Marvel Sinematik Evreninin beşinci fazının ilk filmi Ant-Man And The Wasp: Quantumania‘nın yönetmen koltuğunda Peyton Reed oturuyor. Filmin kalabalık başrollerini ise Paul Rudd, Evangeline Lily, Kathryn Newton, Michelle Pfeiffer, Michael Douglas ve Jonathan Majors paylaşıyor.
Yazımız spoiler içermektedir!
Gittiğim her yerde insanlar bana aynı şeyi soruyor: Köpeğimle fotoğraf çekinir misin?
Thanos ve ordusuyla yapılan son savaş sonrası Scott insanların ona gösterdiği ilgiden memnun bir şekilde günlerini geçiriyor. “Küçük Adama Dikkat Et” isimli, İç Savaş’tan bu yana bir Yenilmez olarak yaşadıklarına odaklanan bir kitap çıkarmış. Filmi bu kitaptan cümlelerle açıyoruz. Kitabında özellikle, Thanos’un parmağını şıklatması sonucu Kuantum Boyutunda dünya zamanı ile beş yıl hapis kalan Scott, kızıyla kaybettiği yıllara şu sözüyle değiniyor “…Ama şu anda istediğim tek iş baba olmak. Seni seviyorum, Cassie. Kahramanım olduğun için teşekkür ederim. Ve bazı doğum günlerini kaçırdığım için üzgünüm.”
Sürekli hatalar yapan, bir işte tutunamayan ve geçinmek için bir dönem hırsızlık yapan Scott’ın bu dünyadaki en önemli varlığının kızı olduğunu geçtiğimiz filmlerden biliyoruz. Kaybettikleri beş yılda kızıyla olan sıkı iletişimin zayıfladığına filmin daha ilk dakikalarında vurgu yapılıyor. Kitabı için imza günü veren Scott’a bir telefon geliyor ve Cassie’nin protesto sebebiyle hapse girdiğini öğreniyor. Ancak öğrendiği tek şey bu değil. Çünkü bu Cassie’nin hapsi ilk ziyaret edişi değildir.
Scott yaşananlardan sonra kızının normal bir hayatı olmasını istiyor ancak Cassie tam anlamıyla babasının kızıdır.
Karınca Bilimi
Kuantum Boyutu ve Paralel Evren gibi kavramlar MCU‘da (Marvel Sinematik Evreni) önceden bahsedilmiş olsa da özellikle bu faz için çok daha önemliler. “Dünyamıza saldıran uzaylılara karşı savaşan süper kahramanlar” teması bu fazla birlikte artık 2010’larda kalacak gibi duruyor. Hem çok daha tehlikeli varlıklarla savaşmak hem de hakları tekrardan Marvel Stüdyolarına geçen X-Men gibi karakterleri evrene sokmak için paralel evrenlere yönelen Marvel Studios Başkanı Kevin Feige, filmin galasında “Olayları daha büyük resim olan Çoklu Evren’e bağlamak istiyor.” diyerek faz beşi özetlemişti.
Hali hazırda hikayesi Kuantum Boyutu etrafında şekillenen Ant-Man ve Wasp bu fazı başlatmak için doğru bir seçim gibi gözüküyor. Peki hikaye nasıl Kuantum Boyutuna bağlanıyor?
Babasının yokluğunda Cassie, Henry Pym‘in günlüğünü bularak Kuantum Boyutu ile ilgilenmeye başlamış. Ancak Scott kızının bu ilgisinden habersizdir. Cassie, Hope ve Henry ile yapmış olduğu sinyal göndericiyi babasına göstermeye karar verdiğinde her şey yanlış gider. Kızının zekası karşısında gururlandığı sırada; daha önce Kuantum Boyutunda geçirdiği zaman sebebiyle boyutun ne kadar tehlikeli olduğunu bilen Janet bu sinyal vericiye karşı tepki gösterir ve kapatılması gerektiğini söyler fakat çok geçtir. Sinyal verici kontrolden çıkarak Kuantum Boyutuna bir delik açarak kahramanlarımızı içine çeker.
Kuantum Boyutu
Filmin bu kısmında işin büyük çoğunluğunu görsel efektin yaptığı bölüme geçiyoruz.
Girdikleri Kuantum Boyutunda ayrı düşen karakterlerimiz sebebiyle iki ayrı sekans izliyoruz. Scott ve kızı Cassie, Kuantum Boyutunda yaşayan Kuantum Halkının varlığıyla tanışırken; Hope, Henry ve Janet üçlüsü ise Janet’in sakladığı sırı öğrenmeye çalışır.
Peki Kuantum Boyutu nedir?
Ant-Man üçlemesinin yazarı Jess Loveness, Kuantum Boyutunun “Çoklu evrenin bodrum katı gibi” olduğunu ifade etmişti. Kuantum Alemi, zamanda herhangi bir noktaya kapı açabilen bir yapı. Tıpkı tren gibi birçok istasyonu var fakat bu istasyonlar sonsuz olasılıklara açılıyor. Bu boyutta zaman ve uzay farklı işliyor. Bunu daha iyi açıklamak için Scott’ın Avengers: Endgame’de söylediği cümleyi hatırlayalım: “Zaman Kuantum Aleminde farklı işliyor. Thanos parmağını şıklatmadan önce oradaydım. Hope’un beni çıkarması gerekiyordu ama beş yıl boyunca orada tıkılı kaldım. Sorun şu çıktığımda benim için sadece beş saat geçmişti.”
Janet’in Sakladığı Sır
Henry ile çıktığı bir görev sırasında Kuantum Boyutunda sıkışıp kalan Janet’in burada 29 yıl geçirdiğini biliyoruz. Ancak bu sürede neler yaşadığı soru işaretiydi. Ta ki bu filme kadar. Filmin başından itibaren Janet’in, Kuantum Alemiyle ilgili konuşmayı reddetmesi ve Cassie’nin yapmış olduğu sinyal göndericiyi gördüğü ilk anda abartılı bir reaksiyon göstermesi senaryonun bizlere “bakın buradan bir şey çıkacak” demesinin bir başka yoluydu.
Ki öyle de oluyor. Kuantum Boyutunda ayrı düşen Scott ve Cassie peşlerine düşen tehlikeden kaçmaya çalışırken Janet, eşi ve kızına Kuantum Boyutunda başına gelenleri anlatmaya başlıyor.
Kuantum Aleminde sıkışıp kaldıktan bir süre sonra kendi gibi bu boyuta düşmüş biriyle tanışan Janet, bu sonsuzluğun içerisinde sonunda bir arkadaş edinebilmenin mutluluğunu yaşar. Onunla, kızı Hope hakkında konuşan Janet bir gün eve dönmenin ve kapıda kızını görmenin hayalini kurduğunu söyler. Yabancı buna karşılık onunla birlikte bu boyutta düşmüş hasarlı bir geminin olduğunu ve bu gemiye tamir edebilirlerse Janet’in kızına kavuşabileceğini söyler. İkili gemiye tamir eder fakat Janet korkunç bir gerçekle yüzleşir. Yabancının dünyaları fetheden Kang the Conqueror olduğunu fark eder ve Kang’in Kuantum Boyutundan ayrılması halinde trilyonların öleceğini anlar. Kızına kavuşma hayalini bir kenara bırakan Janet geminin atomunu Pym Parçacıkları ile devasa bir topa çevirir. Böylece Kang, Kuantum Boyutunda sıkışıp kalır. Dahası Kang inanılmaz gelişmiş bir teknolojiye sahiptir ve bu teknoloji sayesinde Kuantum Boyutunu fetheder buraya hükmetmeye başlar.
İmparator Geri Döndü!
Yüzyıllar boyunca yaşamanın getirdiği bilgi birikimi ve zırhı sayesinde kavuştuğu güçleriyle adeta yenilmez olan Kang’in birçok varyantı olduğu film içerisinde bahsedilse de Loki dizisi izleyenlerin bu konuda hakkında daha çok bilgiye sahip olduğunu söylemek mümkün.
Filme geri dönecek olursak: Kang’in Kuantum Boyutunu fethetmesinden sonra bu durumdan memnum olmayan Kuantum Halkı ne kadar seslerini çıkarmak isteseler de Kang’in kıvrak zekası ve gelişmiş teknolojili ordusu sebebiyle hepsi sadece kaçmaya ve hayatta kalmaya odaklanmış durumda. Janet’in vermiş olduğu zararı düzeltebilecek tek kişi olan Scott’ın Kuantum Aleminde olduğunu öğrenen Kang, Scott ve Cassie’nin peşinden yaratmış olduğu korkunç silahı yollar: Avcı, diğer bir adıyla, MODOK. Eğer çizgi romanları okuduysanız bu isim size oldukça tanıdık gelecektir. Okumayanlar merak etmesin, karakterin hikayesinin tamamen değiştirilmiş bir şekilde beyaz perdeye aktırıldığını söyleyebiliriz.
Hayranlar olarak bu fazda tekrardan görmek istediğimiz birçok karakterinin olduğunu söylemek mümkün ancak kimsenin Corey Stoll tarafından canlandırılan Ant-Man filminin villianı Darren Cross’u görmeyi beklediğini söyleyemeyiz. Onu bu filmde MODOK olarak izliyoruz. Her ne kadar bizler MODOK’un origin hikayesini görmeyi istesek de kendisi bu filmde yapması gerektiğini yapıyor ve hikayeye iyi bir şekilde hizmet ediyor.
Son Savaş
Filmin son sekansında bizleri uzun bir savaş sekansı bekliyor. Scott kızını kurtarmak ve Kang’in kaçmasını önlemek için adeta kendini feda ediyor. Bu sırada Cssie, Kuantum Halkını Kang ile savaşmaları için çağırıyor ve İsyan resmen başlıyor. Kuantum Halkının özgürlükleri için verdiği mücadele bizlere “keşke daha fazla izlesek” dedirtiyor.
Kang ve Scott’ın kıyasıya dövüştüğü sırada Scott’ın “Kazanmak zorunda değilim. İkimiz de kaybetmek zorundayız” sözü nefeslerimizi tutmamıza neden oluyor. Özellikle Tony Stark’ı kaybettikten sonra evrende kimin öleceğini kestirmek zorlaşmışken. Ancak beklediğimiz son yaşanmıyor. Son savaş sekansına katılan Hope ile birlikte Kang yeniliyor ve kahramanlarımız evlerine dönüyor.
Yazının en başında da dediğimiz gibi film oldukça kalabalık başrollere sahip. Bunun yanında yan karakterler de eklenince film karmaşaya sürükleniyormuş gibi düşünebilirsiniz ancak ortak düşman sayesinde bu karmaşıklık ortadan kalkmış oluyor. Savaşın yaşandığı sırada Kuantum Halkının bunca zaman neden kendi başlarına Kang’e karşı çıkamadığını daha iyi anlıyoruz. Öyle ki kahramanlarımız bile zırhı ve dolayısıyla güçleri zarar görmüş Kang’i yalnızca el birliği ile yenebiliyor.
Sonuç
Hayranları hayal kırıklığına uğratan faz dörtten sonra faz beşin iyi bir başlangıç yaptığını söyleyebiliriz. Ancak bu filmin de eksikleri var. Öncellikle film adına konulmuş “The Wasp” kısmı bir önceki filmden dolayı izleyicilere Hope olduğunu düşündürtüyor ancak filmde Hope’un işlendiği, ön planda olduğu neredeyse hiçbir sahne yok. Öte yandan film, Doctor Strange: Multiverse of Madness filminin yaptığı hatayı yapmıyor ve isminde geçen “Quantimania”nın hakkını veriyor.
Filmin görsel efekt konusunda güçlüğünü olduğunu söyleyebiliriz ancak yer yer göze çarpan detaylar olabiliyor.
Oyunculuklar ve hikaye ise filmde seyirci tatmin edecek düzeyde. Paul Rudd‘ın karakter için en doğru seçim olduğu su götürmez bir gerçek ve bu filmle birlikte bunu tekrardan hatırlamış oluyoruz. Öte yandan Cassie için bir oyuncu değişikliği yapıldığını hatırlatalım. Avengers: Endgame filminde Cassie’yi Emma Fuhrmann canlandırırken bu filmde onun yerini Kathryn Newton alıyor. Bu değişikliğin neden yapıldığı açıklanmasa da gerek Cassie’nin yaşı gerek karakteri sebebiyle Kathryn Newton’ın karaktere çok daha iyi oturduğunu söyleyebiliriz.
Faz beşin ve altının başına çöken bir bela olacak Kang ile bu film ile tanışmış olduk. Kendisinin neler yapabileceğini henüz tam anlamıyla öğrenmiş değiliz ancak bu katliam makinasının, evrenin sadece yarısını öldürmek isteyen Thanos’tan çok daha tehlikeli olduğu bir gerçek. Belli ki bu sefer sonsuzluk taşları düşmanımızı yenmek için yeterli olmayacak!