sana Mecburum şiirinde, şairin aşka tutkuyla yaklaştığını net bir biçimde görebiliyoruz.
“Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.”
Dizelerde geçen “mecburiyet” kelimesi, aşık insanın aşka tutkuyla teslim oluşunu yansıtır. Attila İlhan, aşktan bir zorunluluk gibi söz ederken aslında bu zorunluluğa ne denli kuvvetli bir arzu ile teslim olmak istediğini hissettirir okuyucuya. Bu ikili hal, aşkın doğasını yansıtır adeta.
İkinci Yeni şairlerinden Turgut Uyar‘ın Göğe Bakalım şiirinde de aşk temasını görüyoruz.
”İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yanab otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım”
Uyar, bu dizelerde aşktan heyecanla söz eder. Göğe bakmak gibi günlük hayatın içinde basitçe ulaşabileceğimiz bir eylemi, aşık olduğu insan ile paylaşmanın o anı kıymetlendirdiğinden heyecanla anlatmıştır dizelerde. Aynı zamanda Uyar okura, göğe bakmanın hissettirdiği sonsuz huzur hissini aşk ile bağdaştırma imkanı sunuyor. Aşk, en basit anları bile daha kıymetli kılan, hayatın içinden ve kalpten gelen, saf olan…
Aşk ve Tiyatro

“Ah Romeo! Neden Romeo’sun sen?
İnkar et babanı, adını yadsı!
Yapamazsan, yemin et sevdiğine,
Vazgeçeyim Capulet olmaktan ben.” ”
William Shakespeare‘in aşkı en saf haliyle kaleme aldığı Romeo ve Juliet‘i dünya çapında bilinen bir başyapıttır. Hangi dilde ya da sahnede olursa olsun, izleyeni büyülemeyi başaran bu eser aynı zamanda seyirciye kendisinden bir şeyler bulma hazzını da tattırır. Aşkın evrenselliği ve Shakespeare’in ele alış biçimindeki ustalık bu zamansız başarının yegâne sebebidir.
Shakespeare‘in eserlerinde sıklıkla tercih ettiği zıtlık teması Romeo ve Juliet‘te de aşk ve nefret ikilemi ile karşımıza çıkıyor. İki düşman aile olan Montague ve Capuletlerin çocukları, Romeo ve Juliet‘in imkânsızlıklar içinde doğan saf ve tutkulu aşkını anlatıyor Shakespeare.
Aşkın karmaşık yapısını seyirciye sunmak istercesine, Romeo bir repliğinde şu sözleri söyler: “Aşk narin bir şey mi ki? Öyle sert, öyle kaba, öyle hoyrat ki o; diken gibi de batar.” Romeo, bütün dikenleriyle bu aşkı yaşamak için isteklidir aynı zamanda. Aşkı her yönüyle kabul ediyordur. Bu, acı ve tatlı hal seyirciye bir başka ikilik sunar.
Sahnelerde Aşk
Sahnede aşk, dramatik bir gerilim yaratır ve izleyicinin duygularına tercüman olur. Duygusal bir tema olarak ele alınan aşk, güçlü bir anlatı aracıdır.
Old Fools

Craft Tiyatro’nun başarılı oyunu 84 90 62 74 / Old Fools aşkı en çıplak ve çarpıcı biçimiyle seyircilerine sunuyor.
“Birini sevmek, onu her zaman, her koşulda seveceğin anlamına gelmiyor. Hatta bazen bunu yapmak o kadar zorlaşıyor ki… Ama birini gerçekten seviyorsan, üstesinden geliyorsun. Bir şekilde bir yolunu bulup atlatıyorsun ve bu seni daha iyi biri yapıyor.”
Olgu Baran Kubilay ve İdil Sivritepe‘nin rol arkadaşlığını paylaştığı Old Fools iki sezondur kapalı gişe oynuyor.
Aşk Bize Masal Olur

2383yapım‘ın yapımcılığını üstlendiği sezonun yeni oyunlarından Aşk Bize Masal Olur tek perde ve tek kişilik bir oyun. Gülçin Kültür Şahin‘in hayat verdiği Aslı karakteri bize yetmiş dakikada kendi aşk serüvenini anlatıyor.
“Ergenliğinden kırklı yaşlarına kadar yaşadığı aşkları masallarla süsleyen Aslı, yürüdüğü bu büyülü ve çetrefilli yolda mutlu sonları değil, tökezlediğinde devam edebilmenin gücünü anlatıyor. Çünkü masallarla büyüyen çocukların kuracağı cümleler hiç bitmez. Sonlara inanmazlar. Mutlu sonların hiç anlatılmayan ‘sonralarını’ yazar, yazar dururlar kafalarında.”
Kaynakça:
- “Aşk”. Ak Sözlük. Web. 20.01.2025.
- “Aşka Fizyolojik Bakış”. Bayındır Hastanesi. Web. 20.01.2025.
- “Old Fools”. Tiyatrolar. Web. 20.01.2025.
- “Aşk Bize Masal Olur”. Tiyatrolar. Web. 20.01.2025.
- “Âşk Ne Demek? Âşk Kelimesinin TDK Sözlük Anlamı Nedir?”. Sabah. Web. 24.01.2025.
- “Love”. Cambridge Dictionary. Cambridge University Press. Web. 24.01.2025.
- “Divan Şiirinde Aşkı Gönülden Anlatmış Beyitler”. En Son Haber. Web. 24.01.2025


