Kimimizin doğup büyüdüğü memleketi kimimizin de sokaklarında gezindikçe kalbini kaptırdığı, gri olarak anılan şehrimizdir Ankara. Aslında bu griliği renksizliğinden değil de sahip olduğu büyük bir renk çeşitliliğinden gelir. Ankara’nın bu büyülü dünyasından esinlenerek yazılmış kitaplara hadi gelin hep birlikte bir göz atalım!
1.Ankara-Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Kitap Kurtuluş Savaş’ı başta olmak üzere Cumhuriyet’in kuruluşu ve Cumhuriyet sonrası dönem olarak Ankara’yı ele alan üç ayrı bölümden oluşuyor. 1943 yılında yayımlanan romanda Yakup Kadri Karaosmanoğlu‘nun, başkarakter Selma Hanım‘ın yaşantısı perspektifinden ütopik olarak bambaşka bir Ankara’yı ele aldığını söyleyebiliriz. Kocası Nazif Bey ile birlikte Milli Mücadele yanlısı olan Selma Hanım, Sakarya Savaşı’nda hemşirelik yapmaktadır. Fakat Nazif Bey savaştan korkmaya başlar ve Ankara’dan kaçma girişiminde bulunur. Bunun ardından Selma Hanım, hayatına Binbaşı Hakkı Bey ile devam eder fakat olaylar hiç de beklediği gibi gitmez. Bir nevi Selma Hanım Ankara’yı, kurmuş olduğu ilişkiler ise Ankara’nın ele alınan dönemlerini temsil eder.
”Hiçbir ilaç, hiçbir kür, yaratıcı bir inkılap heyecanı içinde yaşayan bir memleketin havası kadar insana sıhhat ve şifa veremez.”
2.Yenişehir’de Bir Öğle Vakti-Sevgi Soysal
70’li yılların Türkiye’sini oldukça iyi yansıtan ve aynı zamanda Sevgi Soysal‘ın anı defteri niteliğinde olan Yenişehir’de Bir Öğle Vakti, Ankara’da çürümüş bir kavak ağacının yere devrildiği bir buçuk saatlik zaman dilimini konu alıyor. Bu süreçte ise civardaki kişilerin aslında birbirinden bağımsız gibi görünen hikayelerinin görünmez bir iple nasıl da birbirlerine bağlı olduklarını kendi yaşantısından yola çıkarak anlatan Soysal, aynı zamanda bu romanıyla 1974 yılında Orhan Kemal Roman Armağanı ödülünü kazanmıştır.
”Birbirimize rastladık, otomobil kazası gibi bir olay bu, insana otomobil çarptı mı, yoluna devam edemez. Şimdi iyileşene kadar birlikte olmak zorundayız. Sonra yolumuza devam edeceğiz.”
3.Ankara, Mon Amour!-Şükran Yiğit
60’lı yıllardan başlayarak 2000’lere kadar uzanan yıllardaki dönemin Ankara’sını üç farklı karakterin anlatımlarıyla gözler önüne seriyor Ankara, Mon Amour!. Küçük bir kız çocuğu olan Suna‘nın perspektifinden başlayıp, çocukluk arkadaşı Emel ve dayısı Ömer‘in de eklemeleriyle birlikte ucu trajik bir aşk hikayesine dokunan roman, Şükran Yiğit‘in akıcı üslubuyla birlikte oldukça çarpıcı bir serüvene dikkat çekiyor.
”O kadar sakindi ki şehir, ürperdim. Beni hayatta en çok bu sakinlikler korkutur: Ya için için kıpırdanan, bilmediğim, görmediğim, hissetmediğim bir şeyler varsa bu sessizlikte diye düşünür, trajedilerin en büyüğünün bizi en gündelik, en banal, en her zamanki hayatımızı yaşarken gelip bulacağına inanırım.”
4.Ölmeye Yatmak-Adalet Ağaoğlu
Cumhuriyet kuşağı yazarlarından biri olan Adalet Ağaoğlu‘nun Dar Zamanlar üçlemesinin ilk kitabıdır Ölmeye Yatmak. Ağır bir dile sahip olmasına rağmen kolay bir anlatımı olan bu romanda kocasını öğrencisi Engin ile aldatan Profesör Aysel Dereli‘nin kendini öldürme girişimi ile bir otel odasında geçirdiği bir buçuk saatlik süreç ele alınır. Kıyafetlerini çıkararak tamamen çıplak bir şekilde otel odasındaki yatakta uzanan Aysel, kafasındaki karmaşık düşünceler eşliğinde bir nevi ölmeye yatar fakat beklenmedik gelişmeler sonucu en sonunda otelden ayrılır. Aysel’in sonu olarak gördüğü bu mesele aslında kendini bulma yoluna giden bir başlangıçtır. Aslında Ağaoğlu, Aysel karakteri ile birlikte Cumhuriyet Dönemi aydınlarının üstlendiği kimlikler altında ezilmelerinin sonucunda öz benliklerine dönme çabasını vurgulamaktadır.
”Şimdi buradayım, her şeyin uzağında. Hiçbir savaşım yok, hiçbir şeyi de doğrulamaya çalışmıyorum. Duruyor, odanın yarı karanlığına bakıyor, bekliyorum…”
5.Kadın Öykülerinde Ankara-Efnan Dervişoğlu
Adalet Ağaoğlu, Sevgi Soysal, Füruzan ve Nazlı Eray gibi birçok Ankaralı kadın yazarın öykülerine ev sahipliği yapar Kadın Öykülerinde Ankara. Bu öykülerdeki başkahramanlarımız da kadınlardan oluşmakta. Yazarlarımızın öykülerinde ele aldığı konular ise yaşadıkları dönemin Ankara’sındaki siyasi yapılanma, toplumdaki çalkantılı sosyal yaşantı ve şehir hayatındaki yozlaşmadan ötürü süregelen içsel çatışmalara kadar epeyce geniş. Kimi kadının öyküsü biraz yavan kalırken kimisininki ise yürekleri burkuyor.
”Kendi gücünü ve bu gücün sınırlarını tanımak; utanmadan ve böbürlenmeden yaşayabilmek, öğrenme heyecanını asla yitirmeden; hak ettiğinden fazlasını talep etmemek ama hak ettikleri uğruna mücadele edebilecek cesareti her koşulda bulabilmek sonraki kuşakların unuttuğu erdemlerdi.”
6.Başka Kent Ankara-Feridun Büyükyıldız
Feridun Büyükyıldız‘ın anılarından ve inceleme yazılarından oluşan Başka Kent Ankara, şu anki Ankara’yı Ankara yapan temel yapıtaşlarını ele alıyor. Ankara Garı’nın inşaatından tutun da Ankara Kale’sindeki gizli geçitlere kadar uzanan bir tarihi gözler önüne sererek bizleri Ankara’nın yeşerdiği yıllara götürüyor. Aynı zamanda o yıllarda Ulus Meydanı’na düşen uçaklar ya da kaybolan Katedral gibi oldukça merak uyandıran olayları da gazete haberleri ile okuyucuya sunarak dikkatleri üzerine çekiyor.
”Her zaman İstanbul ile kıyaslanma haksızlığına uğrayan Ankara, sevginin ve bağlılığın kenti olmuştur. Bir şehrin unutulan anılarını ve ilginç yönlerini tekrar hatırlayacaksınız.”