Aşk-ı Memnu Karakterlerinin Önerebileceği Filmler

Halit Ziya Uşaklıgil‘in ölümsüz romanından uyarlanan ve yayınlandığı döneme damgasını vuran Aşk-ı Memnu, sadece konusu değil; oyunculukları, replikleri ve karakterlerin stilleriyle de hafızalara kazındı. İzleyen herkesin kendisinden bir parça bulduğu diziyi hep içerik yönüyle ele aldık. Bu kez farklı bir açıdan bakarak, Aşk-ı Memnu karakterlerinin önerebileceği filmleri listeledik!

Firdevs Yöreoğlu – Maria Antoinette

Firdevs Hanım; güçlü, tutkulu, akıllı, kül yutmaz bir karakter. Aynı zamanda, oldukça hırslı, bencil ama güçlü, istediğini elde edebilen ve karşısındaki kişiyi çok net analiz edebilen biri. Bihter ve Peyker‘in annesi rolünde izlediğimiz Firdevs hanım, kızlarının babasını aldatırken yakalanmış ve eşinin kalp krizi geçirmesine sebep olmuştur. Eşi vefat ettikten sonra yeni zengin eş adayı arayışına girmiştir ve Adnan Bey fikrine sıcak bakmaktadır. Kendisi dizide lüks düşkünü ve servet avcısı bir karakter olarak işlenir. Adnan Bey noktasında işler istediği gibi olmamış ve Adnan Bey Firdevs Hanım’ın küçük kızı Bihter ile evlenmeye karar vermiştir. Böylelikle, zaferine giden yolda her şey mübah olan Firdevs Hanım yeni av arayışına girmiştir. “Bırak millet sadece mücevherlerimizi konuşsun!” repliğiyle ön plana çıkan Firdevs Hanım bizce Maria Antoinette filmini önerirdi. Kendisinden parçalar görüp mutlu olduğundan kuşkumuz yok.

Film, Marie Antoinette’nin Avusturya’dan Fransa’ya uzanan hikayesini konu alır. Tarihi bir yapım olan Maria Antoinette, Maria’nın Fransa veliahttı Louis-Auguste (daha sonra XVI. Louis) ile evlendirilmek üzere Versailles Sarayı’na gönderilmesiyle başlar. Aşksız sıkıcı evliliğinde halkın yaşadığı fakirlikten uzak, sarayın şatafatlı yaşamı eğlencesi, draması ve saray oyunlarını güç savaşlarını anlatır. Firdevs Hanım’ın “Sen ne kadar Maria Antoinette olsan da, benim kızımsın! Şu gözlere bak, aynı hırs, aynı öfke!” dediğine ve Maria’yı izleyip hak verdiğine de eminim. Hatta saray politikasından kaptıklarını kara kaplıya yazıp Bihter’e akıl bile verebilir.

Adnan Ziyagil – The Godfather

Adnan Bey; kaliteli, akıllı, çok konuşmayan, suskun ama derin bir karakter. İş adamı ve iyi aile babası profilinde dizide bizi karşılıyor. Çocuklarına çok değer vermiş ve onların mutluluğuna yıllarını adamış. Eşi vefat ettikten sonra kimseyle duygusal bir ilişki yaşamamış ve hatta sosyete davetlerine, eğlencelerine bile katılmamıştır. Ancak, Firdevs Hanım’ın kızı Bihter’i gördüğü ilk andan itibaren beğenmiş ve kalbinde bahar heyecanını hissetmiştir. Yaş farkına rağmen Bihter’e evlenme teklifi etmiş ve beraberinde onunla aile saadeti yaşama ümidindedir. Bu mutlu aile tablosunun filmi ise The Godfather olabilir.

Adnan Bey kendisine daha uygun kaliteli, durağan bir film ya da belgesel de önerebilirdi. Ancak, Bülent sıkıldığı için koltukta uyuya kalmasın diye daha kült, aile bağları, babanın ailedeki yerini anlatan bir yapım önereceğini düşünüyorum. Bir babanın ve ailesinin yaşamını, birlikte elde ettikleri gücün anlatıldığı kült bir film olan The Godfather, İtalyan Corleone ailesinin aile bağlarını liderliğe yükselişini ve birbirlerine duydukları sadakati aktarır. Film serisi boyunca ailenin güçlerini genç nesle aktarım sürecini izleriz. Baba “Aile her şeyden önce gelir.” der ve Adnan Bey ve ailesinin film gecesi tercihinde Marlon Brando ve Al Pacino‘nun muhteşem oyunculuğu ile The Godfather gecelerine eşlik ederdi.

Bülent Ziyagil – Evde Tek Başına

Evin küçük oğlu Bülent; ablasının kuzusu, babasının varisi, dadısının yaramaz çocuğu… Kendisi eğlenceli, haylaz, şımarık ama tatlı bir çocuk. Ablası Nihal, Bülent’e çok bağlı ve aralarında özel bir bağ var. Anne sevgisini Matmazel ve ablasıyla doldurmaya çalışan bir çocuk. En büyük idolü ise kuzeni Behlül. Büyüyünce Behlül olmak istiyor hatta Behlül’ün sevgilileriyle evlenmek istiyor bu durumda, “O senin yengen yengen” repliği tekrar akıllara gelebilir. Bülent’in bizlere önerisi Evde Tek Başına olurdu.

Evde Tek Başına, ailesinin tatile giderken Kevin‘i evde unutmalarını konu alıyor. Kevin, evde biraz dışlanan büyük kardeşlerinden zorbalık gören, bir sorun olduğunda üstüne kalan bir çocuk. İlk başta ailesinin onu evde unutup gitmesine çok sevinen Kevin, eve hırsız girmesiyle farklı olaylar yaşıyor. Hırsızların başına Kevin gibi bir çocuk gelmesiyle eğlenceli, komik ve heyecanlı olay örgüsü izliyoruz. Bülent’te evde tek kalsa aynı Kevin gibi olaylar yaşayabilirdi.

Peyker Önal Yöreoğlu – Boleyn Kızı

Bihter’in kardeşi ve Firdevs Hanım’ın büyük kızı olan Peyker’in misyonu, eşi Nihat ve çocukları ile mutlu olmak ve evliliğini sürdürmek. Peyker herkes ile anlaşabilecek, yorucu olmayan bir karakter. Ayrıca ne olursa olsun kız kardeşi Bihter’e de çok düşkün ve her konuda onu savunabilir. Kendisinin içinde tuttuğu, bastırdığı duygularını kardeşiyle paylaştığı aşkının gizli ıstırabını, yine de fedakarca devam eden kardeş sevgisini anlatan Boleyn Kızı filmini bizlere tavsiye ederdi.

Boleyn Kızı, Kral Henry’nin Boleyn ailesiyle olan ilişkisini, iki kız kardeşin aynı Krala  duyduğu aşkı ve aynı zamanda Mary ve Anna Boleyn’in birbirine duydukları kardeşlik bağını konu alır. Tarihe tanıklık ettiğimiz bu filmde Boleyn ailesi Anna’yı kral için uygun görür ancak Mary kraldan iki çocuk sahibi olur ve krala aşık olur. Ancak kral Mary’e olan ilgisini kaybeder ve Anna Boleyn ile ilgilenir. Ancak, Anna Boleyn başkasıyla nişanlanmıştır. Bu durum sansasyon yaratır ve Anna’yı sürgüne gönderir. Geri döndüğünde Anna kralı etkilemek ve kraliçe olmak için savaşır. Peyker’in film ile kendi arasında bulduğu benzerlikler içindeki seslere böylelikle belki tercüman olur.

Deniz De Courton – Kaldırım Serçesi

Matmazel, çocuklara karşı fedakar, hassas, sevgi dolu, korumacı biri. Adnan Bey’in eşi vefat etmeden önce çocukların piyano çalmayı öğretmek için görevliydi ancak eşi vefat ettikten sonra çocuklar Matmazel’e emanet edildi. Adnan Bey’e platonik aşık ama bu aşkını asla koz olarak kullanmadı ve Adnan Bey’in eşinin ona emanet ettiği çocuklara sahip çıktı. İşini çok iyi yaptı ve çocuklara anne şefkati sağladı. Matmazel bize Kaldırım Serçesi filmini önerirdi.

Kaldırım Serçesi, Edith Piaf’ın yoksulluktan sokaklardan kayıplardan başlayarak müzikal yükselişine aşklarına kısacası hem başarılı hem hüzünlü hem dramatik hayat hikayesini işler. Edith Piaf, Paris’te küçük yaşlardan beri ailesiyle sokaklarda şarkıcılık yapar ancak annesi onu terk eder ve babası da savaşa gider. Olaylar böyle gelişince genelev işleten büyükannesi tarafından büyütülür. Görme yetisini kaybeder ancak sonra iyileşir. Bir gün gece kulübü sahibi tarafından keşfedilir ve küçük serçe lakabını alır. Gerçek bir hikayeyi anlatan bu filmde Editf Piaf’ın inişli çıkışlı hayatını izliyoruz.

Bihter Ziyagil – Anna Karenina

Dizinin efsaneleşmiş repliği “Tutkuyla atılan yanlış adımlar insanı felakete sürükler.” adeta Bihter‘i tanımlıyor. Firdevs Hanım’ın küçük kızı Bihter, daha yirmili yaşlarının başında, sırf annesine hırsından sıkıcı bir evlilik yaptı. Bihter, babasının ölümünden sonra Adnan Bey’in ilgisini, baba sevgisi eksikliği ve annesine duyduğu hırs nedeniyle kabul etti. Planladığı konforlu güzel bir yaşam ve mutlu bir evlilikti ancak işler istediği gibi gitmedi ve Adnan Bey’in yeğeni Behlül’e aşık oldu. Hem evliliğinin hem de seçiminin kurbanı oldu. Bihter, Anna Karenina’nın romanında da yazdığı gibi “Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır” der ve Anna Karenina filmini önerirdi. Herkesin bir Kont Vronsky’si vardır.

Anna Karenina, evliliğinde mutsuz olan bir kadının hayatının en büyük hatasını ve aynı zamanda en büyük yaşama sebebi olan yasak aşkını konu alıyor. Anna Karenina, üst sınıfa mensup seçkin biridir, eşi devlet memuru ve soğuk bir karakterdir. Onunla sıkıcı ama sınıfsal konforlu bir evliliği vardır. Anna bir gün tren yolculuğu yapmak durumunda kalır ve orada hayatını değiştirecek o kişiyle karşılaşır; Kont Vronsky! Çapkın Kont’un cazibesi ve ısrarları Anna’yı baştan çıkarır ve yasak bir aşka yelken açarlar. Film boyunca toplumsal dışlanma, hastalık, çöküş ve ayrılık gibi temalar üzerinde durulur. Bihter bu filmde kendinden çok fazla parça bulacaktır.

Beşir Elçi – Flipped

Evin şoförü konumunda olan Beşir, Nihal’e duyduğu çocukluk aşkının hayalleriyle yaşayan bir karakter. Nihal’i incitmesin diye evin büyük sırlarını, yalanlarını içinde tutması hastalanmasına neden olmuştu. Duygusal Beşir; ilk aşk, farklar, hayır gibi anahtar kelimeleri bulacağı Flipped filmini önerirdi. Filmi önerirken de Nihal için büyük umutlar beslemeye devam ederdi.

Flipped, bize bir ilk aşk öyküsü sunuyor. Çocukluk çağından itibaren Juli Bryce’e yoğun bir ilgiyi duyar. Ancak, Bryce bu ilgiyi çok yorucuda bulmaktadır. Juli’nin cesur tavırları ve duygularını gizlemeyen konuşkan hali Bryce’i korkutur. Yıllarca tek taraflı süren bu aşkın dinamiği zamanla değişir. Çocukluk, gençlik, ilk aşk ve değişen duyguları izleyeceğimiz tatlı bir film. Beşir’in neden bu filmi önereceğini tahmin etmek zor olmasa gerek.

Nihal Ziyagil – The Crush

Nihal, babasının taklımı, matmazel’in binbir emekle yetiştirdiği akıllı yetenekli bir kız çocuğu. Babasına ve kardeşi Bülent’e çok düşkün, evin büyümeyen şımarık kızı.
Küçük huysuz kız çocuğumuz, onca imkana rağmen evlerindeki tek erkeğe takıntı geliştirip, içinde kocaman bir aşk büyütüyor. Çocuk gibi tutturan, duygusal ve dengesiz. İstediği bir insan değil de bir oyuncakmış gibi davranıyor ve istediği olmadığında bayılmasıyla dizide ön plana çıkıyor. Önerebileceği filmde de saf, masum hislerle başlayan duygular tehlikeli boyutlara ulaşıyor. Nihal, kendinden benzerlikler bulacağı bir film olarak The Crush‘ı önerirdi.

The Crush, 28 yaşında bir gazetecinin yeni bir iş bulmasının ardından bir ailenin evini kiralaması sonrasında yaşananları konu alır. Heyecanla yeni işine ve hayatına adapte olmak isteyen genç gazeteci, evin 14 yaşındaki kız çocuğunun ona duyduğu masum ilgisiyle tuhaf olaylar yaşamaya başlar. Bu ilgi zamanla saplantılı ve tehlikeli bir takıntıya dönüşür. Takıntılı aşık genç kızın tehlikeli duyguları ve oyunlarının gazetecinin hayatında nasıl rol oynayacağı film boyunca işleniyor.

Behlül Haznedar – Don Juan DeMarco

Behlül Haznedar, ailesini küçük yaşta trajik bir kazada kaybediyor. Ona manevi amcası Adnan Ziyagil sahip çıkarak, iş, maddi zorluk, sorumluluk gibi yorucu kavramlarıyla hiç tanışmadan büyütüyor. Hem amcasına hem Bihter’e hem de Nihal’e ihanet ederek ihanet skorunu zirveye taşıyor. Kendini çok beğenen, yakışıklı olduğunun farkında olan ve bununla gurur duyan güvenilmez bir karakter. Behlül bizlere eğlenceli bir film olan Don Juan DeMarco filmini önerir ve kaçardı.

Johnny Deep ve Marlon Brando‘nun başrollerini oynadığı bu film, bir adamın kendisini dünyanın en büyük aşığı Don Juan sanması ile başlar. Replika Don Juan’ın intihara kalkışmasının ardından emekliliğine az kalmış bir psikiyatrist tarafından tedavisine başlanır. Anlattıklarına göre çok çapkındır, insanlarla kılıç dövüşleri çetin kavgalar yapmıştır ve çok tutkulu bir aşıktır. Gerçeğini ve hayallerini birbirine karıştıran replika Don Juan ve onu tedavi etmek isteyen psikiyatristin başından geçen olayları ve psikiyatristinin de kendini sorguladığı durumları dram, romantik komedi türünde izliyoruz. Behlül’ün de Don Juan sendromu yaşadığını söyleyebilmek mümkün gibi görünüyor.

Cemile – Gerçek Kesit: Yılan

Bu içerikte Cemile‘ye yer vermemek olmaz diye düşündüm ve ondan bize film olmasa da bir Gerçek Kesit bölümü armağan etmek istedim. Cemile karakterinin ailesi Adnan Ziyagil’in yalısında hizmetlidir. Cemile orada ailesine yardım etmekte ve orada yaşamaktadır. Evin kızı Nihal ile beraber büyümüştür. Cemile kendi gibi evin hizmetlisi olan Beşir’e çocukluktan beri aşıktır. Ancak aşkı karşılıksızdır çünkü Beşir evin kızı Nihal’e aşıktır. Bu durum Cemile’nin içinde acı bir yangın gibi yüreğini kavurur. O acı aşk ve sevilmeme duygusuyla Nihal’i deliler gibi kıskanmaktadır. Aynı zamanda, evin hizmetçisi pozisyonunda olduğu için şartlara sosyal sınıfa da oldukça kızgın ve öfke doludur. Cemile’nin bize önereceği kısa film entrika kıskançlık ve hasetliği konu alan Gerçek Kesit dizisinden bir bölüm olurdu.

Efsaneleşmiş Gerçek Kesit dizisini herkes bilir. Dizide insanların yaşadığı ya da yaşayacağı olaylar, karşımıza çıkabilecek insan karakterleri, anlatılır. Cemile karakterimizin de bize armağan ettiği bu kısa filmin adı Yılan. Cemile kendi içinde bastırdığı insani ama tehlikeli kötücül duygulara sahip, kıskançlık öfke hasetlik gibi duygularının tercümanı olacağını düşündüğü için bu bölümü tercih ederdi. Yılan bölümü, bir kadının kıskançlıktan neler yapabileceğini çevresindeki insanlara uyguladığı manipülasyonu, kendine verdiği zarar ve düştüğü durumu anlatır. Bu bölüm Cemile’den parçalar bulmak onu anlamak isteyenler için ideal olabilir.

Kaynakça

Öne çıkarılan görsel: madamekaudupul.com