Anakin Skywalker Haklı Mıydı?

Editör:
Aleyna Kavak
spot_img

Kuşkusuz sinema tarihinin en iyi villianlarından (kötü karakter) biri olan, Star Wars evreninde acımasızlığıyla ün salmış Darth Vader’ın ideolojilerinde haklı olabileceğini düşünmek oldukça güç. Ancak çocukluğundan beri acı ve trajediyle boğuşan Anakin’in hikayesini göz önüne aldığımızda onu seçilmiş kişiden, Sith Lord konumuna itenin ne olduğu da kaçınılmaz bir soru haline geliyor. Peki bu karmaşık karakter aslında haklı olabilir mi?

Gelin birlikte inceleyelim.

Jedi İnançlarının Doldurulamayan Boşlukları

Jedi düzenine göre, yeni nesiller yetiştirilmeye çok küçük yaşta başlamalı. Bunun güçle sağlam bir bağlantı kurmaları için şart olduğunu savunan Jedi’lar en başta Anakin’i yetiştirmeyi de yaşından dolayı kabul etmiyorlar. Ancak güç aracılığıyla doğan ve gücü en kuvvetli şekillerde kullanabilecek bir çocuğu bu sebeple reddetmeleri pek de mantıklı değil. Erken yaş seçimi bu sebeple daha çok duyguları bastırıp mantığı öne çıkaran Jedi inançlarının çocuklara etkiye çok daha açık bir yaşta aşılanması gibi hissettiriyor. Karanlık taraftan farklı olarak gücü duygulardan arınmış kullanmayı öğreten Jedi düzeni, Anakin’i bu noktada zorluyor. Çocukluğunu her ne kadar hayatta kalma iç güdüsüyle geçirse de, Anakin diğer Jedi’lardan farklı olarak sevgi ve bir ebeveyn ile büyümüş bir çocuk. Duygularını geri plana atıp mantığı öne çıkaran bir düşünceyle büyümemiş. Aynı zamanda Anakin’in annesinden tamamen koparılıp alınması da oldukça acımasız. Jedi yolculuğuna ağır bir kayıpla başlaması ve bu kaybının acısını sağlıklı bir şekilde hissetmesine izin verilmemesi, Anakin’in ilerideki duygu dengesizliğine yol açıyor.

Duygu Denizinde Boğulmak

Anlaşılmak ve değer görmek, bir yere ait hissetmek için en gerekli elementlerdir. Anakin’i devamlı bir sorun olarak algılayan ve ihtiyaçlarını hor görüp hissettiği her şeyi kendisine karşı kullanan bu sistem, Anakin’in zihninde gittikçe bulanıklaşıyor.

Çocukluğundan itibaren şiddetle ihtiyaç duyduğu duygusal gereksinimleri alamayan Anakin, duygularını kontrol edemeyen ve kendi algısının tamamen dışa bağımlı olduğu bir genç yetişkine dönüşüyor. İhtiyaçlarının tamamen görmezden gelindiği bu sistemde kendini var etmeye çalışan Anakin, oldukça duygusal kararlarla ilerliyor. Her ne kadar bu kararların sonuçları kendisine ait olsa da, çok kısa zamanda çok yoğun ve şiddetli duygu değişimleri hissetmek kolay bir şey olmasa gerek. Özellikle, hiçbir duygusal desteği olmaması ve ebeveyn figürü olarak algıladığı Obi-wan’ın sürekli eleştirilerine maruz kalması, duygu durumlarını daha uç noktalara itip içinden çıkılması zorlaşan bir duruma dönüşüyor.

Değişmeyen Sistemden Kaçış Bileti

Jedi düzeninin tüm kişisel ilişkileri katı bir şekilde yasaklaması, Anakin’in duygusal boşluğunu bir kara delik haline getiriyor. Bu yasak tamamen Anakin’in doğasına aykırı kendi kişiliğinin algısı tektonik bir zemine kurulmuş olan Anakin, var olmak için sürekli bir duygusal bağın peşine düşüyor. Jedi’ların Anakin’in annesini kurtarmasına sürekli ket vurmaları ve Anakin’in tüm duygusal bağlarını koparması gerektiğini söylemeleri yapılabilir bir çözüm olmuyor ve annesini kaybetmesine yol açıyor. Anakin’in annesini kurtaramaması ile birlikte duyguları raydan çıkıyor ve kendini Jedi’lardan daha da soyutluyor. Onun için kayıplara yol açmış Jedi düzeniyle bir bağ kuramayan Anakin, Padme ile ilişkisi derinleştikçe artık güvenmediği sistemden daha da kopuyor. Obi-wan’la olan duygusal bağı gittikçe zayıflarken, yasak da olsa, duygusal yoğunluğu daha çok Padme’nin üzerine yıkılıyor. Anakin’in karanlık tarafa düşüşünde adeta bir katarsis görevi gören diğer nokta ise Padme ile ilişkisi oluyor.

 

Padme’nin çocuklarını doğururken öldüğünü öğrenmesi ve şiddetli duygusal yapısıyla bunu elinden geldiğince engellemeye çalışması onu gücü en yoğun bir şekilde kullanmaya itiyor. Anakin, kaybetme korkusunu yoğun hisseden ve bu duygunun içinde kaybolup her şeyi göze alabilen birine dönüşüyor. Bu noktada Anakin’in, kimseye güvenemediği için “herkese karşı ben” düşüncesi ile birlikte onu yüzüstü bırakan bir sistem dışında bir çözüm arıyor. Anakin’in bir seçim şansı olduğu birçok kişi tarafından tartışılıyor. Ancak Jedi düzeni, Anakin’in sevdiklerini kurtarması ve inandığı şekilde yaşaması için bir şans tanımıyor ve bir çözüm sunmuyor. Ve evet, Anakin sağlıklı kararlar da almıyor. Hayatındaki kayıplar ve olası kayıplar altında eziliyor ve çaresiz kararlar veriyor. Anakin’in eşinin kurtarmak için aradığı çözüm Palpatine tarafından sunulunca, her ne kadar yanlış olduğunu bilse de, karanlık tarafı bir kaçış bileti olarak görüyor. Hayat algısı yalnızca uç noktalardan oluşan ve algısında orta yol bulunmayan Anakin, kendinden çok sevdiği eşi uğruna taraf değiştiriyor.

Anakin’in işlediği suçlar (çocuk cinayeti dahil) ve en sonunda dönüştüğü kişi hikayenin sonunda onu haklı konuma getirmeyi zorlaştırıyor. Ancak geldiği son uç noktadan önce Anakin, onu hayatı boyunca yüzüstü bırakan sistemin bozuk taraflarında haklı. Jedi düzeninin önce annesini, sonra onu galakside en iyi anlayan ve seven tek insanı elinden alması hiç adil değil. Anakin’in mecbur bırakıldığı çözüm, Jedi düzeninin işlevsizliğinin bir sonucu. Karanlık tarafla karşılaştırıldığında Jedi düzenini tamamen doğru bulmak kolay, ancak karanlık taraf kadar aydınlık tarafında kendi içinde çeliştiği noktalar olduğu kesin.

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Rose Adası’nın İnanılmaz Hikâyesi Film İncelemesi: Bir Mühendisin Ütopyası

68 kuşağının rüzgârını arkasına alarak kendi bağımsız ada devletini kuran İtalyan mühendis Giorgio Rosa'nın gerçek hayat hikâyesini işleyen, eğlenceli, ilham ve umut dolu bir film.

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.