Amerikanın ve çağımızın en güçlü kadın fotoğrafçısı olan Annie Leibovitz, kariyeri boyunca sayısız önemli ismi objektifi ile ölümsüzleştirmiş bir sanatçıdır. 2 Ekim 1949 yılında Amerika’da doğmuştur. Annesi dans hocası, babası ise ABD Hava Kuvvetleri’nde yarbaydı. Bu sebeple sık sık yer değişikliği yapan Leibovitz, çocukluğu ile iligili şu cümleleri kurar: ”Hep bir yerden bir yere taşınırdık. Tek sabit mekan aile arabamızdı. Arabada büyüdüğümüz zaman sanatçı olmak çok kolay. Çünkü dünyayı hazır bir çerçeveden görüyorduk. Bu, arabamızın penceresiydi.”
Kariyerine 1967’de San Francisco Sanat Enstitüsü’ne resim bölümüne kaydolmasıyla başlamıştır. Sanatla iç içe olan Leibovitz, akşamları aldığı fotoğrafçılık dersleri sırasında Henri Cartier Bresson tanışması ile fotoğrafçı olmaya karar vermiştir. Enstitüyü bitirmesinin ardından da fotoğrafçı Ralph Gibson ile çalışmaya başlamasının ardından birlikte dünya turuna çıkmışlardır. Böylece Leibovitz, kariyer adımının ilk basamağını oluşturmuştur.
Kariyerinin en büyük adımlarından biri Rolling Stone ile çalışmaya başlamasıyla gerçekleşir. Rolling Stone’da 23 yaşında elde ettiği baş fotoğrafçılık, Rolling Stones’un Amerikadaki konser fotoğrafçılığı diye devam eden kariyerinde Rolling Stone bünyesinde bir çok ünlü ismin hafızalara kazınılacak fotoğraflarının çekimlerine imzasını altın harflerle atmayı başaran önemli bir kadın fotoğraf sanatçısı olmuştur.
Rolling Stones’un efsanevi gitaristi Keith Richards “Bakalım ne kadar dayanacak demiştik. Ben bir ay bile dayanamaz diyordum. Ama aramıza girdi ve büyük şaşkınlık yarattı. Her an bizimle beraberdi. Bir süre sonra görünmez bir hal aldı, çoğu insanın yanına bile yaklaşamayacağı şeyleri fotoğrafladı” diye Annie’den bahsederken onun ne kadar zorluklarda hemen pes etmeyen, dayanıklı ve görülmeyeni gören bir kadraja sahip olduğunu bir kere daha anlıyoruz.

Leibovitz kariyeri boyunca bir çok ünlü filmlerinde fotoğraflarını çekerek birer ölümsüz tablo haline dönüşmesini sağlamıştır. Leibovitz’in fotoğrafları sadece fotoğraf meraklıları için değil, popüler kültürle ilgilenen kişilerin de takip altına alacağı kocaman bir arşiv görevi görmektedir.
En unutulmaz fotoğraflarından birisi ise John Lennon‘un ölmeden önce çekilen son profesyonel fotoğrafıdır. Fotoğrafın hikayesi ise 08 Aralık 1980 yılında büyük aşkı, eşi Yoko Ono ile birlikte Lennon’un verdiği pozdan kısa bir süre sonra bir hayranı tarafından Lennon’un öldürülmesidir. Çekim öncesi Leibovitz, Lennon’la Rolling Stone kapağı için tek başına olacak şekilde poz vermek şartıyla anlaşmıştır. Ancak Lennon çekim günü kararını değiştirip Yoko Ono ile beraber çekilmesini istemiş, ısrarları sonucunda Leibovitz, Lennon’un Double Fantasy adlı albümünün kapağındaki öpüşme fotoğrafını göz önünde bulundurarak yeni bir fotoğraf tasarlayıp, bize Lennon’un son fotoğrafını armağan etmiştir.

Kariyerinde bir diğer önemli çekimi ise 1987’de Leibovitz’in tarzını belirleyecek olan konsept odaklı ve sahnelenmiş fotoğrafçılığa geçişinin başlangıcını gösteren Keith Haring‘dir. Haring’de grafiti ve pop sanatçısı birlikte işlenmiş olup sehpa üzerine çömelen sanatçının grafitiyle bütünleştiği görülür. Bu bir nevi kamufle olarak görülmektedir. Leibovitz bu eserini şöyle açıklamıştır: “Kavramsal fotoğrafçılığın potansiyelini anlamanın başlangıcıydı. Portrelerinde şiirlerine değinmeye çalışıyordum ve birdenbire bir tık sesi geldi. Portrenin bir hikayesi olabilir.”
1990 yılına geldiğimizde New York’ta “Annie Leibovitz Fotoğraf Stüdyosu”nu kurar ve kadrajına Kraliçe Elizabeth, Tim Burton, John Lennon, Demi Moore, Susan Sontag, Angeline Jolie, Rihanna, David Beckham, Cate Blanchet gibi isimleri yakalar. 1991 yılında ise National Portrait Gallery’de ilk retrospektif sergisini açarak galeride sergisi açılan hayatta olan tek fotoğraf sanatçısı olmayı başarır. The Royal Photographic Society’nin Yüzüncü Yıl Madalyası ve Honorary Fellowship (Honorary Fellowship) gibi aldığı ödüllerle adından söz ettiren önemli bir fotoğrafçı olmuştur.

Leibovitz’in en çok ses getiren işlerinden biri de Prelli Takvimi için çektiği fotoğraflardır. 2016 yılında prelli takviminde çektiği pozlar ile Prelli Takviminin bugüne kadar ki fotoğraflarının çok dışında bambaşka bir konsept ile adından uzunca bir süre söz ettirmiş ve 25 yıllık bu takvimde fotoğraf çeken ilk kadın sanatçı olmayı başarmıştır. Kadrajında 12 kadına yer vermiştir. Hayalgücünün derinliklerinden çıkardığı karelerde spor, sanat, müzik ve çeşitli sanat dallarında başarılı olmuş ve bizat hayranı olduğu bu 12 kadının fotoğraflarını siyah beyaz olarak yansıtmıştır.

Leibovitz’in Hayatına Dokunan İsim: Susan Sontag
Yazar, eleştirmen ve politik aktivist Susan Sontag, Annie Leibovitz’i “fotoğrafladığı kişiler kadar ünlü bir sanatçı” olarak tanımlarken bir kapak fotoğrafı çekmek için tanışacağı bu kadınla ilişkisinin ölümüne kadar süreceğini ve hastalığı boyunca her evresini fotoğraflayacağını hayal bile edemezdi.
Aralarındaki bağı ”bizim aramızda ‘yol arkadaşı’ ve ‘partner’ gibi sözcükler sözlüğümüzde yoktu, biz yalnızca hayatlarımız boyunca birbirimize yardım eden iki kişiydik.” olarak tanımlayan Leibovitz, Sontag’ın ölümünden sonra ”Bir Fotoğrafçının Hayatı: 1990-2005” adlı çektiği resimlerden oluşan kitabıyla Sontag’ı yaşatmıştır. Sontag ve kendisinin, Paris’teki dairelerinde ve New York’taki evlerinde, birbirinin tam karşısındaki apartmanlarında yaşarken birlikte dünyayı dolaşırken çekilmiş resimlerini yerleştirmiş, hayatında ne kadar derin bir iz bıraktığını bizlere aktarmıştır.

Fotoğraf Kitapları
2005 ile 2016 arasında çektiği en önemli fotoğrafları olan 150 adetten oluşan Portraits isimli tek bir kitapta toplandı. Kitabın basılmasında 1970-1990 ve 1990-2005 yıllarındaki fotoğraflarını kitaplaştıran yayınevi Phaidon öncülük etti. Bugüne kadar yayınlanmayan fotoğrafları da dahil olmak üzere hem renkli hem de siyah beyaz fotoğraflarına yer verilmiştir.
Annie Leibovitz’un Fotoğraf Kitapları:
- Annie Leibovitz: Fotoğraflar (1983)
- Fotoğraflar: Annie Leibovitz 1970-1990 (1991)
- Olimpik Portreler (1996)
- Kadın (1999)
- Amerikan Müziği (2003)
- Bir Fotoğrafçının Hayatı: 1990-2005 (2006)
- Annie Leibovitz İş Başında (2008)
- Pilgrimage (2011)
Leibovitz, porte fotoğrafçısı olarak bilinse de fotoğrafını çektiği kişiler kadar ün kazanmış bir sanatçıdır. Popüler kültür ikonlarını dramatik ve yenilikçi yollarla yakalamada bir usta olarak sanatını sürdürüyor ve hala gelişmekte olan fotoğrafçıların arzuladığı yüksek bir standardı koruyor olmasıyla da ayrı önem taşımaktadır.
Leibovitz’in Diğer Fotoğrafçılık Eseri Örnekleri
Kaynak







