Gri şehir deriz Ankara’ya. Betonun, taşın, puslu sabahların şehri diye… Ama o gri, sadece bir renk değildir. Bazen bir hatıra, bazen geçmişin usulca fısıltısıdır kaldırımlarda… Bazı binalar vardır, sadece duvarlardan ibaret değildir. İçinden geçen yılların kokusu sinmiştir taşlarına, pencerelerinden geçmiş hayatların sesi hâlâ yankılanır boş koridorlarında. Ankara’nın ortasında, zamana direnen bir apartman yükselir sessizce: Şefik Bursalı Apartmanı, namıdiğer İkramiye Apartmanı. Her balkonu bir anı, her katı başka bir öykü barındırır. Ne tam geçmişte kalır, ne de bugüne tam ait hisseder kendini. Onu özel kılan sadece mimarisi değil; içinde yaşanmış hayatların, komşulukların, ikramiyeye çıkan umutların bıraktığı izdir.
Lemi Varnalı: Cumhuriyet Dönemi’nin Modernist Mimarı

Şefik Bursalı Apartmanı’nın mimarı Lemi Varnalı, 1956 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nden mezun olmuş ve uzun yıllar Türkiye İş Bankası A.Ş. İnşaat ve Emlak Müdürlüğü’nde müdür muavini olarak görev yapmıştır. Bu süreçte, Çankaya İş Bankası ikramiye apartmanlarının yanı sıra İş Bankası A.Ş. Bilgisayar Merkezi (Eskişehir Yolu, Ankara) ve İş Bankası A.Ş. Genel Müdürlük Kabataş Hizmet Binası (İstanbul) gibi önemli projelere imza atmıştır. Yapılarında yalınlığı, işlevselliği ve kent dokusuyla uyumu ön planda tutan Varnalı, özellikle Ankara’da imzasını attığı apartmanlarla tanınır. Şefik Bursalı Apartmanı’nda da bu yaklaşımın izleri net biçimde görülebilir: Geometrik formlar, abartıdan uzak detaylar ve sade fakat zamansız bir estetik anlayışı. Varnalı’nın bu yapıdaki tasarımı, sadece bir apartmanı değil; dönemin yaşam tarzını, sosyal ilişkilerini ve mimarlığın gündelik hayatla kurduğu bağı da görünür kılar.
Miras Kalan Bir Yaşam Biçimi

İkramiye evleri, 1924 yılında düzenlenen Birinci Uluslararası Tasarruf Kongresiyle başlayan ve 29 Aralık 1929’da Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyetinin kurulmasıyla kurumsallaşan bir tasarruf kültürünün yaygınlaştırılması sürecinin parçası olarak ortaya çıkmıştır. Bu süreçte, başta Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti olmak üzere çeşitli kurumlar ilanlar, afişler ve diğer iletişim araçlarıyla kamuoyunda tasarruf alışkanlığını geliştirmeyi hedeflemiştir. 1930’lu yıllardan itibaren Türkiye’deki bankalar da tasarrufu teşvik etmek ve bireylerin mevcut tasarruf davranışlarını değiştirmek amacıyla “tasarruf teşvik ikramiyeleri” adı altında çekilişler düzenlemiştir. Bu çabalar, başta yastıkaltı birikimler olmak üzere banka dışı yöntemlerle değerlendirilen tasarrufları bankacılık sistemine kazandırmayı hedeflemiştir. İlk dönemlerde nakit ödüller (para ve altın) sunulan bu çekilişlerde, zamanla otomobil, ev ve apartman dairesi gibi daha büyük ödüller verilmeye başlanmıştır. Banka piyangoları, ilk kez 1930 yılında İş Bankası tarafından düzenlenmiş; ardından Ziraat Bankası ve Türkiye’deki diğer bankalar da bu sürece katılmıştır.
Yaklaşık 40 yıl boyunca gündelik hayatın önemli bir parçası haline gelen tasarrufu teşvik ikramiyeleri, dağıtılan gayrimenkuller sayesinde Türkiye’deki konut sorununa kayda değer bir çözüm sunmuş, barınma ve yaşam kültürünün gelişimi ile çeşitlenmesi konusunda büyük bir rol oynamıştır. Bu süreçte inşa edilen nitelikli yapılar, ülkenin modern mimarlık mirasına değerli katkılar sağlamıştır.
1969 yılında tamamlanarak sahiplerine teslim edilen Çankaya İş Bankası İkramiye Apartmanları’yla ilgili olarak dönemin gazetelerinde çeşitli reklamlar yer alır. Bu reklamlardan birinde, kura ile dağıtılacak apartman dairelerinin “fueloil kalorifer sistemiyle ısıtıldığı, şömineli bir salon, gömme dolaplı iki yatak odası, geniş ve aydınlık bir mutfak ile şofbenli bir banyo” gibi özelliklere sahip olduğu belirtilir. Ayrıca, dairelerin yer döşemelerinin marley olduğu ve inşaatın “büyük bir özenle” gerçekleştirildiği vurgulanır. Bir başka reklamda ise bu özellikler yinelendikten sonra, yapının 1970’li yıllara ait bir dönemi temsil edebilecek nitelikteki “renkli banyolarına” özellikle dikkat çekilir. Hatta o zamanın bazı Türk filmlerine konu olmuştur reklamlarla. Örneğin biri Fatma Girik’in oynadığı ‘Kucaktan Kucağa filmi, diğeri ise İlyas Salman’ın da başrolde olduğu ‘Talihli Amele’ filmidir.
Gri Şehrin Yeşille Çevrili Apartmanı

Etrafının yeşillikle kaplı olmasıyla sanki gri Ankara’ya ait değilmiş hissi veren, son “ikramiye apartmanlarından” biri olan Şefik Bursalı Apartmanı, 1974 yılında ikramiye yoluyla daire satışı yasaklanmadan hemen önce inşa edilen özel örneklerden biridir. Atakule’ye yalnızca on dakikalık yürüme mesafesinde, ama bir o kadar da Ankara’nın bilindik, telaşlı halinden uzak bir noktada yer alıyor. Çankaya Güzeltepe Mahallesi’nde, Ahmet Mithat Efendi Caddesi ile Halide Nusret Zorlutuna Caddesi’nin ayrımında, ağaçlarla sarılı, kuş sesleriyle dolu, kedilerin özgürce dolaştığı bir sokakta bulunuyor. Bina girişinde, mimarisinin işlendiği iki hatıra parası asılı. Döneminde radyolarda reklamı yapılmış, hatıra pul ve paralarla tanıtılmış, el broşürleriyle duyurulmuş. Konutlar dip dibe değil; her birinin bahçesi var, bu da yapıyı doğayla iç içe kılıyor. Aydınlık mutfaklar, şömineli daireler, marley zeminler gibi dönemin özgün detaylarını barındıran apartmanda üç kat ve her katta birbirinden farklı plana sahip üç daire bulunuyor. Alt katta bir kot daire ve depo alanı yer alıyor. Dairelerin boyutları 90 ila 100 metrekare arasında değişirken, büyük pencereleri ve ferah iç hacimleri dikkat çekiyor. Girişte, Şefik Bursalı’nın adını taşıyan bir galeri yer alıyor. Galerinin üzerindeki çatı penceresi binaya doğal ışık sağlarken, ek aydınlatmalarla birlikte iki katmanlı bir ışık düzeni kurulmuş. Merdivenleri adeta askıda süzülüyor gibi, girişte bir zamanlar havuz da varmış fakat bakımı zor olduğu için zamanla kapatılmış. Binanın içi ve tavanı camla kaplı, iç mekanda da yeşilliklere yer verilmiş. Geniş bahçeler sayesinde apartman sakinleri kedi ve köpeklerle iç içe yaşıyor. Yaş ortalamasının yüksek olduğu bu yapı, hala eski mahalle kültürünün yaşadığı, sakin ama canlı bir ruh taşıyor.
Cumhuriyet Ressamının Borcunu Ödediği Apartman

Şefik Bursalı, 1903 yılında Bursa’da doğmuş, dönemin en parlak empresyonist ressamlarından biridir. Ankara Güzel Sanatlar Akademisi‘nde uzun süre geçen bir eğitim dönemi olmuştur. Bu süreçte de bu apartmanda yaşamıştır. Bu parlak sanat yaşamının ardından, Bursalı’nın Çankaya’daki ikramiye apartmanı olan Şefik Bursalı Apartmanı’nda yaşadığı ev, vefatından sonra Bakanlığa bağışlandı ve müze ev olarak düzenlendi. Giriş kısmı onun sanatını, anılarını ve yaşam alanını ziyaretçilere sunan bir mekan haline dönüştü. Ancak ne yazık ki Kültür ve Turizm Bakanlığı, yıllar sonra “tadilat ve temizlik” gerekçesiyle müzeyi kapatarak galeriye çevirdi. Atatürk’ün özel isteğiyle Sovyetler Birliği, Balkanlar ve Avrupa’nın çeşitli merkezlerinde sergiler açtı.
Şefik Bursalı, çizdiği Çankaya tablosu ve topladığı diğer eserlerle, sanatını Cumhuriyete ve ülkesine bir borç olarak gördü. Atatürk’ün desteğini hissettiği yıllardan, sanatın toplumsal bir araç olduğuna inandığı dönemlere kadar yaşamını bu apartmanda sürdürdü. Bu ev, onun minnetini ve cumhuriyete olan borcunu yaşatarak ödediği bir mekan olarak varlığını sürdürüyor.
Kaynakça
“Şefik Bursalı Müze Evi.” Müze Asist, WEB 30.06.2025.
“Şefik Bursalı Müze Evi.” Kültür Portalı, WEB 30.06.2025.
“Şefik Bursalı Biyografi (1903–1990).” İstanbul Sanat Evi, WEB 30.06.2025.
“Lemi Varnalı ve İş Bankası Evleri.” Academia.edu, WEB 30.06.2025.
“İkramiye Evleri ve Kültürel Bellek.” Sivil Mimari Bellek Ankara, WEB 30.06.2025.
“Şefik Bursalı – Belgesel.” GAIN TV, WEB 30.06.2025.


